1580. Ali b. el-Hüseyn
[Ali b. el-Hüseyn] b. Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim. Annesi ümmü veled olup, ismi Gazaledir. Hüseynden sonra Hüseynin mevlası olan Zübeyd ile evlenmiştir. Ondan Abdullah adında bir çocuğu dünyaya gelmiştir. İşte bu Abdullah, Ali b. Hüseyn ile anne bir kardeştir. Hüseynin oğlu Ali, Hüseynin çocuklarından soyu devam etmiş olandır. Bu küçük Ali b. Hüseyndir. Büyük Ali b. Hüseyne gelince o, babası ile beraber Kerbela nehrinde öldürülmüş, soyu devam etmemiştir. Ali el-Asğar b. Hüseyn b. Alinin Hasan adında bir çocuğu olmuş; ancak daha çocukken vefat etmiştir. Hüseyn el-Ekber adında çocuğu olmuş; keza o da çocukken vefat etmiştir. Muhammed adında bir çocuğu daha olmuştur ki, bu aynı zamanda fakih olan Caferin babasıdır. Abdullah adında diğer bir çocuğu olmuştur. Bunların hepsinin annesi Ümmü Abdullah bt. el-Hasan b. Ali b. Ebu Talibdir. Diğer çocuklarından Ömer, -Kufede Hişam b. Abdülmelik döneminde Yusuf b. Ömer es-Sekafinin öldürdüğü ve astığı- Zeyd, Ali ve Haticenin annesi ümmü veleddir. Hüseyn el-Asğar ve Ümmü Alinin -ismi Uleyyedir- annesi de ümmü veleddir. Külsum, Süleyman – soyu devam etmemiştir- ve Müleyke ise farklı ümmü veledlerin çocuklarıdır. Kasım, Ümmül-Hasan -ismi Hasenedir-, Ümmül-Hüseyn ve Fatıma farklı ümmü veledlerin çocuklarıdır. Ali b. Hüseyn, babası [Kerbelada] öldürüldüğü sırada onunla birlikteydi ve 23 yaşındaydı. O esnada hasta ve yatağında uyumakta idi. Hüseyn öldürüldüğünde Şemir Zül-Cevşen, “Şu adamı öldürün!” dedi. Arkadaşlarından biri ona, “Sübhanallah! Savaşmayan toy bir genci mi öldüreceğiz?” dedi. Ömer b. Sad gelerek, “Şu kadınlara ve şu hastaya ilişmeyin.” dedi. Ali b. el-Hüseyn bu konuda şunu anlatmıştır: “Onlardan bir adam beni gizledi. Bana ikram etti ve bana özel muamelede bulundu. Her girdiği ve çıktığında ağlamaya başladı. Sonunda ona, Şayet insanlar arasında bir vefa ve hayır kalmışsa işte buradadır. dedim. Hatta İbn Ziyadın bir münadisi, Dikkat edin! Kim Ali b. el-Hüseyni bulduysa onu getirsin. Bulana 300 dirhem vereceğiz. diye bağırana kadar ben oradaydım. Adam içeriye girdi, ağlayarak elini boynuma sardı ve Vallahi Ali korkuyorum. dedi. Beni sarılmış olarak çıkardı, onlara verdi ve 300 dirhemi aldı. Ben de paraya bakıyordum. Oradan alındım ve İbn Ziyadın yanına götürüldüm. İbn Ziyad, Adın nedir? diye sordu. Ben, Ali dedim. O, Allah, Aliyi öldürmedi mi? dedi. Dedi ki: Ben Benim bir kardeşim vardı, ona Ali el- Ekber denilirdi, insanlar onu katlettiler. dedim. O Bilakis onu Allah katletti. dedi. Ben, İnsan öldüğü zaman Allah onu öldürür. ayetini okudum.” İbn Ziyad, hemen Alinin katledilmesi için emir verdi. O sırada Zeynep bt. Ali, “Ey İbn Ziyad! Bu kadar kanımız sana yeter!” diye bağırdı ve “Senden arzum şudur: Şayet onu katledeceksen beni de onunla beraber katlet.” dedi. O da onu bıraktı. Hüseynin ağırlıkları ve ondan kalanlar Yezid b. Muaviyenin huzuruna götürüldüklerinde Şamlılardan bir adam şöyle dedi: “Onların malları bize helaldir.” Ali b. el-Hüseyn, “Yalan söylüyorsun! Bu söylediğin ayıptır. Sen ancak bizim dinimizden çıkıp başka bir dine girersen onları alabilirsin.” dedi. Yezid, uzun bir müddet düşündükten sonra Şamlıya, “Otur!” dedi. Ali b. el-Hüseyne de, “Şayet arzu edersen bizim yanımızda kalabilirsin, sana hakkını veririz; akrabalık ilişkisini yerine getiririz. İstersen de, seni beldene geri göndeririz.” dedi. Ali b. Hüseyn, “Beni beldeme geri gönderin.” dedi. Onu beldesine gönderdi, o da oraya gitti. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi. O da İsa b. Dinardan şöyle dediğini rivayet etti: Bana Ebu Cafer bir sözünde Ali b. Hüseynin “Ebül-Hüseyn” diye künyelendiğini anlattı. Bunun dışında onun “Ebu Muhammed” olarak künyelendiği rivayeti de vardır. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O Ebu İshaktan, o da el-Gayzar b. Hureysten şöyle dediğini rivayet etti: İbn Abbasın yanında idim. Ali b. Hüseyn ona geldi. İbn Abbas “Merhaba sevgili oğlu sevgili!” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Nasr b. Evs haber verdi; dedi ki: Ali b. Hüseynin yanına girdim bana, “Kimlerdensin?” diye sordu. Ben de Tay kabilesinden olduğumu söyledim. O da, “Allah sana selamet versin, senin mensup olduğun kabileye de selamet versin. Senin mahallen ne güzel bir mahalledir.” dedi. Ben de ona, “Sen kimsin?” diye sordum. O da, “Ben Ali b. Hüseynim.” dedi. Ben, “O babası ile birlikte öldürülmedi mi?” dedim. Ali b. Hüseyn, “Şayet öldürülseydim, beni göremezdin!” dedi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Said b. Halidden, o da el- Makburiden şöyle dediğini rivayet etti: el-Muhtar, Ali b. Hüseyne 100.000 [dirhem] verdi. Hoşuna gitmedi; fakat geri vermekten de çekindi. Onu aldı, yanında tuttu. el-Muhtar öldürülünce Ali b. Hüseyn, Abdülmelik b. Mervana şunu yazdı: “el-Muhtar, bana 100.000 dirhem göndermişti. Onu geri çevirmek hoşuma gitmedi; almak da hoşuma gitmedi. Şu anda benim yanımdadır. Onu alması için bana birini gönder.” Abdülmelik ona cevaben, “Ey amcamın oğlu! Onu al! Ben onu sana uygun buldum.” dedi. O da kabul etti. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Dinar el- Müezzin haber verdi; dedi ki: Ebu Cafere el-Muhtar ile ilgili sormuştum. O da şöyle dedi: “Ali b. Hüseyn, Kabenin kapısında durdu ve el-Muhtara lanet etti.” Bir adam ona, “Allah beni size feda etsin! Sen ona lanet ediyorsun, o sizin için kurban edilmedi mi?” diye sordum. O da bana el-Muhtarın, Allah ve Resulü hakkında yalan söyleyen biri olduğunu söyledi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebu İsrail anlattı. O el-Hakemden, o da Ebu Caferden şöyle dediğini rivayet etti: Onların arkasında takıyye yapmadan namaz kılıyoruz. Ben şuna da şehadet ederim ki, Ali b. Hüseyn de onların arkasında takıyye yapmadan namaz kılıyordu. Abdülaziz b. el-Hattab haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Ebu Habib et-Taifi anlattı. O da Ali b. el-Hüseynden şöyle dediğini rivayet etti: İyiliği emretmeyi ve kötülüğü nehyetmeyi terk eden kimse Kuranı arkasına atıp terk eden gibidir. Ancak korkusu olması durumu bundan hariçtir. Kendisine o korkunun ne olduğu soruldu. O da cevaben, “Zalim ve inatçı birisinin olması ve onun azgınlık yapıp haddi aşacağı korkusu olmasıdır.” dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Haşimilerden tanıdığım en faziletli kişi olan Ali b. Hüseynden şunu işittim; dedi ki: “Ey İnsanlar! Bizi İslamiyetten dolayı seviniz. Sevginiz böyle olmazsa bu bize ar olur.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı; dedi ki: Bize Yahya b. Said anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseyn, “İslamın emrettiği sevgiyle bizi sevin! Vallahi, hakkımızda bunları söyleye söyleye insanlar nezdinde bizi sevilmez hale getirdiniz.” Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan haber verdi. O da Ubeydullah b. Abdurrahman b. Mevhebden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyne birkaç kişi geldi ve ona övücü sözler söylediler. O da, “Siz Allaha karşı ne kadar çok yalan söylüyorsunuz, ne kadar da çok cüretkarsınız! Biz kavmimizin salihlerindeniz. Bize kavmimizin salihlerinden olmak yeterlidir.” dedi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Yezid b. İyaddan şöyle dediğini rivayet etti: ez-Zühriye, hataen öldürmeden dolayı bir kan diyeti isabet etmişti. O da ailesini terk edip bir çadır kurarak, “Evin gölgesi beni gölgelendirmesin.” dedi. Ali b. Hüseyn ona uğradı ve “Ey İbn Şihab! Duan günahından daha şiddetlidir. Allahtan kork ve ona istiğfar et! Onların ailesine diyetini gönder ve ailene dön!” dedi. Bundan sonra ez-Zühri, “İnsanlar içerisinde en çok minnettar olduğum kişi Ali b. Hüseyndir.” derdi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O da Osman b. Osmandan şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyn, mevlasının bir kızını evlendirdi. Sonra kendisine ait bir cariyeyi azad etti ve onunla evlendi. Abdülmelik b. Mervan onu ayıplayıcı tarzda bir mektup yazdı. Ali b. Hüseyn de ona cevaben şunu yazdı: “Sizin için Allahın Resulünde güzel bir örnek vardır. Peygamber Safiyye bt. Huyeyi azad edip onunla evlenmişti. Zeyd b. Hariseyi azad etmiş ve halasının kızı Zeynep bt. Cahş ile evlendirmişti.” Bize Ali b. Muhammed Cüveyriye b. Esma haber verdi. O da Abdullah b. Ali b. Hüseynden şöyle dediğini rivayet etti: Hüseyn öldürüldüğünde Mervan babama, “Senin baban benden 4000 dirhem istemişti. O zaman benim yanımda yoktu. Şu anda var, istersen alabilirsin.” dedi. Babam onu aldı. Hişam b. Abdülmelik halife oluncaya kadar, Mervanoğullarından hiç kimse, o para hakkında babamla konuşmadı. Nihayet Hişam b. Abdülmelik babama, ”Sizin yanınızdaki hakkımıza ne oldu?” diye sordu. Babam, “Bolca teşekkür edilmiştir.” dedi. O da, “O senindir.” dedi. Bana Şuayb b. Übeyden haber verildi; dedi ki: ez-Zühri, Ali b. Hüseyn anıldığında, “Ehl-i Beytin en müstakimi [en mutedili], ibadet açısından en iyisi ve Mervan b. el-Hakem ile Abdülmelik b. Mervana en sevimli geleni idi.” derdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı: O Yahya b. Şiblden, o da Ebu Caferden ona “Harre olayında Ehl-i Beytten kimse bulunmuş mudur?” diye sordu. Ebu Cafer dedi ki: Ebu Talibin soyundan kimse katılmadı. Abdülmuttalibin çocuklarından da kimse katılmadı. Evlerinde beklediler. Müsrif gelip de insanları öldürüp elAkike gittiği zaman, babam Ali b. Hüseyni sordu ve “Ali b. Hüseyn burada mıdır?” dedi. Kendisine, “Evet, buradadır.” denildi. Adam, “O halde niçin onu göremiyorum.” dedi. Bu haber babama ulaşınca beraberinde Muhammed b. el-Hanefiyyenin oğulları Ebu Haşim Abdullah ve el-Hasan ile birlikte geldiler. Babamı görünce merhabalaştı ve oturduğu yerde ona yer verdi. Sonra, “Benden sonra durumun ne oldu?” diye sordu. Babam, “Sana karşı Allaha hamd ediyorum.” dedi. Bunun üzerine Müsrif, “Müminlerin Emiri senin hakkında hayır tavsiye etti.” dedi. Babam, “Müminlerin Emirine Allah rahmet etsin.” dedi. Babam dedi ki: Müsrif daha sonra bana Muhammedin oğulları Ebu Haşimi ve Hasanı sordu. Ben de onların amcamın çocukları olduklarını söyledim. Onlarla da merhabalaştı ve oradan ayrıldılar. Bize Mutarrif b. Abdullah el-Yesari haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseyn b. Ali b. Ebu Talib, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesuda bazı şeyler istemek için geldi. Ubeydullahın arkadaşları oradaydı; kendisi ise namaz kılıyordu. Ali b. Hüseyn oturdu. Ubeydullah da namazını bitirdi. Sonra Ubeydullah ona doğru yöneldi. Arkadaşları, “Allah seni faydalandırsın, bu adam Peygamberin kızının oğludur, senden bir şeyler istemektedir. Keşke ona baksan ve ihtiyacını gidersen; sonra da yapmış olduğun şeye devam etsen.” dediler. Ubeydullah: “Heyhat! Böyle bir duruma [Fatımanın oğlu olmak gibi bir makama] talip olan kimsenin, sıkıntı çekmesi gerekir.” dedi. Bize Abdullah b. Davud anlattı. O da Müstakim denilen bir şeyhten şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseynin yanındaydık. Onun yanına bir dilenci gelince ayağa kalkar, eliyle ona [sadaka] verir ve şöyle derdi: “Şüphesiz, sadaka dilencinin elinde olmadan önce Allahın elinde olur.” [Bunu derken] elinin içine işaret etti. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; O da el-Ameş b. Mesud b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyn bana şöyle dedi: “Said b. Cübeyr ne yaptı?” Ben, “Salihtir.” dedim. Bunun üzerine, “Bu adam bize uğrar, ondan feraizden ve Allahın bize faydalandırdığı şeylerden sorardık. O, şu insanların bizleri attığı yerde yanımızda değildi.” dedi ve eli ile Irakı gösterdi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Ömer b. Habibden, o da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyn, “Vallahi Osman hak üzere öldürülmemiştir.” dedi. Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O da Abdullah b. Ebu Süleymandan şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyn yürüdüğü zaman eli uyluğunu geçmezdi. Elini sallamazdı. Namaza kalktığında kendisini bir titreme alırdı. Ona, “Sana ne oluyor böyle?” denildi. O da, “Kimin huzurunda kalktığımı ve kime münacat ettiğimi bilmiyor musunuz?” dedi. Bize Ali b. Muhammed b. Ebu Abdurrahman et-Temimi haber verdi. O da Ali b. Muhammedden şunu rivayet etti: Ali b. Hüseyn, savaşmaktan nehyederdi. Horasandan bir takım kimseler kendisine gelip idarecileri tarafından zulme uğradıkları konusunda şikayette bulundular. Onlara sabretmelerini ve karışmamalarını tavsiye ettikten sonra da şöyle dedi: Ben size İsanın dediğini derim: “Şayet sen onlara azap edersen onlar senin kullarındır. Affedersen de sen affedici ve bağışlayıcısın.” ] Bize Ali b. Muhammed haber verdi. O Ali b. Mücahidden, o da Hişam b. Urveden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyn bineği ile birlikte Mekkeye gider ve dönerdi. Ama bineğine hiç vurmazdı. Ömerin mevlası Salim ile ilim meclisinde otururdu. Kureyşten birisi ona şöyle dedi: “Sen Kureyşi terk edip Adioğulları ile oturuyorsun.” Ali de ona, “Kişi faydalandığı yerde oturur.” dedi. Bize Süleyman b. Abdullah b. Zürare el-Ceremi haber verdi. O Hammad b. Zeydden, o da Yezid b. Hazimden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyn ve Süleyman b. Yesarı kabir ve minber arasında kuşluk vakti gelene kadar oturup müzakare ettiklerini gördüm. Oradan kalkmak istediklerinde Abdullah b. Ebu Seleme bir sure okurdu. Sure bitince de dua ederlerdi. Hammad, o kişinin el-Macişun olduğunu ifade etmiştir. Bize Man b. İsa haber verdi. O İsa b. Abdülmelikten, o Şüreyk b. Ebu Bekirden, o da Ali b. Hüseynden, onun saç ve sakalını siyaha boyadığını haber vermiştir. Bize Abdülaziz b. el-Hattab ed-Dabbi haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Ebu Habib et-Taifi anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseyni kına ve çivit otuyla boyanmış olarak gördüm. Ali b. Hüseynin ayakkabasının başı yuvarlaktı ve dili yoktu. Bize Abdullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail b. Ammar haber verdi: O da Ali b. Hüseynden onun ailesini kına ve çivit otuyla boyandıkların gördüğünü rivayet etti. Bize Yala b. Ubeyd haber verdi; dedi ki: Bize el-Eclah anlattı. O da Habib b. Ebu Sabitten şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseynin yün-ipek karışımı sarı bir elbisesi vardı, onu Cuma günleri giyerdi. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize Osman b. Hakim anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseynin üzerinde ipek bir elbise ve ipek bir cübbe gördüm. Bize Muhammed b. Ubeyd, İshak el-Azrak ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize Bessam b. Abdullah es-Sayrafi anlattı. O da Ebu Caferden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyne, yenleri uzun bir Irak kürkü (müstakka) hediye edilmişti. Onu giyerdi. Namaz kılacağında ise çıkarırdı. Bize Yahya b. adem haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Sedirden, o da Ebu Caferden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseynin tilki derisinden bir kürkü (Sebencune) vardı. Namaz kılacağında onu çıkarırdı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Nasr b. Evs et-Tai anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseynin yanına girdim. Üzerinde eski kırmızı bir üst elbise vardı. Saçları omuzlarına kadar olup ikiye ayrılmıştı. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Yezid b. Hazimden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseynin üstünde sert ve kalın bir Kürt şalı (Taylesan Kürdi) ile iki kalın Yemen mesti gördüm. Bize Malik b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hüseyn b. Zeyd b. Ali anlattı. O da amcası Ömer b. Ali b. Ali b. Hüseynden şunu rivayet etti: Ali b. Hüseyn ipek bir elbiseyi 50 dinara satın alır, onunla kışı geçirir, sonra da onu satar ve parasını tasadduk ederdi. Yazın ise bir dinara aldığı iki Mısır işi Eşmun elbiseyi giyerdi. Bu elbiseleri giydiğinde “Kulları için çıkardığı zinetleri kim haram kılar.”] ayetini okurdu. Sarık sarardı; bayramlarda temiz bir kabın içine atılırdı. Yıkandıktan sonra ihrama girmek istediğinde koku sürünürdü. Bize Muhammed b. Rebia haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Said b. Ebu Hind anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseynin üzerinde beyaz bir takke görürdüm. Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk, Abdullah b. Mesleme ve İsmail b. Abdullah b. Ebu Uveys bize haber verdiler; dediler ki: Bize Muhammed b. Hilal anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseyn b. Ali b. Ebu Talibi sarık sarmış ve ucunu sırtına doğru sarkıtmış bir şekilde gördüm. İbn Ebu Üveys hadisinde şöyle demiştir: “Onun sarığı, bizim yaptığımız beyaz sarık sarma şeklinden bir karış veya daha fazla uzundu.” Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Fıtr anlattı. O da Sabit es-Sümaliden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Caferin şöyle dediğini işittim: Ali b. Hüseyn tuvalete girdi, ben kapıda bekledim. Ona abdest suyu hazırladım. Tuvaletten çıktı ve “Ey oğulcuğum!” dedi. Ben, “Buyur efendim!” dedim. O, “Beni tuvalette şüpheye düşüren bir şey oldu.” dedi. Ben, “Nedir o?” diye sordum. Şunu söyledi: “Tuvalette sineklerin pisliklere konduğunu, sonra da uçarak insanların derisine konduklarını gördüm. Tuvalete girdiğimde giyeceğim bir elbise edinmek istedim.” Sonra da, “Fakat insanları sıkıntıya sokacak bir şey bana yakışmaz.” dedi. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Şihab anlattı. O Haccac b. Ertattan, o da Ebu Caferden şunu rivayet etti: Babam Ali b. Hüseyn, iki defa malının yarısını Allah için infak etti ve “Şüphesiz ki, Allah tövbe eden günahkar mümini sever.” dedi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Füleyh anlattı. O da Abdullah b. Muhammed b. Akilden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyn Arafatta yatsı ve sabah namazını cem etti. Arafattan ayrıldığı zaman yavaş yürüyordu. Şöyle de diyordu: “Kuşkusuz İbnüz- Zübeyr bineğini eliyle ve ayaklarıyla dövüp gittiğinde doğru yapmamıştır.” Dedi ki: Ali b. Hüseyn seferde, öğle ile ikindi namazını ve akşam ile yatsı namazını cem ederdi. Peygamberin herhangi bir korku veya acele davranma hali olmaksızın böyle yaptığını söylerdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hafs haber verdi. O Caferden, o da babasından şunu rivayet etti: Ali b. Hüseynin Cemrelere yürüyerek giderdi. Ali b. Hüseynin orada bir konaklama yeri (evi) vardı. Şamlılar ona eziyet ettiklerinde oradan Kureynus-Sealib denen mevkiye ya da oraya yakın bir yere binerek giderdi. (Oradaki) evine vardığında yürüyerek cemrelere giderdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Nasr b. Evs anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseyn avuçlarını hurma doldurur, büyüğe ve küçüğe eşit olarak dağıtırdı. Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb ve İsmail b. Abdullah b. Üveys haber verdiler; dediler ki: Bize Abdurrahman b. Ebül-Meval anlattı. O da Hüseyn b. Aliden şöyle dediğini rivayet etti: Ben ve Cafer duvarın yanında oynuyorduk. Yanımıza babam Ali b. Hüseyn girdi. Babam Muhammed b. Aliye, “Cafer kaç yaşına girdi?” diye sordu. O da 7 yaşına, dedi. Babam, “O halde ona namazı emredin.” dedi. Bize Malik b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Süheyl b. Şuayb en- Nehmi anlattı. -Onlara misafir olur ve imamlık yapardı- O babasından, o da el-Minhalden -yani İbn Amrdan- şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseynin yanına girdim. Ona, “Allah sana iyilik versin! Nasıl sabahladın!” dedim. Dedi ki: “Ben Mısırlılardan, senden başka nasıl sabahladığımı bilmeyeni görmedim. Şayet bilmiyorsan ve öğrenmediysen sana anlatayım: Biz, Firavun hanedanı içerisinde İsrailoğulları gibi sabahladık. Çünkü onlar erkekleri keser, kızları sağ bırakırlardı. Bizim şeyhimize ve seyyidimize minberlerde küfrediliyor. Kureyş kabilesi, içlerinde Muhammed var olduğundan dolayı Araplar nezdinde bir üstünlüğe sahip olduğunu hesap ediyor. Çünkü Muhammed Araplardandır ve onsuz Araplar için bir fazilet söz konusu olmaz. Araplar da Kureyş için bunu ikrar etmiş (kabul etmiş) oluyorlar. Araplar da Acemlerden üstün olduklarını düşünmeye başlamışlardır. Çünkü Muhammed Araplardandır ve onsuz Araplar için bir fazilet söz konusu olmaz. Acemler de Araplar için bunu ikrar etmiş (kabul etmiş) oluyorlar. Eğer Araplar, Acemlerden üstünlükleri konusunda doğru söylüyorlarsa, Kureyş de Araplardan üstün oldukları konusunda doğru söylüyorlarsa -Çünkü Muhammed onlardandır.- kuşkusuz ki, biz Ehl-i Beyt de Kureyşten üstünüz; çünkü Muhammed bizdendir. Ama Kureyş hakkımızı almaya başladılar, bizim için hak itirafında bulunmuyorlar. Şayet nasıl sabahladığımızı bilmiyorsan işte böyle sabahladık!” Dedi ki: Ben zannederim ki, o bunları evde bulunan kimselere işittirmek istemişti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Sebre anlattı. O da Caferin mevlası Salimden şöyle dediğini rivayet etti: Hişam b. İsmail, Ali b. Hüseyne ve Ehl-i Beytine eziyet ediyordu. Hutbede Aliyi tahkir ediyordu. Velid b. Abdülmelik görevi alınca onu azletti ve insanlara karışılmamasını emretti. Velid b. Abdülmelik, “Hayır, vallahi benim insanlar içinde Ali b. Hüseynden daha kıymetli gördüğüm bir kimse yoktur. Ben onun için, Sözü dinlenecek salih bir kimsedir. diyorum.” diyordu. Böylece insanlara karışılmamış oldu. Ravi dedi ki: “Ali b. Hüseyn çocuklarını ve kayınlarını topladı ve karşı koymaktan alıkoydu.” Ertesi gün Ali b. Hüseyn ona bir ihtiyaç için uğradığında Hişam b. İsmail ona bağırarak,“Allah kime risaleti vereceğini daha iyi bilir.”] ayetini okudu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Sebre anlattı. O da Abdullah b. Ali b. Hüseynden şöyle dediğini rivayet etti: Hişam b. İsmail azledilince babam, ondan hoşlanmayacağımız bir şeyi ona söylemekten bizi men etti. Bir gün babam bizi topladı ve “Bu herif artık azledildi ve insanlara karışılmaması ona emredildi. Sizden biriniz ona karşı taarruzda bulunmasın.” dedi. Ben, “Ey babacığım! Niçin böyle yapmalıyız? Vallahi! Onun bizim yanımızda bıraktığı iz kötüdür. Zaten biz de böyle bir günü bekliyorduk.” dedim. Babam, “Ey oğlum, onun işini Allaha bırakalım. Vallahi, Hüseynin soyundan hiç kimse, onun işi paramparça olana kadar bir harf olsun bile taarruzda bulunmadı.” dedi. Bize Veki b. el-Cerrah ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler. Onlar İsrailden, o Süveyr b. Ebu Fahiteden, o da Ebu Caferden şunu rivayet etti: Ali b. Hüseyn, [vefat ettiğinde] kimseye haber verilmemesini, [mezara] hızlı götürülmesini, pamuk [örtü] ile kefenlenmesini ve kefenine misk sürülmemesini vasiyet etmiştir. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Şerikten, o da Abdullah b. Muhammed b. Akilden şunu rivayet etti: Ebu Cafer, Ali b. Hüseyn vefat ettiği zaman, onun ümmü veledine fercini yıkamamasını emretti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülhakim b. Abdullah b. Ebu Ferve anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseynin Medinede 94 senesinde vefat etti ve Bakide defnedildi. Bu seneye, pek çok fukahanın vefat etmesi dolayısı ile “fakihler senesi” denilmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ali b. Hüseyn b. Ali b. Ebu Talib anlattı; dedi ki: Ali b. Hüseyn 96 senesinde vefat etti ve cenaze namazını da Bakide kıldık. Dedi ki: el-Fadl b. Dükeyni şöyle derken işittim: O, 92 senesinde vefat etti; herhangi bir şey yapmadı. Ailesi ve beldesinin insanları bunu ondan daha iyi biliyordu. Bize Abdurrahman b. Yunus haber verdi. O Süfyandan, o da Cafer b. Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: dedi ki: Ali b. Hüseyn vefat ettiğinde 58 yaşında idi. Muhammed b. Ömer şöyle demiştir: “Bu durum babası ile birlikte olduğunda 23 veya 24 yaşında olduğunu sana göstermektedir. Dolayısıyla o daha henüz ergenlik tüyleri bitmemiş küçük biri olduğunu söyleyenlerin sözü doğru değildir. Ancak o gün hasta idi ve savaşmamıştır. Oğlu Ebu Cafer Muhammed b. Ali dünyaya gelmiş olduğu halde nasıl tüyü bitmemiş olabilir? Ebu Cafer, Cabir b. Abdullah ile karşılaşmış ve ondan hadis rivayet etmiştir. Cabir ise 78. senede vefat etmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Maşer el- Makburi haber verdi; dedi ki: Ali b. Hüseynin namazı kılınmak için konulduğunda Mesciddeki insanlar Baki Mezarlığına geldiler. Mescidde sadece Said b. el-Müseyyeb kaldı. Haşrem, Said b. el-Müseyyebe, “Ey Ebu Muhammed! Salih bir insanı salih bir mekanda görmeyecek misin?” dedi. Said, “Ben Mescidde iki rekat namaz kılmayı salih bir evde salih bir insanın namazını kılmaktan daha sevimli bulurum.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Useym b. Nestas anlattı; dedi ki: Süleyman b. Yesarın Mescidden çıkıp cenaze namazını kıldıktan sonra onu teşyi ettiğini gördüm. Kendisi, “Bir cenaze namazına katılmak bana nafile namaz kılmaktan daha sevimli gelmektedir.” derdi. Bize İshak b. Ebu İsrail haber verdi; dedi ki: Bize Cerir anlattı. O Şeybe b. Neameden şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Hüseyn cimri olarak kabul edilirdi. Halbuki vefat ettiğinde Medine de yüz aileyi gizlice doyurduğu anlaşıldı. Dediler ki: Ali b. Hüseyn güvenilir, çokça hadis rivayet eden değerli ve kıymetli bir insandı.
1581. Abdülmelik b. el-Muğire
[Abdülmelik b. el-Muğire] b. Nevfel b. Haris b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf. Annesi, ümmü veleddir. Abdülmelikin Hadic, Abdurrahman, Nevfel, İshak, Yezid, Duraybe ve Habbabe adında çocukları olmuştur. Bunların annesi, Ümmü Abdullah bt. Said b. Nevfel b. el-Haris b. Abdülmuttalibdir. Abdülmelik, Ebu Muhammed diye künyelenirdi. Az hadis rivayet eden biridir. Ömer b. Abdülazizin hilafeti döneminde vefat etmiştir.
1582. Ebu Bekir b. Süleyman
[Ebu Bekir b. Süleyman] b. Ebu Hasme b. Ganm b. amir b. Abdullah b. Abid b. Avic b. Adi b. Kab. Annesi, Emetüllah bt. Müseyyeb b. Sayfi b. abid b. Abdullah b. Ömer b. Mahzumdur. Ebu Bekir b. Süleymanın Muhammed, Abdullah ve Nisve adında çocukları olmuştur. Bunların annesi ümmü veleddir. Diğer bir çocuğu el-Harisin annesi de ümmü veleddir. Kızı Ümmü Külsumün annesi Mais b. amir b. Lüeyoğullarından Şafi b. Enes b. Abdenin kızıdır. Ebu Bekir b. Süleyman, Sad b. Ebu Vakkastan hadis dinlemiştir. Kendisinden ise ez-Zühri rivayette bulunmuştur.
1583. Kardeşi Osman b. Süleyman
[Osman b. Süleyman] b. Ebu Hasme b. Ganm. Annesi, Fehm kabilesinden Meymune bt. Kays b. Rebia b. Riban b. Hursan b. Nasr b. Amr b. Salebe b. Kinane b. Amr b. Kayndır. Osman b. Süleymanın Ömer ve Muhammed adında çocukları dünyaya gelmiştir. Bu ikisinin annesi, ümmü veleddir. Osmandan hadis rivayetinde bulunulmuştur.
1584. Abdülmelik b. Mervan
[Abdülmelik b. Mervan] b. el-Hakem b. Ebül-as b. Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenaf b. Kusay. Annesi, Ayşe bt. el-Muğire b. Ebül-as b. Ümeyye b. Abdüşems b. Abdümenaftır. Abdülmelikin çocuklarından el-Velid ve Süleyman halife olmuşlar, Mervan el-Ekber ve Davud çocukluğunda vefat etmişlerdir. Abdülmelikin Ayşe adında bir çocuğu da olmuştur. Bunların hepsinin annesi, Ümmül- Velid bt. Abbas b. Cez b. el-Haris b. Züheyr b. Cezime b. Revaha b. Rebia b. Mazin b. el-Haris b. Kutaya b. Abs b. Bağiddir. Abdülmelikin çocuklarından halife olan Yezid, Mervan ve çocukken vefat eden Muaviyenin annesi atike bt. Yezid b. Muaviye b. Ebu Süfyan b. Harb b. Ümeyye b. Abdüşemstir. Halife olan diğer oğlu Hişam b. Abdülmelikin annesi Ümmü Hişam bt. Hişam b. İsmail b. Hişam b. el- Velid b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzumdur. Diğer oğlu Ebu Bekir b. Abdülmelikin -o Bekkardır- annesi, Ayşe bt. Musa b. Talha b. Ubeydullah et-Teymidir. Yine çocuklarından el-Hakem çocukluğunda vefat etmiştir. Annesi ise, Ümmü Eyyub bt. Amr b. Osman b. Affandır. Onun annesi de Ümmül- Hakem bt. Züeyb b. Halhale b. Amr b. Küleyb el-Ama b. Asram b. Abdullah b. Kumeyr b. Hubşiyye b. Seluldur. Abdülmelikin çocuklarından Abdullah, Mesleme, el-Münzir, Anbese, Muhammed, Said el-Hayr ve el-Haccac ise farklı ümmü veledlerin çocuklarıdır. Abdülmelikin kızı Fatıma ile Ömer b. Abdülaziz b. Mervan evlenmiştir. Onun annesi Ümmül-Muğire bt. el-Muğire b. Halid b. el-as b. Hişam b. el-Muğiredir. Dedi ki: Abdülmelik, Ebül-Velid olarak künyelenirdi. Osman b. Affanın halifeliği döneminde 26 yılında dünyaya gelmiştir. Babası ile birlikte ed- Dar gününe [Osmanın öldürüldüğü gün] katıldığında 10 yaşlarında idi. Onların durumunu öğrenmiş, sözlerini ezberlemişti. 42 yılında Müslümanlar, Rum topraklarında kışladılar. Bu, onların Rum topraklarındaki ilk kışlamalarıdır. Muaviye Medineye Abdülmelik b. Mervanı vali olarak tayin etmiştir. O sırada 16 yaşında idi. Abdülmelik insanlarla birlikte deniz yolculuğuna çıkmıştır. Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk el-Medeni haber verdi; dedi ki: Kesir b. es-Saltın evininin yanında yaşlı bir ihtiyarın şöyle dediğini işittim: Bir gün Muaviye b. Ebu Süfyan, Amr b. el-as ile otururken Abdülmelik b. Mervan yanlarına uğradı. Muaviye onu görünce şöyle dedi: “Bu genç ne kadar edepli ve saygılı biridir!” Amr b. el-as, “Ey Müminlerin Emiri! Bu genç dört şeyi almış üç şeyi ise terk etmiştir. Konuştuğu zaman güzel konuşur; konuşulduğunda güzelce dinler. Karşıladığında yüzünde sevinç belirtisi olur; kendisine muhalefet edildiğinde iyilikle mukabelede bulunur. Özür dilenecek sözü terk eder. İnsanlardan sinsi olanlar ile birlikte olmayı terk eder. Aklına ve mürüvvetine güvenmediği kimselerle şakalaşmayı da terk eder.” demişti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Abdülaziz anlattı. O Abdülazizden, o Abdullah b. Ebu Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazmdan, o İbrahim b. el-Fadldan, o da el- Makburiden şunu rivayet etti: Abdülmelik b. Mervanın babası hayatta olduğu dönemde Harre gününe kadar Medinede kalmıştır. Medineliler ayaklanıp Yezid b. Muaviyenin valisi Osman b. Muhammed b. Ebu Süfyanı ve Ümeyyeoğullarını Medineden çıkardıklarında Abdülmelik de onlarla birlikte çıktı. Yezid b. Muaviyenin bir ordu ile birlikte Medineye gönderdiği Müslim b. Ukbe ile yolda karşılaştılar. Mervan ve oğlu Abdülmelik b. Mervan onunla beraber geri döndü. Abdülmelik o zaman çiçek hastalığına yakalanmış Zu Huşub denen yerde kalmıştı. Bir elçisine, Mahid denen yere inmesini emretmişti. Mahid, Medine ile Zu Huşub arasında Medineye 12 mil uzaklıkta bir yerdir. Diğer birine de olay yerine gidip haberleri getirmesini emretmişti. Abdülmelik, devletin Medinelilerin eline geçmesinden korkuyordu. Abdülmelik bu esnada Mervanın Zu Huşubdaki sarayında gözetlemekte iken, birden elçisinin, elbisesini sallayarak geldiğini gördü. Abdülmelik, “Bu bir müjdecidir.” dedi. Mahiddeki elçisi Medinelilerin katledildiği ve Şamlıların oraya girdikleri haberi ile geldi. Abdülmelik secde etti ve iyileştikten sonra Medineye geldi. Muhammed b. Ömerin dışındaki biri şunu söyledi: Medineliler, Ümeyyeoğullarını oradan çıkardıklarında onlardan kendilerine düşmanlık yapmamaları ve zayıf oldukları noktalar konusunda kimseye kılavuzluk etmemeleri yönünde söz aldılar. Müslim b. Ukbe onları Vadilkurada karşıladığında Mervan, oğlu Abdülmelike şunu söyledi: “Sen benden önce gir, belki seni yeterli bulur.” Abdülmelik içeri girdi. Müslim ona, “Gel, ne biliyorsan bana söyle; insanların durumunu haber ver. Bu durumu nasıl görüyorsun?” dedi. Abdülmelik, “Peki” diyerek Medinelilerin durumunu anlattı; onların zayıf oldukları noktaları haber verdi. Nereden gireceklerini ve nereye ineceklerini söyledi. Sonra onların yanına Mervan girdi. Müslim ona da, “Bildiğini anlat” dedi. O da, “Abdülmelik senin yanına gelmedi mi?” dedi. Müslim, “Evet, geldi.” dedi. Mervan dedi ki: “Abdülmelik ile karşılaşmışsan benimle karşılaşmış gibisin.” Bunun üzerine Müslim, “Evet, doğrudur.” dedi. Sonra Müslim, “Hangi adam Abdülmelik gibi olabilir ki? Ben Kureyşten konuştuğum kimselerden pek azını ona benzer bulmuşumdur.” dedi. Bize Ebu Ubeyd haber verdi. O Ebül-Cerrahtan, o Muhammed b. el- Münteşirden, O da Ürdün halkından Hemedandan Vedaadan olan bir kişiden şöyle dediğini rivayet etti: Medineye gönderildiğinde Müslim b. Ukbe ile birlikte idik. Zülmerve denilen yerde bir bahçeye girdik. Baktık ki, orada güzel yüzlü ve hoş bir genç namaz kılıyor. Bahçenin etrafında biraz dolaştık, sonra namazını bitirdi. Bana, “Ey Allahın kulu! Sen bu ordudan mısın?” diye sordu. Ben de “Evet!” dedim. O ise, “İbnüz-Zübeyri lider olarak kabul ediyor musun?” dedi. Ben de, “Evet!” dedim. O da, “Yerin üzerinde en sevdiğim şey ona gitmek olurdu. Şu anda yeryüzünde ondan daha hayırlı kimse yoktur.” dedi. Ravi dedi ki: İşte bu kişi Abdülmelik b. Mervandı. Ne var ki, sonradan İbnüz-Zübeyr ile imtihan edildi ve hatta onu Mescid-i Haramda katletti. Dediler ki: “Abdülmelik, fakihler ve alimler ile otururdu, onlardan ezberlediği şeyler vardır. Az hadis rivayet eden biridir.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Mervan b. el-Hakeme, Cabiye denen yerde, Zilkade ayının bitimine üç gün kala 64 senesi, Çarşamba günü biat edildi. Mervan, ed-Dahhak b. Kays el-Fihri ile Mercü Rahit denen yerde karşılaştı ve Mervan Dahhakı öldürdü. Sonra Mervanın oğulları Abdülmelik ve Abdülaziz babalarına biat etti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bize Musa b. Yakup haber verdi. O da Ebül-Huveyristen şöyle dediğini rivayet etti: Mervan b. el-Hakem, 65 senesi, Ramazan ayının başlangıcında, Şamda vefat etti. Ondan sonra Abdülmelik hilafete geçti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İsmail b. İbrahim anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Musab b. ez-Zübeyr, Abdülmelikin üzerine yürümek için hazırlandı. Hatta Fırat nehrinin kıyısında bulunan Enbar mevkiinden üç fersah aşağıda olan Bacümeyra denen yere kadar geldi ve orada konakladı. Bu durum, Abdülmelike ulaşınca ordusunu topladı. Iraklıların başında Musab ile savaşmak için ona doğru yürüdü. O sırada savaş için hazırlık yapan Ravh b. Zinba şunu söyledi: “Vallahi bu dünyanın işi çok gariptir. Ben hatırlıyorum; şu toplandığımız yerde, bir gece Musab b. ez-Zübeyri kaybedersem şaşkına dönüyordum. O da beni kaybettiğinde aynen benim gibi şaşkına dönüyordu. Bana bir hediye getirildiğinde, bir kısmını veya hepsini Musaba göndermeden onu (tek başıma) yemeği uygun görmüyordum. Sonra da kılıca sığındık. Ancak şu devlet işi sonuçsuzdur. Onu isteyen bir oğul ve baba ancak kılıçla ona sahip olabilir ve kılıçla mülkünü devam ettirebilir.” Abdülmelikin bu şekilde konuşmasının sebebi, Halid b. Yezid b. Muaviye ve Amr b. Said b. el-asın yanında oturmalarındandır. O sözle onlara mesaj vermek istemişti. O gün her ikisinden de korkuyordu. Amr b. Said Şamlıların yanında insanların en itaat edileni idi. Halid b. Yezid b. Muaviye ise, Mervan kendisinden sonra ona biat edileceği ümidini vermişti. Ancak Mervan kendinden sonra Abdülmeliki veliaht tayin etti. Abdülmelikten sonra da Abdülazizi halef tayin etti. Halid b. Yezid buna üzüldü. O, hırs ve korku içerisinde Abdülmelik ile beraber bulunmaktaydı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yahya b. Abdullah b. Ebu Ferve anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik Irak [ordusunun] başına geçmek niyeti ile Musabı öldürmek için Dımaşktan yürüdü. Butnanü Habibin] bir gece ötesinde idi. Halid b. Yezid ve Amr b. Said, Abdülmelikin onları aldattığını ve kendilerine boş vaadler verdiğinden konuştular. Amr, “Ben döneceğim.” dedi. Halid de onu bu konuda teşvik etti. Amr, Dımaşka döndü ve oraya girdi. O zaman Dımaşkın surları sağlamdı. Şamlıları çağırdı; onlar da ona koştular. Abdülmelik onu göremeyince, “Ebu Ümeyye nerededir?” diye sordu. Kendisine onun geri döndüğünü söylediler. Abdülmelik insanlarla birlikte Şama dönüp Dımaşk şehrine indi. Orada on gece geçirdi; sonuçta Amr kapıyı açtı ve Abdülmelike biat etti. Peşinden Abdülmelik, Amrı bağışladı. Sonra da onu öldürmeye karar verdi. Onu davet etmek için bir gün haber gönderdi. Amr kendi kendine bunun şer bir çağrı olduğunu anladı. Yanında olan kimselerle birlikte kendisini muhafaza edecek bir zırh da giyerek Abdülmelike gitti. Abdülmelikin yanına girdi ve onunla bir müddet konuştu. Abdülmelik, Amr namaza çıktığında, onu öldürmek için Yahya b. el-Hakem ile anlaşmıştı. Sonra ona doğru yöneldi ve “Ey Ebu Ümeyye! Bize karşı açılan bu sıkıntılar ve haddi aşmalar nedir?” dedi. Sonra da onun yaptıklarını hatırlattı. Amr, namaza çıktı ve döndü; Yahya ona yetişemedi. Abdülmelik ona kızdı. Sonra kendisi ve beraberindekiler Amr b. Saidin üzerine gidip onu öldürdüler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İsmail b. İbrahim anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik bu sene Musab ile savaşmadı. Musab aynı sene Kufeye gitti. Ertesi yıl olunca Musab Kufeden çıktı ve Bacümeyraya indi. Bu durum Abdülmelike ulaştı ve ona karşı çıkmak için hazırlandı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Muhammed b. Abdullah b. Ebu Ferve Ebu Alkame anlattı. O İshak b. Abdullah b. Ebu Ferveden, o da Reca b. Hayveden şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik, Musaba karşı gitmek için Şamlılardan pek çok askerle beraber çıktı. Her ikisi de hareket ettiler ve Meskin denilen yerde karşılaştılar. Sonra çarpışmaya başladılar. Topluluk birbirlerine karşı saf tuttular. Rebia ve diğer bazıları Musabı terk ettiler. Musab, “Kişi her hal üzere ölüdür. Vallahi, kerim olarak ölmek, kılıçlı olana itaat etmekten daha güzeldir. Asla onlardan ve insanlardan birinden yardım istemiyorum.” dedi. Sonra oğlu İsaya, “Yürü ve savaş!” dedi. Oğlu gitti, çarpıştı ve öldü. İbrahim b. el-Eşter ilerledi ve şiddetli bir şekilde çarpıştı. Onu da yaraladılar ve öldürdüler. Sonra döşeğinde [serir] bulunan Musaba doğru yöneldiler. Musab onlarla döşeğinde şiddetli bir şekilde çarpıştı; o da öldürüldü. Ubeydullah b. Ziyad b. Zabyan geldi, başını kesti ve onu Abdülmelike götürdü. Abdülmelik ona 1000 dinar verdi; ancak o kabul etmedi. Sonra Abdülmelik, Iraklıları biat etmeye davet etti. Onlar biat ettiler. O da Şama döndü. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musab b. Sabit haber verdi. O Ebül-Esvedden, o Abbad b. Abdullah b. ez- Zübeyrden şöyle dediğini rivayet etti. Ayrıca bize Şürahbil b. Ebu Avn anlattı. O da babasından rivayet etti. İkisinin dışında başkaları da bana anlattı; dediler ki: Abdülmelik b. Mervan, Musab b. ez-Zübeyri öldürünce, el-Haccac b. Yusufu, 2000 kişilik bir kuvvetle, Mekkedeki Abdullah b. ez-Zübeyrin üzerine gönderdi. Ayrıca Tarık b. Amra, el-Haccaca katılmasını emretti. Tarık arkadaşları ile birlikte hareket etti. Toplam 5000 kişilerdi. Hepsi el- Haccaca katıldılar. İbnüz-Zübeyri kuşattılar, çarpıştılar ve onun için mancınıklar kurdular. el-Haccac insanlarla 72 senesinde haccetti. İbnüz- Zübeyr ise, kuşatma altında idi. Sonra el-Haccac ve Tarık, Meymun kuyusuna indiler. İbnüz-Zübeyr öldürülünceye kadar Kabeyi tavaf etmediler; kadınlara yaklaşmadılar ve koku sürünmediler. İbnüz-Zübeyr öldürüldükten sonra Kabeyi tavaf ettiler ve develer kestiler. İbnüz- Zübeyri 72 senesi Zilkade ayının başlangıcı gecesinde kuşattılar. Bu kuşatma altı ay onyedi gün devam etti. Abdullah b. ez-Zübeyr 73 senesi Cemaziyelevvel ayından 17 gün geçmişken, Salı günü öldürüldü. Başı, Şamdaki Abdülmelik b. Mervana gönderildi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Şürahbil b. Ebu Avn anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: 73 senesinde insanlar Abdülmelik b. Mervanın etrafında toplandılar. İbn Ömer de ona biat ettiğini yazdı. Ayrıca Ebu Said el-Hudri ve Seleme b. el- Ekva ona biat ettiğini yazdılar. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Ebüz-Zinad anlattı. O da babasından şunu rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan 75 senesinde dinar ve dirhem bastı. Para basımı işini ve üzerine nakış yapmayı ilk yapan kişi Abdülmelik b. Mervandır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. Rebia b. Ebu Hilal anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervanın bastığı Cahiliye miskalleri, Şam ölçeğiyle -bir habbe eksik olmak üzere- 22 kırat idi. Şam ölçeğine göre on dirhem (gümüş para), yedi altın ağırlığındaydı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Sebre anlattı. O İshak b. Abdullah b. Ebu Ferveden, o da Kab b. Malikin oğlundan şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik için bu ölçüde karar kılındı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebüz-Zinad anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik, 75 senesinde hacca gitti. Medineye gelince babasının evinde konakladı. Birkaç gün orada kaldı ve oradan Zül-Huleyfeye kadar geldi. İnsanlar onunla çıktılar. Bunun üzerine Osman b. Eban kendisine, “Beydada ihrama gir.” dedi. Abdülmelik de orada ihrama girdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer ez-Zühri anlattı. O da Ebu Ubeydden şöyle dediğini rivayet etti: Kabisa b. Züeybden işittim; şöyle diyordu: Abdülmelike, el-Beydada ihrama girmesini söyledim. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Nafi anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervanın Kabeye girdikten sonra tavaf edinceye kadar telbiye getirdiğini, sonra da telbiye getirmekten vazgeçtiğini gördüm. Daha sonra duracağı yere kadar telbiyeye devam etti. Bunu İbn Ömere anlattığımda, “Bunun hepsini gördüm. Ancak biz tekbir getiririz.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Sebre anlattı. O da Abdülmecid b. Süheylden şunu rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan hac ettiği esnada dört günde de hutbe okudu: Terviyeden önce, Arafat günü, kurban kesimin ertesi günü ve teşrik günlerinin ikinci günü… Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbrahim b. Abdullah b. Ebu Ferve anlattı; dedi ki: Abdullah b. Amr b. Üveys elamiriden işittim; şöyle diyordu: Abdülmelik b. Mervan, Kabisa b. Züeybe, “Sen Veda tavafına dair bir dua işittin mi?” diye sordu. O da, Hayır diye cevap verdi. Abdülmelik, Ben de işitmedim.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbrahim b. Musa anlattı. O İkrime b. Halidden, o da el-Haris b. Abdullah b. Ebu Rebiadan şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan ile Kabeyi tavaf ettim; yedinci şavtta Kabeye yanaşıp sarılmak ve sığınmak istedi. Onu çektim. O da, “Ey Haris, ne oldu?” dedi. Ben, “Ey Müminlerin Emiri! Bunu ilk yapan kimsenin kim olduğunu biliyor musun? Senin kavminin ihtiyarlarından biri…” dedim. Dedi ki: Abdülmelik sığınmaktan vazgeçti ve devam etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Sebre anlattı. O da Musa b. Meysereden şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan, Kudum tavafını yaptı; iki rekat namaz kılınca el- Haris b. Abdullah b. Ebu Rebia ona, “Safaya çıkmadan Rüknül-Esvede dön.” dedi. O, Kabisaya yöneldi, Kabisa ona, “Ben ilim ehlinden birinin oraya döndüğünü görmedim.” dedi. Abdülmelik de ona, “Ben babamla haccettim, onun da döndüğünü görmedim.” dedi. Abdülmelik, “Ey Haris! Ben senden öğrendiğim gibi sen de benden öğren. Hani ben, Kabeye yanaşmak isterken sen beni ondan çevirmiştin ya! Ben de kabul etmiştim.” dedi. O da, “Yap ey Müminlerin Emiri! Bu senin ilminden ilk öğrendiğim şey değildir.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Sebre anlattı. O Abdülmecid b. Süheylden, o da Avf b. el-Haristen şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Cabir b. Abdullahı, Abdülmelikin yanına girerken gördüm. Abdülmelik ona, “Merhaba!” dedi ve yanına yaklaştırdı. Cabir, “Ey Müminlerin Emiri! Gördüğün gibi Medine, Peygamberin isimlendirdiği Tayyibedir. Onun ehli ise kuşatma altındadırlar. Şayet Müminlerin Emiri onların hakkını bilip, bu durumu kaldırsa uygun olur.” dedi. Abdülmelik bundan hoşlanmadı ve ondan yüz çevirdi. Cabir, ısrar etmeye devam etti; hatta Kabisa, Cabirin gözleri kör olduğu için onu getiren oğluna susturması için işarette bulundu. Oğlu onu susturmaya başladı. Cabir, “Bana yaptığından dolayı sana yazıklar olsun!” dedi. O da, “Sus” dedi, Cabir sustu. Dışarı çıktıklarında Kabisa onun elinden tuttu ve “Ey Ebu Abdullah! Bu insanlar kral olmuşlardır.” dedi. Cabir ona, “Allah sana zorluklara dayanma gücü versin. Senin için bir mazeret yoktur. Senin arkadaşın bunu senden işitir.” dedi. Kabisa: “İşitir, ancak işitmez; kendine uygun geleni işitir. Müminlerin Emiri sana 5000 dirhem vermeyi emretti. Hayatında onunla idare et.” dedi. Cabir de onu aldı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Ebüz-Zinad anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan, 75 senesinde hac ibadetini yerine getirdi. Sonra Medineye uğradı ve minber üzerinde insanlara hitap etti. Sonra kendisi minberde oturdu; bir hatip onun adına konuştu. O gün onun konuştukları arasında Medine ehlinin düştükleri durumu, itaat etmemelerinin kötülüğü, Abdülmelik ve ailesi hakkındaki kötü düşünceleri ve Harre ehline yapılanlar vardı. Sonra şöyle dedi: “Ey Medineliler! Ben, ancak sizi Allahın Kuranda zikrettiği bir karye misaline benzettim. “Allah, (ibret için) bir ülkeyi örnek verdi: Bu ülke güvenli, huzurlu idi; ona rızkı her yerden bol bol gelirdi. Sonra onlar, Allahın nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptıklarından ötürü açlık ve korku sıkıntısını tattırdı.”] Bunun üzerine İbn Abd, dizleri üzere doğruldu ve hatibe, “Sen yalan söyledin; biz böyle değiliz. O ayetin peşinden gelen “Andolsun ki, onlara kendilerinden peygamber geldi de onu yalanladılar. Onlar zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.”] ayetini de okusana! Biz Allaha ve Resulüne iman etmekteyiz.” dedi. İbn Abd bunları söyleyince muhafızlar ona saldırdı ve etrafını çevirdiler; hatta onu öldürdüklerini zannettik. Abdülmelik, onlara haber gönderdi ve onu bıraktılar. Hatib konuşmasını bitirince Abdülmelik, evine girdi; yanına İbn Abdı getirdiler. Ravi dedi ki: ona verdiği kadar ne kimseye hediye verdi, ne de kimseye elbise giydirdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer anlattı. O da Abdurrahman b. Muhammed b. Abddan şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik konuştuğunda babam ona cevap verdi. Zabıta onu aldı ve Abdülmelik b. Mervanın yanına soktular. Dedi ki: Şamlıların yanında ona ağır ifadeler kullandı. Şamlılar çıktığında ona, “Ben senin yaptığını gördüm ve seni affettim. Ancak benden sonra başka bir valiye böyle yapma! Korkarım ki, benim tahammül ettiklerime o tahammül etmez. Bana insanlardan en sevimli gelen Kureyşten şu boydur. Onlar bizim dostumuz ve sen de bizdensin. Borcun ne kadardır?” diye sordu. 500 dinar olduğunu söyledi. Abdülmelik ona 500 dinar verilmesini emretti. Bunun dışında da onu 100 dinarla ödüllendirdi. Ona yeşil ipek elbiseler giydirdi, elbisenin bir parçası da bizdedir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Sebre anlattı. O da el-Misver b. Rifaadan şöyle dediğini rivayet etti: Salebe b. Ebu Malik el-Kuraziden işittim; şöyle diyordu: Ben, Abdülmelik b. Mervanın eş-Şibde [Arafat vadisinde], akşam ve yatsı namazlarını kıldığını gördüm. Sonra Müzdelifeye varmadan bana yetişti. Onunla birlikte yürümeye başladım. Bana, “Henüz namaz kılmadın mı?” dedi. Ben, “Ömrüme yemin ederim ki, hayır!” dedim. Abdülmelik, “Seni namazdan men eden nedir ki?” dedi. Ben, “Henüz vakit vardır” dedim. O da, “Ömrüme yemin ederim ki, vaktin yoktur.” dedi. Daha sonra bana, “Anlaşılan sen, Müminlerin Emiri Osmana muhalefet etmektesin. Ben şehadet ederim ki, babam bana Osmanın akşam ve yatsı namazını eşŞibde [Arafat vadisinde] kıldığını haber vermişti.” dedi. Ben de, “Ey Müminlerin Emiri! Sen imam olduğun halde mi bunu söylüyorsun? Ben ne ona, ne de başkasına tan ediyorum. Ben, devamlı bir şekilde uyardım. Ancak ben Ömerin , Müzdelifeye varmadan namaz kıldığını görmedim. Bana, Ömerin sünnetinden başka bir sünnet daha sevimli değildir.” dedim. Bunun üzerine Abdülmelik, “Allah, Ömere rahmet etsin. Osman, Ömeri daha iyi bilirdi. Şayet Ömer böyle yapsaydı Osman, ona tabi olurdu. Hiç kimse de Osmanın, Ömerden almış olduğuna ittiba etmezlik yapmazdı. Yaşantısında Osmanın Ömerden farkı yoktu; ancak bir fark vardı. O da Osmanın yumuşak huylu olması idi. Osman, onlara yumuşak davrandı, üstüne geldiler. O da etrafındakilere karşı Hattabın oğlu gibi sert davransaydı, onlardan çektiklerini çekmeyecekti. Ömerin beraber olduğu insanlar nerede, bugünkü insanlar nerede! Ey Salebe! Ben yöneticinin huyunun insanlara göre değiştiğini gördüm. Şayet bu gün bir adam bu ahlak üzere [Osman gibi] yürüse, insanlar evlerinde baskına uğrar, ilişkiler biter, birbirlerine zulmederler ve fitneler ortaya çıkar. Şüphesiz idarecinin, her zaman ıslah edici şekilde davranması gerekir.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Sebre anlattı. O Ebu Musa el-Hannatdan, o da İbn Kabdan şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervanı şöyle derken işittim: “Ey Medineliler! Bir emre ilk olarak uyması gereken sizlersiniz. Şu doğu tarafından üzerimize bilmediğimiz hadisler akıp gelmektedir. Biz onları bilmiyoruz. Onlardan ancak Kuran okumayı bilmekteyiz. Mazlum imamın topladığı Kurana sarılın! Mazlum imamın topladığı farzlara uyun! Çünkü o bu konuda Zeyd b. Sabit ile istişare etmiştir. Zeyd b. Sabit , İslam için ne hoş bir danışmandır! O ikisi birlikte sağlam bulduklarını [Mushafa] yerleştirdiler; şaz bulduklarını ise hükümden düşürdüler.” Dediler ki: Abdülmelik b. Mervan, kardeşi Abdülaziz b. Mervanı azledip yerine oğlu el-Velid b. Abdülmeliki kendisinden sonra halife olarak bırakmayı arzu etti. Kabisa b. Züeyb ona engel olmak istedi ve şöyle dedi: “Böyle yapma! Yoksa aleyhinde bir gümbürtü çıkarırsın. Belki o ölür, sen de rahata kavuşursun.” Abdülmelik bundan vazgeçti, ancak gönlü onu azletmekten yanaydı. Bir gece yanına Ravh b. Zinba el-Cüzami geldi. Zaten evi de Abdülmelikin evinin yanındaydı. Evleri aynı yere dayanmıştı. Abdülmelikin yanında insanların en tatlısı o idi. Dedi ki: “Ey Müminlerin Emiri! Onu azledersen, bu kararında iki keçi toslaşmaz.”] Bunun üzerine Abdülmelik, “Ey Ebu Züra! Böyle mi düşünüyorsun?” dedi. O da: “Evet, vallahi böyle düşünüyorum. Bu konuda en önce ben sana icabet edeceğim.” dedi. Bunun üzerine Abdülmelik, “Sabaha çıkalım; inşaallah” dedi. Bu esnada Abdülmelik b. Mervan uyudu. Ravh b. Zinba da yanında uyumuştu. Kabisa b. Züeyb kapıyı çalarak içeri girmek istedi. Abdülmelik katiplerine yöneldi ve “Kabisayı benim yanıma girmekten gece ve gündüz, ister tek başıma olduğumda, ister yanımda biri olduğunda engellemeyin! Şayet kadınların yanında isem, meclise alınsın ve yeri bana bildirilsin!” dedi. Kabisa içeri girdi, hatem ve mühür onda idi. Haberler Abdülmelikten önce ona gelir, onları okur; sonra Abdülmelike genelge olarak getirirdi. Abdülmelik, Kabisayı tazim için onu okurdu. Kabisa, Abdülmelikin yanına girdi ve “Kardeşin konusunda Allah seni mükafatlandırsın ey Müminlerin Emiri!” dedi. Abdülmelik “O öldü mü?” dedi. O da, “Evet!” dedi. Abdülmelik istirca ettikten sonra] Ravha yöneldi ve “Ey Ebu Züra! Allah istediğimiz ve üzerinde olduğumuz görüş hususunda bize yetti.] Ey Ebu İshak! Bu konu sana da aykırı idi.” dedi. Kabisa “O da ne ola ki?” dedi. Durumu Kabisaya anlattı. Bunun üzerine Kabisa, “Ey Müminlerin Emiri! En doğru görüş sabırdadır. Acele işte ise, hoş olmayan çok şey bulunur.” dedi. Abdülmelik, “Çoğu zaman acelede de çok hayır bulunur. Amr b. Saidin durumunu görmedin mi? Orada acele etmek yavaş davranmaktan daha hayırlı oldu.” dedi. Abdülmelik oğlu Abdullah b. Abdülmeliki Mısıra emir tayin etti. Oğlu el-Velid ve Süleymanı da kendisinden sonra halife ilan etti. Beldelere haber gönderdi ve oradakiler ikisine biat ettiler. Abdülaziz 85 senesinde Cemaziyelevvel ayında vefat etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Medineliler anlattılar; dediler ki: Abdülmelik, Osmandan bazı şeyleri hıfz etti. Ebu Hüreyre, Ebu Said el- Hudri, Cabir b. Abdullah ve Peygamberin ashabından birkaçından hadis işitmiştir. Hilafetinden önce abid ve ibadetlerine düşkün bir kimse idi. Bize Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize babam anlattı. O da Nafiden şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervanı Medinede gördüm; ondan daha girişken bir genç, onun gibi ilim talep edebilen kimse yoktu. Zannediyorum ravi, “Onun kadar ictihada sahip birisi de yoktu.” dedi. Bize Ubeydullah b. Muhammed b. Ayşe et-Teymi haber verdi; dedi ki: Babamdan işittim; o Huzaanın mevlası Cafer b. Atıyyeden, o Kabisa b. Züeybden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervanın şu nidasını odaların arkasından duyardık: “Ey nimetlenenler! Afiyetle birlikte hiçbir nimeti küçümsemeyin.” Bize Muhammed b. Bekir el-Bürsani haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc haber verdi. O İbn Ebu Müleykeden, o da Muhammed b. Suheybden şunu rivayet etti: Abdülmelik b. Mervanı, minada kurbanlık satın alırken gördüm. Bize Haccac b. Muhammed haber verdi. O da İbn Cüreycden şöyle dediğini rivayet etti: İbn Şihaba dişlerin altınla kaplanmasıyla ilgili bir sorunun sorulduğunu işittim. İbn Şihab, “Zararı yoktur. Abdülmelik b. Mervan dişlerini altınla kaplattı.” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı: O İbn Cüreycden, o da ez-Zühriden, Abdülmelikin dişlerini altınla birbirine bağladığını anlattı. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muaviye b. Salih anlattı. O da Amr b. Kaystan Abdülmelik b. Mervanın dişlerini birbirine altınla raptettiğini anlattı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Maşer Necih anlattı; dedi ki: Abdülmelik b. Mervan 86 yılının Şevval ayının yarısında, Perşembe günü, 60 yaşında iken Dımaşkta vefat etti. Kendisine biat edildiği günden ölünceye kadar, hilafet müddeti 21 yıl 1 ay 15 gündür. Bu yılların dokuzunda, Abdullah b. ez-Zübeyr ile savaştı. Şamda hilafeti aldı. Musab b. ez-Zübeyri öldürdükten sonra Irakı da aldı. Abdullah b. ez-Zübeyrin öldürülmesinden sonra insanlar onun etrafında 13 sene 4 ay 7 gece toplandı. Bize onun 58 yaşında vefat ettiği de rivayet edilmiştir. Ancak birincisi daha doğrudur. Çünkü doğum tarihi ile uyuşmaktadır.
1585. Abdülaziz b. Mervan
[Abdülaziz b. Mervan] b. el-Hakem b. Ebül-as b. Ümeyye b. Abdüşems. Annesi, Kelb kabilesinden Leyla bt. Zebban b. el-Asbağ b. Amr b. Salebe b. el-Haris b. Hısn b. Damdam b. Adi b. Cenabdır. Abdülazizin künyesi Ebül-Asbağdır. Abdülazizin Ömer -halife olmuştur-, asım, Ebu Bekir ve Muhammed -çocukluğunda vefat etmiştir- adlı çocuklarının anneleri, Adi b. Kaboğullarından Ümmü asım bt. asım b. el-Hattab b. Nüfeyldir. Çocuklarından Abdülazizin künyelendiği el-Asbağ b. Abdülaziz, Ümmü Osman ve Ümmü Muhammed, ümmü veleddendir. Süheyl ve Ümmül-Hakemin anneleri, Ümmü Abdullah bt. Abdullah b. Amr b. el-as b. Vail es-Sehmidir. Zebban b. Abdülaziz ve Cüzeyye ümmü veleddendir. Kızı Ümmül-Beninin annesi, Leyla bt. Süheyl b. Hanzale b. et-Tufeyl b. Malik b. Cafer b. Kilabdır. Abdülaziz, Ebu Hüreyreden hadis rivayet etmiştir. Sika bir ravi olup az hadis rivayet etmiştir. Mervan b. el-Hakem kendisinden sonra veliaht olarak Abdülmelik b. Mervanı tayin etti. Ondan sonra da Abdülaziz b. Mervanı veliaht olarak belirleyip Mısıra vali tayin etti. Abdülmelik onu Mısır valiliği görevinde bıraktı. Ancak [veliahtlık] durumu ona ağır geldi ve kendisinden sonra oğulları el-Velid ve Süleymanı veliaht ilan edip onu azletmek istedi. Fakat kendisine çok değer verdiği ve mührünün de onda olduğu Kabisa b. Züeyb onu bu konuda engelledi. O da bundan vazgeçti. Abdülaziz Mısırda 85 senesinde Cemaziyelevvel ayında vefat etti. Haber, Abdülmelik b. Mervana geceleyin ulaştı. Sabah olunca insanları çağırdı, kendisinden sonra oğlu el-Velide, peşinden Süleymana biat ettiler.
1586. Muhammed b. Mervan
[Muhammed b. Mervan] b. el-Hakem b. Ebül-as b. Ümeyye b. Abdüşems. Annesi, Zeynep adında bir ümmü veleddir. Muhammed b. Mervanın oğlu Mervan, Emevilerin son halifesi olmuştur. İktidar talepleriyle ilgili çağrıları ortaya çıktığında Abbasoğulları tarafından öldürüldü. Annesi ümmü veleddir. Muhammedin çocuklarından Yezidin annesi, Remle bt. Yezid b. Ubeydullah b. Şeybe b. Rebia b. Abdüşemstir. Çocuklarından Abdurrahmanın annesi, Ümmü Cemil bt. Abdurrahman b. Yezid b. el-Hattab b. Nüfeyldir. Çocuklarından Mansur ve Abdülaziz, ümmü veleddendir. Abde ve Remle de farklı ümmü veledlerdendir. ez-Zühri, Muhammed b. Mervandan hadis rivayet etmiştir.
1587. Amr b. Said
[Amr b. Said] b. el-as b. Said Ebu Uhayha b. el-as b. Ümeyye b. Abdüşems. Annesi, Ümmül-Benin bt. el-Hakem b. Ebül-as b. Ümeyye b. Abdüşemstir. Amr b. Saidin çocuklarından Ümeyye, Said, İsmail, Muhammed ve Ümmü Külsumün anneleri; Kudaa kabilesinden Ümmü Habib bt. Hureys b. Selim b. Uşş b. Lebid b. Adda b. Ümeyye b. Abdullah b. Rizah b. Rebia b. Haram b. Dınne b. Abd b. Kebir b. Uzredir. Çocuklarından Abdülaziz ve Remlenin annesi; Sevde bt. ez-Zübeyr b. el- Avvam b. Huveyliddir. Musa ve İmranın annesi; amiroğullarından Ayşe bt. Muti b. Zül-Lihye b. Abd b. Avf b. Kab b. Ebu Bekir b. Kilabdır. Abdullah ve Abdurrahmanın annesi ümmü veleddir. Ümmü Musanın annesi, Kelb kabilesinden Naile bt. Furays b. Rebi b. Mesud b. Mesad b. Hısn b. Kab b. Uleymdir. Ümmü İmran bt. Amrın annesi de ümmü veleddir. Dediler ki: Amr b. Said, Kureyştendir. Yezid b. Muaviye onu Medine valisi yaptı. Hüseyn öldürüldüğünde Medine valisi o idi. Hüseynin başı ona gönderildi. O da onu kefenledi ve annesi olan Peygamberin kızı Fatımanın Baki mezarlığındaki kabrinin yanına defnetti. Yezid, onun Abdullah b. ez-Zübeyrin üzerine bir ordu göndermesini yazdı. O da hemen gönderdi. Başlarına da Amr b. ez-Zübeyr b. el-Avvamı görevlendirdi. Amr b. Said, bir sene insanlarla birlikte hac ibadetini yaptı. Şamlılar tarafından çok sevilmekteydi. Onlar onu dinler ve itaat ederlerdi. Abdülmelik b. Mervan halife olunca ondan korktu. Amr b. Said halifeye karşı yanlışlık yaptı ve Şama sığındı. Sonra sığındığı yeri halifeye açtı ve Abdülmelike biat etti. Ancak Abdülmelik, devamlı onu gözetlemeye devam etti; çünkü ona güvenmiyordu. Nihayet ona haber gönderdi ve yalnız olduğu bir günde, geçmiş günlerde yapmış olduğu, ancak kendisinin affettiği bazı şeylerden dolayı onu azarladı. Sonra ona saldırıp katletti. Amr, Ebu Ümeyye olarak künyelenirdi. Amr, Ömerden rivayette bulunmuştur.
1588. Yahya b. Said
[Yahya b. Said] b. el-as b. Said b. Ümeyye b. Abdüşems. Annesi, elaliye bt. Seleme b. Yezid b. Meşcea b. el-Mücemmi b. Malik b. Kab b. Sad b. Avf b. Harim b. Cufi b. Sad el-Aşiredir. Yahya b. Saidin çocuklarından Said, İsmail ve Rubayha -o Ümmü Rebahtır- Fahite, Rukayya ve Ümmü Ömerin annesi; Ümmü İsa bt. Ubeydullah b. Ömer b. el-Hattabdır. Amr ve Osmanın annesi, Zeynep bt. Abdurrahman b. el-Hakem b. Ebülastır. Ömerin annesi, Ümmü Amr bt. Ömer b. Cerir b. Abdullah el- Becelidir. Eban, Anbese, Husayn, Muhammed ve Hişam farklı ümmü veledlerin çocuklarıdır. aminenin annesi, Ümmü Seleme bt. el-Huleys b. Habib b. amir b. Malik b. Cafer b. Kilabdır. Remle, Uleyye ve Fahite es- Suğranın annesi ise ümmü veleddir. Ümmü Osmanın annesi de ümmü veleddir. Yahya b. Said, az hadis rivayet eden biridir.
1589. Anbese b. Said
[Anbese b. Said] b. el-as b. Said b. el-as b. Ümeyye b. Abbüşems. Annesi, ümmü veleddir. Anbese b. Saidin çocuklarından Abdullahın annesi ümmü veleddir. Abdurrahmanın annesi de ümmü veleddir. Halidin annesi;, Ümmü en- Numan bt. Muhammed b. el-Eşas b. Kays b. Madikerib b. Muaviye b. Cebele el-Kindidir. Abdülmelikin annesi, Erva bt. Abdullah b. Abdullah b. amir b. Kureyz b. Rebia b. Habib b. Abdüşemstir. Osmanın annesi ümmü veleddir. Said, Ümmü Anbese ve Ümmü Külsumün annesi; Ümmü Ömer bt. Amr b. Sad b. Ebu Vakkastır. el-Haccac, Muhammed, Süleyman, Ziyad, Mervan, amine, Ümmü Osman, Ümmü Eban ve Ümmü Halid farklı ümmü veledlerin çocuklarıdır. Ümmül-Velidin annesi Redah bt. Umeyr b. es-Süleyl b. Kays b. Mesud b. Kays b. Halid Zül-Ceddeyndir. Anbese b. Said, Ebu Hüreyreden hadis rivayet etmiştir.
1590. Abdullah b. Kays
[Abdullah b. Kays] b. Mahreme b. el-Muttalib b. Abdümenaf b. Kusay. Annesi Evs kabilesinden Dürre bt. Ukbe b. Rafi b. İmruülkays b. Zeyd b. Abdüleşheldir. Abdullah b. Kaysın Muhammed, Musa ve Rukayya adındaki çocuklarının annesi; Ensardan Hariseoğullarından Ümmü Said bt. Kebase b. Arabe b. Evs b. Kayzi b. Amrdır. Muttalib, Hakim, Abdullah ve Ümmül-Fadlın annesi, Ümmü Abdullah bt. Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Sasaa b. Vehb b. Adi b. Malik b. Adi b. amir b. Ganm b. Adi b. en- Neccardır. Abdülmelik ve Ümmü Selemenin anneleri ümmü veleddir.
1591. Kardeşi Muhammed b. Kays
[Muhammed b. Kays] b. Mahreme b. el-Muttalib b. Abdümenaf b. Kusay. Annesi, Dürre bt. Ukbe b. Rafi b. İmruülkays b. Zeyd b. Abdüleşheldir. Muhammed b. Kaysın çocuklarından Yahya el-Ekber, Amr el-Ekber, Ümmül-Kasım, Cemal, es-Sabe el-Kübra ve Ümmü Abdullahın anneleri, Ümmü Cemil bt. el-Müseyyeb b. Ebüs-Saib b. abid b. Abdullah b. Ömer b. Mahzumdur. Muhammed b. Kaysın çocuklarından Hasan, Hüseyn, el- Hukeym, es-Sabe es-Suğra, Kays el-Ekber, Kays el-Asğar, Muhammed el- Asğar, Cemal es-Suğra, Hafsa, Ümmül-Hasan ve Fatımanın anneleri, Ümmül-Hasan bt. el-Hukeym b. es-Salt b. Mahremedir. Amr el-Asğarın annesi ümmü veleddir. Yahya el-Asğarın annesi ümmü veleddir.
1592. el-Muğire b. Ebu Bürde
Abdüddar b. Kusayoğullarındandır.
1593. Abdullah b. Abdurrahman
[Abdullah b. Abdurrahman] b. Ezher b. Avf b. Abd b. el-Haris b. Zühre. Annesi, Nasr b. Muaviye b. Bekir b. Hevazinoğullarından Ümmü Seleme bt. Haface b. Herseme b. Mesuddur. Abdullah b. Abdurrahmanın çocuklarından Cafer, Abdurrahman, Ümmü Amr ve Hafsanın anneleri, Ümmü Cemil bt. Abdullah b. Mükemmel b. Avf b. Abd b. el-Haris b. Zühredir. ez-Zühri, Abdullah b. Abdurrahmandan hadis rivayetinde bulunmuştur.
1594. Abdurrahman b. Abdullah
[Abdurrahman b. Abdullah] b. Mükemmel b. Avf b. Abd b. el-Haris b. Zühre. Annesi, Himyerden sonra Yahsubdandır. Esir edilmiştir. Abdurrahmanın çocuklarından el-Hasan ve Ümmü Habibin annesi; Hatice bt. Ezher b. Avf b. Abd b. el-Haris b. Zühredir. Sad, Mervan, Büreyhe, Ümmü Amr ve Hindin annesi ise, Ümmün-Numan bt. Abdurrahman b. Kays b. Haldedir. Kendisinden ez-Zühri hadis rivayetinde bulunmuştur.
1595. Muaz b. Abdullah
[Muaz b. Abdurrahman] b. Osman b. Ubeydullah b. Osman b. Amr b. amir b. Amr b. Kab b. Sad b. Teym b. Mürre. Annesi, ümmü veleddir. Muaz b. Abdurrahmanın çocuklarından Abdurrahmanın annesi, Zübeynedir. Aynı zamanda bu kadın Sad b. Bekiroğullarından Amr b. Uteybenin de annesidir. Çocuklarından Üveysin annesi Süleym b. Mansuroğullarından Meryem bt. Ukbe b. İyas b. Ganemedir. Esmanın annesi de el-Minkariyyedir.
1596. Kardeşi Osman b. Abdurrahman
[Osman b. Abdurrahman] b. Osman b. Ubeydullah b. Osman b. Amr b. amir b. Amr b. Kab b. Sad b. Teym b. Mürre.
1597. Nevfel b. Müsahik
[Nevfel b. Müsahik] b. Abdullah b. Mahreme b. Abdüluzza b. Ebu Kays b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hısl b. amir b. Lüey. Annesi, Adi b. Kaboğullarından Meryem bt. Muti b. el-Esveddir. Nevfel b. Müsahikin oğlu olan Sadın annesi, Ümmü Abdullah bt. Ebu Sebre b. Ebu Rühm b. Abdüluzza b. Ebu Kays b. Abdüvüd b. Nasr b. Maliktir. Nevfelin oğlu Makılın annesi, Ukayl b. Kaboğullarından Daibe bt. Sebre b. Abdullah b. el-Alemdir. Abdülmelik, Mervan ve Süleymanın anneleri farklıdır. Nevfelin hadisleri azdır.
1598. İyad b. Abdullah
[İyad b. Abdullah] b. Sad b. Ebu Serh b. el-Haris b. Hubeyb b. Cezime b. Malik b. Hısl b. amir b. Lüey. Annesi, ümmü veleddir. İyadın çocukları, Vehb, Abdullah ve Salimin anneleri, Ümmü Hasan bt. Amr b. Üveystir. İyadın bir de Sad adlı oğlu vardır.
1599. Osman b. İshak
[Osman b. İshak] b. Abdullah b. Ebu Hareşe b. Amr b. Rebia b. el-Haris b. Hubeyb b. Cezime b. Malik b. Hısl b. amir b. Lüey. Annesi, Ümeyme bt. Abdullah b. Mesud b. el-Haris b. Subh b. Mahzum b. Sahile b. Kahil b. el- Haris b. Temim b. Sad b. Hüzeyldir. Osman b. İshakın Abdurrahman ve başka diğer erkek çocuğu olup anneleri, Akiloğullarından Ümmü Habib bt. Mürdür. ez-Zühri, Osman b. İshaktan hadis rivayetinde bulunmuştur.
1600. Muhammed b. Abdurrahman
[Muhammed b. Abdurrahman] b. Maiz. ez-Zühri, ondan hadis rivayetinde bulunmuştur.
1601. Şuayb b. Muhammed
[Şuayb b. Muhammed] b. Abdullah b. Amr b. el-as b. Vail b. Haşim b. Suayd b. Sehm. Annesi, ümmü veleddir. Şuaybın çocuklarından Amr ve Ömerin anneleri ise Habibe bt. Mürre b. Amr b. Abdullah b. Ömer el- Cümahidir. Abdullah, Şuayb ve abidenin] annesi, Amre bt. Ubeydullah b. Abbas b. Abdülmuttalibdir. abide, Hüseyn b. Abdullah b. Ubeydullah b. Abdülmuttalib ile evlenmiştir. Şuayb, dedesi Abdullah b. Amrdan hadis rivayet etmiştir. Şuaybın oğlu Amr da ondan rivayette bulunmuştur. Şuaybın hadisi “an ebihi [babasından]” şeklindedir. Amrın hadisi de “an ceddihi [dedesinden]” şeklindedir.
1602. Osman b. Abdullah
[Osman b. Abdullah] b. Abdullah b. Süraka b. el-Mutemir b. Enes b. Ezat b. Riyah b. Abdullah b. Kurt b. Rezah b. Adi b. Kab. Annesi, Zeynep bt. Ömer b. el-Hattabdır. Bu, Ömerin en küçük çocuğu idi. Osmanın çocukları Amr -Osman bununla künyelenirdi- Abdullah, Ömer, Ebu Bekir, ez-Zübeyr ve Abdurrahmanın annesi, Abde bt. ez-Zübeyr b. el- Müseyyeb b. Ebüs-Saibdir. O, Mahzumoğullarından Sayfi b. abiddir. Çocuğu Hafsanın annesi ümmü veleddir. Çocuğu Fatımanın annesi de ümmü veleddir. Osman b. Abdullah, Cabir b. Abdullahtan rivayette bulunmuştur.
1603. Hişam b. İsmail
[Hişam b. İsmail] b. Hişam b. el-Velid b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum. Annesi, Eme bt. el-Muttalib b. Ebül-Bahteri b. Hişam b. el- Haris b. Esed b. Abdüluzza b. Kusaydır. Hişam b. İsmailin çocuklarından el-Velid ve Ümmü Hişamın -o, Ümmü Hişam b. Abdülmelik b. Mervandır- annesi Meryem bt. Leca b. Avf b. Harice b. Sinan b. Ebu Harisedir. İbrahim ve Muhammed adındaki çocukları ümmü veleddendir. Halid ve Habib ümmü veleddendir. Hişam b. İsmail, ilim ve rivayet ehli bir insandır. Abdülmelik b. Mervanın Medine valisi oldu. Sonra Abdülmelik vefat etti. el-Velid b. Abdülmeliki veliaht ilan edip biat etmeye çağırdığında buna icabet etmeyen Said b. el-Müseyyebi döven kişidir. Said biat etmeyi kabul etmedi ve “Şu insanların yaptığına bakın!” dedi. Bunun üzerine Hişam Saidi dövdü ve onu hapsetti. Bu durum, Abdülmelike ulaşınca hoşuna gitmedi, bunu yapmış olmasına rıza göstermedi ve şöyle dedi: “Saidden ne istiyor? Saidde hilaf yoktur.”
1604. Muhammed b. Ammar
[Muhammed b. Ammar] b. Yasir b. amir b. Malik b. Kinane b. Kays b. el-Husayn b. el-Vezim b. Salebe b. Avf b. Harise b. amir el-Ekber b. Yam b. Ans. Mezhic kabilesindendir. Bunlar, Kureyşten Ebu Huzeyfe b. el- Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum ile anlaşmalı idiler.
1605. Hamza b. Suheyb
[Hamza b. Suheyb] b. Sinan b. Malik b. Abduamr b. Ukayl b. en-Nemir b. Kasıt b. Rebia. Kureyşten Abdullah b. Cüdan et-Teymi ile anlaşmalı idi. Babasından rivayette bulunmuştur.
1606. Sayfi b. Suheyb
[Sayfi b. Suheyb] b. Sinan b. Malik.
1607. Umare b. Suheyb
[Umare b. Suheyb] b. Sinan b. Malik. 63 senesi Zilhicce ayında Harre gününde öldürülmüştür.
1608. Abdullah b. Habbab
[Abdullah b. Habbab] b. el-Eret b. Cendele b. Sad b. Huzeyme b. Kab b. Sad. Abdullah, Sad b. Zeyd b. Temimoğullarındandır. Habbab, Cahiliye döneminde esir edilmişti. Zühre b. Kilaboğulları ile anlaşmalı olan Ümmü Enmar bt. Siba el-Huzaiyyenin mülkiyetine geçmiş; o da onu azat etmişti. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi. O Eyyub b. Humeyd b. Hilalden, o da önce Haricilerle birlikte olup sonradan ayrılan Abdülkaystan bir adamdan şöyle dediğini rivayet etti: Hariciler bir köye girdiler, karşılarına Abdullah b. Habbab korku ile çıktı. Hariciler, “Kesinlikle korkutulmayacaksın” dediler. O da, “Vallahi! Beni korkuttunuz.” dedi. Onlar yine “Kesinlikle korkutulmayacaksın.” dediler. O da yine “Vallahi! Beni korkuttunuz.” dedi. Adamlar, “Sen Peygamberin sahabisi Habbabın oğlu Abdullah değil misin?” dediler. O da, “Evet!” dedi. Hariciler, “Babandan, Peygamberi anlatan bize söyleyeceğin bir hadis işittin mi?” dediler. O da dedi ki: “Evet! Babamdan duydum; Peygamberden duyduğu şu fitnenin ifade edildiği hadisi anlattı: Resulallah , “O fitnede oturan ayakta olandan daha hayırlıdır; ayakta olan yürüyenden daha hayırlıdır; yürüyen koşandan daha hayırlıdır.” dedi. Babam bana, “Şayet sen bu fitneye ulaşırsan Maktul Abdullah ol.” dedi. Eyyub rivayetinde, “Katil Abdullah olma” dediğini işittiğini söylemiştir. Hariciler, “Sen bunu babandan, bu hadisi Peygamberden rivayet ederken mi işittin?” diye sordular. O da, “Evet!” dedi. Onu nehrin kenarına götürdüler; boynunu vurdular. Kanı aktı, sanki ayakkabı bağı gibi suya karışmadı. Ümmü veledini de kestiler. İşte bu sebeple onlarla savaşmak bana helal olmuştur.
1609. Muhammed b. Üsame
[Muhammed b. Üsame] b. Zeyd el-Hıbb b. Harise b. Şerahil b. Abdüluzza b. İmruülkays b. amir b. en-Numan b. Abdüvüd b. Avf b. Kinane b. Avf b. Uzre b. Zeydüllat b. Rüfeyde b. Sevr b. Kilab. Zeyd b. Harise ailesine Medineoğulları denmiştir. Bu, Abdüluzza b. İmruülkaysın yetiştirmiş olduğu bir cariye sebebiyledir. Bu yüzden ona nisbet edilmişlerdir. Muhammed b. Üsame, Medinede Velid b. Abdülmelikin döneminde vefat etmiştir. Kendisinden Yezid b. Abdullah b. Kusayt rivayette bulunmuştur. Sika biri olup az hadis rivayet etmiştir.
1610. Kardeşi Hasan b. Üsame
[Hasan b. Üsame] b. Zeyd b. Harise. Kendisinden oğlu Muhammed b. Hasan ve diğerleri rivayette bulunmuştur. Sika biri olup az hadis rivayet etmiştir.
1611. Cafer b. Amr
[Cafer b. Amr] b. Ümeyye b. Huveylid b. Abdullah b. İyas b. Abdünaşire b. Kab b. Cüdey b. Damre b. Bekir b. Abdümenat b. Kinane. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Ebüz-Zinad anlattı; dedi ki: Cafer b. Amr b. Ümeyye, Abdülmelik b. Mervanın süt kardeşidir. Halifeliği döneminde Abdülmelik b. Mervanı ziyarete gitmişti. Cafer Şam mescidinde oturdu. Şam halkına divanları arz ediliyordu. Oradaki Yemenliler de, “İtaat! İtaat!” diyorlardı: Bunun üzerine Cafer, “Allahtan başkasına itaat olamaz.” dedi. Oradakiler üzerine üşüşerek, “Sen Müminlerin Emirine itaatı düşük mü görüyorsun?” dediler. Hatta üzerine bir sütun düşürdüler. Cafer büyük bir çabadan sonra kurtulabildi. Bu durum Abdülmelike ulaşınca ona birini gönderdi; yanına getirildi. Abdülmelik Cafere, “Bu olanların, senin yüzünden olduğunu anladın mı? Vallahi şayet seni öldürselerdi ben bir şey yapamazdım. Seni ilgilendirmeyen bir şeye karışmana sebep nedir? Görüyorsun ki, bir kavim benim mülkümü ve bana itaati çok önemsiyorlar; sen ise onu basite alıyorsun. Sakın böyle işlere karışma!” dedi. Muhammed b. Ömer şunu söylemiştir: Cafer b. Amr, Velid b. Abdülmelikin halifeliği zamanında vefat etmiştir. Babasından rivayette bulunmuş, kendisinden ise ez-Zühri rivayette bulunmuştur. Sika bir kişi olup, rivayetleri bulunmaktadır.
1612. Kardeşi ez-Zibrikan b. Amr
[ez-Zibrikan b. Amr] b. Ümeyye b. Huveylid kendisinden hadis rivayetinde bulunulmuştur.
1613. İyas b. Seleme
[İyas b. Seleme] b. el-Ekva. İsmi, Sinan b. Abdullah b. Kuşeyr b. Huzeyme b. Malik b. Selaman b. Eslem b. Efsadır. Huzaa kabilesindendir. İyasın künyesi Ebu Selemedir. 119 senesinde 77 yaşında Medinede vefat etmiştir. Bize Yahya b. Yala b. el-Haris el-Muharibi, İyas b. Seleme b. el- Ekvanın Ebu Bekir olarak künyelendiğini haber verdi. Sika biri olup çok hadis rivayet etmiştir.
1614. Muhammed b. Hamza
[Muhammed b. Hamza] b. Amr el-Eslemi. O, Üsame b. Zeyd el- Leysiden hadis rivayetinde bulunmuştur; o da babasından rivayette bulunmuştur.
1615. Abdurrahman b. Cerhed
[Abdurrahman b. Cerhed] b. Zirah b. Adi b. Mazin b. el-Haris b. Selaman b. Eslem b. Efsa. Babasından hadis rivayetinde bulunmuştur. Onun Züra adında bir oğlu olduğu söylenmektedir. Kendisinden Ebüz-Zinad hadis rivayetinde bulunmuştur.
1616. Tarık b. Muhaşin
[Tarık b. Muhaşin] el-Eslemi. Medineye yerleşmişti. Kendisinden ez- Zuhri hadis rivayetinde bulunmuştur.
1617. Ebu Osman b. Senne
[Ebu Osman b. Senne] el-Huzai. Kendisinden ez-Zühri hadis rivayetinde bulunmuştur.
1618. Ata b. Yezid
[Ata b. Yezid] el-Leysi. Kinaneden olup bizzat kabiledendir. Künyesi Ebu Muhammeddir. 107 senesinde 82 yaşında iken vefat etmiştir. Ebu Eyyub, Temim ed-Dari, Ebu Hüreyre, Ebu Said el-Hudri, Ubeydullah b. Adi b. el-Hıyardan hadis rivayetinde bulunmuştur. Kendisinden ise ez- Zühri hadis rivayetinde bulunmuştur. Çok hadis rivayet eden biridir.
1619. Umare b. Ükeyme
[Umare b. Ükeyme] el-Leysi. Kinaneden olup bizzat kabiledendir. Künyesi Ebül-Veliddir. 101 senesinde 97 yaşında iken vefat etmiştir. Ebu Hüreyreden rivayette bulunmuş; kendisinden de ez-Zühri sadece bir hadis rivayet etmiştir. Hadisini delil olarak kullanmayan biri Ümareye “meçhul bir şeyh” demiştir.
1620. Humeyd b. Malik
[Humeyd b. Malik] b. el-Hussem ed-Dili. Kinane kabilesinden olup yaşlı bir kimse idi. Sad ve Ebu Hüreyreden hadis rivayetinde bulunmuştur. Kendisinden Bükeyr b. Abdullah b. el-Eşec ve ez-Zühri hadis rivayetinde bulunmuştur. Az hadis rivayet eden biridir.
1621. Sinan b. Ebu Sinan
[Sinan b. Ebu Sinan] ed-Dili. Asli olarak Kinane kabilesindendir. 105 senesinde 82 yaşında iken vefat etmiştir. Kendisinden ez-Zühri hadis rivayetinde bulunmuştur. Rivayeti azdır.
1622. Ubeydullah b. Abdullah
[Ubeydullah b. Abdullah] b. Utbe b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh b. Far b. Mahzum. Zühreoğullarının anlaşmalıları olan Hüzeyl b. Müdrikedendir. Künyesi Ebu Abdullahtır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Ebüz-Zinad anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe şiir söylerdi. Kendisine bu konu hatırlatıldığında şöyle derdi: “Ne dersiniz, göğsü ağrıyan bir kimse, nefes alamazsa ölmez mi?” Muhammed b. Ömer şunu söylemiştir: Ubeydullah, alim bir kişi idi, gözleri sonradan kör olmuştu. Ebu Hüreyre, İbn Abbas, Ayşe, Ebu Talha, Sehl b. Huneyf, Zeyd b. Halid ve Ebu Said el-Hudriden hadis rivayet etmiştir. Sika ve fakih olup, çok hadis rivayetinde bulunan alim ve şair bir kimseydi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Hilal anlattı; dedi ki: Ubeydullah b. Abdullahın bıyığını çok kısaltmadığını gördüm. Ondan birazcık alırdı. Medinede 98 senesinde vefat etmiştir. Başka biri de onun 97 senesinde vefat ettiğini söylemiştir. Yunus b. Muhammed, Hammad b. Zeydden, o Mamer den, o da ez- Zühriden rivayet ederek şöyle dedi: Ebu Seleme, İbn Abbasa bir şey sorduğunda ondan hoşlanmazdı. Ubeydullah b. Abdullah ise ona iltifat ederdi ve onu aydınlatırdı.
1623. Yahya b. Abdurrahman
[Yahya b. Abdurrahman] b. Hatıb b. Ebu Beltea. Esed b. Abdüluzza b. Kusayoğullarının anlaşmalısı olan Lahm kabilesindendir. Osman b. Affanın hilafeti döneminde vefat etmiştir. Künyesi Ebu Muhammeddir. İbn Ömer ve Ebu Said el-Hudriden hadis rivayetinde bulunmuştur. Sika biri olup çok hadis rivayet etmiştir. Medinede 104 senesinde vefat etmiştir.
1624. Kardeşi Abdullah b. Abdurrahman
[Abdullah b. Abdurrahman] b. Hatıb b. Ebu Beltea. Yezid b. Muaviyenin halifeliği sırasında 63 senesi Zilhicce ayında Harre gününde öldürülmüştür.
1625. Hanzale
O, Ali b. el-Eska el-Esleminin oğludur. Bizzat o kabilenin aslındandır. Ebu Hüreyreden hadis rivayetinde bulunmuştur. Kendisinden ise ez-Zühri hadis rivayetinde bulunmuştur.
1626. İyad b. Halife
[İyad b. Halife] el-Huzai. Kendisinden ez-Zühri hadis rivayetinde bulunmuştur.
1627. Avf b. et-Tufeyl
[Avf b. et-Tufeyl] b. el-Haris b. Sahbere b. Cürsume b. adiye b. Mürre b. Cüşem b. el-Evs b. amir b. Hufeyn b. en-Nemir b. Osman b. Nasr b. Zehran b. Kab. Ezd kabilesindendir. et-Tufeyl b. Haris, Ebu Bekirin çocukları Ayşe ve Abdurrahmanın anne bir kardeşleridir. Anneleri Ümmü Rumandır. el-Haris b. Sahbere, Serattan gelmiş ve Ebu Bekir ile anlaşmıştır. Yanında da hanımı Ümmü Ruman vardı. Kendisi vefat edince onu Ebu Bekir es-Sıddık nikahına almıştır.
1628. Abdurrahman b. Malik
[Abdurrahman b. Malik] b. Cuşüm b. Malik b. Amr b. Teym b. Müdlic b. Mürre b. Abdümenat b. Kinane. Ez-Zühri ondan hadis rivayetinde bulunmuştur. Abdurrahmanın rivayet ettiği hadisler vardır.
1629. er-Rebi b. Sebre
er-Rebi b. Sebre el-Cüheni. Babasından hadis rivayetinde bulunmuştur. Babası sahabi idi. ez-Zühri, er-Rebi b. Sebre el-Cüheniden hadis rivayet etmiştir. 1630. Ubeyd b. es-Sebbak [Ubeyd b. es-Sebbak] es-Sekafi. Mezi konusunda Sehl b. Huneyften hadis rivayetinde bulunmuştur. İbn Abbastan da hadis rivayetinde bulunmuştur. 1631. Abide b. Süfyan el-Hadrami Ebu Hüreyreden rivayette bulunmuştur. Az hadis rivayet eden bir kimsedir. 1632. es-Saib b. Malik es-Saib b. Malik el-Kinani. ez-Zühri kendisinden hadis rivayetinde bulunmuştur. 1633. Safvan b. İyad Üsame b. Zeyd b. Harise el-Kelbinin kardeşinin oğlu, aynı zamanda Üsamenin damadıdır. Üsameden hadis rivayet etmiş, kendisinden ise ez- Zühri rivayette bulunmuştur.
1634. Melih b. Abdullah
[Melih b. Abdullah] es-Sadi. Ebu Hüreyreden rivayette bulunmuş, kendisinden Muhammed b. Amr b. Alkame el-Leysi rivayette bulunmuştur.
1635. Irak b. Malik
[Irak b. Malik] el-Gıfari. Kinaneoğullarından olup Medinede Gıfar kabilesi ile birlikte bulunmuştur. Yezid b. Abdülmelik döneminde Medinede vefat etmiştir. Ebu Hüreyreden rivayette bulunmuş, kendisinden ise ez-Zühri ve oğlu Huseym b. Irak hadis rivayetinde bulunmuştur. İffetli ve salabet sahibi bir kimse idi. Medinede Ziyad b. Ubeydullah el-Haris döneminde zabıta görevini üstlenmişti. Ziyad, Ebül-Abbasın halifeliği döneminde, bir de Ebu Caferin halifeliğinin ilk günlerinde Medine ve Mekkede vali olarak görev yapmıştır. Bize Man b. İsa haber verdi. O da Ebül-Gusndan şöyle dediğini rivayet etti: Ben Irakın, bıyıklarını tıraş eder gibi çok kısalttığını görmedim. Onları hafifçe kısaltırdı. Bize Man b. İsa şunu haber verdi: Ben Irakin yıl boyu oruç tuttuğunu gördüm.
1636. Muharrer b. Ebu Hüreyre
[Muharrer b. Ebu Hüreyre] b. amir b. Abdü Züş-Şera b. Tarif b. Attab b. Ebu Sab b. Münebbih b. Sad b. Salebe b. Süleym b. Fehm b. Ganm b. Devs. Ezd kabilesine mensuptur. Medinede Ömer b. Abdülazizin halifeliği döneminde vefat etmiştir. Babasından hadis rivayetinde bulunmuş ve az hadis rivayet etmiştir.
1637. Amr b. Ebu Süfyan
[Amr b. Ebu Süfyan] b. Üseyd b. Cariye b. Abdullah b. Ebu Seleme b. Abdüluzza b. Gıyere b. Avf b. Kasi. O, Zühreoğulları ile anlaşmalı olan Sakiftir. Ebu Hüreyrenin arkadaşları arasında idi. ez-Zühri ondan hadis rivayetinde bulunmuştur.
1638. Nehar b. Abdullah
[Nehar b. Abdullah] el-Kaysi. Ebu Said el-Hudriden hadis işitmiştir.