[Said b. el-Müseyyeb] b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. aiz b. İmran b. Mahzum b. Yakaza. Annesi, Ümmü Said bt. Hakim b. Ümeyye b. Harise b. el-Evkas es-Sülemidir. Said b. el-Müseyyebin Muhammed, Said, İlyas, Ümmü Osman, Ümmü Amr ve Fahite isimli çocukları olmuştur. Bunların annesi Ümmü Habib bt. Ebu Kerim b. amir b. Abd Züş-Şera b. Attab b. Ebu Sab b. Fehm b. Salebe b. Süleym b. Ganm b. Devstir. Meryem adlı çocuğunun annesi ise ümmü veleddir. Bize el-Mualla b. Esed haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. el- Muhtar anlattı. O da Ali b. Zeydden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Said b. el-Müseyyeb, dedesi “Hazn” ile ilgili bir olayı şöyle anlatmıştır: Hazn, Peygambere gelmişti. Peygamber ona isminin ne olduğunu sormuş? O da “Hazn” olduğunu söylemiş. Peygamber, “Bilakis sen Sehlsin.” demiş. Hazn, “Ey Allahın Resulü! İsmimi ebeveynim vermiştir. İnsanlar da beni bu şekilde biliyorlar.” demiş. Bunun üzerine Peygamber susmuş. Said b. el- Müseyyeb, “Bu isim hüzün manası ifade ettiği için bizim evimizden hiç üzüntü eksik olmadı.” demiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr anlattı. O da Ali b. Zeydden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb, Ömerin hilafetinin 4. senesinde dünyaya gelmiş, 84 yaşında da vefat etmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Talha b. Muhammed anlattı. O Said b. el-Müseyyebden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Said, Ömer vefat etmeden iki yıl önce doğdu. 72 yaşında vefat etti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Benim gördüğüm kadarıyla insanlar Saidin doğumunun Ömerin halifeliğinden iki yıl geçtikten sonra olduğunu kabul ediyorlar. Ömerden hadis işittiği rivayet edilir. İlim ehli kişiler, onu rivayet etseler bile bunu doğruladıklarını görmedim. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Yahya b. Saidden, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Ömerin hilafetinden iki yıl geçtikten sonra doğdum. Onun halifeliği 10 yıl 4 ay sürdü. Bana Süfyan b. Uyeyne haber verdi. O İbrahim b. Tariften, o da Humeyd b. Yakubdan, o da Said b. el-Müseyyebden şunu işittiğini rivayet etti: Ömerden bir kelime işittim, onu benden başka işitenlerden şu anda sağ olan kimse kalmadı. Ömer, Kabeyi gördüğünde, “Allahümme entes- Selamü ve minkes-Selam [Ey Allahım! Sen Selamsın, selam da Sendendir.]” derdi. Bize Esbat b. Muhammed b. Ebu İshak eş-Şeybani haber verdi. O Bükeyr b. Ahnesten, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Ömeri minberde “Meni gelsin veya gelmesin cima ettikten sonra yıkanmayanı cezalandırırım.” derken işittim. el-Hasan b. Musa, İbn Lehiadan rivayet ederek dedi ki: Bize Bükeyr el-Eşec anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebe, “Ömer b. el-Hattaba yetiştin mi?” diye soruldu. Said, “Hayır!” diye cevap verdi. Bize Man b. İsa, haber verdi; dedi ki: Bize Malik, Said b. el- Müseyyebin şöyle bir sözünün kendisine ulaştığını anlattı: Günlerce gece ve gündüz bir hadis için yürüyordum. Bize Yezid b. Harun, el-Fadl b. Dükeyn ve Muhammed b. Abdullah el- Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Misar anlattı. O Said b. İbrahimden, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Benden başka Peygamberin, Ebu Bekir ve Ömerin verdiği hükümleri daha iyi bilen kimse kalmamıştır. Yezid dedi ki: Misar şöyle dedi: “Osman ve Muaviye de.” dediğini zannediyorum. Bize Beni amir b. Lüeyden Abdülaziz b. Abdullah el-Üveysi haber verdi; dedi ki: Bana İbrahim b. Sad anlattı. O babasından, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: “Resullullahın hüküm verdiği her hükmü, Ebu Bekirin hüküm verdiği her hükmü, Ömerin hüküm verdiği her hükmü benden daha iyi bilen biri kalmadı.” Babam dedi ki: “Osmanın hüküm verdiği her hükmü de…” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Hişam b. Sad anlattı; dedi ki: ez-Zührinin şöyle dediğini işittim: Bir kişi Said b. el-Müseyyebe ilmini kimden aldığını sordu. O da Zeyd b. Sabitten aldığını söyledi. Ayrıca Sad b. Ebu Vakkas, İbn Abbas ve İbn Ömerin ilim halkalarında da bulunmuştu. Peygamberin eşleri Ümmü Seleme ve Ayşeden de ilim almıştır. Osman b. Affan, Ali, Suheyb ve Muhammed b. Meslemeden hadis almıştır. İsnadlı rivayetlerinin çoğu Ebu Hüreyredendir. Ebu Hüreyrenin damadı idi. Ömer ve Osmanın arkadaşlarından da hadis işitmiştir. Ömerin ve Osmanın verdiği hükümler konusunda ondan daha iyi bilen bir kimse olmadığı söylenirdi. Leys b. Sad ve Malik b. Enesten bana haber verildi. Onlar Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet ettiler: İbnül-Müseyyebe, “Ömerin ravisi” denilirdi. Leys dedi ki: Çünkü Ömerin hükümlerini en iyi hıfzeden ve en iyi bilen Said b. el- Müseyyebdi. Bize Muhammed b. Ömer, haber verdi; dedi ki: Bize Kudame b. Musa el-Cümahi anlattı; dedi ki: Peygamberin sahabileri sağ iken Said b. el-Müseyyeb fetva veriyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Cariye b. Ebu İmran, Muhammed b. Yahya b. Habbandan şunu dediğini işittiğini söyledi: Zamanında fetva konusunda Said b. el-Müseyyebden daha öne geçen bir kişi yok idi. Kendisine fakihlerin fakihi denilirdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Sevr b. Yezid anlattı. O da Mekhulden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb, alimlerin alimidir. Bize Süfyan b. Uyeyne, haber verdi. O da İsmail b. Ümeyyeden şöyle dediğini rivayet etti: Mekhul dedi ki: Benim size anlattığım her şey, Said b. el-Müseyyeb ve eş-Şabidendir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Zib anlattı. O da İbn Ebül-Huveyristen şunu rivayet etti: O, Muhammed b. Cübeyr b. Mutimi, Said b. el-Müseyyebden fetva sorarken görmüştür. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Mervan anlattı. O da Ebu Caferden şöyle dediğini rivayet etti: Ben Ebu Ali b. Hüseynin “Said b. el-Müseyyeb, Hadis ve fıkıhta insanların en bilgilisidir.” dediğini işittim. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bana Meymun b. Mihran haber verdi; dedi ki: Medineye geldim ve oranın en fakihini sordum. Beni Said b. el- Müseyyebe yönlendirdiler. Gittim ve ona sordum. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Ömer b. el-Velid eşŞenni haber verdi. O da Şihab b. Abbad el-Asariden şöyle dediğini rivayet etti: Ben hac yaptım, Medineye geldim ve Medine ehlinin en alimini sordum. Bana Said b. el-Müseyyeb olduğunu söylediler. Bize Man b. İsa haber verdi. O da Malik b. Enesin şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. Abdülaziz, Said b. el-Müseyyebe sormadan fetva vermezdi. Ona bir mesele sormak için bir kişiyi göndermişti. Adam da, halifenin yanına gelmesi için onu çağırdı. Said, Ömerin yanına gelince, Ömer b. Abdülaziz, “Gönderdiğimiz elçi yanlış anlamış. Biz onu senin yanına soru sorması için göndermiştik.” dedi. Bize Man b. İsa haber verdi. O da Malik b. Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. Abdülaziz şöyle derdi: “Medinede, ilmiyle yanıma gelmeyen hiçbir alim yoktu. Said b. el-Müseyyebe ise ben giderdim.” Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi. O Sellam b. Miskinden rivayet etti; dedi ki: Bana İmran b. Abdullah el-Huzai şunu anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb bana sordu; ona nesebini zikrettim. O da bana, “Senin baban, Muaviyenin hilafetinde benim yanıma geldi; oturdu ve bana şunları şunları sordu. Ben de şu şekilde cevap verdim.” dedi. Sellam, İmranın şöyle dediğini söylüyordu: “Vallahi, Said b. el- Müseyyebin kulağına ne giriyorsa, onu ezberlediğini görüyordum.”. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer ve arkadaşlarımızdan başkası haber verdiler; dediler ki: Abdullah b. ez-Zübeyr, Cabir b. el-Esved b. Avf ez-Zühriyi Medine valisi olarak tayin ettiğinde, vali halkı İbnüz-Zübeyre biat etmeye davet etti. Said b. el-Müseyyeb, bütün insanlar biat edinceye kadar biat etmeyi kabul etmedi. Vali de ona altmış kamçı vurdu. Bu durum İbnüz-Zübeyre ulaşınca Cabire kınayıcı tarzda bir mektup yazdı ve şöyle dedi: “Bize ne Saidden? Onu bırak!” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Caferden işittim. O da Abdülvahid b. Ebu Avnın şöyle dediğini rivayet etti: İbnüz-Zübeyrin Medine valisi olan Cabir b. el-Esved, dördüncü hanımının iddetini bitirmeden beşinci hanımla evlendi. Vali, Said b. el- Müseyyebi kırbaçla dövünce Said ona bağırarak şöyle dedi: “Vallahi senin yaptığın Allahı n Kitabı na uygun olmad ı; Allah buyuruyor ki: “Size helal olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın.”] Dördüncü hanı mdan sonra iddetini beklemeden beşinci hanımla evlendin. Bildiğini yap ! Arzu etmediğiniz şey birkaç gece sonra gelecektir.” Bundan bir kaç gün sonra İbn Zübeyr katledildi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Yakup anlattı. O el-Velid b. Amr b. Müsafi el-amiriden, o da Ömer b. Habib b. Kuleyden şöyle dediğini rivayet etti: Bir gün Said b. el-Müseyyebin yanında oturuyordum. Borç batağında idim ve bazı şeyler canımı çok sıkmıştı. Said b. el-Müseyyebin yanına yaklaştım ve nereye gideceğimi bilmediğimi söyledim. O sırada bir adam geldi ve “Ey Ebu Muhammed! Ben bir rüya gördüm.” dedi. Said, “Nasıl bir rüyadır?” dedi. Adam, “Sanki Abdülmelik b. Mervanı tuttum; yere yatırdım ve sırtına dört tane kazık çaktım.” dedi. Said, “Bu rüyayı sen görmemişsin.” dedi. Adam, “Evet, aynen böyle gördüm.” dedi. Said, “Ben sana bunun tevilini haber vermeyeceğim. Ya da sen bana doğrusunu haber verirsin.” dedi. Bunun üzerine adam, “Bu rüyayı İbnüz-Zübeyr görmüş ve o beni sana gönderdi.” dedi. Said, “Eğer rüyasını doğru anlattı isen, Abdülmelik b. Mervan onu öldürecek ve soyundan da dört kişi gelecek; hepsi de halife olacaklardır.” dedi. [Borcu olan adam] dedi ki: “Ben Şamda Abdülmelikin yanına gittim; Said b. el-Müseyyebden duyduğumu ona anlattım. Abdülmelik buna sevindi ve Said b. el-Müseyyebin durumunu sordu. Ben de ona durumunu söyledim. Abdülmelik de borçlarımın ödenmesini emretti. Ondan hayır elde etmiş oldum.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana el-Hakem b. el- Kasım anlattı. O da İsmail b. Ebu Hakimden şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam, “Rüyada, Abdülmelik b. Mervanın Peygamberin Mescidinin kıblesinde dört defa bevlettiğini gördüm.” dedi. Ben de bunu Said b. el- Müseyyebe anlattım. O da, “Şayet rüyanı doğru anlattı isen, onun soyundan dört halife çıkacaktır.” dedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Said b. el-Müseyyeb insanların en iyi rüya tabir edeniydi. Bu ilmini Esma bt. Ebu Bekirden almış, o da babası Ebu Bekirden almıştı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdüsselam b. Hafs haber verdi. O da Şerik b. Ebu Nemirden şöyle dediğini rivayet etti: İbnül-Müseyyebe, “Uykuda dişlerimin ellerime döküldüğünü ve onları defnettiğimi gördüm.” dedim. Said b. el-Müseyyeb, “Şayet rüyanı doğru anlattıysan, dişlerin kadar ailenden insanları defnedeceksin.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Zib anlattı. O da Müslim el-Hayyattan şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam rüyasında kendi eline bevlettiğini gördüğünü anlattı. Said de ona, “Allahtan kork! Senin nikahın altında, sana evlenmesi haram olan birisi var!” dedi. Sonra adam baktı ki, karısı ile aralarında süt kardeşliği varmış. Diğer bir kişi gelerek, “Ey Ebu Muhammed! Ben rüyada bir zeytin ağacının köküne bevlediyordum.” dedi. Said ona, “Nikahın altında olanlara bak, sana haram olan biri var.” dedi. Adam baktı ve nikahı kendisine haram olan birisi ile evli olduğunu fark etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Zib anlattı. O Müslim el-Hayyattan, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam ona, rüyasında Mescidin minaresine bir güvercin konduğunu gördüğünü söyledi. Said, ona Haccacın Abdullah b. Cafer b. Ebu Talibin kızıyla evleneceğini söyledi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Zib anlattı. O da Müslim el-Hayyattan şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam İbnül-Müseyyebe gelerek, rüyamda Seniyye tepesinden öfkeyle yönelen bir teke gördüm. Bunun üzerine Said, “Boğazla! Boğazla!” dedi. Adam, “Boğazladım! Boğazladım!” dedi. Said, “Ümmü Sılanın oğlu ölmüştür.” dedi. Henüz oradan ayrılmamıştı ki, Ümmü Sılanın oğlunun ölüm haber geldi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ümmü Sılanın oğlu Medine mevalilerinden olup insanlar arasında laf götürüp getiren bir adamdı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer haber verdi. O da Kareden olan Ubeydullah b. Abdurrahman b. es-Saibden şöyle dediğini rivayet etti: Fehmden bir adam İbnül-Müseyyebe, rüyasında ateşe daldığını gördüğünü söyledi. Bunun üzerine Said, “Eğer doğru söylediysen, denizde gemiye binmeden ve öldürülmeden ölmeyeceksin.” dedi. Ravi dedi ki: Adam gemiye bindi, neredeyse helak olacaktı. Sonra el-Kudeyd savaşında da kılıçla öldürüldü. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Yakup haber verdi. O da Nevfel b. Adi b. Huveylid b. Esed b. Abdüluzzaoğullarından el-Husayn b. Ubeydullah b. Nevfelden şöyle dediğini rivayet etti: Ben çocuk istedim, ama olmadı. İbnül-Müseyyebe, rüyada odama bir yumurta atıldığını gördüğümü söyledim. İbnül-Müseyyeb, “Tavuk [rüyada] yabancı demektir; sen de acemlerden çocuğu ara.” dedi. Dedi ki: Ben de [acemlerden] evlendim, çocuğum oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Useym b. Nestas haber verdi; dedi ki: Ben Said b. el-Müseyyebi, rüya görüp de kendisine anlatan adama her defasında, “Gördüğün hayırlı olsun.” dediğini işittim. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdüsselam b. Hafs anlattı. O Şerik b. Ebu Nemirden, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Rüyada [kuru] hurma görmek her hal üzere rızıktır. Ancak yaş hurma ise vaktinde olduğunda rızıktır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Salih b. Havvat anlattı. O da İbnül-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Rüyanın sonu, yani onun tevilinin sonu 40 senedir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Zib anlattı. O Müslim el-Hayyattan, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Rüyada pranga, dinde sebat anlamındadır. Dedi ki: Bir adam ona şöyle dedi: “Ey Ebu Muhammed! Ben rüyamda bir gölgede oturuyordum, güneşe gittim.” İbnül-Müseyyeb ona, “Allaha yemin olsun ki, şayet doğru söylüyorsan İslamdan çıkacaksın.” dedi. Adam, “Ey Ebu Muhammed! Görüyordum ki, zorla gölgeden çıkarılıyorum ve güneşe çıkarılıp orada oturuyorum.” dedi. Said, “Küfre girmeye zorlanacaksın.” dedi. Bu adamın Abdülmelik b. Mervan zamanında esir alındığı, küfre girmeye zorlandığı, sonra dönüp Medineye geldiği bildirilmiştir. Kendisi bunu böyle anlatıyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer ve arkadaşlarımızdan bir başkası şunu rivayet ettiler: Abdülaziz b. Mervan 84 senesinde Cemaziyelevvel ayında Mısırda vefat etti. Abdülmelik, oğulları el-Velid ve Süleymana biat etmeleri için beldelere haber gönderdi. Onun Medine valisi o dönemde Hişam b. İsmail el-Mahzumi idi. Hişam, halkı ikisine biate davet etti; halk da biat etti. Vali Said b. el-Müseyyebi de biat etmeye davet etti; ancak o biat etmedi. Hişam b. İsmail ona 60 kamçı vurdu; kıldan bir don ile onu Seniyye tepesine varıncaya kadar dolaştırdı. Tekrar böyle yaptıklarında Said, “Beni nereye götürüyorsunuz?” diye sordu. Onlar da, “Hapishaneye!” diye karşılık verdiler. Dedi ki: “Ben idama gitmediğimi bilseydim, bu kıldan donu (tübban) giymezdim.” Onu, götürüp hapse attılar. Vali onu hapsetti ve Abdülmelike Saidin muhalefetini bildiren bir mektup yazdı. Haber, Halife Abdülmelike ulaşınca Hişama azarlayıcı bir mektup gönderip şöyle diyordu: “Vallahi İbnül-Müseyyeb dövülmeye değil, sıla-ı rahim yapılmaya layık bir zattır. Allaha yemin olsun ki, Saidde ayrılık ve ihtilafın olmadığını biliyoruz.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O da el-Misver b. Rifaadan şöyle dediğini rivayet etti: Kabisa b. Züeyb, Abdülmelik b. Mervanın yanına, Hişam b. İsmailin Saidi dövüp dolaştırdığını ifade eden mektubuyla girdi. Kabisa şöyle dedi: “Ey Müminlerin Emiri! Hişamın böyle yapması senin aleyhinde olarak Halife İbnül-Müseyyebi dövüyor ve onu dolaştırıyor. diye söz ediliyor. Vallahi Said, dövüldüğü zamanki kadar inatçı, dik kafalı olamaz. Said, şayet biat etmediyse ondan kaynaklanmıyordur. Said, İslam ve Müslümanlar hakkında şer ve ayrılık sahibi biri değildir. O cemaat ve sünnet ehlidir. Bu konuda valiye bir mektup yaz ey Müminlerin Emiri!” Bunun üzerine Abdülmelik, “Sen benim Saidi dövme konusunda rahatsız olduğumu bildiren bir mektup yaz.” dedi. Kabisa bunu Saide yazdı. Said onu okuyunca, “Allah benimle bana zulmedenin arasındadır.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Yezid el-Hüzeli anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb hapiste iken yanına uğradım. Bir koyun kesilmiş ve derisi sırtına yapıştırılmıştı. Ona yaş dallar ile vuruyorlardı. Said her pazularına baktığında, “Allahım! Hişam konusunda bana yardım et!” diye dua ediyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Talha b. Muhammed anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb hapiste iken, yanına Ebu Bekir b. Abdurrahman b. el-Haris b. Hişam girdi ve Said ile konuşmaya başladı. Ona “Muhakkak ki, sen hatalı ve kötü davrandın.” dedi. Bunun üzerine Said, “Allahtan kork ey Ebu Bekir! Allahı onun dışındaki her şeye tercih et!” dedi. Dedi ki: Ebu Bekir biraz önce söylediğini aynen tekrarladı: “Sen yanlış ve hatalı davrandın, sen şefkatli olmadın.” dedi. Bunun üzerine Said şöyle konuşmaya devam etti: “Vallahi sen basireti ve kalbi kör bir insansın.” Ebu Bekir Saidin yanından çıktı. Hişam b. İsmail ona bir haber gönderdi ve “Said b. el-Müseyyeb, dövdüğümüzden bu yana yumuşadı mı?” dedi. Ebu Bekir, “Vallahi ondan sonra dili daha da şiddetli olmuştur; o adamdan vazgeç!” dedi. Said b. el-Müseyyebi dövdüğünden dolayı Abdülmelik b. Mervanın kınayıcı mektubu vali Hişam b. İsmaile ulaştı. Mektupta şunu yazmıştı: “Saidi bıraksan sana ne zararı olur?” Hişam b. İsmail yaptığına pişman oldu ve Saidi serbest bıraktı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Mahzumoğullarının bir mevlası olan Eslem Ebu Ümeyye anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb hapsedildiğinde kızı pek çok yemek yapmış ve göndermişti. Yemek geldiğinde Said, beni çağırdı ve “Git kızıma söyle; bir daha böyle yapmasın. Çünkü Hişam b. İsmailin istediği zaten budur. O, malımın kalmayıp onların ellerindekine muhtaç olmamı istiyor. Hapiste ne kadar kalacağımı bilmiyorum. Kızım evinde yemiş olduğu gıdalara baksın ve onlardan bana göndersin.” dedi. Saidin kızı bundan sonra öyle yaptı. Zaten o, yıl boyu oruç tutuyordu. Bize Affan b. Müslim ve Amr b. asım el-Kilabi haber verdiler; dediler ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı. O da İmran b. Abdullah el- Huzaiden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebin nefsinin Allahın zatı konusunda sineğin canından daha hafif bir şekilde olduğunu görüyordum. Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ebül- Melih haber verdi; dedi ki: Bana birden fazla insan şunu rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan, Said b. el-Müseyyebe elli kamçı vurdu, Harrede bekletti ve kıldan bir don giydirdi. Dedi ki: Said şöyle dedi: “Vallahi şayet daha fazla vurmayacaklarını bilseydim bu donu giymezdim. Ben onların beni öldürmelerinden korktum.” Dedim ki: Kıldan don (tübban) diğerlerinden daha örtücü bir şeydir. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bunun anlamı Saidin Abdülmelik b. Mervanın halifeliği döneminde dövüldüğüdür. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da Ömer ailesinden bir kişiden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebe, “Ümeyyeoğulları için beddua et!” denildi. O da: “Ey Allahım! Muhammed ümmetinin afiyeti için dinini aziz kıl, dostlarına yardım et, düşmanlarını rezil et!” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ali b. Zeyd haber verdi: dedi ki: Said b. el-Müseyyebe, “Senin kavmin, hacca gitmemene sebep olarak, Kabeyi gördüğünde İbn Mervan için Allaha beddua etmeyi nezretmiş olmanı söylüyorlar.” dedim. Said, “Ben böyle yapmadım; her namazda onlara beddua ettim. Bana farz olan bir hac ve bir umredir. Ben, bazı insanları görüyorum ki, borçlanıp hacca gidiyorlar ve umre yapıyorlar, sonra ölüyorlar; borçları da ödenmiyor. Cuma, bana nafile hac ya da umreden daha sevimlidir.” demiştir. Ali dedi ki: Ben bunu Hasan el- Basriye söylediğimde, “Bu söz kayda değer bir söz değildir. Şayet öyle olsaydı, Peygamberin ashabı hac ve umre yapmazlardı.” demiştir. Bize ed-Dahhak b. Mahled Ebu asım en-Nebil haber verdi. O da Ebu Yusuf el-Kazziden şöyle dediğini rivayet etti: Medine Mescidine girdim. Said tek başına oturuyordu. Niye böyle olduğunu sordum. Herhangi bir kimse ile oturmaktan men edildiğini söylediler. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı. O da İmrandan şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebin Beytülmalden 30.000 küsür [dirhem] Atiye alacağı vardı. Alması için çağrılıyordu; ancak kendisi almaktan kaçıyor ve “Allah, benimle Mervanoğulları arasında hüküm verene kadar onlara ihtiyacım yoktur.” diyordu. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. Bize Ali b. Zeyd şunu haber verdi: Said b. el-Müseyyebe, “Haccacın durumu nasıldır? Sana kimseyi göndermiyor, seni tahrik etmiyor ve sana eziyet etmiyor.” diye soruldu. Said, “Vallahi bilmiyorum. Birgün babası ile Mescide girdi, namaz kıldı; ancak rüku ve secdesini tam yapmadı. Bir avuç çakıl taşı aldım ve ona attım.” dedi. el-Haccacın şöyle dediği iddia edilmiştir: “Bundan sonra namazı güzel kılmaya başladım.” Bize Süleyman b. Harb ve Amr b. asım el-Kilabi haber verdiler; dediler ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı. O da İmran b. Abdullah b. Talha b. Halef el-Huzaiden şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan, haccını yaptı ve Mescidin kapısında durdu. Said b. el-Müseyyebi çağırmak için bir adam gönderdi. Adam gitti ve “Müminlerin Emiri kapıda sizinle konuşmak için beklemektedir.” dedi. Said, “Müminlerin Emirinin bana bir ihtiyacı yok; benim de ona bir ihtiyacım yoktur.” dedi. Adam döndü ve söylediklerini haber verdi. Abdülmelik b. Mervan, “Git ona söyle; ben onunla konuşmak istiyorum, ama onu tahrik etme!” dedi. Adam döndü ve “Müminlerin Emirine icabet et!” dedi. Said de bir önceki söylediğinin aynısını söyledi. Adam ona, “Eğer Müminlerin Emiri senin hakkında beni uyarmamış olsaydı, ancak başınla onun yanına giderdim. Emirul-Müminin, seninle konuşmak için haber gönderiyor, sen bu şekilde davranıyorsun!” dedi. Said, “Şayet o, benim için hayır murad etmişse o senin olsun, şayet onun dışında bir şey murad etmişse hediyemi vermedikçe helal etmeyeceğim.” dedi. Adam geldi ve durumu bildirdi. Abdülmelik, “Allah Ebu Muhammede rahmet etsin! Ancak onun salabeti onu böyle davranmaya sevketmiştir.” dedi. Amr b. asım, hadisinde bu isnadı kullandı; dedi ki: el-Velid b. Abdülmelik halife olunca Medineye geldi; Mescide girdi ve insanların etrafında toplandığı yaşlı bir adam gördü. Kim olduğunu sordu. İnsanlar, onun Said b. el-Müseyyeb olduğunu söylediler. el-Velid oturunca Saidin yanına bir adam gönderdi. Adam da ona, “Müminlerin Emirine icabet et!” dedi. Said, “Herhalde sen ismimi karıştırdın, ya da Halife seni başkasına göndermiştir.” dedi. Elçi geldi durumu anlattı. el-Velid çok kızdı ve üzüldü. Dedi ki: O gün insanlar arasında aklı başında olanlar vardı. Halifenin yanında oturanlar ona yönelerek, “Ey Müminlerin Emiri! O, Medine ehlinin fakihidir; Kureyşin hocası ve babanın dostudur. Senden önce herhangi bir hükümdar, ona gelmeye meyil göstermedi.” dediler. Bu minval üzere el- Velidi ondan vazgeçirinceye kadar çaba gösterdiler. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan haber verdi; dedi ki: Bize Meymun b. Mihran haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Melih haber verdi. O da Meymun b. Mihrandan şöyle dediğini rivayet etti: Abdülmelik b. Mervan, Medineye geldi; Kaylule yapmak istedi ancak yapmadan uyandı ve hacibine, “Mescide bir bak, Medinedeki hikayecilerimizden] biri var mı?” dedi. Adam Mescide baktı ve Said b. el-Müseyyebin halkasını gördü. Oraya doğru bakarak parmağıyla işaret etti, sonra geri döndü. Said, yerinden kımıldamadı ve onun ardına düşmedi. Adam, “Onun anlamış olduğunu düşünüyorum.” dedi. Tekrar geldi, yaklaştı ve Saide doğru baktı. Sonra ona işaret ederek “Seni işaret ettiğimi görmedin mi?” dedi. Said, “Ne istiyorsun?” diye sordu. Adam, “Müminlerin Emiri uyandı ve “Mescidde hikayecilerimizden biri var mı?” diye sordu. Müminlerin Emirine icabet et!” dedi. Said, “Seni bana mı gönderdi?” dedi. Adam, “Hayır, ancak, “Git bak; Medine ehlinden bizim hikayecilerimizden biri var mı?” dedi. Ben de senden daha uygun birini görmedim.” dedi. Said, “Git ona bildir; ben onun hikayecisi değilim.” dedi. Hacib, “Ben bu ihtiyarı ancak deli olarak gördüm.” diyerek çıktı. Abdülmelike geldi ve “Ben Mescidde ancak bir ihtiyar gördüm. Ona işaret ettim ve kendisine Müminlerin Emiri Mescidde bizim hikayecilerimizden biri var mı? diye soruyor.” dedim. Adam, “Ben Müminlerin Emirinin hikayecisi değilim.” dedi. Bana da, “Bunu Abdülmelike bildir.” dedi. Abdülmelik “O, Said b. el-Müseyyebdir; onu bırak!” dedi. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Davud b. Abdurrahman haber verdi. O da Ebu Bekir b. Abdullahtan nakletti; dedi ki: Said b. el-Müseyyebe, şu kavim [Ümeyyeoğulları] hakkında sorulduğunda şöyle derdi: “Ben ancak Rabbimin bana söylediğini söylerim dedi ve “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”] ayetini sonuna kadar okudu. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad anlattı; dedi ki: Bize Osman b. Hakim şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Said b. el-Müseyyebi şöyle derken işittim: Ezanı, otuz seneden beri evimde duymamışımdır. Bize Enes b. İyad Ebu Damre el-Leysi haber verdi. O Abdurrahman b. Harme-leden, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Kırk senedir, insanların namazdan döndüklerini görmedim. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı. O İmran b. Abdullahtan, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Kırk senedir, cemaatle namazı kaçmamıştır ve insanların kafalarına da bakmamıştır.] İmran, Saidin pazara çok gidip geldiğini söylemiştir. Bize Man b. İsa el-Kazzaz haber verdi; dedi ki: Bize Malik haber verdi. O İbn Şihabdan, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebe, “Keşke çöle gitmiş olsaydın!” dedim ve ona çölden ve oradaki yaşamdan, gecenin zifiri karanlığından söz ettim. O da bana “Atemeyi [yatsı vaktini] nasıl anlayacağım?” diye sordu. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı. O İmran b. Abdullahtan şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el- Müseyyeb dedi ki: Medinede evimin dışında, hiçbir eve gitmemişimdir. Sadece bazen kızıma gider, ona selam veririm. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bana Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Meymun b. Mihran anlattı; dedi ki: Bana gelen habere göre, Said b. el-Müseyyeb 40 yıldır Mescide geldiğinde namaz kılıp dönünce, aile halkının namazlarını kılmış olarak onu dışarıda karşıladıklarını görmüştür. Bize Şihab b. Abbad el-Abdi haber verdi; dedi ki: Bize Davud b. Abdurrahman anlattı. O da Bişr b. asımdan şöyle dediğini rivayet etti: Saide “Amca! Çıkıp kavminle sarımsak yemez misin?” dedim. O da, “Yeğenim! Allah korusun, 25 namazı 5 namaza indiremem.] Ben Kabdan şunu işittim; şöyle diyordu: İsterdim ki, şu süt katrana dönsün de Kureyş, bu vadilerde develerin kuyruklarını takip etsinler -ya da “takip edilirler.”] Şihab burada hangisini söylediğinde şüphe etmiştir.- Şeytan her zaman şaz [cemaatten ayrılan] olanla birliktedir; Şeytan iki kişiden daha çok uzaktadır.” Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Velid el-Ezraki haber verdi; dedi ki: Bize Attaf b. Halid haber verdi. O Harmeleden, o da Said b. el- Müseyyebden şunu rivayet etti: Saidin gözü ağrıyordu. Kendisine, “Ey Ebu Muhammed! el-Akik denen yere çıksan ve yeşilliklere baksan belki hafiflik hisseder, rahatlarsın.” denildi. O da, “O zaman ben yatsı ve sabah namazlarını nasıl takip edeceğim?” dedi. Bize el-Velid b. Ata b. el-Ağar el-Mekki haber verdi; dedi ki: Bize Abdülhamid b. Süleyman haber verdi. O da Ebu Hazimden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebin, “Harre günlerini hatırlıyorum. Mescidde benden başka kimse yoktu. Şamlılar zümre zümre giriyorlar ve Şu deli ihtiyara bakın. diyorlardı. Hiçbir namaz vakti gelmezdi ki, mutlaka o vakitte kabirden bir ezan sesi duyar, sonra gider, orada bulunur ve namaz kılardım. Mescidde benden başka kimse bulunmazdı.” dediğini işittim. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Talha b. Muhammed b. Said anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb, Harre günlerinde Mescidde idi ve biat etmemişti. Onlarla beraber Cuma namazını ve Bayram namazını kılardı. İnsanlar birbiriyle savaşıyor, ganimet elde ediyorlardı. Said Mescidde duruyordu. Geceden geceye oradan çıkıyordu. Said, “Namaz yaklaştığında kabir tarafından gelen ezanı duyuyordum. İnsanlar güvenli duruma gelene kadar böyle oldu. Cemaatten daha hayırlı olanı görmedim.” Bize Ahmed b. Muhammed el-Ezraki haber verdi; dedi ki: Bize Attaf b. Halid haber verdi. O da İbn Harmeleden şöyle dediğini rivayet etti: İbnül-Müseyyebin mevlası Bürde, “İbnül-Müseyyebin evdeki namazı nasıldı? Biz onun Mesciddeki namazını biliyoruz.” dedim. Bürd, “Vallahi bilmiyorum, çokça namaz kılardı. Ancak “Sad vel-Kurani ziz-zikr [Sad… O şanlı, şerefli Kurana andolsun ki]”suresini okurdu.” dedi. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Sehl b. Husayn haber verdi. O Hatem b. Ebu Sağireden, o da Atadan şunu rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb, Cuma günü Mescide girdiğinde namazdan ayrılana kadar kimse ile konuşmazdı. İmam ayrılır giderdi, o namaz kılardı. Sonra meclisine döner ve sorulara cevap verirdi. Bize Musa b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi. O da Yezid b. Hazimden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb oruca devam ederdi. Güneş battığında evinden Mescide bir içecek getirilir ve onu içerdi. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize asım b. Abbas el-Esedi haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb, Allahı çok hatırlatır ve insanları çok korkuturdu. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize asım b. el-Abbas haber verdi; dedi ki: Ben İbnül-Müseyyebden bineği üzerinde Kuranı çokça okuduğunu işittim. Bize Amr b. asım şunu anlattı: Ben Said b. el-Müseyyebin besmeleyi [namazda] açıktan okuduğunu gördüm. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize asım haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb, şiir dinlemeyi severdi, ancak okumazdı. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize asım haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb gündüz yalın ayak yürürdü. Üzerinde ise, baş ve omuzları örten ipekli kumaştan bir taylesan (Bet denen bir örtü) vardı. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize asım anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb, tırnaklarını uzatmazdı. Bıyıklarını tıraş etmiş gibi kısaltırdı. Her karşılaştığı ile müsafaha ederdi. Çok gülmekten hoşlanmazdı. Her bevl edişinden sonra abdest alırdı. Abdestte parmaklarının arasını hilallerdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi ve Kabisa b. Ukbe haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan anlattı. O Davud b. Ebu Hindden, o da Said b. el-Müseyyebden şunu rivayet etti: Said, çocuklarına Peygamber isimlerini koymayı hoş karşılamazdı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O da Ali b. Zeydden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb bineği üzerinde nafile namaz kılardı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O da Ali b. Zeydden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb doğu işi bir elbise giyerdi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bana Sellam b. Miskin anlattı; dedi ki: Bana İmrandan anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin üzerinde kaç tane Herat işi gömlek giydiğini sayamam. Beyaz, pahalı giysiler giyerdi. Kurban ve Ramazan bayramında onları değiştirerek giyerdi. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin haber verdi. O da İmran b. Abdullah el-Huzaiden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb kimse ile çekişmezdi. Birisi onun elbisesini isterse verirdi. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Eban, yani İbn Yezid haber verdi; dedi ki: Bize Katade haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyebe Tanfese (kadife gibi halı) üzerinde namaz kılmayı sordum. Bana, bidat olduğunu söyledi. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize İmran b. Muhammed b. Said b. el-Müseyyeb anlattı; dedi ki: Bana Saidin cariyesi Guneyme anlattı; dedi ki: Said, kızına Benatül-ac (Fildişi oyunu) ile oynamaya izin vermez, davulla oynamaya izin verirdi. Bize Amr b. el-Heysem haber verdi; dedi ki: Bize Hişam haber verdi. O da Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb, davet edildi; ona icabet etti. Tekrar davet edildi; ona icabet etti. Üçüncü defa davet edildi; bu kez elçiye çakıl taşı attı. Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Hilal haber verdi. O da Said b. el-Müseyyebden şunu rivayet etti: Bana hiçbir ticaret, içinde yeminin bulunmadığı kumaş ticaretinden daha sevimli gelmemiştir. Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bize babam haber verdi. O Ebu Abdurrahman b. Harmeleden şunu rivayet etti: Said b. el-Müseyyebe, “Sarhoş bir adam buldum, onu yöneticiye mi götürsem, yoksa müsamahakar mı davransam ne dersin?” diye sordum. Said b. el-Müseyyeb de bana, “Eğer elbisenle onu örtmeye gücün yetiyorsa ört.” dedi. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin haber verdi. O da İmran b. Abdullah b. Talha el-Huzaiden şöyle dediğini rivayet etti: Ramazanda Peygamberin Mescidine içecek getirilirdi. Kimse, Said b. el-Müseyyeb getirsin de ondan içsin diye tama etmezdi. Şayet evinden getirilmişse onu içerdi. Başkasının evinden getirilmişse oradan ayrılana kadar ondan içmezdi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan haber verdi. O bir Medineliden, o da Said b. el-Müseyyebden şunu rivayet etti: Kendisine dirhemleri parçalamanın hükmünü sordular. Said, “Yeryüzünde çıkarılan fesatlıklardandır.” dedi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan haber verdi. O Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Zibden, o ez-Zühriden, o da Said b. el-Müseyyebden şunu rivayet etti: Said, elbiseye sarılmış şekilde (ihtiba) namaz kılardı. Secde etmek istediği zaman örtüsünü çözer, secde eder, sonra yine aynı şekilde otururdu. Bize Mutarrif b. Abdullah el-Yesari haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin mevlası olan Bürd kendisine, “Şu insanların yaptığından daha güzelini gördün mü?” diye sordu. Said, “Ne yapıyorlar ki?” dedi. Bürd, “Onlardan biri öğle namazını kılıyor, sonra safta devam edip, ikindiye kadar namaz kılıyor.” dedi. Said, “Yazıklar olsun sana ey Bürd! Bu bir ibadet değildir. İbadetin ne olduğunu bilir misin? İbadet, Allahın emrini tefekkür etmek ve haramlardan yüz çevirmektir.” dedi. Bize Süleyman b. Harb ve Musa b. İsmail haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Hilal anlattı; dedi ki: Bize el-Hakem b. Ebu İshak haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin yanında oturuyordum. Kölesine hitaben, “Allahtan kork! İbn Abbasın kölesinin İbn Abbasa yalan söylediği gibi bana yalan söyleme!” dedi. Ben de onun kölesine “Bilmiyorum; Ebu Muhammede İbnüz-Zübeyr mi yoksa Şamlılar mı daha sevimlidir?” dedim. Dedi ki: Said bunu işitti ve “Ey Iraklı! İkisinden hangisi sana daha sevimli gelmektedir?” dedi. Ben de İbnüz-Zübeyrin daha sevimli geldiğini söyledim. O da, “Şu anda seni tutar ve derim ki: Bu adam Zübeyrin taraftarıdır. dedi. Ben de, Sen bana sordun, ben de cevapladım. Sen söyle hangisi daha sevimlidir?” dedim. O da bana, “Ben asla sevmiyorum!” dedi. Bize Muhammed b. Sad, haber verdi; dedi ki: Bize Affan b. Müslim ve Süleyman b. Harb haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Said, “Ey Allahım! Bizi selamette kıl! Selamette kıl!” diye çokça dua ederdi. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Affan b. Müslim ve arim b. el-Fadl haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Ali b. Zeydden o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Seksen yaşına ulaştım, kadınlardan daha çok korktuğum kimse olmadı. Bunu söylediğinde neredeyse gözü kör olmuştu. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin anlattı; dedi ki: Bize İmran b. Abdullah anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb şöyle dedi: Nefsim konusunda korktuğum kadınlardır. Kendisine, “Ey Ebu Muhammed! Senin gibi birisi zaten kadınları istemez, kadınlar da senin gibi birini istemezler.” denildi. O da, “Olsun; bu benim size dediğim gibidir.” dedi. Bunu söylediğinde kör bir yaşlıydı. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O da Abdullah b. Yezid el-Hüzeliden, o da Said b. el-Müseyyebden şunu rivayet etti: Said yıl boyunca oruç tutuyor; teşrik günlerinde Medinede oruç tutmuyordu. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Talha b. Muhammed b. Said b. el- Müseyyeb anlattı. O babasından, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Aile fertlerinin azlığı, iki kolaylıktan biridir. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi; dedi ki: Bize Ali b. Zeyd anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb bana, “Komutanına söyle, şu adamın yüzüne ve cesedine baksın.” dedi. Dedi ki: O gitti; baktı ki, adamın yüzü siyahtır. Geldi ve “Ben bir zenci yüzü gördüm; ancak cesedi beyaz idi.” dedi. Bunun üzerine Said, “Bu durum onun Talha, Zübeyr ve Aliye sövmesindendir. Ben onu bundan menettim; ancak vazgeçmedi. Ona beddua ettim. Şayet yalancı isen Allah yüzünü karartsın. dedim. Bu yüzden yüzünde bir çıban çıktı ve yüzü siyahlaştı.” dedi. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da bazı Medinelilerin şöyle dediklerini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebe, dirhemlerin kesilmesi ile ilgili soru soruldu. O da, “Bu, dünyadaki fesatlardandır.” dedi. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Mutarrif b. Abdullah haber verdi; dedi ki: Bize Malik anlattı. O da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Saide Allahın kitabından bir ayet soruldu; Said, “Kuran konusunda bir şey demem.” dedi. Malik dedi ki: Bana el-Kasımdan da benzer bir bilgi ulaştı. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Velid el-Ezraki haber verdi; dedi ki: Bize Attaf b. Halid anlattı. O da İbn Harmeleden şöyle dediğini rivayet etti: Yağmurlu bir gecede Said b. el-Müseyyeb, elinde bir lamba bulunan Kureyş kabilesinden bir adama rastladı. Ona selam verdi. Adam, “Ey Ebu Muhammed! Nasıl akşamladın?” diye sordu. Said, “Allaha hamd ederim.” dedi. Adam evine ulaşınca içeri girdi ve “Seni lamba ile göndeririz” dedi. Said, “Senin ışığına ihtiyacım yoktur. Allahın ışığı bana senin ışığından daha hayırlıdır.” dedi. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Velid el-Ezraki haber verdi; dedi ki: Bize Attaf b. Halid haber verdi. O İbn Harmeleden, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Mushafcık ve Mescitçik, demeyiniz. Allahın yücelttiğini siz de yüceltiniz. Allahın yücelttiği her şey yücedir güzeldir. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Ahmed b. Muhammed b. el-Velid el-Ezraki haber verdi; dedi ki: Bize Attaf b. Halid haber verdi. O da İbn Harmeleden şöyle dediğini rivayet etti: Bir sabah çıkmıştım, bir sarhoşa rastladım. Onu çekerek evime götürdüm. Sonra Said b. el-Müseyyebe rastladım ve “Bir sarhoşa rastlasam, had cezası uygulaması için yöneticiye götürsem nasıl olur?” dedim. O da bana, “Şayet elbisenle örtmen mümkünse ört.” dedi. Eve döndüm, baktım ki adam uyanmış. Adam beni görünce ondaki hayayı anladım. Ona, “Utanmıyor musun? Dün yakalansaydın sana had cezası uygulanacaktı. İnsanlar arasında şehadeti kabul olmayan bir ölü gibi olacaktın.” dedim. Adam, “Vallahi bir daha tekrar etmeyeceğim.” dedi. İbn Harmele, “Sonradan adamın halini düzelttiğini gördüm.” demiştir. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Müslim b. Halid haber verdi. O Yesar b. Abdurrrahmandan, o Said b. el-Müseyyebden şunu rivayet etti: Said kızını iki dirhem mehirle kardeşinin oğluna nikahlamıştır. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin haber verdi. O da İmran b. Abdullah el-Huzaiden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb kızını Kureyşten bir gençle evlendirdi. Akşam olunca ona, “Elbiseni bağla ve beni takip et!” dedi. Kız elbisesini bağladı. Sonra Said ona, “İki rekat namaz kıl.” dedi. Kız iki rekat namaz kıldı. O da iki rekat namaz kıldı. Sonra onu damada gönderdi; kızın elini onun eline koydu ve “Onunla git!” dedi. Beraber gittiler. Oğlanın annesi onu görünce, “Bu kimdir?” diye sordu. Damad, “Said b. el-Müseyyebin kızı olup benim karımdır, Said onu bana nikahlamıştır.” dedi. Kadın, “Eğer Kureyş kadınlarına yapılan muameleyi ona da yapmama müsaade etmeden onunla birlikte olursan, yüzüm senin yüzüne haram olsun.” dedi. Damat kızı annesine verdi; kadın onu süsledi; sonra zifaf oldu. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da Ubeyd b. Nestastan şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebi, siyah bir sarık sarıp arkasına doğru da sarkıttığını, üzerinde izar, şal ve iki mest giymiş olarak gördüm. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Hilal anlattı. O da Said b. el-Müseyyebin ince bir takke üzerine sarılmış alemi kırmızı olan beyaz bir sarıkla, onu da arkasına bir karış sarkıtmış olarak gördüğünü aktardı. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb anlattı; dedi ki: Bize Useym b. Nestas anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebi siyah bir sarıkla gördüm. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Mesleme haber verdi; dedi ki: Bize Useym anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebi Kurban ve Ramazan bayramlarında siyah bir sarık ve üzerinde de kırmızı erguvan bir bornoz] giyinmiş olarak gördüm. Bize Muhammed b. Sad haber verdi; dedi ki: Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da Şuayb b. el- Habhab ve Osman b. Osman el-Mahzumiden şöyle dediklerini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebin üzerinde ergüvan bornoz gördük. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Yezid el-Hüzeli haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyebi izarını bazen namazda çözmüş, bazen da bağlamış olarak gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. İlyas anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebi, üzerinde baldırlarının yarısına kadar olan, yenleri de parmak uçlarına kadar ulaşan bir gömlek, gömlek üzerindeki ridanın da beş zira bir karış uzunluğunda olduğunu gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Said haber verdi. O Katadeden, o da İsmail b. İmrandan şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb, düğmeleri kalın, yün-ipek karışımı bir şal giyerdi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Amr b. asım el-Kilabi haber verdiler; dediler ki: Bize Hemmam b. Katade anlattı. O da İsmailden şunu rivayet etti: Said b. el-Müseyyebin [teylesan] kalın yün-ipek karışımı kumaştan yapılmış bir şal giymiş olduğunu gördüm. Kendisine şalının düğmelerinin kalın ipek kumaştan olduğunu belirttiğimde, onun daha sağlam olduğunu söyledi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Hilal haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin beyaz renk dışında bir başka renkte elbise giydiğini görmedim. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Müslim haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin üzerinde kırmızıya boyanmış bir rida ve bir gömlek gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Müslim anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin altında bir şalvar görürdüm. Çok olmayacak bir şekilde kakülleri vardı ve onları ayırmıştı. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Müslim anlattı. O da Useym b. Nestastan şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebin yatsı namazına şalvar ve rida ile geldiğini gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bana İshak b. Yahya anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin üzerinde iki tane kırmızıya boyalı ibrişim ve benzer bir gömlekle, elleri de yeninden çıkmış olduğu halde gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Maşer haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin üzerinde hazzdan [yün-ipek karışımı kumaştan] bir elbise gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Hilal şunu anlattı: Said b. el-Müseyyebin gözleri arasında [alnında] secde izi görmediğini söyledi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Hilalden anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebi bıyıklarını çok kısaltmadığını, ancak ondan güzel bir şekilde aldığını gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Amr haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyeb saçını-sakalını boyamazdı. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Hilal anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin sakalını sarıya boyadığını gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bize Ebül-Gusn haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyebi, saç ve sakalını beyazlamış olarak gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Rebia b. Osman şunu anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin [saş-sakalının] değişmediğini gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Yusuf b. el-Garik haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Ziyad Ebül-Mikdam haber verdi; dedi ki: Said b. el-Müseyyebi, ayakkabıları ile namaz kılarken gördüm. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Abdullah b. Salihten haber verildi. O Leys b. Saddan, o daYahya Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Ömere müşkil bir soru sorulduğunda, “Onu Said b. el- Müseyyebe sorunuz, çünkü o salih kimselerle oturmuştur.” derdi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Abdullah b. Salihten haber verildi. O Leys b. Saddan, o da Yahya Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Şimdi insanların kitaplara çok değer verdiklerini gördüm. Şayet biz o günlerde yazsa idik, Saidin ilminden ve görüşlerinden çok şey yazardık. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Abdullah b. Salihten haber verildi. O Leys b. Saddan, o da Yahya Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb, çocukların okudukları yere uğradığında onlara, “Bizden sonraki insanlar bunlardır.” derdi. Bize Muhammed b. Sad bize anlattı; dedi ki: Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Hatim b. İsmail haber verdi. O da Abdurrahman b. Harmeleden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb, hastalandığında namazını yatarak kıldı. Başı ile göğsüne ima ediyor, başının önüne bir şey koymuyordu. Said şöyle dedi: “Hasta kimse, eğer oturmaya güç yetiremezse ima ile kılar, başının önüne bir şey koymaz.” Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bana Süleyman b. Bilal anlattı; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Harmele anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin yanına uğradım, çok hasta idi. Öğle namazını kılıyordu; uzanmış ima ile kılıyordu. Şems suresini okuduğunu da işittim. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan es-Sevri anlattı. O da Abdurrahman b. Harmeleden şöyle dediğini rivayet etti: Ben Said b. el-Müseyyeb ile bir cenazede bulundum. Bir adam “onun için istiğfar ediniz.” dedi. Said, “Bu kafiyeli söz söyleyen (raciz) ne diyor? Ben ehlimi, cenazemde kafiyeli sözler söylemekten ve “Said b. el- Müseyyeb öldü!” demekten menettim]. Beni Rabbime kavuşturmaları ve benimle birlikte çukura kadar yürümeleri bana yeter. Şayet iyi isem Allah katında iyi olan, onların iyilerinden daha iyidir.” dedi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Ebu Muti el-Belhi el- Hakem b. Abdullah haber verdi. O da Abdurrahman b. Harmeleden, o da Said b. el-Müseyyebden benzerini rivayet etti. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Muaviye b. Salih haber verdi. O Yahya b. Saidden, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Aileme, ölüm bana geldiğinde üç şey yapmalarını vasiyet ettim. Kafiyeli söz söyleyen kimselerle ve meşalelerle beni takip etmemelerini ve defin için acele etmelerini vasiyet ettim. Çünkü Rabbimin katında benim için hayır varsa, bu sizin katınızdakinden daha hayırlıdır. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize el-Velid b. Ata b. el- Ağar el-Mekki haber verdi; dedi ki: Bize Abdülhamid b. Süleyman haber verdi. O da Ebu Hazimden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb son hastalığında şöyle dedi: Vefat ettiğimde kabrimin üzerinde çadır kurmayın. Beni kırmızı kadife ile taşımayın. Beni ateş ile takip etmeyin. Herhangi bir kişiye benim için nida ettirmeyin. Beni Rabbime kavuşturmanız yeter. Onların şu şairi de beni takip etmesin. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O da Abdurrahman b. el-Haris el-Mahzumiden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb hastalandı. Ağrısı şiddetlenince yanına Nafi b. Cübeyr b. Mutim ziyaret için girdi. O sırada baygınlık geçirdi. Nafi b. Cübeyr b. Mutim, “Yatağını kıbleye doğru yönlendirin.” dedi. Bu sırada ayıldı ve “Kim yatağı mı kıbleye doğru çevirmelerini emretti? Nafi b. Cübeyr mi, emretti?” dedi. Nafi, “Evet!” dedi. Said ona, “Ben kıble üzerine ve din üzere olmasam sizin benim yatağımı çevirmeniz bana fayda sağlamaz.” dedi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi. O Halid b. İlyastan, o da Nafi b. Cübeyr b. Mutimden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebin yanına girdim, yatağında uzanmış yatıyordu. Oğlu Muhammede, “Yatağını kıbleye çevir.” dedim. Said, “Hayır öyle yapma! Ben orada doğdum, orada ölürüm, onun üzerinde dirilirim inşaallah.” dedi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Veki b. el-Cerrah ve el- Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize İbn Ebu Zib anlattı. O da kardeşi el-Muğire b. Abdurrahmandan şunu rivayet etti: Muğire babası ile birlikte Said b. el-Müseyyebin yanına girdi; bayılmıştı. Yüzü kıbleye doğru çevrildi. Ayılınca, “Bunu kim yaptı?” diye sordu. Sonra, “Ben Müslüman bir kimse değil miyim? Nasıl olursam olayım, yönüm Allahadır.” dedi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize İshak b. Yahya b. Talha anlattı. O da Muhammed b. Saidden şunu rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb son hastalığında kıbleye doğru çevrildi; ayıldığında, “Kim beni çevirdi?” diye sordu. İnsanlar sustular. Said, “Nafi b. Cübeyrin işidir. Ben İslam üzere değil miyim? Nasıl olursa olsun fark etmez.” dedi. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Kays ez-Zeyyat anlattı. O da Ebu Züra b. Abdurrahmandan şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebin öldüğü gün şöyle dediğine şahit oldum: “Ey Züra! Seni şahit tutuyorum ki, oğlum kimseye nida edip çağırmasın! Beni Rabbime taşıyacak dört kişi yeter. Bende olmayan özellikleri [anlatmak üzere] bağıracak kimse beni takip etmesin.” Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb vefat sırasında, dinarları bırakmış ve “Allahım! Sen biliyorsun ki ben onları sadece dinimi ve şerefimi korumak için bırakıyorum.” demiştir. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülhakim b. Abdullah b. Ebu Ferve anlattı; dedi ki: Said b. el-Müseyyebin öldüğü güne şahit oldum. Kabrini gördüm üzerine su serpilmişti. Bize Muhammed b. Sad anlattı; dedi ki: Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülhakim b. Abdullah b. Ebu Ferve şunu anlattı: Said b. el-Müseyyeb, 94 senesinde el-Velid b. Abdülmelikin halifeliği döneminde, Medinede, 75 yaşında iken vefat etmiştir. Saidin öldüğü bu seneye, pek çok fakih vefat ettiği için “fakihler senesi” denmiştir. Dediler ki: Said b. el-Müseyyeb, ilmi çok geniş, sika, çok hadis rivayet eden, sağlam, fakih, fetva ehli, güvenilir, takva sahibi yüce ve kıymetli bir insandı.