"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni saide b. Kab b. El-hazrec

1003. Kays b. Sad b. Ubade
Kays b. Sad b. Ubade b. Düleym b. Harise b. Ebu Hazime b. Salebe b. Tarif b. el-Hazrec b. Saide. Annesi Fükeyhe bt. Ubeyd b. Düleym b. Harise b. Ebu Hazime b. Salebe b. Tarif b. el-Hazrec b. Saidedir. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Cerir b. Hazim anlattı; dedi ki: Bize Mansur b. Zadan anlattı. O Meymun b. Ebu Şebibten, o da Kays b. Sad b. Ubade el-Ensariden şunu rivayet etti: Babam beni kendisine hizmet etmem için Peygambere  götürmüştü. İki rekat namaz kılıp uzanmıştım ki, Peygamber  yanıma geldi. Ayağıyla bana vurdu ve “Sana Cennet kapılarından bir kapıya gitmenin yolunu göstereyim mi?” diye sordu. Ben “Evet, göster!” deyince “La havle ve la kuvvete illa billah Allahtan başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur.” dedi. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Kays b. er-Rebi el- Esedi anlattı. O Mansurdan, o Hilal b. Yisafdan, o da Kays b. Saddan şunu rivayet etti: Kays, kapının karşısında dururken Peygamberin  huzuruna girmek için izin istemiş. Bunun üzerine Peygamber  eliyle şu şekilde gösterip buyurdu ki, “Kapının tam karşısında durarak izin isteme!” Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk haber verdi. O Hişam b. Saddan, o el-Abbas b. Abdullahtan, o da asım b. Ömer b. Katadeden şunu rivayet etti: Allah Resulü , Kays b. Sad b. Ubadeyi zekat toplamak üzere görevlendirdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Davud b. Kays, Malik b. Enes, İbrahim b. Muhammed el-Ensari ve Harice b. el-Haris anlattılar. -Bunların bazısı hadiste diğer arkadaşlarının rivayetine bir şeyler eklemiştir. -Dediler ki: Allah Resulü , Ebu Ubeyde b. el-Cerrahı bir seriyyeye gönderdi. 300 kişilik bu birliğin içinde Ensar ve Muhacirler vardı. Kays b. Sad b. Ubade de onların arasındaydı. Derken şiddetli bir açlığa düçar oldular. Bunun üzerine Kays b. Sad şöyle dedi: “Kim bana hurma karşılığında kesimlik develer satar? Kesimlik develeri bana burada verir, ben ona hurmayı Medinede veririm.” Bu teklif üzerine Ömer, “Hayret şu delikanlıya! Onun hiç malı yok, başkasının malını bedel göstererek borçlanıyor!” diye söylenmeye başladı. Derken Kays, kendisine istediğini verecek Cüheyne kabilesinden bir adam buldu. Adam ona “Vallahi, ben seni tanımıyorum. Sen kimsin?” dedi. Kays, “Ben Kays b. Sad b. Ubade b. Düleymim.” dedi. Cüheyne kabilesine mensup o adam, “Kimse bana senin nesebini tanıtmadı” dedi. Akabinde ona, her biri iki vesk hurma karşılığında beş kesimlik deve sattı. Adam, “Bana şahit getir!” dedi. Kays da “Sen istediğin kişiyi şahit tut!” dedi. Şahit olması istenenler arasında Ömer b. el-Hattab da vardı. Ömer, “Ben şahit olmuyorum. Şu adam, malı olmadığı halde borçlanıyor! Mal sadece onun babasına aittir.” dedi. Bunun üzerine satıcı adam, “Vallahi Sad, birkaç vesk hurma için oğluna asla ihanet etmez! Ben onda güzel bir yüz ve şerefli bir iyilik görüyorum.” dedi. (Ömer ile Kays arasındaki konuşma uzayıp gitti. Sonunda Kays ona sert sözler söyledi.) Kays kesimlik develeri aldı ve onları üç ayrı yerde kesti. Her gün birini kesiyordu. Dördüncü gün olunca komutanı ona engel oldu ve “Malın olmadığı halde ahdini bozmak mı istiyorsun?” dedi. Yanında Ömer b. el-Hattab olduğu halde Ebu Ubeyde b. el-Cerrah geldi ve “Deve kesmemeni emrediyorum. Malın olmadığı halde ahdini bozmak mı istiyorsun?” dedi. Bunun üzerine Kays dedi ki: “Ey Ebu Ubeyde! Söyler misin bana? Babam Ebu Sabit insanların borçlarını ödüyor; yetimlerin ve fakirlerin geçimini üstleniyor; açlık zamanında insanlara yemek veriyor da Allah yolunda cihad eden bir topluluğa benim yerime birkaç vesk hurma vermeyecek, öyle mi?” İnsanların açlığa maruz kaldıkları haberi Sada ulaşınca, “Kays, benim bildiğim Kays ise onlar için hayvan kesecektir!” dedi. Kays geldiğinde babası Sad onu karşıladı ve “İnsanlar açlığa maruz kalınca ne yaptın?” diye sordu. Kays, “Hayvan kestim.” deyince o da “Doğru yapmışsın, (hayvan kes!) Sonra ne yaptın dedi?” dedi. Kays yine aynı cevabı verdi: “Sonra yine hayvan kestim.” Sad yine aynı şekilde tasdik etti: “Doğru yapmışsın, (hayvan kes!)” Tekrar “Sonra ne yaptın?” diye sorunca bu kez Kays, “Men edildim.” diye cevap verdi. Sad “Seni kim men etti?” deyince Kays “Komutanım Ebu Ubeyde b. el-Cerrah!” cevabını verdi. Sad, “Niçin?” dedi. Kays bu soruya şu cevabı verdi: “Benim hiç malımın olmadığını iddia ediyor ve Mal, sadece senin babana aittir. diyor. Ben de ona, Babam yabancıların borçlarını ödüyor, yetimlerin ve fakirlerin geçimini üstleniyor, açlık zamanında insanlara yemek veriyor da bana bunu mu yapmayacak? dedim.” Bunun üzerine Sad, “Dört bahçe senin olsun!” dedi ve ona bir senet yazdı. Kays senedi alıp Ebu Ubeyde b. el- Cerraha götürdü. Ebu Ubeyde bu konuda şahitlik yaptı. (Akabinde senedi Ömere götürdü; ama o yine de şahitlik yapmamakta diretti.) Halbuki o bahçelerden en küçüğü bile yılda elli vesk meyve veriyordu. Bedevi, Kays ile birlikte Medineye geldi. Kays, ona kaç vesk hurma borcu varsa tamamını ödedi. Onun yüklerini hayvanlarına yükledi ve ona bütün bunlara ilave olarak bir de elbise giydirdi. Bedevi, Sad b. Ubadeye varınca ona, “Ey Ebu Sabit! Vallahi ben senin oğlunun yaptığı gibi bir şeyi hayatımda yapmadım ve ailemi onun gibi malsız bırakmadım. Senin oğlun kavminin ileri gelen efendilerinden biridir. Komutan ona deve satmama mani oldu ve Onun hiç malı yoktur! dedi. Ama o kendisini sana nispet edince onu tanıdım ve satışı yaptım. Çünkü senin, ahlakın yüksek ve büyük mertebelerine yükseldiğini; hiç tanımadığın kimseyi dahi küçümsemediğini biliyorum.” Sad, o gün oğluna o dört bahçeyi bağışladı. Kaysın yaptığı bu iş Peygambere  ulaştı. Bunun üzerine o şöyle buyurdu: “Gerçekten o cömertlik evindedir.” Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Urve anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Kays b. Sad b. Ubade başlangıçtan beri Ali b. Ebu Talib ile beraberdi. Yanında Alinin vefatından sonra başlarını tıraş ettirmiş olan 5.000 kişi vardı. Hasan, Muaviyeye biat edince, Kays b. Sad buna yanaşmadı ve arkadaşlarına şöyle dedi: “Şayet isterseniz, sizinle beraber, içimizden en erken ölen kişi ölünceye dek, sonuna kadar zorluklarla mücadele ederim. İsterseniz de sizin için eman alırım.” Arkadaşları “Bizim için eman al!” deyince o da “Onların şöyle şöyle hakları vardır, hiçbir şekilde herhangi bir cezaya çarptırılmayacaklardır. Ben de onlardan biriyim.” diye Muaviyeden eman aldı. Sadece kendisi için bir şey almaktan kaçındı. Arkadaşlarıyla beraber Medineye doğru yola çıktıklarında Sırara varıncaya kadar her gün bir deve kesiyordu. Bize el-Fadl b. Dükeyn ve el-Hasan b. Musa haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr b. Muaviye anlattı. O Ebu İshaktan, o da Yerim Ebül-Aladan -ki mahalle mescidinin imamı idi- şöyle dediğini rivayet etti: Ben, emniyeti sağlayan askeri birliğinde Kays b. Sad b. Ubade ile beraberdim. Bu askeri birlik, Alinin gönderdiği 10.000 kişilik bir kuvvetti. -Kays, Allah Resulünün  hizmetinde bulunmuştu.- Dicle kıyısında konaklamıştık. Derken Kays idrarını yaptı. Ayaklarında siyah deriden yapılmış iki mes vardı. Sonra Diclenin kıyısına geldi, abdest aldı ve meslerinin üzerine meshetti. Ben onun meshetmesinden sonra parmaklarının izini meslerin üzerinde gördüm. Ebu İshak dedi ki: Yanımda Ebu Meysere vardı. Ebu Meysere, “Ey Ebül- Ala! Sen onu gördün, öyle mi?” dedi. O da “Evet!” dedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Avf b. Muhammed anlattı; dedi ki: Muhammed b. Ebu Bekir ve Muhammed b. Ebu Huzeyfe b. Utbe b. Rebia, Kureyş içinden Osmana karşı en sert olan iki kişiydi. Ali, Kaysı Mısıra yönetici olarak tayin etti. Kays sağlam ve sebatkar bir insandı. Onun şöyle dediği bana nakledildi: “Eğer hile yapmak günah olmasaydı, ben öyle bir hile yapardım ki, Şam halkı birbirine düşerdi.” Muaviye ile Amr b. el-as, Kaysa kendilerine biat etmeye çağıran bir mektup yazdılar. Ona yumuşak tonda bir mektup yazıldığı halde, o onlara sert bir mektup yazdı. Bunun üzerine onlar da ona sert bir cevap yazdılar. Bu kez Kays, onlara yumuşak tonda bir mektup yazdı. Muaviye ile Mervan mektubu okuduklarında, hilesi yüzünden ona hakim olamayacaklarını anladılar. O ikisinden her biri arkadaşına şöyle dedi: “Gel, şimdi onun hakkında Aliye bir hile yapalım!” Akabinde kararlaştırdıkları tuzak senaryosunu tatbik sadedinde Şamda “Kendilerinin Kaysa bir mektup yazdıkları, onun da kendilerine biat edip emirlerine tabi olduğu” haberini yaydılar. Bu haber Aliye ulaşınca, arkadaşları ona “Hemen Mısıra koş! Zira Kays, Muaviye ile Amra biat etmiş.” dediler. Bunun üzerine Ali, Muhammed b. Ebu Bekir ile Muhammed b. Ebu Huzeyfeyi Mısıra gönderdi. Muhammed b. Ebu Bekiri yönetici olarak tayin etti. Kendisini görevden azletmek üzere Kays b. Sada geldiklerinde Kays, Muaviye ile Amr b. el-asın Aliyi kandırdıklarını ve kendisine tuzak kurduklarını anladılar. Kays b. Sad, Muhammed b. Ebu Bekir ile Muhammed b. Ebu Huzeyfeye, “Ey kardeşimin çocukları! Yarın Muaviye ile Amr b. el-ası, Mısır halkı içinde düşman ilan etmeyin! Zira ikinizi teslim edecekler ve öldürüleceksiniz.” Nitekim Kaysın dediği gibi oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Mufaddal b. Fedale el-Meafiri anlattı. O da Yezid b. Ebu Habibten şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Ebu Talib (r), Kays b. Sadı Mısıra vali olarak tayin etti. Kays, basiret sahibi biriydi. Mısırı hakimiyeti altına aldı ve yeterli ölçüde otoritesini sağladı. Haribta halkı ile barış yaptı. Onlara rızıklarını bolca verdi; onlardan geri durdu ve etrafındakilere iyi davrandı. Amr b. el-asa, Muaviye b. Ebu Süfyana ve Şam halkına, Kaysın Aliye samimiyetle bağlı olması, Şam halkını sıkıştırması ve onlara yiyecek göndermemesi ağır geldi. Amr b. el-as ile Muaviye, Kaysı Mısırdan çıkarmak ve Mısıra hakim olmak için var güçleriyle çalışıyorlardı. Kays ise hile ve dehasıyla onlardan uzak durmayı başarıyordu. Bu kez onun hakkında Aliye bir tuzak hazırladılar. Muaviye, Kays hakkında Aliye bir mektup yazdı. Mektubunda Kaysın Osman için yaptığı büyük işleri ve şu anda da onun kendisine itaat ettiğini anlatıyordu. Ardından Muaviye “Toplu namaz!” diye tellala çağrı emri verdi. Halk silahlı olarak toplandı. Muaviye Allaha hamd ü senadan sonra şöyle dedi: “Ey Şam halkı! Müjdeler olsun size! Allah mazlum halifesine yardım ediyor. Onun düşmanını ise yalnız ve yardımsız bırakıyor. İşte Kays b. Sad, Arapların efendisi! Durumu fark etti; kendine geldi; eski itaatine ve halifenizin katillerinin cezalandırılması talebine geri döndü. Bu hususla ilgili olarak bana bir mektup gönderdi. – Mektubun getirilmesini emretti. Mektup getirildi ve okundu.- Size yiyecek gönderilmesini de emretmiş. Kays b. Sad için Allaha dua edin! Ellerinizi kaldırın! Ona uzun ömür ve doğru yol temennisiyle dua edip Allaha yalvarın!” Bunun üzerine halk yüksek sesle dua etti; Muaviye ve Amr da yüksek sesle dua ettiler. Bir müddet ellerini kaldırdıktan sonra dağıldılar. Muaviye, Amr b. el-asın elini tuttu ve dedi ki: “Bugün casusların Aliye gitme zamanını bekle! Yedi ya da sekiz gün içinde haber ona ulaşır. Böylece o, Kays b. Sadı görevden alan ilk kişi olur. Göreve kimi tayin ederse etsin, bizim için Kaystan daha kolay bir lokma olur.” Akabinde haberin Aliye ulaşma zamanını beklediler. Haber ona gelince haberi ilk veren kişi Muhammed b. Ebu Bekir oldu. Ona Kaysın yaptıklarını anlattı. Eşter ona eşlik etti. Birlikte Kays hakkında konuşup Aliye şöyle dediler: “Hakkı olan bir adamı vali tayin etmez misin?” Ali ise, Kays b. Sad hakkında söylenen o sözleri kabul etmiyor ve “Kays hem Cahiliye döneminde, hem de Müslüman olduktan sonra değerli ve şerefli bir kişidir. Kays Arapların eridir.” diyordu. Muhammed b. Ebu Bekir, onun kusurlarını sayıp dökmekte ısrar edince Ali  Kaysı görevden aldı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yahya b. Abdülaziz b. Said b. Sad b. Ubade anlattı; dedi ki: Kays b. Sad,Medineye geldi. Ümmü Seleme ona, kendisini kınadığı bir haber gönderdi. “Arkadaşından ayrıldın!” diyordu. Kays ise “Ben ondan kendi isteğimle ayrılmadım, o beni görevden aldı.” dedi. Bunun üzerine Ümmü Seleme tekrar, “Ben senin durumunla ilgili Aliye bir mektup yazacağım.” diye haber gönderdi. Kays, Ümmü Selemeye gelip olanları anlattı. Akabinde Ümmü Seleme, Aliye Kays ile babasının, hem eskiden hem de şimdiki samimiyetle bağlılıklarını anlatan ve buna rağmen kendisinin yaptığını kınayan bir mektup yazdı. Bu mektup üzerine Ali de Kaysa bir mektup yazdı ve mutlaka kendisine gelmesini istedi. Ali dedi ki: “Vallahi utandığım için onun yanına çıkmıyorum. Beraberinde iyi niyetli olmayan kötü askerler mevcut iken onun kesinlikle öldürülmüş olduğunu düşünüyordum.” Kays, Alinin yanına geldi. Ali ona değer verdi; ikram ve ihsanda bulundu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Raşid b. Sad anlattı. O da Abdülaziz b. Said b. Sad b. Ubadeden şöyle dediğini rivayet etti. Yine bana Mamer anlattı. O da ez-Zühriden şöyle rivayet etti. Son iki ravi dediler ki: Kays b. Sad, Medineye gelince el-Esved b. Ebül-Bahteri ile Mervan b. el-Hakem yanındakilerle birlikte ona tuzak kurmak için birbiriyle istişare etti. Bu durum Kaysa ulaştı. Bunun üzerine, “Vallahi beni görevden almış olsa bile Aliden ayrılmam çirkin bir şeydir. Vallahi onun yanına varacağım.” dedi ve Irakta Alinin yanına vardı. Onun yanında kaldı; başından geçenleri ve Mısırda yaptıklarını anlattı. Onun bu sözlerinden sonra Ali, Kaysın başkalarının hayal bile edemeyeceği büyük hilelerle işi idare ettiğini anladı. Bundan böyle Ali, her işinde onun sözünü dinledi. Onu ölüm sözüyle biat eden emniyet ordusunun başına getirerek Irak halkının öncüsü yaptı. Bunu duyan Muaviye b. Ebu Süfyan, Mervan b. el-Hakem ile el-Esved b. Ebül-Bahteriye öfkesini ve çok şiddetli kınamasını dile getirdiği bir mektup yazdı. Mektubunda şunu söylüyordu: Kays b. Sadı, onun fikrini ve hilesini Alinin yardımına verdiniz. Vallahi 100.000 savaşçıyı Alinin yardımına gönderseydiniz, Kays b. Sadı ona götüren ihracınızdan daha fazla öfkelenmezdim. Bize Yala b. Ubeyd haber verdi; dedi ki: Bize el-Eclah anlattı. O Ebu İshaktan, o da Yerim b. Saddan şöyle dediğini rivayet etti: Kays b. Sadı güvenlik ordusunun başında gördüm. Sonra Dicle nehrine geldi; abdest aldı ve iki mesi üzerine meshetti. Sanki ben dört parmağının izini mesin üzerinde görüyordum. Sonra öne geçti ve insanlara namaz kıldırmak için imam oldu. Muhammed b. Ömer dedi ki: Kaysın künyesi “Ebu Abdullah” idi. Ali öldürülünceye kadar onun yanında olmaya devam etti. Akabinde Medineye döndü. Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafet döneminin sonunda vefat edinceye kadar Medinede kaldı.

1004. Sehl b. Sad
Sehl b. Sad b. Sad b. Malik b. Halid b. Salebe b. Harise b. Amr b. el- Hazrec b. Saide. Annesi, Hasam kabilesinden Übeyye bt. el-Haris b. Abdullah b. Kab b. Maliktir. Sehl b. Sadın Çocukları: 1-el-Abbas 2-Musab 3-Ayşe Bunların annesi Kaysü Aylan kabilesinden Ayşe bt. Huzeyme b. Vahvah b. el-Ahsem b. Abdullah b. Vehb b. Abdullah b. Kunfuz b. Malik b. Avf b. İmruülkays b. Bühse b. Süleym b. Mansurdur. 4-Amr: Annesi Kinde kabilesinden bir kadındır. 5-el-Eşas 6-Hatice 7-Ümmü Külsum Son üçünün annesi Süleymoğullarından Übeyye bt. Mıhsan b. Firas b. Harise b. el-Ahsemdır. 8-Ümmü Külsum es-Suğra: Annesi ümmü veleddir. Sehl b. Sad dedi ki: Tebuk seferinde ben, arkadaşlarım arasında en küçük olandım ve onların hizmetçisiydim. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Süleyman b. el-Gasil anlattı; dedi ki: Sehl b. Sadı, sakalını sarıya boyamış olarak gördüm. Omuzlarına dökülen uzun saçları vardı. Üzerinde Kıtr hırkası -bir seferinde de Kıtri benzeri bir hırka dedi- bulunuyordu. Sehlin künyesi “Ebül-Abbas” idi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bize Abdullah b. Yezid el-Hüzeli haber verdi; dedi ki: Sehl b. Sad, 91 yılında Medinede 100 yaşında iken vefat etti. O, Allah Resulünün  sahabileri içinde en son vefat eden kişidir. Bu konuda aramızda görüş ayrılığı yoktur. Ebu Bekir ve Ömerden rivayette bulunmuştur.

1005. el-Münzir b. Abd
el-Münzir b. Abd b. Kavval b. Kays b. Vakş b. Salebe b. Tarif b. el- Hazrec b. Saide. Taif savaşında şehit edildi.