"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni leys b. Bekir b. Abdümenat b. Kinaneden olanlar

778. Ebu Vakıd el-Leysi
Muhammed b. Ömerin rivayetine göre onun adı, el-Haris b. Maliktir. Hişam b. Muhammed es-Saibin rivayetine göre ise, el-Haris b. Avftır. O ikisinin dışındakilerinin rivayetine göre ise, Avf b. el-Haris b. Esid b. Cabir b. Uveyre b. Abdümenaf b. Şic b. amir b. Leysdir. Ebu Vakıd, ilk Müslüman olanlardandır. Fetih gününde Leysoğulları, Damra ve Sad b. Bekirin sancaklarını taşıdı. Resulallah , Tebuke çıkmak istediğinde onu, Leysoğullarına göndererek onları düşmanlarına karşı seferber olmaya çağırdı. Ebu Vakıd Resulallahtan  hadisler rivayet etti ve uzun süre kendisiyle beraber kaldı. Daha sonra Mekkeye çıkarak o civarda bir sene kaldıktan sonra, orada vefat etti. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Zaide b. Kudame anlattı. O da Abdullah b. Osman b. Huseymden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Nafi b. Sercis şunu anlattı: Kendisi, Resulallahın  arkadaşı Vakıd el-Leysinin, Mekkede vefat edeceği hastalığı esnasında yanına geldiğinde, şöyle dedi: “Resulallah , cemaatle namaz kıldırdığında insanların en hafif namaz kıldıranı, kendi başına kıldığında ise, en ağır kılanı idi.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize ed-Dahhak b. Osman anlattı; dedi ki: Ben Abdullah b. Ubeyd b. Umeyrden şöyle dediğini duydum: Babam, Mekkede iken vefat ettiği hastalığı esnasında yataktayken, Vakıd el-Leysiyi ziyaret etmişti. Babam kendisine, “Sen Resulallah  ile beraber hiç korku namazı kıldın mı?” diye sordu. O da, “Evet!” dedi, daha sonra da nasıl kıldırdığını tarif etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İbn Cüreyc haber verdi. O Abdullah b. Osman b. Huyesmden, o da Nafi b. Sercisten şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Vakıd b. el-Leysiyi vefat ettiği hastalığı esnasında ziyaret ettik. Vefat ettiğinde kendisini Fah denilen yerde bulunan Muhacirler mezarlığında defnettik. Muhammed b. Ömer dedi ki: Buraya “Muhacirler Mezarlığı” denilmesinin nedeni, Medineye hicret ettikten sonra, Hac maksadıyla Mekkeye gelerek o civarda kaldıktan sonra orada vefat edenlerin buraya defnedilmesidir. Bunlardan bazıları: Ebu Vakıd b. el-Leysi, Abdullah b. Ömer ve bunların dışında kalan Ensardan olan kimselerdir. Ebu Vakıd el- Leysi, seksen beş yaşındayken, 68 yılında Mekkede vefat etti. O, Ebu Bekir ile Ömerden rivayetlerde bulundu.

779. Şeddad b. Üsame b. Amr
Amr -el-Hadidir.- b. Abdullah b. Cabir b. Ber b. Utvare b. amir b. Leys. Amrın el-Hadi olarak adlandırılmasının nedeni, kendisinin misafirler ve yolcular için gece ateş yakmasıdır. Şeddad b. el-Hadinin yanında, Esma bt. Umeys el-Hasamiyyenin kız kardeşi Selma bt. Umeys bulunmaktaydı. Onun için Abdullah b. Şeddadı dünyaya getirdi. Bu zat, fakih ve muhaddis idi. O, Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalibin halasının oğluydu. Abdullah ile Halidin anneleri, Esma ile Selmanın anne bir kız kardeşleriydi. Şeddad b. el-Hadi, Resulallahtan  hadis rivayet etmiştir.

780. Galib b. Abdullah el-Leysi
Kab b. Avfoğullarından biri olup, Resulallah  kendisini bir seriyyenin başında olarak, Beni Leys kabilesinden olan el-Kediddeki Meluhoğullarına göndererek onlara baskın düzenlemesini emretti. O da öyle yapınca, Allah onlara zafer ihsan etti. Daha sonra Resulallah  kendisini, ashabından 200 kişiden oluşan bir seriyyenin başında, Fedekte bulunan ve Beşir b. Sadın arkadaşlarından olan Musabın üzerine gönderdi. Burada Mürreoğullarıyla çarpışarak onlardan birçok kişi öldürdükten sonra, onlardan ganimet olarak birçok büyükbaş hayvan elde etti. Daha sonra Resulallah , 130 kişilik bir seriyyenin başında olarak kendisini el-Meyfaahda bulunan Uval ve Salebeoğullarına gönderdi. O, buranın halkıyla da çarpışarak onlardan ganimet olarak birçok büyükbaş ve küçükbaş hayvan elde etti.

781. es-Sab b. Cessame
es-Sab b. Cessame b. Kays b. Abdullah b. Yamur. O, Şeddah b. Avf b. Kab b. amir b. Leystir. Amra eş-Şeddah denilmesinin nedeni, kendisinin, Esed, Huzeyme ve Huzaa kabileleri arasında kanın akmasına sebebiyet vermiş olmasıdır. es-Sab b. Cessame, Veddan denilen yerde ikamet ederdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Abdülaziz anlattı. O ez-Zühriden, o Ubeydullah b. Abdullah b. Utbeden, o İbn Abbastan, o da es-Sab b. Cessameden kendisine şunları anlattığını rivayet etmiştir: Resulallah , Hudeybiyeye gitmek üzere el-Ebvadayken Resulallahın  yanına geldim. O sırada yanımda bulunan yabani bir eşeği kendisine hediye etmek istediğimde Resulallah  onu bana iade etti. Daha sonra Resulallahın , hediyemi reddetmekten kaynaklanan üzüntümü yüzümden anlayınca, “Biz sadece ihramlı olduğumuz sürece hediyeleri kabul etmeyiz!” dedi. Dedi ki: Resulallaha , “Biz sabahın köründe düşmana baskın düzenlediğimizde, atların karnı altında bazen çocuklar görmekteyiz.” dedim. Resulallah , “Onlar da babalarıyla beraberdir.” dedi. Ravi dedi ki: Ben, o gün Resulallahın , “Sadece Allah ve Resulü için koruma vardır.” buyurduğunu duydum. Dedi ki: Ben yine Resulallahtan, savaş esnasında gece baskınından etkilenen müşriklerin hane halkından olan kadın ve çocukların durumu sorulduğunda, “Onlar da onlardandır.” dediğini, yine “Allah ve Resulünün  korumasından başka bir koruma yoktur.” dediğini duydum. Süfyan dedi ki: ez-Zühri bununla ilgili konuştuğunda dedi ki: “Bana İbn Kabın oğlu anlattı. O da amcasından şunu rivayet etti: “Resulallah  savaş esnasında, kadın ve çocukları öldürmekten nehyederdi.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. amir el-Eslemi anlattı. O Ebu Amr b. Himastan şöyle dediğini rivayet etti: Mekkenin fethi gününde, Leysoğulları 250 kişi olarak kendi başlarına geçerlerken onların sancağını Sab b. Cessame taşımaktaydı.

782. Muhallim b. Cessame b. Kays
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Yezid b. Kusayt anlattı. O babasından, o Abdurrahman b. Abdullah b. Ebu Hadred el-Eslemiden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah  bizi, Ebu Katade el-Ensari ile beraber Batnü İdam denilen yere yönlendirdi. Biz Batnü İdamda iken bize amir b. el-Adbat el- Eşcai uğrayarak İslami usule uygun selam verdi. Bunun üzerine kendisine yönelik herhangi bir şey yapmaktan geri durduk. Ancak aramızdan Muhallim b. Cessame onun üzerine bir hamle yaparak onu öldürdükten sonra devesini, eşyasını ve süt kabını aldı. Resulallaha  ulaştığımızda, hakkımızda şu ayet indi: “Ey iman edenler, siz yeryüzünde Allah yolunda cihad ederken iyice araştırınız ve size selam verenlere, Sen mümin değilsin. demeyiniz!” Muhammed b. Ömer dedi ki: Bize Abdullah b. Yezidden başkası da anlattı; dedi ki: Resulallah , Huneynde iken öğle namazını kıldıktan sonra bir ağacın gölgesine çekilerek oturduğunda, Uyeyne b. Bedr ayağa kalkarak yanına geldi. O, Kays kabilesinin o sıradaki reisi olarak, amir b. el-Adbat el- Eşcainin kanını dava etti. Bu sırada el-Akra b. Habis de, biraz ötedeki bir yerden Muhallim b. Cessameyi Hındıf kabilesi arasındaki yerinden dolayı savununca, ikisi de Resulallahın  huzurunda tartışmaya başladı. Uyeyne şöyle diyordu: “Hayır vallahi ey Allahın Resulü! Onun benimle yaptığı savaşla akrabamı öldürmekle kadınlarımı kabilemin kadınlarını kederlendirip ağlattığı gibi, ben de onun kadınlarını kabilesinin kadınlarını kederlendirip ağlatacağım.” dedi. Resulallah , “Sen diyet kabul eder misin?” deyince, “Hayır!” diyerek kabul etmedi ve aralarında yüksek sesle atışmalar ve bağrışmalar meydana geldi. Sonunda Mükeytil adında, kısa boylu, elinde kılıç ve kalkan bulunan, etrafında insanların toplandığı Leys kabilesinden bir adam ayağa kalkarak, “Ey Allahın Resulü! Bu adam, İslamın bidayetinde yapılan bir şey yaptı ki, bir koyunun bir yerden atlayıp da diğerlerinin de onun peşinden gelmesine benzedi. Sen bu gün, her zamanki gibi, hüküm ver. Daha sonra değiştirmek istersen değiştirirsin.” dedi. Bunun üzerine Resulallah  elini kaldırarak, “Siz diyeti kabul edeceksiniz, şimdilik elli deve, Medineye döndüğümüzde de elli deve daha olmak üzere size 100 deve fidye olarak verilecektir.” dedi. İki grup arasında tartışma devam ederken Resulallah  hep bunu tekrarladı. Sonunda bu şekilde kan bedelini almayı kabul ettiler. Öbür taraftan halk arasında bir tarafta bulunan katil Muhallim b. Cessameye gelince halk, “Kalk Resulallahın yanına git de, senin için Allahtan mağfiret dilesin!” diye sürekli kendisini teşvik ediyordu. Uzun boylu esmer saç ve sakallarına kına yakmış bir adam olan Muhallim ise, kısasen idam edilmek üzere bir hulleye bürünmüş bir vaziyette beklerken, iki gözünden yaşlar aktığı halde Resulallahın  huzuruna gelerek onun önünde oturup, “Ey Allahın Resulü! Sana iletilen durumumdan dolayı Allahtan mağfiret dilemek istiyorum.” dedi. Resulallah , “Senin adın nedir?” diye sordu. O da, “Ben, Muhallim b. Cessameyim.” dedi. Resulallah , “Sen onu İslamın bidayetinde silahınla öldürdün!” diyerek halkın duyabileceği şekilde yüksek bir sesle, “Allahım onu bağışlama!” dedi. Muhallim, “Ey Allahın Resulü! Durum size ulaştırıldığı gibidir. Ben tövbe ediyorum, benim için mağfiret dile.” dedi. Resulallah , yine halkın duyabileceği bir şekilde, “Allahım Muhallimi bağışlama!” dedi. Muhallim üçüncü sefer dönerek, mağfiret dileğini tekrarladığında, Resulallah da aynı sözlerini tekrarladı. Daha sonra Resulallah , kendisine, “Ayağa kalk!” deyip, o da Resulallahın huzurunda gözyaşlarını abasının bir tarafıyla silerek ayağa kalktı. O gün orada hazır bulunan Dumeyre es-Sülemi olup bitenleri anlatırken, “Biz kendi aramızda konuşurken Resulallahın  dudakları onun için mağfiret dilemekle kıpırdamaktaydı. Ancak, insan kanının Allah katında ne kadar önemli olduğunu insanlara öğretmek üzere onu ilkin üç sefer reddetmişti.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Ebüz-Zinad anlattı. O Abdurrahman b. el-Haristen, o da el-Hasan el- Basriden şöyle dediğini rivayet etmiştir: Muhallim b. Cessame öldüğünde kavmi kendisini defnettiklerinde yer onu kabul etmeyerek dışarı attı. Daha sonra tekrar gömüp de aynı şekilde yer onu kabul etmeyince, onu bu kez, iki kaya parçası arasına bıraktılar. Böylece onun cenazesi daha sonra yırtıcı hayvanlar tarafından yenildi. el-Hasan dedi ki: “Yer ondan daha şerlisini kabul eder. Ancak Allah bu durumu ibret olarak göstermek istedi.” Muhammed b. Ömer dedi ki: “Muhallim, son zamanlarında Hımsa yerleşmiş, Abdullah b. ez-Zübeyrin dönemine kadar yaşamış ve Hımsta vefat etmiştir.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Harb anlattı. O Muhammed b. el-Velidden, o Lokman b. amirden, o da Süveyd b. Cebeleden şöyle dediğini rivayet etti: Muhallim b. Cessame vefat edeceği sırada, yanına Avf b. Malik el-Eşcai gelerek, şöyle dedi: “Ey Muhallim! Bize dönebildiğin takdirde, gördüğünüz ve karşılaştığınız şeyleri anlatırsın.” dedi. Ravi dedi ki: Bu durumdan bir yıl ya da Allahın dilediği kadar bir süre sonra kendisini rüyada gördüğünde, “Nasılsın Muhallim?” diye sordu. O da, “Biz iyiyiz. Rabbimizi çok merhametli bulduk O, bizi bağışladı.” dedi. Avf bunun üzerine, “Hepinizi mi?” dedi. O da, “Ahradın dışında hepimizi.” dedi. O, “Ahrad dediğin kimlerdir?” diye sordu. O, “Onlar, çok şerli olduklarından parmakla gösterilen kimselerdir.” dedi. Daha sonra sözlerine şöyle devam etti: “Allaha yemin ederim ki, Allah benden neyi infak etmemi istemişse, ben muhakkak onun ecrini almış bulunmaktayım, hatta aileme ait bir kedinin ölmesinden dolayı bile mükafatlandırıldım.” dedi. Avf dedi ki: “Ben bu rüyanın sadık bir rüya olduğunu anlamam için Muhallimin ailesine giderek böyle ölmüş bir kedilerinin olup olmadığını soracağım.” dedim. Daha sonra onlara giderek kapılarını çaldığımda kim olduğumu sormaları üzerine, “Size gelen Avf olup girmeye izin istiyor.” dedim. Bunun üzerine, “Avfa izin verin!” dediler. Avf girince kendisine, “Sen bizi ziyaret amacıyla gelmedin!” dediler. O da, “Nasılsınız?” dedi. Onlar, “Biz iyiyiz. İşte bu da kardeşinin kızı o da burada geceledi. Herhangi bir sıkıntısı yoktur. Onun babası da dün gece bizden ayrıldı.” dediler. Avf kendilerine, “Sizin ölen herhangi bir kediniz oldu mu?” diye sordu. Onlar, “Ey Avf! Bunu duymuş muydunuz?” dediler. Avf da, “Ben onun haberini aldım, siz tahmin ediniz!” dedi.

783. Ebür-Reddad el-Leysi
Kendisi; Medinede Leysoğulları arasında ikamet etmekteydi.

784. Nümeyle b. Abdullah b. Fukaym
Nümeyle b. Abdullah b. Fukaym b. Hazn b. Seyyar b. Abdullah b. Abd b. Kelb b. Avf b. Kab b. amir b. Leys. Kendisi Resulallah  ile beraber Hayberde bulunmuş olup Resulallahın sefiriydi. Resulallahın  Hayberde kendilerine ganimet malından otuz vesk (ölçek) tahsis ettiği kimselerdendir.

785. Melkan b. Abde e-Leysi
Resulallah  ile beraber Hayberde bulunmuştur. O da Resulallahın  sefirlerinden biriydi. Resulallahın  kendisine otuz vesk (ölçek) tahsis ettiği kişilerdendir.

786. Haşim b. Subabe
Haşim b. Subabe b. Hazn b. Seyyar b. Abdullah b. Abd b. Kelb b. Avf b. Kab b. amir b. Leys. Resulallah  ile beraber el-Müreysi gazvesinde bulunmuştur. Düşman peşine düşüp geri döndüğünde şiddetli bir rüzgar estiği ve toz dumanın meydana geldiği bir sırada, Ubade b. es-Samitin kafilesinden, Evs adında bir adam karşısına çıktığında, müşrik zannederek üzerine atılarak onu öldürdü. Daha sonra onun Müslüman olduğunu anladı. Başka bir rivayete göre ise, onu Amr b. Avf kabilesinden bir kişi öldürmüştür. Bunun üzerine Resulallah  maktulün sahibine diyet verilmesini emretti. Mekis b. Subabe adındaki kardeşi Resulallaha  geldiğinde, ona diyetini ödenmesini emretmesi üzerine kendisi kan bedelini aldıktan bir müddet sonra kardeşinin katilini öldürdükten sonra, mürted olarak Kureyşlilerin yanına Mekkeye kaçarken şunları söylemiştir: Dere yatağında bir taraf yaslanarak geceledikten sonra, Elbiselerinin sırttaki damarların kanıyla kırmızıya boyanması nefsi tatmin etti. Üstesinden gelerek ondan intikamımı aldım. Aklını da, Kale sahipleri olan Neccaroğullarının ileri gelenlerine taşıttım. Uğradığım haksızlığı çözümledim ve intikamıma erdim. Putlara da ilk dönen bir kimse oldum.

787. Kabas b. Eşyem
Kabas b. Eşyem b. amir b. el-Mülevvah b. Yamer -O Şeddahdır.- b. Avf b. Kab b. amir b. Leys. Müşriklerle beraber Bedirde bulunmuş olup, kendisinin o gün ile ilgili bir hatırası vardır. Daha sonra Müslüman olarak Resulallah ile beraber, bazı savaşlara katılmıştır.

788. Şebib b. Haram
Şebib b. Haram b. Mühan b. Vehb b. Lakit b. Yamer eş-Şeddah b. Avf b. Kab b. amir b. Leys. Hişam b. Muhammed b. es-Saibden onun da babasından yaptığı rivayete göre, Resulallah  ile beraber Hudeybiyede bulunmuştur.

789. Vasile b. el-Eska
Vasile b. el-Eska b. Abdüluzza b. Abdüyalil b. Naşib b. Gıyere b. Sad b. Leys. “Ebu Kırsafe” olarak künyelendirilirdi. Medinenin bir nahiyesinde oturmaktayken bir gün Resulallaha  gelerek onunla beraber sabah namazını kıldı. Resulallah  ise sabah namazını kıldırdıktan sonra ashabının yüzlerine dikkatle bakardı. Vasileye yaklaşarak yüzüne baktığında, onu tanımayınca kendisine, “Sen kimsin?” dedi. O da kendisini tanıtınca, Resulallah, “Niçin geldin?” dedi. O da, “Biat etmek üzere geldim.” dedi. Resulallah , “Sevdiğin ve hoşlanmadığın şeyler üzerine mi?” buyurunca, o da, “Evet!” dedi. Bu sefer Resulallah , “Güç yetirebileceğin şeyler üzerine mi?” buyurunca, o yine, “Evet!” dedi. Bunun üzerine Müslüman olarak Resulallaha biat etti. Resulallah o sırada Tebuke çıkmaya hazırlanıyordu. Vasile ise, evine gelmekteyken, babası el-Eska ile karşılaştı. Onun durumunu görünce (öğrenince), “Demek öyle yaptın ha?” dedi. Vasile de, “Öyle!” dedi. Babası kendisine, “Vallahi seninle ebediyyen konuşmayacağım.” dedi. Bu sefer Vasile amcasının yanına gitti. O, sırtını güneşe dönmüş bir vaziyette iken ona selam verdi. Amcası da Vasileye, “Demek sen öyle yaptın ha?” dedi. Vasile de, “Evet!” dedi. Ancak o, babasından daha yumuşak bir şekilde kendisini kınayarak, “Bizden önce bu işi yapman sana uygun düşmezdi.” dedi. Bu diyalogu duyan kız kardeşi gelerek kendisine İslami usulle selam verince Vasile, “Sana bu haber nereden geldi; kardeşçiğim?” dedi. Kız kardeşi, “Ben senin amcanla yaptığınız konuşmalarınızı dinledim.” dedi. Vasile, amcasına İslamı anlatmıştı. Böylece İslam kız kardeşinin hoşuna giderek orada Müslüman oldu. Vasile kız kardeşine, “Kardeşçiğim, Allah sana hayır murad etmiştir. O halde sen ağabeyinin gazaya çıkış eşyalarını hazırla, çünkü Resulallah Tebuk gazvesine çıkma hazırlığını yapmaktadır.” dedi. Kız kardeşi de kendisine bir ölçek un hazırlayıp onu hamur yaptıktan sonra bir kovaya koyarak verdi. Ayrıca kendisine bir miktar da hurma verdi. Vasile de bunlara alarak Medineye yöneldi. Ancak Medineye geldiğinde, Resulallahın  Tebuke göçmüş olduğunu ve geride kalan bazı adamların da çıkmak üzere olduklarını gördü. Vasile Kaynuka çarşısında bağırarak, “Kim beni de terkisine bindirirse benim payım onadır.” demeye başladı. Vasile dedi ki: “Ben iyi yürüyen birisi değildim. Bu arada beni Kab b. Ucre çağırarak, “Ben seni gecenin bir bölümü ile gündüzün bir bölümünde bineğime bindiririm. Senin elin, benim elimin örneğidir; payın da benimdir.” dedi. Vasile, “Evet!” dedi. Vasile dedi ki: “Allah onu hayırla mükafatlandırsın. O, beni iki misli bineğine bindirir, hatta bunu daha da artırırdı. Ben kendisiyle beraber yerdim, o bana takdim ederdi. Sonunda Resulallah  Halid b. el-Velidi, Dumetülcendelde bulunan Ükeydir b. Abdülmelikin üzerine gönderdiğinde, Kab. b. Ucre de onun ordusu arasında çıkınca, ben de kendisiyle beraber çıktım. Biz orada büyük bir ganimet elde etmiştik. Halid onları aramızda bölüştürdü. Bu paydan bana altı genç deve düştü. Ben bu develeri Kab b. Ucrenin çadırına kadar güttüm. Oraya varınca kendisine, “Allah sana rahmet eylesin. Çık da şu develerine bak ve onları teslim al!” dedim. O da tebessüm ederek dışarı çıktı ve “Allah onları sana mübarek eylesin! Ben sefer esnasında seni bineğime bindirirken senden bir şey alayım diye bindirmemiştim.” dedi. Vasile, Ehl-i Suffedendi. Resulallah vefat edince, o da Şama çıktı. Bütün bu hadisi, bize Muhammed b. Ömer, Tebuk gazvesiyle ilgili anlatmış olduğu şeyler kapsamında anlattı. Sadece o, Vasilenin nesebini bir yere dayandırmadı. Nesebiyle ilgili bilgiyi bize Muhammed b. Hişam b. es-Saib el-Kelbi haber vermiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Vasile b.el-Eska, 85 yılında Şamda seksen dokuz yaşındayken vefat etmiştir.

790. Muaviye b. Muaviye el-Leysi
Müzeyneden olduğu da söylenir. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize el-Ala b. Ebu Muhammed es-Sekafi anlattı; dedi ki: Ben Enes b. Malikten şöyle dediğini duydum: Biz Resulallah ile beraber Tebukte iken güneş parlak, ışıklı ve nurlu bir şekilde doğmuş olup ondan önce güneşin böyle doğduğunu hiç görmemiştik. O sırada Cebrail Resulallaha vahiy getirdiğinde Resulallah kendisine, “Ey Cebrail! Neden bu gün güneşin bu kadar parlak, ışıklı ve nurlu bir şekilde doğduğunu görmekteyim?” diye sordu. Cebrail ise, “Bu gün Muaviye b. Muaviye el-Leysi Medinede vefat etmiş olup onun cenazesine Allah Teala 70.000 melek göndererek onun için istiğfar etmektedirler.” dedi. Resulallah, “Neye binaen Allah Teala bu kadar meleği gönderdi?” diye sorunca Cebrail, “O; gece, gündüz, yürürken, ayakta iken ve oturmuşken, bol, bol “Kul hüvellahü ahad”i okurdu.” dedi. Yezid dedi ki: “İster ayaktayken, ister oturmuş iken” şeklinde söylemiştir. Cebrail, “Ey Allahın Resulü! İster misiniz size yeri yaklaştırayım da onun cenaze namazını kıldırasınız?” dedi. Resulallah, “Evet!” dedi. Ravi dedi ki: Resulallah namaz kıldıktan sonra oradan döndü. Bize Basralı müezzin Osman b. el-Heysem haber verdi; dedi ki: Bize Mahbub b. Hilal el-Müzeni anlattı. O İbn Ebu Meymuneden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Cebrail inerek Resulallaha  geldi ve “Ey Muhammed! Muaviye b. Muaviye el-Müzeni vefat etmiştir. Onun üzerinde namaz kılmak ister misin?” dedi. Resulallah da, “Evet!” dedi. Bunun üzerine Cebrail, kanadını yere vurunca, önündeki ağaçlar ve tepeler yıkılarak onun Muaviye b. Muaviyenin sedyesi Resulallahın önüne getirildi. Resulallah  da böylece onun cenaze namazını kıldırırken arkasında melekler iki saf tutmuşlardı. Her bir safta da 70.000 melek bulunmaktaydı. Bunun üzerine Resulallah Cebraile, “Ey Cebrail! Bu adam bu dereceye nasıl varabildi?” diye sordu. Cebrail de, “Onun Kul hüvellahü ahadi çok severek, onu gelirken giderken, ayaktayken, oturmuşken hasılı her halü kar da çok okuduğundan dolayı…” dedi. Osman dedi ki: Bu hadisi bir adam bana anlatarak dedi ki: “Bununla ilgili sana daha fazla bilgi vermemi ister misin?” diyerek şöyle devam etti: “Cebrail Resulallaha , “Bu sure inmeden önce senin ümmetin hakkında hep endişe içindeydim.” dedi.