753. Siba b. Urfuta el-Gıfari
Resulallah , Dumetülcendel gazvesine, daha sonra da Hayber gazvesine çıktığında Medinede onu kendi yerine vekil olarak bırakmıştır.
754. Ebu Seriha
Esas adı Huzeyfe b. Ümeyye b. Esid b. el-Ağveş b. Vakıa b. Haram b. Gıfardır. Kendisinin Resulallah ile beraber bulunduğu ilk olay, Hudeybiye antlaşmasıdır. Ebu Bekir es-Sıddıkten (r) rivayette bulunmuştur.
755. Cehcah b. Said
Cehcah b. Said b. el-Gıfari, Nebi ile beraber el-Müreysi gazvesinde bulunmuştur. Muhacirlerin fakirlerinden olup, Ömer b. el- Hattabın işçisi idi. Ensarın antlaşmalılarından olan Sinan b. Veber el- Cüheni ile Müreysi gününde kuyudan su çekme konusunda tartışan kişidir. O gün her ikisi su alma konusunda anlaşmazlığa düşerek tartışmışlar, her birisi kendi kabilesini, kendisini savunması için çağırmıştı. Sinan b. Veber, Salimoğullarının antlaşmalısı olduğundan Ensarı çağırmış, kendisi de, “Hey Kureyş!” diye bağırmıştı. Bu sırada, Abdullah b. Übey de, “Eğer Medineye dönersek, şerefliler, düşükleri oradan çıkartacaktır.” dedi. Zeyd b. Erkam da Abdullah b. Übeyin bu sözünü Resulallaha iletti. Zeydin sadakatini onaylayıcı, İbn Übeyi ise yalanlayıcı mahiyette ayet indi. Bize Abdullah b. Abbas b. İdris haber verdi. O Ubeydullah b. Ömerden, o da Nafiden şöyle dediğini rivayet etti: Osman b. Affan konuşmaktayken, Cehcah ayağa kalkarak, sopayı elinden alarak dizlerinin üzerinde kırdığında, ondan dizine bir kıymık battı ve dizinde bir kaşıntının meydana gelmesine neden oldu. İbn Sad dedi ki: “Abdullahın bu hadisi kendisine arz olunmakla beraber, onu başkasından duymadım.” dedi.
756. Ebu Basra el-Gıfari
Ebu Basra el-Gıfari, Resulallah ile beraber, Hayberde bulunup, Resulallahın kendilerine yirmi vesk (ölçek) tahsis ettiği kimselerden birisidir.
757. Basra b. Ebu Basra el-Gıfari
Resulallah ile arkadaşlık yapmış olup ondan hadis rivayet etmiştir.
758. Humeyl b. Basra
Ebu Basra el-Gıfarinin oğlu olup Resulallah ile arkadaşlık yapmış, o da kendisinden hadis rivayet etmiştir.
759. Vehb b. Huzeyfe el-Gıfari
O da Resulallah ile arkadaşlık yaparak ondan hadis rivayet etmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. Bilal ve Ebu Bekir b. Abdullah anlattılar. Onlar Amr b. Yahya el- Maziniden, o Muhammed b. Hibbandan, o amcasından, o Vehb b. Huzeyfeden, o da Nebi den şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Sizden biriniz, meclisteki yerinden kalkıp tekrar dönerse, öncelikli olarak kendisi oraya oturma hakkına sahiptir.”
760. Kays Ebüs-Salt el-Gıfari
Kendisi Gayka adı verilen bir bölgede ikamet etmekteydi. Müşrikler Hendekten döndüklerinde Müslüman oldu. Daha önce el-Haris b. Hişam b. el-Muğirenin samimi bir dostu idi. el-Haris Bedirde mağlubiyet yaşanmasından sonra onun yanına uğrayarak kendisini bir deveye bindirmiş, bir kölesini başka bir deveye bindirerek Mekkeye getirinceye kadar kendisine refakat etmiştir. Müşriklerle beraber Uhuda yöneldiğinde el-Haris ile karşılaşmış kendisine hediyeler vermiştir. Allahın, ikisini de İslama hidayet edinceye kadar ilişkilerini devam ettiriyorlardı. Sonuçta Müslüman olduklarında dediler ki: “Bizi İslama hidayet eyleyen Allaha hamd olsun. O bizi, içinde bulunduğumuz bu batıl yolda da bırakabilirdi.”
761. abil-lahm el-Gıfari
Onun asıl adı, el-Huveyris b. Abdullah b. Halef b. Malik b. Abdullah b. el-Haris b. Gıfardır. Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi dedi ki: abil-lahmın dedesi Halef b. Maliktir. O, putlar adına kesilmiş olan hayvanların etinden yemediği için kendisine, “Etyemez” anlamında “abillahm” denilmiştir. el-Huveyris b. Abdullah Resulallah ile beraber Huneyn savaşında bulunduğu sırada öldürülerek şehit edilmiştir.
762. abillahmın Mevlası Umeyr
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O, Futayr el-Harisiden, o Haram b. Sad b. Muhayyiseden şöyle dediğini rivayet etti: abillahmın mevlası Umeyr, henüz köle iken azat edilmeden önce Resulallah ile beraber Hayberde bulundu. Bu sırada oranın ganimetlerinden kendisine pay verilmedi. Ancak Resulallah ona ev eşyaları verdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Musa b. Muhammed b. İbrahim b. el-Haris et-Teymi anlattı. O babasından, o da abillahmın mevlası Umeyrden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Resulallahın Arefe gecesi; iki avucunu birleştirip onlara bakarak ve yüzüne yaklaştırarak dua ettiğini gördüm.
763. Abbad b. Halid el-Gıfari
Bana Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. el- Haris b. Ubeyd anlattı. O Kusa yaşlılarından ve Gıfaroğullarının mevlası olan dedesi Ubeyd b. Ebu Ubeydden şöyle dediğini rivayet etti: Ben Abbad b. Halid el-Gıfarinin şöyle dediğini duydum: “Hudeybiye anlaşması gününde suyun hissedarı olarak kuyuya inen ben idim.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Abbad muhtaç bir kişi olarak Resulallahtan ayrılmazdı.
764. Umare b. Ukbe
Abbad b. Müleyl el-Gıfarinin oğludur. Resulallah ile beraber Hayberde bulunmuş, o sırada Hayber halkından Zeyyal adında olan bir Yahudi, Müslüman safından kendisiyle mübareze edecek birisini çağırdı. Bunun üzerine Umare ortaya çıkarak onun üzerine yürüdü ve “Al sana! Ben Gıfarın genciyim!” diyerek kafasına bir kılıç darbesi indirerek onu öldürünce halk, “Umarenin cihadı boşa gitti.” dedi. Bu durum Resulallaha ulaşınca, “Bunda bir sakınca yoktur. Hatta o, bundan dolayı mükafatlandırılır ve övülür.” dedi.
765. Eyma b. Rahada
Eyma b. Rahada b. Hurbe b. Hilaf b. Harise b. Gıfar. Gıfaroğullarının liderliği onlara nispet edilir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdurrahman b. Haris b. Ubeyd anlattı. O dedesinden, o da Ebu Rühm el-Gıfariden şöyle dediğini rivayet etti: Onlar Hudeybiyeye giderken Ebvada konakladıklarında, Eyma b. Rahada, oğlu Hufaf b. Eyma ile bazı kesimlik develer, yüz koyun ve süt yüklü iki deveyi Resulallaha gönderdi. Nihayet Hufaf Resulallaha ulaştığında, “Babam, bu kesimlik develeri, bu koyunları ve bu sütü size hediye olarak benimle gönderdi.” dedi. Resulallah , “Ne zaman buraya gelerek konakladınız?” diye sordu. O da, “Kısa bir süre önce buraya geldik. Bizim bir suyumuz vardı, onunla hayvanlarımızı sulardık. Fakat o su çekilince, buradaki kuyuların suyuyla onları sulamaktayız.” dedi. Resulallah , “Peki, bu beldeyi nasıl görüyorsunuz?” dedi. O da, “Burası, develerini doyurabilir, ancak aynı şey koyunların için söylenemez.” dedi. Resulallah hediyelerini kabul etti. Koyunların arkadaşları arasında paylaştırılmasını emretti. Oradakiler süt tükeninceye kadar bardak bardak içtikten sonra Resulallah , “Allah sizlere bereketini ihsan eylesin!” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Said b. Ata b. Ebu Mervan el-Eslemi anlattı. O babasından, o da dedesinden şunu rivayet etti: Resulallah Mekke fethine çıkmak istediğinde, Eyma b. Rahada ile Ebu Rühm b. Külsum b. el-Husaynı, Gıfaroğullarıyla Damraoğullarına göndererek onların Medineye, yanına gelmelerini istedi. Muhammed Ömer dedi ki: Eyma b. Rahadanın Müslüman olması, Hudeybiye anlaşmasına yakın bir zamana rastlamaktaydı. Eyma, Gayka denilen yerde ikamet etmekteydi. Sık, sık Medineye gelerek Gaykaya dönerdi. Gayka ise, el-Fer ile es-Sukya arasında yer almaktaydı.
766. Oğlu Hufaf b. Eyma b. Rahada
Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O Zeyd b. Eslemden, o babasından, o da Hufafın kızından şunu rivayet etti: Hufaf b. Eyma, Gıfaroğullarından Araplar arasında Resulallahın Tebuk seferine çıkmak istediği sırada kendisine gelip, sefere gitmemek için mazeret bildirip de, mazeretleri Allah tarafından kabul edilmeyen Araplar arasında yer alanlardan birisidir. Hufaf, Resulallahtan rivayette bulunmuştur.
767. Kab b. Umeyr el-Gıfari
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah anlattı. O da ez-Zühriden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Kab b. Umeyr el-Gıfariyi, 8. yılının Rebiülevvel ayında, on beş kişilik bir grup arasında bir seriyyeye gönderdi. Şam topraklarından olan Zatü Atlaha geldiklerinde, halk onlardan haberdar olup onların etrafında bir araya gelerek onlarla savaştılar. Seriyyeye katılanlardan bir kişi hariç, diğerlerinin hepsini öldürdüler. O kurtulan kişi de Resulallaha gelerek durumu kendisine bildirdi. Bu duruma Resulallahın canı çok sıkıldı. Bunun üzerine onların üzerine yürümek istediğinde, kendisine başka bir yere gittikleri bildirilince bundan vazgeçti.
768. Hazim b. Harmele el-Gıfari
Bize Muhammed b. Man el-Gıfari haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. Said haber verdi. O Hazim b. Harmelenin mevlası Ebu Zeynebten, o da Gıfaroğullarından Hazim b. Harmeleden şunu rivayet etti: Kendisi, Resulallahın yanından geçerken, Resulallah onu çağırdı veya onun tarafından çağırıldı. O da, gelince, Resulallah kendisine, “Ey Hazim! La havle ve la kuvvete illa billah sözünü çok tekrarla! Zira bu söz Cennet hazinelerinden bir hazinedir.” dedi.
769. Kuheyd el-Gıfari
Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana Abdülaziz b. el-Muttalib anlattı. O kardeşi el-Hakemden, o babasından, o da Kuheyd el-Gıfariden şöyle dediğini rivayet etti: Birisi Resulallaha , “Bana haddini bilmez birisi saldırırsa, ne yapmalıyım?” diye bir soru sordu. Resulallah da, “Ona üç sefer hatırlat ve hatırlamasını tavsiye et. Eğer yine de saldırganlığına devam edecek olursa, o zaman kendisiyle savaş! Bu durumda o seni öldürürse, Cennettesin, eğer sen onu öldürürsen, o Cehennemdedir.” dedi.
770. Abdullah b. Tahfe
Bazıları da kendisine “Tahfe ( ) demişlerdir. Bize Yezid b. Harun haber verdi. O İbn Ebu Zibden, o el-Haris b. Abdurrahmandan, o da Ebu Selemeden, el-Haristen şöyle dediğini rivayet etti: Ben, Ebu Selemenin yanında oturmaktayken, Abdullah b. Tahfenin bir oğlu kendisine uğradı. Ebu Seleme kendisine, “Bana babanın haberini (hadisini) anlatmayacak mısın?” dedi. O da, “Babam Abdullah b. Tahfe bana şunu nakletti: Kendisi Resulallahın yanına geldiğinde orada birçok misafir bir araya gelmişti. Resulallah , “Her bir kişi, beraber oturduğu arkadaşına dönsün!” dedi. Bunun üzerine, ben Resulallahın yanına oturmuş olduğumdan ben de ona döndüm. Resulallah içeri girdiğinde, “Ey Ayşe, akşam yemeğinde ne var?” dedi. O da, “İftara senin için hazırladığım yağ, süt karışımı birazcık hurma var.” dedi. Resulallah , “Onu getir!” dedi. Ayşe onu getirince, dua eder gibi onu ağzına doğru yaklaştırdı. Sonra bize “Buyurun yeyin!” dedi. Biz de, arta kalana hep bakıncaya kadar yemeye devam ettik. Daha sonra Ayşeye, “İçecekten ne var?” dedi. Ayşe, “İftara hazırladığım birazcık süt var.” dedi. Resulallah , “Onu getir.” dedi. Ayşe onu getirince; yine dua eder gibi ağzına yaklaştırdı; ondan biraz içtikten sonra, “Buyurun için!” dedi. Biz de arta kalana bakıncaya kadar onu içmeye devam ettik. Daha sonra Resulallah , “İsterseniz burada kalır; dilerseniz, Mescide gidebilirsiniz.” dedi. Biz de Mescide giderek orada geceledik. Sabaha doğru, bir adamın, “Namaz! Namaz!” diyerek halkı uyandırdığını gördüm. Daha sonra, ben yüz üstü uzanmışken yanıma gelerek ayağıyla karnıma dürttü ve “Bu yatış, Allahın hoşlanmadığı bir yatış şeklidir.” dedi. Kafamı kaldırınca, bir de gördüm ki, bu kişi, Resulallah imiş!” Muhammed b. Ömer dedi ki: Abdullah b. Tahfe, Ashab-ı Suffeden olup, Gayka ve Safrada otururdu.
771. Halid b. Seyyar
Halid b. Seyyar b. Abduavf b. Maşer b. Bedir b. Uhaymis b. Gıfar. Yanında Hassan el-Eslemi olduğu halde, Resulallahın kurbanlıklarını Mekkeye götüren kişidir. Onun dedesi ise, Maşer b. Bedirdir ki, Ficar savaşında en-Nasrinin ayağından vurduğu kişidir.
772. Nadle b. Amr el-Gıfari
Kendisi, el-Arc ile es-Sukya arasında yer alan et-Talub denilen yerde ikamet ederdi. Burası, es-Sukya ile el-Münbecis bölgesinde bulunan el- Beride dokuz mil mesafededir.
773. el-Hakem b. Amr
el-Hakem b. Amr b. Mücedda b. Hizyem b. el-Haris b. Nüayle b. Müleyl b. Damra b. Bekir. Nüayle, Gıfar b. Müleylin kardeşidir. Vefat edinceye kadar Resulallah ile arkadaşlık yapmış olup, Resulallahın vefatından sonra, Basraya yerleşmiştir. Ziyad b. Ebu Süfyanın kendisini Horasana vali olarak tayin etmesi üzerine, oraya intikal etti. Bize Yusuf b. el-Ezrak haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan anlattı. O da el-Hasandan şunu rivayet etti: Ziyad, el-Hakem b. Amrı Horsana vali olarak gönderdi. Allah onlara fetih nasip edince birçok mallara kavuştular. Bunun üzerine Ziyad kendisine mektup göndererek şunları yazdı: “Emirül-Müminin bana mektup göndererek sarı ve beyazı seçmemi emrettikten sonra, Ganimet malı olarak ne altın ve ne de gümüşleri halk arasında taksim etme! diye uyarıda bulundu.” Kendisi de Ziyada mektup yazarak, “Sana selam olsun. Daha sonra… Bana Emirül-mümininin mektubunu hatırlatmışsın. Şayet yer ile gök bir kulun başında bir araya gelip onun kafasını sıkıştırıp o da Allahtan sakınırsa, Allah ona, onlardan bir çıkış yolu gösterecektir. Sana selam olsun.” Daha sonra, halkı çağırarak, “Yarın ganimetlerinizin başına giderek onu kendi aranızda bölüşün!” dedi. Bize Ali b. Muhammed el-Kureşi haber verdi; dedi ki: el-Hakem b. Amr, 50 yılında vefat edinceye kadar Horasanda kaldı. Muhammed b. Sad dedi ki: Hişam b. Muhammed b. es-Saib el-Kelbi dedi ki: Eslem b. Züra el-Kilabi Horasana vali olarak tayin edilince kendisine, orada bazılarının öldüklerinde değerli mallarının da kendileriyle beraber gömüldüğü hatırlatılınca, o kabirlerin açılmasını emretti. Bunun üzerine Beyhes b. Suheyb el-Cermi şöyle dedi: Hatırımız için el-Gıfarinin kabrine dokunma! Başka bir kabirde aramaya çalış, Enli taşlar altında bir altın var mıdır diye bakmak için, (Kabirdeki) kemikleri bir tarafa bırakan kişi, -Zoruna gitmesin- mezar soyguncusunun ta kendisidir. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan anlattı. O da el-Hasandan şunu rivayet etti: Ziyad, el-Hakem b. Amrı Horasana vali olarak tayin ettikten sonra, el- Hakem orada gazaya çıktı ve birçok ganimetler elde etti. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize es-Samed el-Ezdi anlattı. O babasından, o da el-Hakem b. Amr el-Gıfariden şöyle dediğini rivayet etti: Ben ve kardeşim Rafi b. Amr, Ömer b. el-Hattabın huzuruna girdik. Bu sırada benim sakallarım kınaya yakılmış, kardeşimin sakalları ise, vers ve zaferan ile boyanmış durumda idi. el-Hakem dedi ki: Ömer benim sakalım için, “İşte bu şekildeki bir sakal kınası, İslami bir sakal kınalamasıdır.” Rafiin sakalı için ise, “Bu da bir imani sakal kınalamasıdır.” dedi. Ravi dedi ki: “Kendisine sakalın siyaha boyanması sorulduğunda bundan hoşlanmamıştı.
774. Kardeşi Rafi b. Amr el-Gıfari
Resulallah ile arkadaşlık yapmış olup, kendisinden, Amr b. Süleym ve başkaları kendisinden rivayette bulunmuştur. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Mutemir b. Süleyman anlattı; dedi ki: el-Hakem b. Amr el-Gıfarinin oğlunun oğlundan (torunundan) şöyle dediğini duydum: Bana dedem anlattı. O Amcam Ebu Rafi b. Amr el-Gıfariden şöyle dediğini rivayet etti: Ben küçüklüğümde, hurma düşürmek üzere ağaca taş atardım. Resulallaha , “Şurada ağaçlarımıza taş atan bir çocuk var.” denildi. Resulallah bana, “Çocuk, neden hurma ağaçlarına taş atıyorsun?” dedi. Ben de, “Düşürdüğüm hurmaları yemek için.” dedim. Resulallah , “Taş atarak düşürme, alta düşmüş olanlardan ye!” dedi. Resulallah onun başını okşayarak, “Allahım, onun karnını doyur!” dedi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el- Muğire anlattı; dedi ki: Bize Humeyd b. Hilal anlattı. O Abdullah b. es-Samitten, o da Ebu Zerden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah , “Benden sonra ümmetimden öyle bazıları gelecektir ki, veya “bazıları olacak ki”, okudukları Kuran boğazlarını geçmeyecektir. Onlar, okun yaydan fırladığı gibi, süratle dinden çıkacaklar ve bir daha da ona dönmeyeceklerdir. Onlar, halkın ve mahlukatın en şerlisidirler.” dedi. Süleyman dedi ki: Ben, daha çok, “Onların simaları, dazlaklara benzer.” dediğini zannettim. Abdullah b. es-Samit dedi ki: Ben, el-Hakem b. Amr el- Gıfarinin kardeşi, Rafi b. Amr el-Gıfari ile karşılaştığımda kendisine, “Şu Ebu Zer el-Gıfarinin hadisinin mahiyeti nedir?” diye sorarak o hadisi kendisine anlattım. O da, “Bundan senin hayretine giden şey nedir? Ben de o hadisi Resulallahtan duydum.” dedi.