737. Resulallahın Mevlası Sevban
Bu zat, Serat halkından olup, “Ebu Abdullah” olarak künyelendirilmiştir. Resulallah kendisini azat edince, vefat edinceye kadar hep kendisiyle beraber kalmıştır. Resulallah vefat edince Şama doğru yönelerek Hımsa yerleşmişti. Orada kendisine ait bir sadaka evi vardı. Orada Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti döneminde 54 yılında vefat etmiştir. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak haber verdi. O el-Abbas b. Abdurrahman b. Minadan, o Abdurrahman b. Yezid b. Muaviyeden o da Resulallahın mevlası Sevbandan şöyle dediğini rivayet etti. Yine bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Zib anlattı. O Muhammed b. Kaystan, o Abdurrahman b. Yezid b. Muaviyeden, o da Sevbandan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah , “Kim bana olan dostluğundan garanti verirse, ben de ona Cennet garantisi veririm.” dedi. Bu sırada Sevban dedi ki: “Ey Allahın Resulü ben garanti veririm.” dedi. Bunun üzerine Resulallah , “Kimseden bir şey isteme!” dedi. Ravi dedi ki: Bazen olurdu ki, Sevbanın kırbacı düşüp de, birisi onu yerden alarak kendisine vermek istediğinde, Sevban onu kendisinden almaz, devesini ıhlayarak onu bizzat kendisi yerden alırdı.
738. Resulallahın Mevlası Ubeyd
Ubeyd, Yezid b. Harunun, Süleyman et-Teymiden rivayet ettiği hadisin bir bölümünü Resulallahtan rivayet etmiştir; şöyle ki: “Resulallah döneminde, iki kadın oruçluyken biri diğerinin yanına gelerek beraber oturdular ve insanların etini yemeye başladılar.”
739. Resulallahın Mevlası Zeyd
Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hafs b. Ömer eş-Şenni anlattı; dedi ki: Bana Ebu Ömer b. Mürre anlattı. O da Resulallahın mevlası Bilal b. Yesar b. Zeydden şöyle dediğini rivayet etti: Ben, babamın bana dedemden bahsederken söylediklerini dinledim. O, Resulallahtan şöyle buyurduğunu duymuştu: “Kim, “Estağfirullahel-lezi la ilahe illa hüvel-Hayyel-Kayyum ve etubü ileyh” derse, savaş günü cihattan kaçmış dahi olsa, onun günahları bağışlanır.”
740. Resulallahın Mevlası Hişam
Bize Süleyman b. Abdullah er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Eyyub er-Rakki anlattı. O Süfyandan, o Abdülkerimden, o Ebüz-Zübeyrden, o da Resulallahın mevlası Hişamdan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Adamın biri Resulallaha gelerek, “Ey Allahın Resulü! Benim karım kendisine el uzatanların elini geri çevirmez.” dedi. Resulallah kendisine, “O halde onu boşa!” dedi. Adam, “Ama ondan hoşlanıyorum” dedi. Resulallah, “O zaman ondan yararlan!” dedi.
741. Resulallahın Mevlası Sefine
Adı Mihran olup, Bedevilerin yanında doğanlardandır. Bize Ubeydullah b. Musa, Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi, Affan b. Müslim, Kesir b. Hişam ve Yakup b. İshak el-Hadrami haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Said b. Cümhandan, o da Sefineden şöyle dediğini rivayet etti: “Beni Ümmü Seleme satın aldıktan sonra azat ederken hayatta kaldığı müddetçe Resulallaha hizmet etmemi şart koştu.” Affan hadisinde, Hammad b. Selemeden o da Said b. Cümhandan şöyle dediğini rivayet etti: “Bize Ebu Abdurrahman Sefine anlattı.” Biz el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Haşrec b. Nübate anlattı; dedi ki: Bize Said b. Cümhan anlattı; dedi ki: Sefineye adının ne olduğunu sordum; o da, “Sana söylecek değilim.” dedi. Daha sonra, “Resulallah , benim adımı, Sefine olarak koydu.” dedi. Ben de, “Neden adını Sefine olarak koydu?” diye sordum. O da dedi ki: “Bir gün Resulallah arkadaşlarıyla beraber sefere çıkmışken, arkadaşlarının eşyaları kendilerine ağır gelince, Resulallah bana, “Abanı yay!” dedi. Ben de abamı yayınca; onlar eşyaları o abamın üzerine koyarak bana yüklediler. Bu durumda Resulallah bana, “Onları taşı, zira sen ancak bir gemisin sefine.” dedi. Sefine dedi ki: “Eğer o gün bana bir, iki, üç, dört, beş, altı, hatta yedi deve yükü bana yüklemiş olsalardı, ben onların hepsini rahatlıkla kaldırabilirdim. Sadece o yükler kaba gözükürdü.” Bize Yakup b. İshak el-Hadrami haber verdi. O da Hammad b. Selemeden şöyle dediğini rivayet etti: Bana Said b. Cümhan anlattı; dedi ki: Sefineden şöyle dediğini duydum: Resulallah ile beraber bir gazvede iken arkadaşlarım eşyalarını üst üste sırtıma koydular. Resulallah da “Sen, bir sefinesin (bir gemisin).” dedi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi. O Üsame b. Zeydden, o Muhammed b. el-Mükendirden, o da Sefineden şöyle dediğini rivayet etti: Arkadaşlarla beraber bir gemiye bindikten bir müddet sonra gemi denizde parçalanınca, bir parçaya tutunarak bir adacığa kadar geldiğimde, orada bir aslanla karşılaştım. Ona, “Ben Resulallahın mevlasıyım.” dediğimde aslan, başını salladı ve yan tarafıyla bana dokunarak bana yol gösterdi. Yola girdikten sonra aslanın homurdandığını duyunca kendisinin benimle vedalaşmak istediğini anladım.” dedi.
742. Resulallahın Mevlası Ebu Mevhibe
Ebu Mevhibe, Resulallah ile beraber, el-Müreysi gazvesine katıldı. Bu sırada Ayşenin binmekte olduğu devenin yularını çekmekteydi. Ayşe dedi ki: “O, salih düzgün bir adamdı.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize İshak b. Yahya b. Talha anlattı. O Amr b. Şuaybtan, o babasından, o dedesinden, o da Resulallahın mevlası Ebu Mevhibeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah bana bir gece yarısı, “Ey Ebu Mevhibe! Ben el-Baki mezarlığı ehli için mağfiret dilemekle emrolundum. Sen de benimle gel!” dedi. Kendisi oraya çıkınca ben de kendisiyle beraber çıktım. Birlikte oraya varınca, oranın ehli için orada metfun olanlar için uzun uzun istiğfarda bulunduktan sonra, “Ey mezarlık halkı! Sizin içinde bulunduğunuz yeriniz, halkın içinde bulunduğu duruma nazaran size mutlu olsun. Fitneler gece karanlığı gibi peş peşe gelecektir. Bir öncekini bir sonraki takip edecektir. Bir sonraki, bir öncekinden daha kötüdür.” Resulallah daha sonra şöyle dedi: “Ey Ebu Mevhibe! Bana dünya hazineleri ile dünyada ebedi kalış verildi. Ben, bununla Rabbime ve Cennete kavuşmak arasında serbest bırakıldım.” dedi. Ben de dedim ki: “Babam-anam sana feda olsun ey Allahın Resulü! Dünya hazineleri ile dünyada kalışı, sonra da Cenneti alsaydın!” dedim. O da, “Ben Rabbime ve Cennete kavuşmayı tercih ettim.” dedi. Ravi dedi ki: Resulallah buradan döndükten sonra, hastalanarak acı çekmeye başladı, ardından da vefat etti.
743. Resulallahın Mevlası Yesar
Yesar, Ireynilerin Resulallahın Zülcedrde bulunan süt develerine saldırı düzenlediklerinde, develeri otlatmaktayken; kendisinin ellerini ve ayaklarını kestikleri, diline ve gözlerine diken batırarak (işkenceyle) öldürdükleri kişidir. Ireyniler, böylece Yesarı etkisiz hale getirdikten sonra, develeri Resulallahın develerini önlerine katıp rahat bir şekilde götürmüşlerdi. Bu sırada, Amr b. Avfoğullarından bir kadın, merkebine binmiş olarak buradan geçerken Yesarın bir ağaç altında bu şekilde öldürülmüş olarak bırakıldığını görünce, kendi kavmine dönerek durumu onlara bildirdi. Onlar da bunun üzerine Yesarın bulunduğu yere doğru gidip onu ölmüş vaziyette bulunduğu yerden kaldırarak Kubaya getirdiler. Resulallah , bunun üzerine Kürz b. Cabir el-Fihriyi bunların üzerine gönderdi. Kürz de, onlara ulaşıp onları yakalayarak Resulallaha getirdi. Resulallah da o sırada, ez-Zeğabe denilen sel yatağında onları karşıladı. Resulallah , bunların da kısasen burada el ve ayaklarının kesilip gözlerinin oyularak asılmalarını emretti. Bu olay, 6. yılın Şevval ayında vuku bulmuştu.
744. Resulallahın Mevlası Midam
Midam siyahi olup onu, Rifaa b. Zeyd b. Vehb el-Cüzami Resulallaha hibe etmişti. O, Resulallah ile beraber sefere çıkar, Resulallahın bineğini kendisi hazırlardı. Bir ara Vadilkura denilen yerde Resulallahın bineğinin eğerini bağlamaktayken serseri bir ok ona isabet ederek ölümüne neden oldu. Bu durum karşısında halk onunla ilgili olarak, “Cennet ona kutlu olsun.” dedi. Resulallah ise, “Nefsim kudret elinde olan Allaha yemin ederim ki, Hayber ganimetlerinden hissesine düşmediği halde aldığı bir örtü bile varsa, kıyamet gününde onun üzerinde ateş olarak yanacaktır.” dedi.
745. Resulallahın Hadimi Ebu Sellam
Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Misar b. Kidam anlattı. O Ebu Ukayldan, o Sabıktan, o da Resulallahın hadimi Ebu Sellamdan Resulallahın şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Kim sabahlarken ve akşamlarken, Ben Allaha, Peygamber olarak Muhammede , din olarak da İslama razı oldum. derse, kıyamet gününde Allahın da kendisini razı etmesine hak kazanır.” dedi.
746. Resulallahın Mevlası Ebu Dumeyre
Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys el-Medeni haber verdi; dedi ki: Bana Hüseyin b. Abdullah b. Ebu Dumeyre şunu anlattı: Resulallahın Ebu Dumeyreye yazmış olduğu mektup şöyle idi: “Bismillahirrahmanirrahim… Allahın Resulü Muhammedden, Ebu Dumeyre ve ailesine… Onlar bir Arap ailesi iken, Allahın Resulüne lütfettiği ganimetten idiler. Resulallah onları azat etti. Daha sonra Resulallah , bu aileyi istedikleri takdirde gidip kavmine katılmak ile Resulallah ile beraber kalarak onun aile halkından olmak seçenekleri arasında serbest bıraktı. O da Allah ve Resulünü tercih ederek Müslüman oldu. Bu durum karşısında Müslüman olarak Allah ve Resulünü tercih ettiler. Böyle olunca, kim onlarla buluşursa, onlara iyilikten başka bir şeyi dokunmasın. Onlarla karşılaşan bir kimse, hayırdan başka bir şey tavsiye etmesin!” Bu yazıyı Übey b. Kab kaleme almıştır. İsmail b. Ebu Üveys dedi ki: “O (Ebu Dumeyre), Resulallahın azatlılarından biri olup Himyer halkındandır. Bu aileden bir grup kişi, yolculuk esnasında karşılarına soyguncular çıkarak ellerindeki tüm eşyalarını aldılar. Ancak, yanlarında bulundurdukları bu yazıyı çıkarıp onlara göstererek içeriğini kendilerine anlatınca soyguncular, ellerinden aldıkları tüm eşyalarını iade ederek bir daha da karşılarına çıkmadılar. Ebu Dumeyrenin evladından olan Hüseyin b. Abdullah, bir gün Halife el- Mehdinin yanına gelip, kendisine Resulallahın bu yazısını gösterince Mehdi, bu mektubu öperek gözlerinin üzerine koymuş ve kendisine 300 dinar vermiştir.”
747. Yesar el-Habeşi
Yesar, Yahudi amirin kölesi olup, onun davarını otlatmakta idi. Resulallah Haybere gelince, gönlüne İslam sevgisi girdi ve davarını güderek Resulallahın yanına gelip, “Ey Muhammed; sen neye davet ediyorsun?” dedi. Resulallah da, “Allahtan başka ilah olmadığına ve benim de Onun elçisi olduğuma tanıklık yapman suretiyle seni İslama davet ediyorum.” dedi. O, “Böyle yaparsam bana ne var?” diye sorunca Resulallah , “Eğer bu durum üzere sabit durursan, sana Cennet var.” dedi. Bunun üzerine Yesar Müslüman olarak, “Bu davarım bana emanettir.” dedi. Resulallah da, “Onları askerler arasından çıkar ve onlara seslenerek arkalarından çakıl taşı atıp onları gönder!” dedi. O da öyle yapınca, koyun sürüsü onun efendisinin evine kadar gitti. Yahudi bu durum karşısında kölesinin Müslüman olmuş olduğunu anladı. Ali bir gün elinde sancak olduğu halde çıkınca bu siyahi köle de onunla beraber giderek bir müddet savaştıktan sonra burada öldürülerek şehit oldu. Onun cenazesi, asker çadırlarından birine alındı. Resulallah , onun başucuna gelerek, “Bu siyahi köleye Allah ikramda bulunarak onu hayra yönlendirdi. Ben onun başucunda iri gözlü iki huri gördüm.” dedi.