735. Iyad b. Ganm b. Züheyr
Iyad b. Ganm b. Züheyr b. Ebu Şeddad b. Rebia b. Hilal b. Üheyb b. Dabbe b. el-Haris b. Mihr. Iyad, Hudeybiye anlaşmasından kısa bir zaman önce Müslüman oldu. Resulallah ile beraber Hudeybiye anlaşmasında bulundu. O sırada beraberinde, Ümmül-Hakem bt. Ebu Süfyan b. Harb b. Ümeyye b. Abdüşems de bulunmaktaydı. “Kafirlerin ismetlerine yapışmayın!” mealindeki ayet inince, Iyad b. Ganm el-Fihri, Ümmül- Hakem bt. Ebu Süfyanı o gün boşadı. Daha sonra onu Abdullah b. Osman es-Sekafi nikahladı. Abdurrahman b. Ümmül-Hakem adını verdikleri bir oğlu oldu. Bize Muhammed Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O İshak b. Abdullah b. Ebu Ferveden o da Mekhulden şöyle dediğini rivayet etti. Yine bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Musab b. Sabit anlattı. O da Ömerin Mevlası Nafiden şöyle dediğini rivayet etti. Yine bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdurrahman b. Ebüz-Zinad anlattı. O da Musa b. Ukbeden şöyle dediğini rivayet etti. Yine bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Ebu Sebre anlattı. O Akil b. Halidden, o da ez- Zühriden rivayet etti. Bazılarının hadisi diğerlerinin hadisine karıştı. Dediler ki: Ebu Ubeyde b. el-Cerrah vefat etmeden önce, uhdesindeki görevle ilgili olarak Iyad b. Ganmı, salih bir kişi olarak yerine vekil bıraktı. Ebu Ubeyde b. el-Cerrahın vefat haberi Ömere gelince, defalarca, “İnna lillah ve inna ileyhi raciun” diyerek rahmet diledikten sonra Ebu Ubeydeyi kastederek, “Senin yerini kimse tutamaz.” dedikten sonra, “Yerine kimi bıraktı?” diye sordu. Onlar da, “Iyad b. Ganmı bıraktı.” dediler. Ömer de onun valiliğini onayladıktan sonra, kendisine mektup yazarak, “Seni Ebu Ubeyde b. el- Cerrahın uhdesindeki valilik göreviyle görevlendirdim. Bu itibarla Allahın üzerine hak kıldığıyla amel et!” dedi. Böylece Allahın emir ve nehiylerine dair kendisine uzunca bir mektup yazdı. Iyad b. Ganm, hoşgörülü bir adamdı. Başkasının hakkına tecavüz etmeksizin kendi malından muhtaçlara maddi yardımda bulunurdu. Zaman olurdu ki, yanına bir köle gelerek kendisine, “Yiyecek bir şeyimiz yok.” dediği zaman, üzerindeki elbisesini çıkararak, bunu al götür sat parasıyla hemen un al!” derdi. Bu durum karşısında, “Sübhanallah! Elbiseni sattırmadan evinin bir köşesindeki şu maldan beş dinar kadar bir tutarı, yarına kadar karz olarak alsaydın olmaz mıydı?” denildiğinde, “Elimi bir kobra yılanının deliğine sokup onun elimi sokması, benim için söylediğiniz şeye tamah etmekten daha sevimlidir.” demiştir. Böylece rızkı maaş zamanı gelip de durumu iyileşinceye kadar, kendi malından bir şeyi bir şeyle değiştirerek geçinirdi. Maaşını aldığı zaman onu gören, kendisini zengin durumda görürdü. Ayrıldıktan birkaç gün geçtikten sonra tekrar yanına gelen bir kişi yanında tek bir dirhem bile bulamazdı. Iyad, bu tutumundan ötürü Ömerin yanında çok eleştirilerek, “Iyad savurgan olup elinde hiçbir şey tutmamaktadır. Halid b. el-Velidi de sizden habersiz halka mal verdiğinden dolayı azletmiştin.” denildiğinde Ömer, “Iyadın cömertliği elindeki kendi malı ile ilgilidir. Allahın malına varınca, orada durmaktadır. Bununla beraber, ben Ebu Ubeyde b. el-Cerrahın vekil bıraktığı bir valiyi azledecek değilim. O, Iyadda sevdiği tüm güzel hasletleri gördüğünden, ısrarla onu tercih etmiştir.” dedi. Iyad b. Ganm, Hıms valisi iken Şama yönelik gazaya çıkıp ganimet elde ettikten sonra, tekrar Hımsa geri dönerdi. 18 yılında, el-Cezire, er-Ruha, Harran ve er-Rakka, onun eliyle fethedilmiştir. Buraların halkıyla anlaşma yaparak onlarla bir barış sözleşmesi düzenlemiştir. Buraların arazisine ve ekilen ürüne bakarak onlara haraç koyardı. Bu arazilerin bazıları da öşür arazisi olarak tahsisli olup, bu arazilerden öşürden başka vergi alınmazdı. Bir ara, haraç vergilerinin gönderilmesinde gecikme meydana gelince, Ömer kendisine şöyle bir mektup gönderdi: “Şüphesiz ki; haracı zamanında gönderme konusunda gecikmiş bulunmaktasın. Müslümanların haraca olan ihtiyaçlarını biliyorsun. Bu, onların düşmanlarına karşı, kendileri için bir güçtür. Onların fakir ve zayıfları için de bir geçimliktir. Benim ve beraberimdeki Müslümanların konumunu biliyorsun. Bunların hep küçük çocukları vardır. Bu nedenle kimsede yara açmadan kimsenin kalbini kırmadan ve onlardan meydana gelecek bir gevşekliğe de müsaade etmeden haraç toplamada yeni bir usul geliştir.” Ömerin mektubu gelir gelmez, haraç toplamayı o kadar sıkı tuttu ki onları güneş altında tutup kendilerinden eleştiri alacak derecede birkaç gün içinde haracı toplayıp yükleyerek Ömere gönderdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O da Musa b. Ukbeden şöyle dediğini rivayet etti: Iyad b. Ganm vali olarak atanınca, yakın aile çevresinden bir grup insan onun yanına gelerek kendisinden akrabalık bağını güçlü tutmasını ve kendilerine iyilikte bulunmasını istediler. Iyad da onları sevinçle karşılayarak, misafir edip ikramda bulundu. Bunlar, Iyadın yanında birkaç gün kaldıktan sonra, kendisiyle akrabalık bağı hakkında konuştular ve kendisini ziyaret sebebini anlatarak kendilerine iyilikte bulunmasını istediler. O da beş kişiden meydana gelen heyettekilerin her birine onar dinar verdi. Fakat onlar bunu beğenmeyerek iade edip kızarak kendisine gücendiler. Iyad dedi ki: “Ey amcaoğulları! Sizin akrabalığınızı, hakkınızı ve uzaktan gelerek çektiğiniz sıkıntılarınızı inkar etmiyorum. Lakin ben size verdiğim parayı bir kölemi ve asli ihtiyaçlarımdan olan bir malı satarak size verebildim. Bu nedenle beni mazur görün.” dedi. Onlar da, “Yemin ederiz ki, Allah seni mazur görmez, Sen Şamın yarısının valisiyken, bizi ailemize yetiştirmeyecek derecede bir para vermektesin.” dediler. Bunun üzerine, “Siz, Allah malından çalmamı istiyorsunuz. Oysa ben testereyle biçilip gemi tahtalarının rendelendiği gibi rendelenmeyi, devletin bir kuruşuna hıyanet etmeye veya bir Müslümanın ve antlaşmalı bir gayr-ı Müslimin hakkına tecavüz etmekle sırtıma bir zulüm yüklemeye tercih ederim.” dedi. Onlar da, “Biz, elinden bu geldiğinden ve imkanın bu kadar olabildiğinden dolayı seni mazur gördük. O zaman, devlet işinde bize birer görev ver! Biz de diğer insanların sana vergi verdiği gibi, vergi verir ve onların o işlerinden yararlandığı gibi yararlanırız. Sen bizim durumumuzu biliyorsun. Bize takdir edeceğin bir işten daha fazla bir şey istemeyiz.” dediler. O da, “Vallahi ben, sizin faziletli iyi birer insan olduğunuzu biliyorum. Lakin kendi akrabalarımdan bir grup insana görev verdiğim Ömere ulaşır, o da bundan dolayı beni kınar. Ben ise onun az veya çok beni kınamasına tahammül edemem” dedi. Bu sefer onlar, “Ebu Ubeydenin akrabasıyken o seni vefat etmeden önce kendi yerine vekil bırakırken Ömer, senin valiliğini onayladı. Bunun gibi sen de bizi göreve getirirsen o, bizim de görevimizi onaylayacaktır.” dediler. Iyad da, “Ömer, Ebu Ubeydenin kendisi katında benim hakkımda söylediği bir sözden dolayı, görevimi onayladı. Oysa ben Ebu Ubeyde katında kapalıydım, beni iyi tanımıyordu. Şayet benim kendimi bildiğim gibi o da beni bilmiş olsaydı, Ömer katında benden böyle sitayişkar bahsetmezdi.” dedi. Bunun üzerine bu grup, Iyad b. Ganmı kınayarak yanından ayrıldılar. Iyad b. Ganm, 20 yılında, arkasından hiçbir mal ve hiç kimseye ait bir borç bırakmadan 60 yaşındayken vefat etti.
736. Kürz b. Cabir
Kürz b. Cabir b. Huseyl b. Ehab b. Habib b. Amr b. Şeyban b. Muharib b. Fihr. Annesi Esma bt. Malik b. Vehb b. Salebe b. Vaile b. Amr b. Şeyban b. Muharib b. Şeyban b. Fihrdir. Kürz b. Cabirin Çocukları: 1. Ubeydullah: Annesi Fihroğullarındandır. 2. Amr: Bunun annesi bir ümmü veleddir. Kürz b. Cabir müşrik iken gerçekleştirdiği saldırılar vardı. Bunların birinde merada otlamakta olan Medineye ait bir sürüyü yağmalayarak önüne kattı. Bunun haberi Resulallaha ulaşınca, onu Bedire kadar takip etti. Bu gazvede Resulallahın beyaz bayrağı Alinin elindeydi. Ancak Resulallah , kendisine ulaşamayınca, Medineye döndü. Bu gaza, hicretin 2. yılının Rebiülevvel ayında gerçekleşmişti. Allah kendisine İslamiyeti lütfedince Medineye gelerek Resulallahın yanına varıp Müslüman oldu. Daha sonra Ireniyyun Iraniler Resulallahın Zülcedr denilen yerdeki süt develerini yağmalayarak onun mevlası azatlı kölesi Yesarı öldürünce, Resulallah , onların üzerine, Kürz b. Cabiri, yirmi atlıdan oluşan bir askeri müfrezenin başında gönderdi. Kürz de onların peşine düşerek onları yakalayıp Resulallaha götürdü. Ceza olarak bunlar; elleri kesilerek, gözleri oyularak ve ayakları kesilerek cezalandırıldılar. Bu olay hicretin 6. yılında meydana gelmiştir. Kürz b. Cabir Resulallah ile beraber Hudeybiye, Hayber ve Mekkenin fethinde bulundu ve burada öldürülerek şehit edildi. Çünkü, Mekkenin girişinde, Resulallahın takip ettiği yolun dışındaki bir yoldan girmeye çalışınca, bu sırada müşrikler tarafından öldürülerek şehit edildi. Ravi dedi ki: Bana ileri yaşta olan ehl-i ilimden bir adam haber verdi; dedi ki: Bana Fihroğullarından altmış yaşındaki bir adam, “Ben, Kürz b. Cabirin, Ebu Abdurrahman olarak künyelendirildiğini duydum.” dedi.