"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni temim b. Mürreden olanlar

725. Abdullah b. Ebu Bekir
Abdullah b. Ebu Bekir es-Sıddık (r) b. Ebu Kuhafe. Kuhafenin esas adı, Osman b. amir b. Amr b. Kab b. Sad b. Temim b. Mürredir. Onun annesi, Kuteyle bt. Abdüluzza b. Abdüesad b. Nadr b. Malik b. Hısl b. amir b. Lüeydir. Bu kadın aynı zamanda Esma bt. Ebu Bekirin de annesidir. Abdullah b. Ebu Bekirin çocuklarından İbrahimin annesi, Ayşe bt. İyas b. Kunfüz b. Umeyr b. Cüdan olup kendisi de Beni Temim b. Mürredendir. Abdullah b. Ebu Bekirin çocukları hep vefat ederek arkasında çocukları kalmamıştır. Abdullah, ilk Müslüman olanlardandır. Muhammed b. Sad, dedi ki: “Biz onların et-Taiften başka herhangi bir savaşa katıldıklarını duymadık. O zaman Resulallah  ile beraber Taife gitmiş, Ebu Mihcen tarafından atılan bir ok nedeniyle yaralanmıştı. Yarası bir süre devam ettikten sonra iyileşmiştir. Ancak bu yarası daha sonra tekrar nüksetmiş ve bu sebeple Resulallahın  vefatından sonra hicri 11. yılın Şevval ayında Ebu Bekir es-Sıddıkın hilafeti döneminde vefat etmiştir. Bu nedenle kendisi Taif şehitlerinden sayılmıştır. Onun kabrine Ömer b. el- Hattab, Talha b. Ubeydullah ve Abdurrahman b. Ebu Bekir inmişlerdir.”

726. Abdurrahman b. Ebu Bekir
Abdurrahman b. Ebu Bekir es-Sıddık (r) Ebu Bekirın esas adı, Abdullah b. Ebu Kuhafedir. Onun da Ebu Kuhafenin esas adı ise, Osman b. amir b. Amr b. Kab b. Sad olup Temim b. Mürreoğullarındandır. Abdurrahmanın annesi olan Ümmü Ruman ise, amir b. Uveymir b. Abdüşems b. Attab b. Üzeyne b. Sübey b. Dehman b. el-Haris b. Ganm b. Malik b. Kinanenin kızıdır. Muhammed b. Sad dedi ki: “Ben bazılarının onun Ümmü Rumanın nesebini başka birilerine bağlayarak şöyle dediklerini duydum: “Ümmü Ruman bt. amir b. amire b. Zühl b. Dehman b. el-Haris b. Ganm b. Malik b. Kinane.” Muhammed b. Sad dedi ki: “Ümmü Rumanın nesebini, bundan başka bir yere bağlayanların olduğunu da duydum.” Abdurrahman b. Ebu Bekirin Çocukları: 1. Muhammed: Kendisine, Ebu atik denilirdi. Bu nedenle onun çocuklarına da, Ebu Atikoğulları anlamında “Beni Ebu Atik” denilirdi. Onun annesi, Ümeyye bt. Adi b. Huzafe b. Sad b. Sehmdir. 2. Abdullah b. Abdurrahman, 3. Ümmü Hakim, 4. Hafsa el-Kübra: Ayşe, kardeşi Abdurrahmanın gıyabında onu, el- Münzir b. ez-Zübeyr ile evlendirmişti. Abdurrahman döndüğünde, “Kızlarım benden ayrı tutulmak isteniyor.” diyerek bu evliliği bozmak istedi. Daha sonra buna ikna olarak Ayşenin bu girişimine onay verdi. 5. Ümmü Külsum, 6. Hafsa es-Suğra: Bunların her birisinin annesi farklıydı. Dediler ki: Abdurrahman, müşriklerle beraber kendi kavminin dini üzere iken Bedirde bulundu, burada Müslümanlara karşı mübareze isteyince karşısına Ebu Bekir es-Sıddık çıktı. Ancak Resulallah  buna razı olmayarak, “Bizi kendinden hoşnut eyle!” dedi. Daha sonra Abdurrahman Hudeybiye barış antlaşması sırasında Müslüman olarak Medineye hicret etti. Resulallah  Hayberde kendisine kırk yük gıda maddesi verdi. Abdurrahman, “Ebu Abdullah” künyesiyle anılırdı. Abdurrahman, hicri 53 yılında Muaviye b. Ebu Süfyan döneminde Sad b. Ebu Vakkastan sonra vefat etti. Bize Yahya b. Abbad ile el-Hasan b. Musa haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Umare b. Ebu Ammar haber verdi; dedi ki: Abdurrahman b. Ebu Bekirin kına ve çevit otuyla saç ve sakalına kına yaktığını gördüm. Bize Veki b. el-Cerrah ile Muhammed b. Abdullah el-Esedi anlattılar. O Abdullah b. Lahik el-Mekkiden, o da İbn Ebu Müleykeden şunları söylediğini duyduğunu rivayet etti: Abdurrahman, el-Hubşi denilen yerde vefat etti ve cenazesi Mekkeye taşınarak oraya defnedildi. Ravi dedi ki: “Ayşe Medineden gelerek Abdurrahmanın başında durup, şöyle dedi: İkimiz, Cüzeyme kabilesinden olup, uzun süre beraber kalan iki arkadaş gibiydik. Öyle bir beraberliğimiz vardı ki, bizi görenler, “Bunlar asla birbirlerinden ayrılmazlar.” derlerdi. Ben ve Malik, birbirimizden ayrıldıktan sonra ise, uzun süreli beraberliğimize rağmen, sanki bir gece bile beraber kalmadık gibi geldi bana… Ayşe sözlerine şöyle devam etti: “Yemin olsun ki, eğer seni daha önce görmüş olsaydım, buraya gelerek senin kabrini ziyaret etmemiş olacaktım. Eğer seni görmüş olsaydım, sen böyle el-Hubşiden ölü olarak taşınmaz, kendi yerine defnolunmuş olurdun.” Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Eyyubtan, o da Abdullah b. Ebu Müleykeden şunları rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Bekir, kendi evinde vefat ettikten sonra, onun cenazesini omuzlarımızda taşıyarak Mekkeden altı mil uzaklıktaki bu yere götürerek defnettik. Ayşe ise o esnada hazır bulunmamaktaydı. Ayşe geldiğinde, “Kardeşimin kabrini bana gösterin.” dedi. Ona kabri gösterdiklerinde, üzerinde namaz kıldı. Ravi dedi ki: Bize Muaz b. Muaz haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn anlattı; dedi ki: Bana adamın biri anlattı; dedi ki: Abdurrahman b. Ebu Bekiri defnettiklerinde, Ümmül-Müminin Zu Tuva denilen yere gelerek orada o gün öyle yapıp (kabrinin üzerinde namaz kılıp) ayrıldı. Bunun üzerine kadının biri ona dedi ki: “Ey Ümmül- Müminin! Sen böyle yapıyorsun ha!” O da, “Sen ne yaptığımı gördün ki?” dedikten sonra, şöyle devam etti: “Bizim ciğerimiz, develerin ciğeri gibi değildir.” dedi. Sonra kabrin üzerine bir çadır kurulmasını emrettikten sonra bazı adamları kendisine vekil tayin ederek oradan ayrıldı. İbn Ömer buraya gelerek kabrin üzerine bir çadırın kurulmuş olduğunu görünce, nedenini sordu. Oradakiler kendisine durumu anlattıklarında, İbn Ömer oradaki adama, “Çadırı üzerinden sök!” dedi. Adam ise onlar beni bununla görevli olarak vekil tayin ettiler.” dedi. Ravi dedi ki: İbn Ömer, “Abdurrahmanı, sadece ameli gölgeler.” dedi. Bize Abdülmelik b. Amr Ebu amir el-Akadi haber verdi; dedi ki: Bize Nafi b. Ömer anlattı. O da İbn Ebu Müleykeden şunları rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Bekir Mekkeden birkaç mil uzaklıktaki el-Hubşide vefat etti. İbn Safvan da, kendisini Mekkeye taşıdı. Bu haber, Ayşeye ulaşınca onun, “Ben onun üzerine sadece iki durumdan dolayı üzülürüm: O, ne ikamet ettiği yerde tedavi olabildi, ne de oraya defnedilebildi.” Nafi dedi ki: “O aniden vefat etmişti.” Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys el-Medeni el-Aşa haber verdi. O Süleyman b. Bilalden, o da Alkame b. Alkameden şunu rivayet etti: Bir kadın sağlam (hastalıksız) olduğu halde Ayşenin yanına gelerek Nebinin  evinin bir kıyısında namaz kılarken, başını secdeye koyup kaldıramadan vefat etti. Bunun üzerine Ayşe, “Dirilten ve öldüren Allaha hamdolsun. Bunda Abdurrahman b. Ebu Bekir hakkında benim için bir ibret vardır.” dedi. O istirahat ettiği yerde uyumuş iken, onu uyandırmaya gittiklerinde, kendisinin vefat etmiş olduğunu görmüşlerdi. Bunun üzerine kendisine bir kötülük yapıldığına veya henüz o sağ iken acele edilerek defnedildiğine ilişkin Ayşenin kalbine bir şüphe gelmişti. Ayşe bu kadının bu şekilde vefat ettiğini görünce, bunun kendisi için bir ibret olduğunu görmüş ve buna dair kalbindeki kuşku ortadan kalkmıştı. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Bekir es-Sıddık, uyumakta olduğu bir anda vefat ettiğinde, Ayşe onun adına birkaç köle azad etti. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi. O Süfyandan, o Yahya b. Saidden, o da el-Kasım b. Muhammedden şunu rivayet etti: Ayşenin bir kardeşi yolculuk esnasında bir yerde konaklarken orada aniden vefat etmişti. Ayşe de bunun üzerine vefat eden kardeşine Allah katında fayda sağlamaya vesile olacağı temennisiyle kardeşinin kendi asli malından olan köleleri azad etti. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Said haber verdi. O da el-Kasım b. Muhammedden şunu rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Bekir, bir öğle vakti uyuduğu esnada vefat etti. Kendisinin kız kardeşi ve Nebinin  eşi Ayşe ise, Allahın onu, bunların azad edilmelerinin sevabından faydalandırması temennisiyle kardeşi namına onun asli malından olan köleleri azad etti. Ravi dedi ki: Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O İbn Cüreycden, o da İbn Ebu Müleykeden şöyle dediğini rivayet etti: Ayşe, zaman zaman bir hevdec içinde gelerek, kardeşinin kabrini ziyaret ederdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O, Mansur b. es-Safiyyeden, o da annesinden şöyle dediğini rivayet etti: Ayşenin bir kardeşi, el-Hubşi vadisinde vefat ettiğinde yerinden kaldırılmıştı. Biz de Ayşeye gelerek ona taziyede bulunduğumuzda Ayşe, “Abdurrahmanın vefat ettiği yerde defnedilmesini arzulamış olmamın hasretinden başka gönlümde bir şey hissetmiyorum.” demişti. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Nafi b. Ömer anlattı. O da İbn Ebu Müleykeden şöyle dediğini rivayet etti: Ayşe, “Ben sadece, Abdurrahmanın hastayken tedavi edilmediğine ve vefat ettiği yere defnedilmediğine üzülüyorum.” dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O, İbn Cüreycden, o İbn Müleykeden, o da el-Kasım b. Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Bekir vefat edince onun oğlu, akrabalarından hiç kimse kalmamak şartıyla, herkese bir şeyler vermek istedi. el-Kasım dedi ki: “Ben bunu İbn Abbasa anlatınca dedi ki: O, bunu kendiliğinden niye yapsın? Ya babası vasiyetinde bunu ima etmiş veya böyle yapmalarını açıkça emretmiş olabilir. dedi.” Bize Müslim b. İbrahim haber verdi, dedi ki: Bize Halid b. Ebu Osman el-Kureşi anlattı; dedi ki: Bana Eyyub b. Abdullah b. Yesar anlattı; dedi ki: Abdullah b. Ömer, Ayşenin kardeşi Abdurrahman b. Ebu Bekirin kabrine uğradığında, üzerine bir çadırın kurulmuş olduğunu gördü ve oradaki köleye, “Onu indir! Zira onu ancak kendi ameli gölgeleyebilir.” dedi. Köle de, “Eğer öyle yaparsam hanım efendim beni döver.” dedi. İbn Ömer ona, “Asla!” deyince o, çadırı üzerinden indirdi. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o da Abdullah b. Ebu Müleykeden şunu rivayet etti: Abdurrahman b. Ebu Bekir, vefat etmeden önce hiçbir insanla konuşmayacağına dair yemin etmişti. O, vefat edince Ayşe, “Benim de yeminim, Ümmü Rumanın oğlunun yemini içindedir.” dedi. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya anlattı. O İbn Cüreycden, o da İbn Müleykeden şunu rivayet etti: Kendisi, Ayşeyi, kardeşi Abdurrahman b. Ebu Bekirin kabrini ziyaret etmekten gelirken gördüğünü söyledi. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus ile el-Hasan b. Musa el-Eşyeb haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr b. Muaviye anlattı; dedi ki: Bize Urve b. Abdullah b. Kuşeyr anlattı; dedi ki: Bana İbn Ebu Müleyke anlattı; dedi ki: Ben şu iki gözümle Ayşenin kardeşinin kabrini ziyaret ederek ona selam verdiğini, orada namaz kıldığını ve onun için mağfiret dilediğini gördüm. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi; dedi ki: Bana Ebüt-Teyyah, Abdullah b. Ebu Müleykeden şöyle dediğini rivayet etti: Evimden ayrılarak Ayşenin evine gitmek istedim. O esnada kendisi, bir merkebin sırtındayken karşıma çıktı. Ben de beraberinde olanlardan bazılarına onun durumunu sordum. Onlar, “Ayşe, kardeşi Abdurrahmanın kabrini ziyaret etti.” diye cevap verdiler.

727. Abdurrahman b. Osman
Abdurrahman b. Osman b. Ubeydullah b. Osman -Osman b. Amr b. Kaba (“Altın içen adam” anlamında) “Şaribüz-zeheb” denir ve bu lakapla anılırdı.- b. Amr b. Kab b. Sad b. Temim b. Mürredir. Onun annesi, Hind bt. Umeyr b. Cüdandır. O da Talha b. Ubeydullahın kardeşinin oğludur. Abdurrahman b. Osmanın Çocukları: 1. Muaz: Annesi bir ümmü veleddir. 2. Osman, 3. Ümmü Ebiha, 4. Hind: Bunların annesi, Cüfne bt. el-Husayn b. Abdullah b. el-Alem b. Hali b. Rebia b. Ukayldır. 5. Ümmü Osman bt. Abdurrahman: Bunun annesi de yine bir ümmü veleddir. 6. Abdurrahman, Hudeybiye muahedesi sırasında Müslüman olmuş ve Resulallahtan  rivayet ederek, “Biz, Nebi  ile beraber kaza umresindeyken kendisi, el-Mervede bulunan iki kaya arasına çıkarak bir müddet yürüdü.” demiştir. Ondan da, Said b. el-Müseyyeb bazı rivayetlerde bulunmuştur.