444. Selit b. Amr
[Selit b. Amr] b. Abdüşems b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hisl b. amir b. Lüey. Annesi, Yemenden Abs kabilesinden Havle bt. Amr b. el-Haris b. Amrdır. Selit b. Amrın, Selit b. Selit (adlı) çocuğu oldu. Onun annesi ise, Kahtam bt. Alkame b. Abdullah b. Ebu Kays b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hisl b. amir b. Lüeydir. Selit ilk Muhacirlerdendi. Mekkede Müslümanlığı eski bir kişi idi. -Muhammed b. İshak ve Muhammed b. Ömerin rivayetine göre- İkinci Habeşistan hicretine katıldı. Beraberinde hanımı Fatıma bt. Alkame de vardı. Musa b. Ukbe ve Ebu Maşer ise onu Habeşistana hicrette zikretmedi. Selit, Resulallah ile beraber Uhuda ve bütün seferlere katıldı. Resulallah onu mektubuyla Hevze b. Ali el- Hanefiye yolladı. Bu hicret 7 senesinde Muharremde oldu. Selit b. Amr, 12 senesinde Ebu Bekir es-Sıddıkin hilafetinde Yemame gününde şehit olarak öldürüldü.
445. Kardeşi es-Sekran b. Amr
[es-Sekran b. Amr] b. Abdüşems b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hisl b. amir b. Lüey. Annesi, Huzaadan Hubba bt. Kays b. Dubeys b. Salebe b. Hibban b. Ganm b. Müleyh b. Amrdır. es-Sekranın Abdullah (adlı) çocuğu oldu. Onun annesi ise, Sevde bt. Zema b. Kays b. Abdüşems b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hisl b. amir b. Lüeydir. es-Sekran b. Amr Mekkede Müslümanlığı eski bir kişiydi. İkinci Habeşistan hicretine katıldı. Beraberinde ise hanımı Sevde bt. Zemea vardı. [Kaynağımız olan alimlerin] hepsi rivayetlerinde bunda, -(yani) es-Sekran b. Amrın Habeşistana beraberinde hanımı Sevde bt. Zemea olduğu halde hicret ettiğinde- ittifak ettiler. Musa b. Ukbe ve Ebu Maşer, es-Sekranın Habeşistanda öldüğünü söyledi. Muhammed b. İshak ve Muhammed b. Ömer ise, şöyle dedi: es- Sekran Mekkeye geri dönüp Medineye hicretten önce orada öldü. Resulallah onun ölümünden sonra hanımı Sevde bt. Zemea ile evlendi. (Bu kadın), Hatice bt. Hüveylid b. Esed b. Abdülüzza b. Kusayın ölümünden sonra (Resulallahın) evlendiği ilk kadın oldu.
446. Malik b. Zemea
[Malik b. Zemea] b. Kays b. Abdüşems b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hisl b. amir b. Lüey. Bu (zat), Peygamberin zevcesi olan Sevde bt. Zemeanın (erkek) kardeşidir. Müslümanlığı eski bir kişi idi. İkinci Habeşistan hicretine katıldı. Beraberinde ise hanımı Umeyre bt. es-Sadi b. Vakdan b. Abdüşems b. Abdüvüd b. Nasr b. Malik b. Hisl b. amir b. Lüey vardı. [Kaynağımız olan alimlerin] hepsi rivayetlerinde bunda ittifak ettiler. Malik b. Zemea, herhangi bir nesli olmadığı halde vefat etti.
447. İbn Ümmü Mektum
Medine halkı, onun adının Abdullah olduğunu söylerler. Irak halkı ve Hişam b. Muhammed b. es-Saib ise, adının Amr olduğunu söylerler. Sonra onlar onun neshebinde ittifaka varıp şöyle dediler: İbn Kays b. Zaide b. el- Asam b. Revaha b. Hacer b. Abdümais b. amir b. Lüey. Onun annesi ise, atikedir. Bu (kadın), Ümmü Mektum bt. Abdullah b. Ankeşe b. amir b. Mahzum b. Yakazadır. İbn Ümmü Mektum Mekkede Müslümanlığı eskidir. Gözü kördü. Bedirden az bir (süre) sonra muhacir olarak Medineye gelip, Darül-Kurrada (Kariler evinde) -ki bu, Mahreme b. Nevfelin evidir- yaşamaya başladı. Medinede Bilal ile beraber Peygamber için müezzinlik yapıyordu. Resulallah onu, gazvelerinin çoğunluğunda, insanlara namaz kıldırması için Medineye kendi yerine vekil atıyordu. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Salim haber verdi. O eş-Şabiden rivayet etti; (eş-Şabi) dedi ki: Resulallah on üç gazve (askeri sefer) yaptı. Onlardan her gazvede (seferde) mutlaka İbn Ümmü Mektumu Medineye kendi yerine vekil atardı. O, ama olduğu halde onlara namaz kıldırırdı. Bize Veki b. el-Cerrah, Muhammed b. Abdullah el-Esedi ve Yahya b. Abbad haber verdiler; dediler ki: Bize Yunus b. Ebu İshak anlattı. O eş-Şabiden rivayet etti; (eş-Şabi) dedi ki: Resulallah , Amr İbn Ümmü Mektumu, insanlara imam olması için kendi yerine vekil atadı. O, gözü kör bir kişi idi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O İsmail ve Cabirden, onlar eş-Şabiden şunu rivayet etti: Resulallah , insanlara imam olması için, İbn Ümmü Mektumu Tebuk gazvesinde (Medineye) kendi yerine vekil atadı. Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam anlattı. O Katadeden rivayet etti; (Katade) dedi ki: Peygamber , İbn Ümmü Mektumu, ama olduğu halde iki defa Medineye kendi yerine vekil atadı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad anlattı; dedi ki: Bize Mücalid anlattı; dedi ki: Bize eş-Şabi anlattı. (Yine) bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize İsa ve Yunus anlattı. O Mücalidden, o eş-Şabiden rivayet etti; (eşŞabi) dedi ki: Resulallah , Bedire çıktığı vakit, İbn Ümmü Mektumu kendi yerine vekil atadı. O, ama olduğu halde insanlara namaz kıldırıyordu. Ebu Abdullah Muhammed b. Sad dedi ki: Bize İbn Ümmü Mektumun, “Resulallah Medineye gelmeden önce” veya “Bedirden önce” Medineye hicret ettiği rivayet edilmiştir. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ebu İshaktan, o el-Beradan rivayet etti; (el-Bera) dedi ki: Muhacirlerden bize gelenlerin ilki Abdüddar b. Kusayoğullarından olan Musab b. Umeyr oldu. Ona, Resulallah ne yaptı? diye sorduk. Bize, O yerindedir. Onun ashabı ise benim izimdedir (arkamdan geliyorlar)! dedi. Sonra bize ona ilaveten, ama olan Amr İbn Ümmü Mektum geldi. Ona, Senin ardından Resulallah ve ashabı ne yaptı dediler? O da, Onlar, benim izimdeler (arkamdan geliyorlar)! dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bize Ebu İshak haber verdi; dedi ki: el-Berayı şöyle derken işittim: Resulallahın ashabından bize gelenlerin ilki, Musab b. Umeyr ve İbn Ümmü Mektum olup, insanlara Kuranı okutmaya başladılar. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Ebu Zılal anlattı; dedi ki: Ben Enes b. Malikin yanında idim. O, Gözün ne zaman gitti? dedi. O, “Ben küçükken gitti! dedi. Enes de şöyle dedi: Cibril, Resulallaha geldi. Onun yanında İbn Ümmü Mektum vardı. O, Senin gözün ne zaman gitti? dedi. O, Ben genç çocukken! dedi. Bunun üzerine o şöyle dedi: Mübarek ve Yüce Allah dedi ki: “Ben kulumun değerli (bir) organını aldığımda, kulum için ona karşılık olarak, Cennetten başka bir bedel bulamam!” Bize Enes b. İyad el-Leysi haber verdi. O Hişam b. Urveden, o babasından, o İbn Ümmü Mektumdan şunu rivayet etti: İbn Ümmü Mektum, kendisi ama olduğu halde, Resulallahın müezzini idi. Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Muhammed anlattı. O Hişam b. Urveden, o babasından, o Ayşeden şunu rivayet etti: İbn Ümmü Mektum, kendisi ama olduğu halde, Resulallahın müezzini idi. Bize Yezid b. Harun haber verdi. O el-Haccacdan haber verdi; (el- Haccac) dedi ki: Bana Medine halkından bir şeyh, Resulallahın iki müezzininin birinden (rivayetle) anlattı. (Bu kişi) dedi ki: Bilal ezan okuyor, İbn Ümmü Mektum ise kamet getiriyordu. Bazen de İbn Ümmü Mektum ezan okudu ve Bilal kamet getirdi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Şihab anlattı. O Salim b. Abdullah b. Ömerden şunu rivayet etti: Resulallah şöyle dedi: “Bilal gece nida ediyor (ezan okuyor). (Bu sebeple) İbn Ümmü Mektum nida edinceye kadar yeyin ve için!” [Ravi] dedi ki: İbn Ümmü Mektum, ama bir adamdı. Ona Sabah vaktine girdin, sabah vaktine girdin! denmeden ezan okumazdı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İbn Uyeyne anlattı. O ez-Zühriden, o Salim b. Abdullahtan, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Resulallah şöyle dedi: “Bilal geceleyin ezan okuyor. (Bu sebeple) İbn Ümmü Mektum ezan okuyuncaya kadar yeyin ve için!” Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes anlattı. O Abdullah b. Dinardan, o İbn Ömerden şunu rivayet etti: Resulallah dedi ki: “Bilal geceleyin nida ediyor; (bu sebeple) İbn Ümmü Mektum nida edinceye kadar yeyin ve için!” Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Muhammed ed-Deraverdi anlattı. O Musa b. Ubeyde Ebu Abdülaziz er-Rebeziden, o Nafiden, o İbn Ömerden rivayet etti; (İbn Ömer) dedi ki: Resulallah için Bilal b. Rebah ve İbn Ümmü Mektum ezan okuyordu (müezzinlik yapıyordu). [Ravi] dedi ki: (Ama) Bilal geceleyin ezan okur ve insanları uyandırırdı. İbn Ümmü Mektum ise fecri hedeflerdi de, onda yanılmazdı. (Bu sebeple) [Bilal] şunu diyordu: İbn Ümmü Mektum ezan okuyuncaya kadar yeyin ve için! Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Yakup b. Abdullah anlattı; dedi ki: Bize İsa b. Cariye anlattı. O Cabir b. Abdullah el- Ensariden rivayet etti; (Cabir) dedi ki: İbn Ümmü Mektum Peygambere gelip, Ya Resulallah! Benim evim, uzaktadır. Ben gözleri kaybolmuş bir kişiyim ve ezanı işitiyorum! dedi. O, “İşte eğer ezanı işitiyorsan, o halde icabet et -yerde sürünerek bile olsa (velev zahfen)-! dedi veya “-emekleyerek bile olsa (velev habven)-!” dedi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ziyad b. Feyyaddan, o İbrahimden rivayet etti; (İbrahim) dedi ki: Amr İbn Ümmü Mektum, Resulallaha gelip kendisine rehberlik edeni şikayet etti ve Benimle mescid arasında bir çalılık var! dedi. Resulallah da, ona “Kameti işitiyor musun?” dedi. O, Evet! dedi. Bunun üzerine o ona izin vermedi. Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Yakup b. Abdullah anlattı; dedi ki: Bize İsa b. Cariye anlattı. O Cabir b. Abdullah el- Ensariden rivayet etti; (Cabir) dedi ki: Resulallah Medine köpeklerinin öldürülmesini emretti. İbn Ümmü Mektum ona gelip, Ya Resulallah! Benim evim uzaktadır. Ben gözleri kaybolmuş bir kişiyim. (Bu sebeple) benim bir köpeğim var! dedi. [Ravi] dedi ki: Resulallah ona birkaç gün izin verdi, sonra ona köpeğin öldürülmesini emretti. Bize Ebu Muaviye ed-Darir haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Urve anlattı. O babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Peygamber , Kureyşten bir kısım adamlarla beraber oturuyordu. Onların içinde Utbe b. Rebia ve -Kureyşin seçkin kişilerinden- bir kısım insanlar da vardı. Peygamber ise onlara, “Benim, şunu ve şunu getirmem güzel değil mi?” diyordu. [Ravi] dedi ki: Onlar da, Evet (gerçekten öyle)! Kanlara yemin olsun! diyorlardı. [Ravi] dedi ki: Resulallah onlarla meşgul iken, İbn Ümmü Mektum gelip, bir şey hakkında ona (soru) sordu da, Resulallah ondan yüz çevirdi. Bunun üzerine Yüce Allah (şu ayetleri) indirdi: “Yanına görmeyen (ama) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü.” -İbn Ümmü Mektumu kastediyor-, “Ama (irşada) ihtiyaç duymayana ise” -Utbe ve arkadaşlarını kastediyor-, “Sen, ona yöneliyorsun.”, “Fakat Allaha saygı duyarak sana şevkle koşa koşa gelene gelince, sen onunla ilgilenmiyorsun.” -İbn Ümmü Mektumu kastediyor-. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Cüveybir haber verdi. O ed-Dahhaktan, Onun (Allahın) “Yanına görmeyen (ama) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü.” sözü hakkında rivayet etti; (ed-Dahhak) dedi ki: Resulallah , kendisini İslama davet etmek için Kureyşten bir adama yönelmişti. ama olan Abdullah İbn Ümmü Mektum gelip Resulallaha (soru) sormaya başladı. Resulallah ise ondan yüz çeviriyor; ona sert bir şekilde bakıyordu ve diğeri ile ilgileniyordu. (Resulallah), o kendisine her (soru) sorduğunda, ona sert bir şekilde baktı ve ondan yüz çevirdi. Bunun üzerine Allah, Resulünü uyarıp şöyle dedi: “Yanına görmeyen (ama) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını döndü. Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı.”, “Sen onunla ilgilenmiyorsun” sözüne kadar… Bu ayet indiğinde ise, Resulallah onu çağırdı; ona ikram edip değer verdi ve onu iki defa Medineye kendi yerine vekil atadı. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Cabirden rivayet etti; (Cabir) dedi ki: amire, ama olan kişi insanlara imam olur mu? (diye) sordum. O, Resulallah , Amr İbn Ümmü Mektumu kendi yerine vekil atadı! dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Nuh el-Harisi anlattı. O Ebu Ufeyrden -Muhammed b. Sehl b. Ebu Hasmeyi kastediyor- rivayet etti; (Ebu Ufeyr) dedi ki: Resulallah , Karkaratülküdr gazvesi için Süleymoğullarına ve Gatafana çıktığı vakit, Medineye İbn Ümmü Mektumu kendi yerine vekil atadı. O onlarla Cuma namazını kılar ve minberi soluna alarak minberin yanında hutbe verirdi. O onu, el-Fur tarafındaki Buhranda vuku bulan Süleymoğulları gazvesi için çıktığı vakit de, (Medineye) kendi yerine vekil atadı. (Yine) Resulallah onu Uhud gazvesine çıktığı vakit ve Hamraülesede, Nadiroğullarına, Hendeke ve Kurayzaoğullarına (çıktığı) ve Lihyanoğulları gazvesi, el-Gabe gazvesi, Zu Kared gazvesi ve Hudeybiyye umresi için çıktığı vakit (Medineye) kendi yerine vekil atadı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd el- Leysi anlattı. O -el-Esvedin mevlası olan- Abdullah b. Yezidden, o Muhammed b. Abdurrahman b. Sevbandan, o Zeyd b. Sabitten rivayet etti; (Zeyd b. Sabit) dedi ki: Resulallah şöyle dedi: “İbn Ümmü Mektum gece nida ediyor (ezan okuyor). (Bu sebeple), Bilal nida edinceye kadar yeyin ve için!” Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Yunus b. Ebu İshak anlattı. O Ebu İshaktan, o Abdullah b. Makıldan rivayet etti; (Abdullah) dedi ki: İbn Ümmü Mektum, Medinede Ensardan bir adamın halası olan bir yahudi kadına hücum etti. O (kadın) ise ona yardımcı oluyor; ancak Allah ve Resulü konusunda ona acı çektiriyordu. İbn Ümmü onu tutup vurdu ve öldürdü. Bunun üzerine muhakeme için Peygambere götürüldüğünde dedi ki: Ya Resulallah! Beni dinleyin! Vallahi, doğrusu o bana yardımcı oluyordu. Fakat Allah ve Resulü konusunda bana acı çektirdi. Ben de ona vurup onu öldürdüm! Bunun üzerine Resulallah şöyle dedi: “Allah onu (hayır ve kurtuluştan) uzaklaştırsın! Kuşkusuz o kendi kanını geçersiz kılmıştır!” Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ziyad b. Feyyaddan, o Ebu Abdurrahmandan rivayet etti; (Ebu Abdurrahman) dedi ki: “Müminlerden … (cihaddan geri kalıp) oturanlar, (Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerle) bir olamaz.” (ayeti) indiğinde İbn Ümmü Mektum, Ya Rabbi! Sen beni imtihan ettin. O halde ben nasıl yaparım? dedi. Bunun üzerine “özür sahibi olmaksızın” (ifadesi) indi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Sabit haber verdi. O Abdurrahman b. Ebu Leyladan rivayet etti; (Abdurrahman) dedi ki: “Müminlerden … (cihaddan geri kalıp) oturanlar, Allah yolunda (mallarıyla, canlarıyla) cihad edenlerle bir olamaz.” (ayeti) indi. Abdullah İbn Ümmü Mektum, Ey Rabbim! Benim özrümü (mazeretimi bildiren bir ayet) indir! Özrümü (mazeretimi bildiren bir ayet) indir! dedi. Bunun üzerine Allah, “özür sahibi olmaksızın” (ifadesini) indirdi. (Bu ifade) (ayetin) iki kısmı arasına konuldu. O bundan sonra gaza edip şöyle diyordu: Sancağı bana verin, zira ben amayım. Kaçmaya güç yetiremem! Beni iki safın arasına koyun! Bize Affan b. Müslim ve Vehb b. Cerir haber verdiler; dediler ki: Bize Şube anlattı. Affan şöyle dedi: Şube dedi ki: Ebu İshak bana haber verdi; dedi ki: el-Berayı işittim. Vehb ise şöyle dedi: O (Şube) Ebu İshaktan, o el-Beradan rivayet etti; (el-Bera) dedi ki: Şu ayet “Müminlerden … (cihaddan geri kalıp) oturanlar, Allah yolunda (mallarıyla, canlarıyla) cihad edenlerle bir olamaz.” indiğinde Resulallah , Zeydi çağırdı ve ona emretti. O da bir kürek kemiği getirdi ve ayeti yazdı. İbn Ümmü Mektum da gelip özrünü (körlüğünü) Resulallaha şikayet etti. Bunun üzerine, “özür sahibi olmaksızın” (ifadesi) indi. Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi. O Sad b. İbrahimden, o babasından, o bir adamdan, o Zeyd b. Sabitten rivayet etti; (Zeyd) dedi ki: Şu ayet “Müminlerden … (cihaddan geri kalıp) oturanlar, (Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerle) bir olamaz.” indiğinde, Resulallah , kürek kemiği getirtti, beni çağırdı ve “Yaz!” dedi. İbn Ümmü Mektum da gelip kendisinde bulunan özrü söyledi. Bunun üzerine “özür sahibi olmaksızın” (ifadesi) indi. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Ebüz-Zinad anlattı. O babasından, o Harice b. Zeydden, o Zeyd b. Sabitten rivayet etti; (Zeyd) dedi ki: Ben, Resulallahın yanında idim. (Derken) onu sekine kapladı. Onun dizi benim dizimin üzerine düştü. Resulallahın dizinden daha ağır bir şey görmedim. Sonra o (tasasından) kurtulup (rahatlayıp) bana, Yaz! Ey Zeyd! dedi. Ben de bir kürek kemiğine “Müminlerden … (cihaddan geri kalıp) oturanlar, Allah yolunda (mallarıyla, canlarıyla) cihad edenlerle bir olamaz.” (ayetini) yazdım. Amr İbn Ümmü Mektum da kalktı. O ama idi. Mücahidlerin faziletini işittiğinde ise, Ya Resulallah! Cihada güç yetiremeyen kimse hakkında (durum) nasıl olur? dedi, (işte) onun konuşması (henüz) bitmemişti ki, nihayet Resulallahı sekine kaplayıp, onun dizi benim dizim üzerine düştü. Onun ağırlığından ilk defada gördüğümü gördüm. Sonra o (tasasından) kurtulup (rahatlayıp), “Oku! Ey Zeyd!” dedi. Bunun üzerine ben “Müminlerden … (cihaddan geri kalıp) oturanlar, (Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerle) bir olamaz.” (kısmını) okudum. O da, “özür sahibi olmaksızın” (ifadesini) yaz!” dedi. Zeyd dedi ki: Allah onu, (“özür sahibi olmaksızın” ifadesini) tek başına indirdi. (İşte) sanki ben (şu an) kürek kemiğinin yarığındaki onun (ayetin) ekine bakıyor gibiyim! Bize Yakup b. İbrahim b. Sad ez-Zühri haber verdi. O babasından, o Salih b. Keysandan rivayet etti; (Salih) dedi ki: İbn Şihab dedi ki: Bana Sehl b. Sad es-Saidi şunu anlattı: O (Sehl) dedi ki: Mervan b. Hakemi mescidde otururken gördüm de gittim. Nihayet onun yanına oturdum. O da bize Zeyd b. Sabitin kendisine şunu haber verdiğini haber verdi: Resulallah ona (Zeyde), “Müminlerden … (cihaddan geri kalıp) oturanlar, Allah yolunda (mallarıyla, canlarıyla) cihad edenlerle bir olamaz.” (ayetini) yazdırdı. [Ravi] dedi ki: O onu yazdırırken İbn Ümmü Mektum da ona gelip, Ya Resulallah! Şayet cihada güç yetirebilsem, elbette cihad ederdim! dedi. O, ama bir adamdı. Zeyd dedi ki: Bunun üzerine Yüce Allah, Resulüne (vahiy) inzal etti. Onun dizi benim dizim üzerinde idi de, (onun dizi) bana ağır geldi. Öyle ki dizimin ezilmesinden endişelendim. Sonra o (tasasından) kurtuldu (rahatladı) da, Yüce Allah ona, “özür sahibi olmaksızın” (ifadesin)i indirdi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Bişr b. el-Mufaddal anlattı; dedi ki: Bize Abdurrahman b. İshak anlattı. O ez-Zühriden, o Sehl b. Saddan, o Mervan b. el-Hakemden, o Zeyd b. Sabitten, o Peygamberden bunun benzerini rivayet etti. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Yezid b. Zürey anlattı; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube anlattı. O Katadeden, o Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Kadisiyye gününde (savaşında) Abdullah İbn Ümmü Mektumun beraberinde, ona ait siyah bir sancak vardı ve onun (İbn Ümmü Mektumun) üzerinde ona ait bir zırh yelek bulunuyordu. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Hilal er-Rasibi anlattı. O Katadeden, o Enes b. Malikten şunu rivayet etti: İbn Ümmü Mektum, Kadisiyye gününde (savaşında), üzerinde uzun ve bol bir zırh yelek olarak çıktı. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Hilal anlattı. O Katadeden, o Enesten şunu rivayet etti: Abdullah b. Zaide -ki bu, İbn Ümmü Mektumdur-, Kadisiyye gününde (savaşında), üzerinde kendisine ait sağlam, uzun ve bol bir zırh yelek olarak savaşıyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize amir anlattı. O Katadeden, o Enesten şunu rivayet etti: İbn Ümmü Mektum, Kadisiyyeye, beraberinde sancak olduğu halde katıldı. Muhammed b. Ömer dedi ki: Sonra o Medineye geri dönüp orada öldü ve Ömer b. el-Hattabtan sonra onun hakkında bir şey duyulmadı.