"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Beni abdüşems b. Abdümenafin anlaşmalılarından olanlar

383. Ebu Ahmed b. Cahş
Ebu Ahmed b. Cahş b. Riyab b. Yamur b. Sabire b. Mürre b. Kebir b. Ganm b. Dudan b. Esed b. Huzeyme. Onun ismi Abdullah, annesi ise, Ümeyme bt. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf b. Kusaydır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Salih anlattı. O Yezid b. Rumandan rivayet etti; (Yezid) dedi ki: Ebu Ahmed b. Cahş, iki kardeşi Abdullah ve Ubeydullah ile beraber, Resulallahın içerisinde davette bulunmak için Darül-Erkama girmesinden önce, Müslüman oldu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ömer b. Osman el-Cahşi anlattı. O babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Ebu Ahmed b. Cahş, kardeşi Abdullah ve kavmi ile beraber Medineye hicret edip, Mübeşşir b. Abdülmünzirin evinde kaldılar. Ebu Süfyan b. Harb da Ebu Ahmedin evine gidip evi İbn Alkame el-amiriden 400 dinara satın aldı. Resulallah fetih yılında Mekkeye geldiği ve hutbesini bitirdiği vakit, Ebu Ahmed, mescidin kapısında kendisine ait bir devenin üzerinde ayağa kalkıp şöyle bağırmaya başladı: Ey Abdümenafoğulları! Allahadına antlaşmamı istiyorum. Ey Abdümenafoğulları! Allahadına evimi istiyorum! Bunun üzerine Resulallah , Osman b. Affanı çağırıp ona bir şey fısıldadı. Osman da, Ebu Ahmede gidip ona fısıldadı. Bunun üzerine Ebu Ahmed devesinden inip toplulukla beraber oturdu. Allah ile buluşuncaya kadar (artık) evini zikrettiği işitilmedi. Ebu Ahmedin ailesi, Resulallahın ona, “Senin için onun karşılığında Cennette bir ev var!” dediğini söyledi. Ebu Ahmed, evinin Ebu Süfyana satılması konusunda şöyle dedi: Aramızdaki anlaşmanı bozdun mu? İşler bir pişmanlığa doğru akıyor! Hatırlamadın mı, (ilk) onun gecelerini? Ki güzellik onlarda bulunur. Benim akdim ve senin akdin şunu kapsar: Ne itaatsizlik (söz dinlememe) ve ne de günah işleme olacak! Sen amcanın oğlunun evini sattın. Onunla (o evle), kendin hakkında mali cezayı davet ediyorsun. Onunla git, onunla git. O, güvercinin halkası (kolyesi) gibi sana takıldı. Ve sen o konuda itaatsizliğe (söz dinlememeye) koştun. En kötü huylu olan ise, başkanlıktır. Kuşkusuz ben bir sipere sığınıyordum ki, Makam ve selamet ondadır. Senin akdin olmadı… İbn Amrın İbn Mame için yaptığı akit gibi… Ebu Ahmed b. Cahş bu konuda şunu da söyledi: Ey Ümameoğulları! Sizin içinizde nasıl yardımsız bırakılırım? Halbuki ben sizin oğlunuzum ve (ilk) onda müttefiğinizim. Kuşkusuz sizden başkası beni çağırmıştı… Ben de ona varmıştım. Ve sizi zamanın inişleri ve çıkışları (felaketleri) için saklamıştım. [Ravi] dedi ki: el-Esved b. Abdülmuttalib, Ebu Ahmedi kendisi ile ittifak yapmaya çağırmış ve ona, Benim kanım senin kanının altında ve benim malım senin malının altındadır! demişti. Ancak o kabul etmedi ve Harb b. Ümeyye ile ittifak yaptı. Onlar Zilhiccenin (ilk) onunda, satıcı ve alıcının el sıkışmaları gibi el sıkışarak ayakta birbirleriyle ittifak yapıyorlardı ve bunun için (ilk) ondan önce sözleşiyorlardı.

384. Abdurrahman b. Rukayş
[Abdurrahman b. Rukayş] b. Riyab b. Yamur b. Sabire b. Mürre b. Kebir b. Ganm b. Dudan b. Esed b. Huzeyme. Uhuda katıldı. Bedire katılan Yezid b. Rukayşın kardeşidir.

385. Amr b. Mihsan
[Amr b. Mihsan] b. Hursan b. Kays b. Mürre b. Kebir b. Ganm b. Dudan b. Esed b. Huzeyme. Uhuda katıldı. Bedire katılan Ukkaşe b. Mihsanın kardeşidir.

386. Kays b. Abdullah
Esed b. Huzeymeoğullarındandır. O, Mekkede Müslümanlığı eski olan bir kişidir. İkinci Habeşistan hicretine katıldı. Beraberinde hanımı Bereke bt. Yesar el-Ezdi de vardı. Bu (kadın) Ebu Ticrahın kız kardeşidir. Kays b. Abdullah, Ubeydullah b. Cahşın sütannesinin kocası olup onunla beraber Habeşistana hicret etti. Ubeydullah b. Cahş hristiyan oldu ve orada Habeşistanda öldü. Kays b. Abdullah ise İslamda sebat etti.

387. Safvan b. Amr
O, Kaysü Aylandan Süleym b. Mansuroğullarındandır. (Bunlar), Abdüşemsoğullarının müttefiklerinden olan Kebir b. Ganm b. Dudan b. Esed b. Huzeymeoğullarının müttefikleridir. Uhuda katıldı. O, Bedire katılan Amrın çocukları Malik, Midlac ve Sakfın kardeşidir.

388. Ebu Musa el-Eşari
İsmi, Abdullah b. Kays b. Süleym b. Hadar b. Harb b. amir b. Ater b. Bekir b. amir b. Azer b. Vail b. Naciye b. el-Cümahir b. el-Eşardır. el- Eşar ise, Nebt b. Üded b. Zeyd b. Yeşcüb b. Arib b. Zeyd b. Kehlan b. Sebe b. Yeşcüb b. Yarub b. Kahtandır. Ebu Musanın annesi, Ak kabilesinden Zabye bt. Vehbtir. Zabye, Medinede Müslüman olmuş ve ölmüştü. Bize Muhammed b. Ömer ve ilim ehlinden başkası şunu haber verdi: Ebu Musa el-Eşari, Mekkeye gelip Said b. el-as b. Ümeyye Ebu Uhayha ile antlaşma yaptı. Mekkede Müslüman oldu ve Habeşistana hicret etti. Sonra Resulallah Hayberde iken iki geminin halkı ile beraber geldi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ebu İshaktan, o Ebu Bürde b. Ebu Musadan, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Resulallah , bize Cafer b. Ebu Talib ile beraber en-Necaşinin ülkesine gitmemizi emretti. Bu, Kureyşe ulaştı. Bunun üzerine Amr b. elas ve Umare b. el-Velidi gönderdiler ve en-Necaşi için hediye topladılar. Biz geldik, onlar da en-Necaşiye geldiler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. İlyas haber verdi. O Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebül-Cehmden rivayet etti; (Ebu Bekir) dedi ki: Ebu Musa el-Eşari, Habeşistana hicret edenlerden değildi. Kureyşte onun müttefiği yoktur. Mekkede eskiden Müslüman olmuş, sonra kavminin memleketine geri dönüp orada (kalmaya) devam etmişti. Nihayet o ve Eşarilerden bir kısım insanlar Resulallaha geldiler. Onların gelişi, iki geminin halkı olan Cafer ve arkadaşlarının Habeşistandan gelişine rastladı. Resulallaha Hayberde rastladılar. (insanlar) Ebu Musa, iki geminin halkı ile beraber geldi! dediler. Durum, -onun gelişi onların gelişine rastladı diye- zikrettiğimiz şekildedir. Musa b. Ukbe, Muhammed b. İshak ve Ebu Maşer, onu Habeşistana hicret edenler içerisinde zikretmedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari ve Abdullah b. Bekir b. Habib es-Sehmi haber verdiler; dediler ki: Bize Humeyd et-Tavil anlattı. O Enes b. Malikten rivayet etti; (Enes) dedi ki: Resulallah , “Size sizden daha ince olan (erak) bir kısım topluluklar geliyor!” dedi. Muhammed b. Abdullah, Kalp yönünden (daha ince olan) (kuluben) dedi, Abdullah b. Bekir ise, Gönül yönünden (daha ince olan) (efideten) dedi. Bunun üzerine Eşariler geldiler. İçlerinde Ebu Musa da vardı. Onlar Medineye yaklaştıklarında ise, (recez ölçüsü ile) şöyle şiir söylemeye başladılar: Yarın buluşuruz sevgililerle, Muhammed ve grubuyla… Muhammed b. Sad dedi ki: Bana Ebu Üsameden rivayetle haber verildi, o (Ebu Üsame) dedi ki: Bana Yezid b. Abdullah b. Ebu Bürde anlattı. O Ebu Musa el-Eşariden rivayet etti; (Ebu Musa) dedi ki: Kavmimden elli küsür adam içerisinde Yemenden hicret ettik. Biz üç kardeştik: Ebu Musa, Ebu Rühm ve Ebu Bürde. Gemileri ise onları en- Necaşiye getirdi. Onun yanında ise Cafer b. Ebu Talib ve arkadaşları vardı. Onlar hep beraber bir gemi içerisinde, Hayberi fethettiği vakit Peygambere geldiler. [Ravi] dedi ki: Peygamber gemi halkı olan Cafer ve arkadaşları hariç kendisi ile beraber katılanların dışında, Hayberin fethinde bulunmayan hiç kimse için Hayberden bir şey (pay) dağıtmadı. Onlara da kendileriyle beraber (pay) dağıttı ve şöyle dedi: “Hicret sizin için iki defa oldu. Hem en-Necaşiye hicret ettiniz hem de bana hicret ettiniz!” Ebu Musa dedi ki: Ben ve gemi halkından (Habeşistandan gemi ile gelen) arkadaşlarım, Resulallah Medinede bulunduğu sırada, Baki Buthanda (ağaçlı Buthan arazisinde) konaklamıştı(k) da, her gece yatsı namazı vaktinde onlardan (bizimkilerden) bir grup (nefer), Resulallahın huzuruna nöbet ile giderdi. Ebu Musa dedi ki: Ben ve arkadaşlarım Resulallaha rastladık. Onun bir işi konusunda bir meşguliyeti vardı. Nihayet gece yarılanıncaya kadar namazı geciktirdi. Sonra Resulallah çıkıp onlara namaz kıldırdı. Namazını bitirdiğinde de yanında hazır bulunanlara, “Yavaş olun (gitmekte acele etmeyin), size konuşuyorum! Şuna sevinin ki, bu saatte insanlardan sizden başka hiç kimsenin olmaması, Allahın sizin üzerinize olan nimetindendir!” dedi veya “Bu namazı sizden başka hiç kimse kılmadı!” dedi. Bunun üzerine biz Resulallahtan duyduğumuz şeyle sevinçli olarak geri döndük. Ebu Musa dedi ki: Benim bir çocuğum doğdu. Onu Resulallaha getirdim. O da ona İbrahim adını verdi ve bir hurma ile onun damağını oğdu. [O dedi ki:] (Bu), Ebu Musanın çocuklarının en büyüğü idi. Bize Abdullah b. İdris ve Affan b. Müslim haber verdiler; dediler ki: Bize Şube anlattı. O Simaktan rivayet etti; (Simak) dedi ki: İyad el-Eşarinin, Allah Tealanın “(Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, O (Allah) onları sever, onlar da Onu (Allahı) severler.” sözü hakkında şöyle dediğini işittim: Peygamber dedi ki: “Onlar, bunun kavmidir!” – Ebu Musanın demek istiyor-. Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Nuaym b. Yahya et-Temimi anlattı; dedi ki: Resulallah şöyle dedi: “Süvarilerin efendisi Ebu Musadır!” Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi. O Malik b. Miğvelden, o Abdullah b. Büreydeden, o babasından şunu rivayet etti: Resulallah dedi ki: “Abdullah b. Kays veya el-Eşariye Davud ailesinin nağmelerinden bir nağme verilmiştir!” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Amr haber verdi. O Ebu Selemeden, o Ebu Hüreyreden rivayet etti; (Ebu Hüreyre) dedi ki: Resulallah Mescide girdi. Bir adamın (Kuran) okuyuşunu işitip, “Kim bu?” dedi. Abdullah b. Kays denildi. Bunun üzerine Resulallah şöyle dedi: “Kuşkusuz buna Davud ailesinin nağmelerinden verilmiştir!” Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi. O ez-Zühriden, o Urveden, o Ayşeden şunu rivayet etti: Peygamber Ebu Musanın (Kuran) okuyuşunu işitince dedi ki: “Kuşkusuz buna Davud ailesinin nağmelerinden verilmiştir!” Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Leys b. Sad anlattı. O İbn Şihabtan, o Abdurrahman b. Kab b. Malikten şunu rivayet etti: Resulallah Ebu Musayı (Kuran) okurken işitip şöyle dedi: “Kuşkusuz sizin kardeşinize Davud ailesinin nağmelerinden verilmiştir!” Bize İsmail b. İbrahim el-Esedi haber verdi. O Süleyman et-Teymiden rivayet etti; -İsmail dedi ki: Veya ondan bana haber verildi (ev nübbitü anhu) -, (Süleyman et-Teymi) dedi ki: Bize Ebu Osman anlattı; dedi ki: Ebu Musa bize namaz kıldırıyordu. Ben Ondan daha güzel olan ne bir zil sesi ve ne de bir ud sesi işittim. demeliyim. Bize Yezid b. Harun ve Affan b. Müslim haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Sabitten, o Enes b. Malikten şunu rivayet etti: Ebu Musa el-Eşari bir gece namaz kılmaya başladı. Peygamberin eşleri onun sesini duydu. O tatlı sesli idi. Onlar da (onun okuyuşunu) dinlemeye başladılar. Sabah olduğunda ise Peygambere kadınların (onu) dinlediği söylendi. Bunun üzerine Resulallah şöyle dedi: “Şayet bilseydim, elbette sizi gerçekten hazırlar ve teşvik ederdim!” Bize Yakup b. İshak el-Hadrami haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: Bana Said b. Ebu Bürde haber verdi. O babasından, o (Saidin) dedesinden şunu rivayet etti: Peygamber , onu ve Muazı Yemene gönderdi. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize Said haber verdi. O Katadeden, o Said b. Ebu Bürdeden, o babasından rivayet etti; (babası) dedi ki: Bana babam -yani Ebu Musa- şöyle dedi: Ey oğulcuğum! Şayet sen, biz Peygamberimiz ile beraberken sema (yağmur) bize isabet ettiği zaman bizi görseydin, yün elbiselerimizden (dolayı) bizden koyun kokusu hissederdin! Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame ve Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdiler; dediler ki: Bize Hişam ed-Destevai anlattı. O Katadeden, o Enes b. Malikten rivayet etti; (Enes) dedi ki: el-Eşari beni Ömere gönderdi. Ömer, el-Eşariyi nasıl bıraktın? dedi. Ben de ona, Onu, insanlara Kuran öğretirken bıraktım! dedim. Ömer, Dikkat et, o zekidir; ve bunu ona duyurma! dedi. Sonra Bedevileri (el-Arab) nasıl bıraktın? dedi. Ben, Eşarileri mi? dedim. O, Hayır, bilakis Basra halkını! dedi. Ben, Dikkat et, onlar şayet bunu duysaydılar, elbette kendilerine çok ağır gelirdi! dedim. O, O halde (bunu) onlara ulaştırma, zira onlar bedevilerdir -Allahın bir adama cihad ihsan etmesi hariçtir-! dedi. Vehb, hadisinde, Allah yolunda dedi. Bize Osman b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Yunus anlattı. O ez- Zühriden, o da Ebu Selemeden şunu rivayet etti: Ömer, Ebu Musayı gördüğü zaman, Ey Ebu Musa! Bize hatırlat! derdi. O da onun yanında (Kuran) okurdu. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubtan, o Muhammedden rivayet etti; (Muhammed) dedi ki: Ömer b. el-Hattab, Şamda kırk adam var, onlardan hiçbir adam yoktur ki, ümmetin işinden sorumlu olsun da, (kendisi) ona yetmesin! deyip onlara (haber) gönderdi. Onlardan bir grup geldi. İçlerinde Ebu Musa el- Eşari de vardı. Bunun üzerine Ömer, Ben size, seni aralarında şeytanların toplandığı bir topluluğa göndermek için (haber) gönderdim! dedi. O, O halde gönderme! dedi. O da, Orada cihad var -veya orada saf tutma (ribat) var-! dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine Ömer onu Basraya gönderdi. Bize Malik b. İsmail en-Nehdi haber verdi; dedi ki: Bize Hibban anlattı. O Mücalidden, o eş-Şabiden şunu rivayet etti: Ömer, Ebu Musanın, kendisinden sonra bir sene bırakılmasını tavsiye etti, -yani görevinde-. Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O Ebu Meslemeden, o Ebu Nadreden rivayet etti; (Ebu Nadre) dedi ki: Ömer, Ebu Musaya, Bizi Rabbimize teşvik et! dedi. O da (Kuran) okudu. (Sonra) onlar, Namaz! (es-salat) dediler. Bunun üzerine Ömer, Yoksa biz bir namazda (salat) değil miyiz? dedi. Bize Kesir b. Hişam haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Bürkan anlattı; dedi ki: Bize Habib b. Ebu Merzuk anlattı; dedi ki: Bize şu (haber) ulaştı: Ömer bazen Ebu Musa el-Eşariye, Bize Rabbimizi hatırlat! derdi. Ebu Musa da ona (Kuran) okurdu. O Kuran (okuma)da güzel sesli idi. Bize Abdülvehhab b. Ata el-İcli haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et- Tavil anlattı. O Ebu Recadan, o Ebül-Mühellebden rivayet etti; (Ebül-Mühelleb) dedi ki: Minberi üzerinde Ebu Musayı şöyle derken işittim: Kime Allah bir ilim öğretmişse, onu (başkasına) öğretsin ve asla hakkında bilgisi olmayan şeyi söylemesin. (Yoksa) kendisini gerçek yüzünün dışında gösterenlerden olur ve dinden çıkar! Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. ez- Zübeyr haber verdi. O Bilal b. Ebu Bürdeden, o babasından ve amcasından, onlar Ebu Musaya ait bir cariyeden rivayet ettiler; (cariye) dedi ki: Ebu Musa şöyle dedi: İki sene Irakın ekilebilir toprak vergisi (haracüssevad) bana ait olduğu halde, testilerin nebizini (şırasını) içmek beni sevindirmez! Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize Avf anlattı. O Kasame b. Züheyrden şunu rivayet etti: Ebu Musa, Basrada insanlara hitap edip şöyle dedi: Ey insanlar, ağlayın! Eğer ağlamazsanız, ağlar gibi yapın. Zira ateş ehli (Cehennemlikler), kesilinceye kadar gözyaşlarını akıtırlar. Sonra kan ağlarlar. Hatta şayet onlarda (gözyaşlarında ve kanlarında) gemiler dolaştırılsa, elbette yürür. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Humeyd anlattı. O Abdullah b. Ubeyd b. Umeyrden şunu rivayet etti: Ömer b. el-Hattab, Ebu Musa el-Eşariye, Araplar helak oldu, bana yiyecek gönder! diye (mektup) yazdı. O da ona yiyecek göndererek, Kuşkusuz ben sana yiyecekten şunu ve şunu gönderdim. Ey Müminlerin Emiri! Eğer büyük şehirlerin halkına (mektup) yazmayı uygun görürsen, onlar da bir günde toplanıp çıkarlar da, yağmur duası yaparlar! diye yazdı. Bunun üzerine Ömer, büyük şehirlerin halkına (mektup) yazdı, Ebu Musa da çıkıp yağmur duası yaptı ve namaz kılmadı. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. Müslim el- Yeşküri anlattı; dedi ki: Bana dayım Beşir b. Ebu Ümeyye anlattı. O da babasından şunu rivayet etti: el-Eşari, İsbahanda kalıp onlara İslamı arz etti; ancak kabul etmediler. (Sonra), onlara cizyeyi arz etti; onlar da böylece onunla anlaşma (barış) yapıp barış üzere gecelediler. Nihayet sabahladıkları zaman ihanet üzere sabahladılar. Bunun üzerine savaş için onlarla karşılaştı. Allah süratle ona, onlar üzerinde zafer kazandırdı. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. Müslim el- Yeşküri anlattı; dedi ki: Bana validem Ümmü Abdurrahman bt. Salih anlattı. O dedesinden rivayet etti; (dedesi), Ebu Musa el-Eşari ile beraber İsbahanda kalmıştı ve onun arkadaşı idi, dedi ki: Ebu Musa, yağmur yağdığı zaman, yağmur kendisine isabet edinceye kadar ayakta dururdu. [O dedi ki:] Sanki bu, onun hoşuna gidiyordu. Bize Ebu Üsame Hammad b. Üsame, Yezid b. Harun ve Abdüssamed b. Abdülvaris haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Hilal anlattı. O Humeyd b. Hilalden, o Ebu Gallab Yunus b. Cübeyrden, o Enes b. Malikten rivayet etti; (Enes) dedi ki: el-Eşari, Basrada iken, Beni teçhiz et (hazırla)! Zira ben, şu günde çıkacağım! dedi. Ben de onu teçhiz etmeye (hazırlamaya) başladım. O gün geldi, (ama) onun teçhizatından bitirmediğim bir şey geriye kalmıştı. O ise, Ey Enes! Ben çıkacağım! dedi. Ben, Teçhizatınızın geriye kalanını bitirinceye kadar kalsanız! dedim. Bunun üzerine, Ben aileme şu şu gün çıkacağım demiştim. Eğer aileme yalan söylersem, onlar da bana yalan söylerler. Eğer ben onlara ihanet edersem, onlar da bana ihanet ederler. Eğer ben onlara olan sözümü tutmazsam, onlar da bana olan sözlerini tutmazlar! deyip, henüz geriye ihtiyaçlarından bitirilmeyen bir şey kalmış olduğu halde çıktı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı. O Humeyd b. Hilalden, o Ebu Bürdeden rivayet etti; (Ebu Bürde) dedi ki: Bana annem anlattı; dedi ki: Basradan azledildiği zaman Ebu Musa, beraberinde sadece aile fertlerinin tahsisatı olan 600 dirhem olduğu halde çıktı. Bize Yezid b. Harun ve Affan b. Müslim haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi. O Sabitten, o Enes b. Malikten rivayet etti; (Enes) dedi ki: Ebu Musa el-Eşari, uyuduğu zaman, avret mahalli açılır korkusuyla uyuma sırasında bir kısa pantolon giyerdi. Bize Affan b. Müslim, Süleyman b. Harb ve Musa b. İsmail haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O ez-Zübeyr b. el- Hırritten, o Ebu Lebidden rivayet etti; (Ebu Lebid) dedi ki: Biz Ebu Musanın konuşmasını ancak, mafsalda (eklemde) yanılmayan kasaba benzetirdik. Bize Affan b. Müslim ve Ahmed b. İshak el-Hadrami haber verdiler; dediler ki: Bize Abdülvahid b. Ziyad anlattı; dedi ki: Bize asım el- Kilabi el-Ahvel anlattı. O Küreyb b. el-Haristen, o Ebu Bürde b. Kaystan rivayet etti; (Ebu Bürde) dedi ki: Ebu Musa el-Eşariye, vuku bulan bir taun hakkında, Bizi Vabıka çıkar, orada bedevi oluruz (çölde yaşarız)! dedim. Bunun üzerine Ebu Musa şöyle dedi: Ben, Allaha kaçıyorum (sığınıyorum), Vabıka değil! Bize Affan b. Müslim, Amr b. asım el-Kilabi ve Yakup b. İshak el- Hadrami haber verdiler; dediler ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı. O Humeyd b. Hilalden, o Ebu Bürdeden rivayet etti; (Ebu Bürde) dedi ki: Ebu Musa şöyle dedi: Muaviye bana şunu yazdı: Selam sana! İmdi, Amr b. el-as bana, biat etmiş olduğu şey için biat etmiştir. Allaha yemin ederim ki, eğer sen onun biat ettiği şey için bana biat edersen, elbette senin iki oğlunun birini Basraya, diğerini Kufeye (idareci olarak) gönderirim. Senin önünde hiçbir kapı kapanmaz ve sensiz hiçbir ihtiyaç (istek) yerine getirilmez. Ben, (bu mektubu) kendi elimin hattıyla yazdım, sen de kendi elinin hattıyla bana yaz! Bunun üzerine Ebu Musa dedi ki: Ey oğulcuğum! Ben, kapalı (anlaşılmayan) sözü ancak Resulallahın vefatından sonra öğrendim! [Ravi] dedi ki: Ona akrepler gibi şunu yazdı: İmdi, sen bana Muhammed ümmetinin önemli işi hakkında (mektup) yazdın. Senin bana arz ettiğin şeylere ihtiyacım yok! O dedi ki: (Muaviye, yönetimi) ele aldığında ise ona ulaştım. Benim önümde hiçbir kapı kapanmadı, ihtiyacım (isteğim) ise ancak yerine getirildi. Bize Amr b. asım el-Kilabi ve Affan b. Müslim haber verdiler; dediler ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı. O Humeyd b. Hilalden, o Ebu Bürdeden rivayet etti; (Ebu Bürde) dedi ki: Ben, çıbanı (karha) kendisine bulaştığı vakit, Muaviye b. Ebu Süfyanın yanına girdim. O Hadi, ey kardeşimin oğlu, geç de bak! dedi. [Ravi] dedi ki: Ben de geçip baktım. Bir de ne göreyim, o, -yani onun çıbanı- muayene edilmişti. Bunun üzerine, Ey Müminlerin Emiri! Senin için korkacak bir şey yok! dedim. [Ravi] dedi ki: Yezid b. Muaviye (yanına) girdiği zaman, Muaviye ona şöyle dedi: Eğer insanların işi ile ilgili bir şeyi yönetirsen, (gönüllü olarak) bunun tavsiyesini kabul et! Zira onun babası benim bir kardeşimdi -veya bir dostumdu veya buna benzer bir söz-, ne var ki, ben savaşta onun görmediğini gördüm! Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı; dedi ki: Bize Humeyd b. Hilal anlattı. O Ebu Bürdeden rivayet etti; (Ebu Bürde) dedi ki: Ebu Musanın bir hizmetçisi vardı. Onu İslamda serbest bıraktı. O da bana, Ebu Musa neredeyse gidecek (ölecek) ve hadisi ezberlenmeyecek (kaybolacak), o halde ondan yaz! dedi. [Ravi] dedi ki: Düşündüğün şey ne kadar güzel! dedim. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine onun hadisini yazmaya başladım. [Ravi] dedi ki: O bir hadis anlattı, ben de (daha önce) yazdığım gibi, onu yazmaya başladım. Bunun üzerine hakkımda şüphe etti ve Muhtemeldir ki sen benim hadisimi yazıyorsun! dedi. [Ravi] dedi ki: Ben, Evet! dedim. O, O halde, yazdığın her şeyi getir! dedi. [Ravi] dedi ki: Ben de ona onları getirdim. O da onları imha etti. Sonra, Benim ezberlediğim gibi sen de ezberle! dedi. Bize Süleyman b. Harb ve Musa b. İsmail haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Hilal anlattı; dedi ki: Bize Katade anlattı; dedi ki: Ebu Musaya, elbiseleri olmamasının bir topluluğu, Cumadan alıkoyduğu (haberi) ulaştı. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine, insanların karşısına bir aba içerisinde çıktı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Kays b. er-Rebi anlattı. O Yunus b. Abdullah el-Cermiden, o onlardan (el-Cerm kabilesinden) bir kısım şeyhlerden (an eşyahin minhum) rivayet etti; (ravi) dedi ki: Ebu Musa, kendisi en-Nuhaylede iken Muaviyeye geldi. Onun üzerinde siyah bir sarık, siyah bir cübbe vardı ve beraberinde siyah bir asa bulunuyordu. Bize Muaz b. Muaz haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avn haber verdi. O el-Hasandan rivayet etti; (el-Hasan) dedi ki: İki hakem, Ebu Musa ve Amr b. el-as oldular. Onlardan biri dünyayı, diğeri ahireti arzuluyordu. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bana el-Müsenna el-Kasir anlattı. O Muhammed b. el-Münteşirden, o Mesruk b. el-Ecdadan rivayet etti; (Mesruk) dedi ki: İki hakem günlerinde Ebu Musa ile beraberdim. Benim (kıldan) çadırım ile onun (kıldan) çadırı yan yana idi. İnsanlar bir gün, geceleyin Muaviyeye katılmış olarak sabahladı. Ebu Musa sabahladığında, (kıldan) çadırının siperliğini kaldırıp, Ey Mesruk b. el-Ecda! dedi. Ben, Buyur, Ebu Musa! dedim. O şöyle dedi: Emirlik, hakkında gizli karar alınan şeydir. Hükümdarlık da kılıçla ele geçirilen şeydir. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi. O Katadeden şunu rivayet etti: Ebu Musa şöyle dedi: Kadının (Hakimin), -gecenin gündüzden açık şekilde ayrılması gibi- hak kendisi için açık (anlaşılır) oluncaya kadar hüküm vermemesi gerekir! Bu da Ömer b. el-Hattaba ulaştı. Ömer, Ebu Musa, doğru söyledi! dedi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İmran b. Hudeyr anlattı. O es-Sümayt b. Abdullah es-Sedusiden rivayet etti; (es-Sümayt) dedi ki: Ebu Musa hutbe verirken şöyle dedi: Bahile (kabilesi) ayak idi. Biz onu kol yaptık! [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine bir adam kalkıp, Ben sana onlardan daha alçak olanı haber vereyim mi? dedi. O, Kim? dedi. Ak (kabilesi) ve Eşariler! dedi. O, Senin babana yemin olsun ki, onlar benim babalarımdır. Ey kendi emirine söven, gel! dedi. [Ravi] dedi ki: Ebu Musa, onun üzerine bir (kıldan) çadır kurdu. (akşam) ona bir karavana (sefer tası) gitti, (sabah) bir diğeri geldi ve bu da onun hapsi oldu. Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O Katadeden, o Ebu Miclezden şunu rivayet etti: Ebu Musa şöyle dedi: Doğrusu ben, karanlık evde yıkanırım da, Rabbimden haya ederek (utanarak) sırtımı eğerim! Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi; dedi ki: Bize Said haber verdi. O Katadeden rivayet etti; (Katade) dedi ki: Ebu Musa, karanlık bir evde yıkandığı zaman, elbisesini alıncaya kadar kamburlaşır, sırtını eğerdi ve ayağa kalkarak dik durmazdı. Bize Abdülvehhab b. Ata haber verdi. O İsmail b. Müslimden, o İbn Sirinden rivayet etti; (İbn Sirin) dedi ki: Ebu Musa şöyle dedi: Doğrusu ben, boş evde yıkanırım da, Rabbimden hayam (utanmam), belimi doğrultmaktan beni engeller! Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O el- Muğire b. Ziyaddan, o Ubade b. Nüseyden rivayet etti; (Ubade) dedi ki: Ebu Musa, suda peştemalsız olarak duran bir topluluk görüp şöyle dedi: Doğrusu, ölmem sonra diriltilmem, sonra ölmem sonra diriltilmem, sonra ölmem sonra diriltilmem benim için bunun benzerini yapmamdan daha sevimlidir! Bize Cerir b. Abdülhamid haber verdi. O Mansurdan, o Ebu Amr eşŞeybaniden rivayet etti; (Ebu Amr) dedi ki: Ebu Musa şöyle dedi: Doğrusu, burnumun bir leş kokusu ile dolması, benim için bir kadının kokusu ile dolmasından daha sevimlidir! Bize Abdülvehhab b. Ata el-İcli haber verdi; dedi ki: Bize Said haber verdi. O Katadeden, o Ziyadın mevlası Kazeadan, o Abdurrahman b. Bürsünden rivayet etti; (Abdurrahman) dedi ki: Ebu Musa ve Ziyad, Ömer b. el-Hattaba geldi. Ömer, Ziyadın elinde altından bir yüzük görüp, Altın halkaları edindiniz, (öyle mi)? dedi. Ebu Musa da, Benim yüzüğüm ise demirdir! dedi. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: O daha tiksindiricidir (entenü) veya daha kötüdür (ahbesü) -Said (burada) şüphe etmiştir-, sizden kim yüzük takarsa, gümüşten yüzük taksın! Bize el-Fadl b. Dükeyn ve Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr b. Muaviye anlattı. O Abdülmelik b. Umeyrden rivayet etti; (Abdülmelik) dedi ki: Ebu Musayı bu kapıdan girerken gördüm, üzerinde dikişli (kısa) bir elbise ve Hire işi bir şal vardı. Ahmed b. Yunus dedi ki: Züheyr dedi ki: Abdülmelik Kinde kapısına doğru işaret etti. Ben, Züheyre, (Bu) Ebu Musa el-Eşari (mi)? dedim, o da Ne olsun! dedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Hüseyn el-Muallim anlattı. O Abdullah b. Büreydeden şunu rivayet etti: O (Abdullah), (Ebu Musa) el-Eşariyi tasvir edip şöyle dedi: O, bedeni hafif, kısa, seyrek sakallı bir adamdı. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı. O asımdan, o Ebu Vailden, o Ebu Musadan şunu rivayet etti: Peygamber , “Allahım! Ubeyd Ebu amiri Kıyamet gününde insanların çoğunun üstünde kıl!” dedi. O, Evtas gününde öldürüldü. Ebu Musa da onu öldüreni öldürdü. Ebu Vail dedi ki: Ben, Ebu Musanın ve Ubeydi öldürenin ateşte (cehennemde) bir araya gelmemesini umarım! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Gassan b. Bürzin anlattı; dedi ki: Bize Seyyar b. Selame anlattı; dedi ki: Ebu Musaya ölüm gelip çattığında, oğullarını çağırıp şöyle dedi: Bakın, ben öldüğüm zaman, asla beni hiç kimseye bildirmeyin ve asla ne bir ses ve ne de bir ateş beni takip etmesin. (Yine) sizden herhangi birinizin yürüme yeri tabutumdaki dizlerimin hizasında olsun! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı; dedi ki: Bize İbn Umeyr anlattı; dedi ki: Ribi b. Hiraşı şöyle derken işittim: Ebu Musa bayıldığında, ed-Devminin kızı Ümmü Ebu Bürde ona ağlayarak şöyle dedi: Sizinle beraber, saçını yolandan, bağırandan ve yırtandan uzak olurum! Bize Affan b. Müslim anlattı; dedi ki: Bize Şube anlattı. O Mansurdan, o İbrahimden, o Yezid b. Evsten rivayet etti; (Yezid) dedi ki: Ebu Musa bayıldı. Yanındakiler ona ağladılar. O da onlara, Resulallahın dediği şeyi bilmiyor musunuz? dedi. [Ravi] dedi ki: Bunun üzerine onlar bunu onun hanımına söylediler. Hanımı da ona sorunca şöyle dedi: Saçını yolanı, yırtanı ve bağıranı! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Şube anlattı. O Avftan, o Halid el-Ahdebden, o Safvan b. Muhrizden rivayet etti; (Safvan) dedi ki: Ebu Musa bayıldı. Yanındakiler ona ağladılar. O da ayıldı ve şöyle dedi: Ben sizinle beraber, Resulallahın uzak olduğu şeylerden uzak olurum, saçını yolandan, yırtandan ve bağırandan! Bize Hişam Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane, o Abdülmelik b. Umeyrden, o Ribi b. Hiraştan, o Ebu Musadan rivayet etti; o (ravi) dedi ki: Ebu Musa hastalandığında bayıldı. Ümmü Bürde onun için bağırdı. O da ayılıp şöyle dedi: Ben, saçını yolandan, bağırandan ve yarandan -o (bunu), yüzünü yaralayan kadına söylüyordu- uzağım! Bize İshak b. Yusuf el-Ezrak haber verdi; dedi ki: Bize el-Cüreyri anlattı. O Ebül-Ala b. eş-Şihhirden rivayet etti; (Ebül-Ala) dedi ki: Bana (Ebu Musa) el-Eşarinin (kabrini) kazanlardan biri, el-Eşarinin şunu dediğini anlattı: Benim için (kabir) kazdığınızda, dibini derinleştirin! Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme anlattı; dedi ki: Bize Said el-Cüreyri haber verdi. O Kasame b. Züheyrden, o Ebu Musa el-Eşariden, onun (Ebu Musa el-Eşarinin) şöyle dediğini rivayet etti: Benim için, kabrimi derinleştirin! Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. İlyas haber verdi. O Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Cehmden rivayet etti; (Ebu Bekir) dedi ki: Ebu Musa 52 senesinde öldü. Muhammed b. Sad dedi ki: Ben ise ilim ehlinden birini şöyle derken işittim: O, bu vakitten on sene önce, 42 senesinde öldü. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Kays b. er-Rebi anlattı. O Ebu Bürde b. Abdullahtan rivayet etti; (Ebu Bürde) dedi ki: Ebu Musa, Muaviye b. Ebu Süfyanın halifeliğinde 52 senesinde öldü.

389. Muaykıb b. Ebu Fatıma ed-Devsi
Ezd kabilesinden olup Abdüşems b. Abdümenaf b. Kusayoğulları içerisinde müttefiktir. Said b. el-asın veya Utbe b. Rebianın müttefiğidir. Mekkede Müslümanlığı eskidir. Musa b. Ukbe, Muhammed b. İshak, Ebu Maşer ve Muhammed b. Ömerin rivayetine göre o, ikinci hicretteki Habeşistan Muhacirlerindendir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Halid b. İlyas anlattı. O Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Cehmden şunu rivayet etti: Ebu Bekir, Muaykıbın Utbe b. Rebia ailesinde bir ittifakı olmasını reddetti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Muaykıb Müslüman olduktan sonra Mekkeden çıktı. Bazıları, onun Habeşistana hicret ettiğini, bazıları ise kavminin ülkesine geri döndüğünü söyler. Sonra Resulallah Hayberde iken, Eşariler geldiği vakit, Ebu Musa el-Eşari ile beraber gelip Hayberde bulundu ve Osman b. Affanın halifeliğine kadar hayatta kaldı. Bize İsmail b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak anlattı; dedi ki: Bana asım b. Ömer b. Katade anlattı. O Mahmud b. Lebidden rivayet etti; (Mahmud) dedi ki: Yahya b. el-Hakem, beni Cüreşe emir yaptı. Ben de oraya vardım. (Oradakiler) bana, Abdullah b. Caferin kendilerine Resulallahın , “Bu hastalık sahibinin cüzam (hastalığı) var. Yırtıcı hayvandan sakınıldığı gibi ondan sakının. O bir vadiye indiğinde, siz ondan başkasına inin!” dediğini anlattığını anlattılar. Ben de onlara, Vallahi doğrusu, İbn Cafer size bunu anlattı ise size yalan söylememiştir! dedim. Yahya b. el-Hakem beni Cüreşten azledince, Medineye varıp Abdullah b. Cafer ile buluştum. Ey Ebu Cafer! Cüreş halkının senin hakkında bana anlattığı hadis nedir? dedim. [Ravi] dedi ki: O da şöyle dedi: Onlar yalan söylediler, vallahi onlara bunu anlatmadım, kuşkusuz ben Ömer b. el-Hattaba içerisinde su bulunan bir kabın getirildiğini gördüm. Ömer onu Muaykıba veriyordu -ki o kendisinde bu hastalığın hızla yayılmış olduğu bir adamdı-; o da ondan içiyordu. Sonra kabı eliyle Ömere sunuyordu. Ondan içmek maksadıyla ağzını kendi ağzının yerine koyuyordu. Bunun üzerine ben anladım ki, Ömer bunu ancak, başına bulaşma nevinden herhangi bir şey gelmesinden kaçmak için yapıyordu. O dedi ki: O, kendisinden tedavi hakkında (bir şeyler) dinlediği herkesten onun için tedavi arıyordu. Nihayet Ömere Yemen halkından iki adam geldi. Ömer onlara, Bu salih adam için bir tedaviniz var mı? Zira bu hastalık onda hızla yayılmış oldu! dedi. Onlar da, Onu gideren bir şeye, bizim ona gücümüz yetmez. Ancak onu, hastalığı durduran ve artmasını engelleyen bir ilaçla tedavi ederiz! dediler. Ömer, Onun durup artmaması büyük bir afiyet! dedi. Onlar Ömere, Senin toprağın, Ebu Cehil karpuzu (hanzal) bitirir mi? dediler. O, Evet! dedi. Onlar, Ondan bizim için topla! dediler. Bunun üzerine Ömer, o ikisi için ondan iki büyük sepet toplayabilecek kimselere emretti. İkisi her bir Ebu Cehil karpuzunu ikiye yardılar. Sonra Muaykıbı yatırdılar. Sonra o ikisinden her biri onun ayaklarından birini tuttu. Ardından onun iki ayağının içlerini Ebu Cehil karpuzu ile ovmaya başladılar. (Ebu Cehil karpuzunun biri) giderek eriyip yok olduğu zaman, diğerini aldılar. Nihayet, Muaykıbı yeşil, acı tükürürken gördük, sonra ikisi onu gönderip Ömere şöyle dediler: Onun hastalığı bundan sonra ebediyen artmaz! [Ravi] dedi ki: Vallahi Muaykıb, ölünceye kadar hastalığı artmayarak gücünü korudu. Bize Yakup b. İbrahim b. Sad ez-Zühri haber verdi. O babasından, o Salih b. Keysandan rivayet etti; (Salih) dedi ki: Ebu Ziyad şöyle dedi: Bana Harice b. Zeyd şunu anlattı: Ömer b. el-Hattab onları öğlen yemeğine çağırdı, (ama) onlar korkup çekindiler. Onların içinde Muaykıb da bulunuyordu ve onda cüzam (hastalığı) vardı. Muaykıb da onlarla beraber yedi. Bunun üzerine Ömer ona şöyle dedi: Sana yakın olandan ve senin yarından/tarafından al! Şayet senden başkası olsaydı, herhangi bir tepsi içerisinde benimle yemek yiyemezdi ve elbette benimle onun arasında bir mızrak mesafesi (uzaklığı) olurdu! Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Ebu Ziyad haber verdi. O babası Harice b. Zeydden şunu rivayet etti: Yemek yesinler diye insanlarla beraber Ömer için akşam yemeği konuldu. Ömer çıkıp Muaykıb b. Ebu Fatıma ed-Devsiye -ki onun sohbeti (arkadaşlığı) vardı ve Habeşistan Muhacirlerindendi- şöyle dedi: Yaklaş da otur! Allaha yemin ederim ki, şayet sende olan şey senden başkasında olsaydı, elbette o (kişi) bana bir mızrak mesafesinden (uzaklığından) daha yakın oturtulmazdı!

390. Ebu Uhayha Said b. el-as b. Ümeyye b. Abdüşemsin mevlası Subayh
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize arkadaşlarımızın biri şunu haber verdi: Said b. el-asın mevlası Subayh, Bedire çıkmayı isteyerek hazırlandı. (Ağrısından) şikayetçi olup geri kaldı ve devesi üzerinde Ebu Seleme b. Abdülesed el-Mahzumiyi taşıttı. Sonra Subayh bunun ardından, Resulallah ile beraber Uhuda ve seferlerin hepsine katıldı. Muhammed b. İshak, Ebu Maşer ve Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensari bu şekilde söyledi.