159. Abdullah b. Cübeyr
[Abdullah b. Cübeyr] b. en-Numan b. Ümeyye b. Bürek. O, İmruülkays b. Salebe b. Amr b. Avftır. Annesi, Gatafan kabilesinden Abdullahoğullarındandır. Musa b. Ukbe, Muhammed b. İshak, Ebu Maşer ve Muhammed b. Ömerin rivayetlerine göre, o Ensardan yetmiş kişiyle beraber Akabede bulunmuştur. Ayrıca Bedir ve Uhud savaşlarına da katılmıştır. Resulallah onu, Uhud gününde elli kişilik okçu birliğinin başına komutan olarak tayin etmiştir. Resulallahın emretmesi üzerine okçular, Ayneyn vadisinin başında durdular. O da, bir kanalın kıyısındaki bir dağın adıdır. Resulallah , onlara emir vererek, “Bu saf yerinde durarak arkamızı koruyun! Bizim burada ganimet elde ettiğimizi görürseniz, bize katılmayın. Eğer öldürüldüğümüzü bile görürseniz, bize yardım etmeye gelmeyin!” buyurdu. Ancak müşrikler mağlup olup, Müslümanlar onları takip ederken, silahlarını rastgele bırakarak müşriklerin geride bıraktıkları birçok eşyaları toplayarak ganimetler elde ettiklerinde, bu okçulardan bazıları birbirlerine, “Burada ne boş yere duruyorsunuz? İşte Allah, düşmanları hezimete uğrattı. Haydi, siz de kardeşleriniz gibi, ganimet toplayın!” dediler. Bazıları da, “Siz, Resulallahın “Arkamızı koruyun! Yerlerinizden ayrılmayın!” dediğini bilmiyor musunuz?” dedi. Diğer bazıları da, “Resulallah bunu demek istemedi. Allah düşmanları alçalttı ve onları hezimete uğrattı.” dedi. Bunun üzerine onların komutanı olan Abdullah b. Cübeyr, alamet olarak giydiği beyaz bir elbise içinde onlara hitap ederek Allaha hamd ve senada bulundu. Sonra onlara Allaha ve Resulüne itaat etmeyi ve onun hiçbir emrine muhalefet etmemeyi tavsiye etti. Ancak bunlar dinlemeyerek yerlerini terk edip gittiler. Abdullah b. Cübeyrin yanında, sayıları, on kişiye bile varmayan bir grup insandan başka kimse kalmadı. Bunlar arasında; el-Haris b. Enes b. Rafi de vardı. Halid b. el-Velid, dağın tenhalığını ve Abdullahın arkadaşlarının azlığını görünce, beraberinde İkrime b. Ebu Cehil olduğu halde atlı birliğiyle saldırıya geçti. Okçuların bulunduğu yere gelerek kalan okçuların üzerine yüklendiler. Onlar da ok atmaya başladılar. Bu arada Abdullah, kendisi de onlara ok atarak okları bitinceye kadar karşı koymaya çalıştı. Sonra kırılıncaya kadar onlara karşı mızrağını kullandı. Daha sonra, kılıç kullanırken kılıcı ortadan kırıldı. Ancak Abdullah bu kırık kılıçla da şehit oluncaya kadar onlarla savaştı. Abdullah yere düşünce onu yerde sürükledikten sonra ona en kötü bir şekilde müsle uyguladılar. Okların, peş peşe saplanması sonucunda karnını, göbeğinin üstünden yukarıya doğru böğrüne kadar; göbeğinin altından da en aşağı bölgeye kadar yarılmış olup iç organları dışarıya çıkmıştı. Havvat b. Cübeyr dedi ki: “Müslümanlar böyle bir dönem yaşadıklarında ben kendisine uğrayarak onu bu hal üzere görünce, kimsenin orada gülmediği kadar güldüm, kimsenin orada uyumadığı kadar uyudum ve kimsenin orada cimrileşmediği kadar cimrileştim.” Bunun üzerine kendisine, “Bu ne demektir?” denildiğinde, onu [Abdullah b. Cübeyri], taşırken iki kolundan tutmuştum, Ebu Hanne ise iki ayağından tutmuştu. Onun yaralarını sarığımın beziyle kapatmıştım. Bir ara onu taşırken müşriklerin bir tarafa çekildikleri bir sırada sarığımın bezinin onun yarasının üzerinden düşmesi sonucunda, iç organları dışarı çıkıverdi. Arkadaşım, arkasında düşman vardır diye korkuya kapılıp arkasına baktı. Bu nedenle onun bu durumuna çok güldüm. Öbür taraftan adamın birinin mızrağını tam boğazıma dayamak istediği bir sırada beni ani bir uykututtu, mızrak da bertaraf oldu. [Bu yorgun halimle], Abdullah için kazılmış olan kabre kadar zor gelebildim. O sırada yanımda okumun yayı da bulunmaktaydı. Ancak Abdullah için dağ eteğinde kazılmak istenen kabrin zemini sertleşti. Bunun üzerine kendisini vadiye indirdik. Okun uçlarıyla kabri kazımaya çalıştım. Bende, okun kirişi de vardı. Ben yayın ucuyla kabri kazarken, “Hep kirişi bozmamaya çalışayım.” derdim. Sonra, onu çözerek her iki tarafıyla zemin yumuşak tabakaya varıncaya kadar kazmaya devam ettim. Onu defnettikten sonra oradan ayrıldık. Müşrikler de o sırada bir tarafa çekilmişlerdi. Böylece bizlerle müşrikler birbirimizden ayrılmıştık. Abdullah b. Cübeyri öldüren, İkrime b. Ebu Cehil idi. Abdullah b. Cübeyrin vefatından sonra geride kalanı yoktu.
160. Kardeşi Havvat b. Cübeyr
[Havvat b. Cübeyr] b. en-Numan b. Ümeyye b. Bürek. O ise, İmruülkays b. Salebedir. Annesi, Abdullah b. Gatafanoğullarındandır. Havvatın çocukları: 1. Salih, 2. Hubeyb: Harre savaşında öldürülmüştür. Salih ile Hubeybin anneleri, Fukaymoğullarından olan Salebeoğullarındandır. 3. Salim, 4. Ümmü Salim, Ümmül-Kasım: Bu üçünün anneleri, Umeyre bt. Hanzala Habib b. Ahmer b. Evs b. Harise olup, Beli b. Amr b. el-Haf b. Kudaadan olan Üneyfoğullarındandır. Hanzala b. Habib, Salebe b. Amr b. Avfoğullarının anlaşmalısıydı. 5. Abdullah: [Çocuklarının en büyüğü olması nedeniyle] Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensari diğer ehl-i ilimden bazılarının rivayetlerine göre onunla künyelendirilirdi. Muhammed b. Ömer şöyle derdi: Havvat, “Ebu Salih” olarak künyelendirilirdi. Bize Abdülmelik b. Amr Ebu amir el-Akadi haber verdi; dedi ki: Bize Füleyh b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Bize Damre b. Said b. Kays b. Ebu Huzeyfe, Havvat b. Cübeyrden rivayet ettiği hadiste şunu haber verdi: Havvat b. Cübeyr, “Ebu Abdullah” olarak künyelendirilirdi. [Dediler ki:] Havvat, Cahiliye döneminde Zatün-Nihyeyn denilen bir kadının dostuydu. Ancak Müslüman olunca, İslamiyetini güzel bir şekilde yaşayan bir insan haline geldi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülmelik b. Ebu Süleyman haber verdi. O, Havvat b. Salihten, o da babasından rivayet etti. Yine bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre haber verdi. O, Misver b. Rifaadan, o da Abdullah b. Mikneften şunu rivayet etti: Havvat b. Cübeyr, Resulallah ile beraber Bedir savaşına çıkanlar arasındaydı. Ancak er-Revhaya varınca başına bir taş isabet ederek kafası yarıldı. Bunun üzerine Resulallah onu Medineye gönderdiği halde ganimetteki pay ve ücretini de savaşa katılmış gibi ayırdı. [Dediler ki:] Havvat, Uhud ve Hendek olmak üzere Resulallah ile beraber tüm savaşlara katıldı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi: dedi ki: Bana Salih b. Havvat b. Salih b. Havvat b. Cübeyr anlattı. O, aile efradının şöyle dediğini rivayet etti: Havvat b. Cübeyr, Hicri 40 yılında, yetmiş dört yaşındayken Medinede vefat etti. Kendisinden sonra devam eden bir nesli bulunmaktadır. Saç ve sakalını kına ve ketem ile boyardı, orta boylu bir adamdı.
161. el-Haris b. en-Numan
[el-Haris b. en-Numan] b. Ümeyye b. el-Bürek. O ise İmruülkays b. Salebedir. Cübeyrin iki oğlu olan Havvat ile Abdullahın amcalarıdır. Aynı zamanda Ebu Dayyahın da amcasıdır. el-Harisin annesi, Hind bt. Evs b. Adi b. Ümeyye b. amir b. Hatme olup Evs kabilesindendir. el-Harisin vefatından sonra nesli devam etmemiştir. Musa b. Ukbe, Ebu Maşer, Muhammed b. Ömer ve Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensari; el-Harisin Bedir ve Uhuda katıldığı konusunda görüş birliğine varmışlardır.
162. Ebu Dayyah
Adı en-Numan b. Sabit b. en-Numan b. Ümeyye b. el-Bürek. O, İmruülkays b. Salebedir. Annesi, Hind bt. Evs b. Adi b. Ümeyye b. Adi b. amir b. Hatme olup Evs kabilesindendir. Muhammed b. İshak, Muhammed b. Ömer ve Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensari şekilde ona, “Ebu Dayyah” demişlerdir. Ebu Maşer ise, kendisinden yapılan rivayete göre, ona “Ebüd-Dayyah” derken, başkaları, onun böyle demesine şaşarlardı. Muhammed b. Ömer dedi ki: “Bedir ehli arasında Ebu Dayyah bulunmamaktadır.” Ebu Dayyah; Resulallah ile beraber Bedir, Uhud, Hendek ve diğer tüm gazvelere katılmıştır. Hayberde şehit olarak öldürüldü. Bu olayda [Yahudilerden] birisi, kılıçla vurmakla kafatasını çatırdatarak öldürmüştü. Bu olay hicretin 7. senesinde vuku bulmuştu. Ebu Dayyahın vefatından sonra geride kalanı olmamıştır.
163. en-Numan b. Ebu Hazme
[en-Numan b. Ebu Hazme] b. en-Numan b. Ebu Huzeyfe b. el-Bürek. el-Bürek, İmruülkays b. Salebedir. Muhammed b. Ömer ve Ebu Maşer, bu şekilde söylemişlerdir. Muhammed b. İshak ise ona, “İbn Ebu Hazme” [ ] derken, Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensari ona, “İbn Ebu Hazme” [ ] demiştir. Ancak biz, “Nesebül-Ensar” adlı kitaba baktığımızda, en-Numan b. Ümeyye b. el-Bürekin, veya olarak kendisiyle künyelendirileceği ne bir oğlunun adına ve ne de böyle bir oğlunun doğumuna dair bir kayda rastlayamadık. en-Numan b. Ebu Hazme; Musa b. Ukbe, Muhammed b. İshak, Ebu Maşer, Muhammed b. Ömer ve Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensarinin rivayetine göre, Bedirde bulunmuştur. Aynı zamanda Uhuda da katılmıştır. Vefatından sonra geride kalanı olmamıştır.
164. Ebu Hanne
Adı, Malik b. Amr b. Sabit b. Külfe b. Salebe b. Amr b. Avftır. Muhammed b. Ömer, kitabında onu Bedire katılanlar arasında zikretmiştir. Muhammed b. İshak ve Ebu Maşer ise, onun için “Ebu Habbe” diyerek nesebini zikretmemişlerdir. Muhammed b. Ömer, “Bedire katılanlar arasında, Ebu Habbe olarak künyelendirilmiş bir kimse bulunmamaktadır.” demiştir. Ancak, Mazin b. en-Neccaroğullarından olan Ebu Habbe b. Gaziyye b. Amr adında bir kişiye rastlanmaktadır ki, o da Yemamede öldürülmüş olup, Bedire katılmamıştır. Ebu Habbe b. Abduamr el-Maziniye gelince, bu da Ali b. Ebu Talib ile beraber Sıffine katılıp, Bedirde bulunmamıştır. Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensari şöyle söylemektedir: “Bedire katılan Ebu Hanne, İbn Sabit b. en-Numan b. Ümeyye b. el-Bürektir. O, Ebu Dayyahın kardeşidir. Annesi ise, Ümmü Ebu Dayyahtır.” Ebu Hanne, Uhud savaşında şehit olmuştur. Vefatından sonra geride kalanı olmamıştır. Biz kendisini, “Nesebül-Ensar” isimli kitapta Amr b. Sabit b. Külfe b. Salebe çocukları arasında bulamadık.
165. Salim b. Umeyr
[Salim b. Umeyr] b. Sabit b. Külfe b. Salebe b. Amr b. Avf. Kendisinin Seleme adında bir oğlu vardı. Musa b. Ukbe, Muhammed İshak, Ebu Maşer, Muhammed b. Ömer ve Abdullah b. Muhammed b. Umare el- Ensarinin rivayetlerine göre, Salim b. Umeyr Bedir savaşına katılmıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Muhammed ez-Züraki haber verdi. O da Umare b. Gaziyyenin söylediğini rivayet etti. Yine bize Ebu Musab b. İsmail b. Musab b. İsmail b. Zeyd b. Sabit anlattı. O da, yaşlılarından şunu rivayet etti: Amr b. Avfoğullarından olan Ebu Afek adlı ileri yaştaki birisi, Nebi , Medineye geldiğinde onun yaşı yüz yirmiyi bulmuştu. [Bu durumuyla beraber] Müslüman olmayarak şiirleriyle halkı Resulallaha karşı kin ve düşmanlığa teşvik etmişti. Salim b. Umeyr, bunu öldürmeyi adamıştı. Daha sonra da onu öldürdü. Bu da Resulallahın izni ile gerçekleşmişti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bize de Man b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Esed b. Huzeymeoğullarından İbn Rükayş haber verdi; dedi ki: Ebu Afek, Hicri 20. ayının başlarında Şevval ayında öldürülmüştür. [Dediler ki:] Salim b. Umeyr; Uhud ve Hendek dahil olmak üzere Resulallah ile beraber tüm savaşlara katılmıştır. Salim, fakir oldukları için kendi binekleri olmadığından Tebuk seferine çıkmak üzere Resulallaha müracaat ederek, “Bizi de bineklere bindir.” diyen, Resulallahın , “Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum.” dediği, Allah yolunda harcayacak bir şey bulamadıkları için üzüntülerinden gözlerinden yaşlar akarak geri dönen ağlayanlardan birisidir. Bunlar yedi kişi olup Salim b. Umeyr de onlardandır. Yeri geldiğinde diğerlerinin isimlerini vermiştik. Salim b. Umeyr, Muaviye b. Ebu Süfyanın hilafeti dönemine kadar sağ kalmıştır. Vefatından sonra, nesli devam etmiştir.
166. asım b. Kays
[asım b. Kays] b. Sabit b. Külfe b. Salebe b. Amr b. Avf. Musa b. Ukbe, Muhammed b. İshak, Ebu Maşer, Muhammed b. Ömer ve Abdullah b. Muhammed b. Umare el-Ensarinin rivayetlerine göre Bedirde bulunmuştur. Aynı zamanda Uhudda da bulunmuştur. Vefatından sonra geride kalanı olmamıştır. [Bu kabileden Bedire katılanların sayısı,] sekiz kişidir.