[Ammar b. Yasir] İbn amir b. Malik b. Kinane b. Kays b. el-Husayn b. el-Vezim b. Salebe b. Avf b. Harise b. amir el-Ekber b. Yam b. Ans. Ans, Zeyd b. Malik b. Üded b. Zeyd b. Yeşcüb b. Arib b. Zeyd b. Kehlan b. Sebe b. Yeşcüb b. Yarub b. Kahtandır. Malik b. Üdedoğulları Mezhictendir. Yasir b. Ammar ve iki kardeşi el- Haris ile Malik, kardeşlerini istemek üzere Yemen den Mekkeye geldiler. el-Haris ile Malik Yemen e geri döndü. Yasir ise Mekkede ikamet etti ve Ebu Huzeyfe b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum ile hilf yaptı. Ebu Huzeyfe onu “Sümeyye bt. Hubbat” adlı cariyesiyle evlendirdi. Sümeyye, Yasirden [hamile kalıp] Ammarı doğurunca Ebu Huzeyfe onu azat etti. Yasir ve Ammar, Ebu Huzeyfe ölünceye ve Allah İslamı gönderinceye kadar onunla beraber kalmaya devam ettiler. Yasir, Sümeyye, Ammar ve kardeşi Abdullah b. Yasir Müslüman oldular. Yasirin Ammar ve Abdullahtan daha büyük “Hureys” adında başka bir oğlu da vardı. Onu Cahiliye döneminde ed-Diloğulları öldürmüştü. Yasirden sonra Sümeyye ile el-Ezrak evlendi. el-Ezrak, el-Haris b. Kelede es-Sekafinin Rum asıllı olan bir kölesiydi ve Taif gününde Taif halkının köleleriyle birlikte Peygamberin huzuruna çıkanlardandı. Onların içinde Ebu Bekre de vardı. Allah Resulü onları azat etti. Sümeyye, el-Ezraktan [hamile kalıp] Seleme b. el-Ezrakı doğurdu. Bu kişi Ammarın anne bir kardeşidir. Sonra el-Ezrakın oğullarından Selemenin oğlu, Ömer ve Ukbe, “el-Ezrak b. Amr b. el-Haris b. Ebu Şemirin Gassan kabilesinden olduğunu ve Ümeyyeoğullarının müttefiki olduğunu” iddia ettiler. Bunlar Mekkede [şan ve şöhret kazanıp] eşraftan oldular. el-Ezrak ve oğlu, Ümeyyeoğullarına mensup kadınlarla evlendiler ve bunların o kadınlardan çocukları oldu. Ammar “Ebül-Yakzan” künyesiyle çağrılıyordu. el-Ezrakın oğulları, ilk başta kendilerinin Tağliboğullarından, sonra da İkeboğullarından olduklarını iddia ediyorlardı. Bunun doğru izahı şudur: Cübeyr b. Mutim onlardan bir kadınla evlendi ki o el-Ezrakın kızıydı. Bu kadın ondan bir kız çocuk doğurdu ve bununla Said b. el-as evlendi. Bunların da Abdullah b. Said adlı çocukları oldu. el-Ahtal, uzun bir şiirinde Abdullah b. Saidi övmektedir. O şiirinde şöyle der: O, Nevfel ve İkeboğullarını toplar nesebinde Muradına ermiştir, mensup olan her iki kabileye de! Daha sonra Huzaa kabilesi onların akıllarını çeldi ve onları Yemen e davet etti. Bu daveti onlara cazip gösterip şöyle dediler: “Siz soyunuzun Gassan kabilesinden olduğunu iddia etmedikçe Rum soyunun zikrinden sıyrılıp kurtulamayacaksınız.” Bunun üzerine onlar da bundan böyle Gassan kabilesine intisap ettiler. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammar b. Yasir, babasının şöyle dediğini haber verdi: Ammar b. Yasir şöyle dedi: “Allah Resulü el-Erkamın evinde iken Suheyb b. Sinan ile o evin kapısında karşılaştım. “Ne yapmak istiyorsun?” dedim. O da bana, “Sen ne yapmak istiyorsun?” dedi. Ben “Muhammedin huzuruna girip onun sözünü dinlemek istiyorum.” deyince o, “Ben de öyle yapmak istiyorum.” dedi. Ammar devamla dedi ki: “Bunun üzerine onun huzuruna girdik. Bize İslamı anlattı ve biz de Müslüman olduk. Sonra o gün bu minval üzere akşamlayıncaya kadar bekledik ve gizlice [oradan] çıktık.” Ammar ve Suheybin Müslüman oluşu, otuz küsur kişiden sonra idi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muaviye b. Abdurrahman b. Ebu Müzerrid, ona da Yezid b. Ruman, Urve b. ez-Zübeyrin şöyle dediğini haber verdi: Ammar b. Yasir, Mekkede dininden dönmesi için kendisine işkence yapılan ezilenlerdendi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ezilenler Mekkede aşireti olmayan kimselerdi. Bunların izzet ve kuvvetleri yoktu. Kureyş dinlerinden dönmeleri için onlara gün ortasında kızgın taşlar üzerinde işkence ediyordu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Osman b. Muhammed, ona da Abdülhakim b. Suheyb, Ömer b. el-Hakemin şöyle dediğini anlattı: Ammar b. Yasire, ne dediğini bilemeyinceye kadar işkence ediliyordu. Suheybe ne dediğini bilemeyinceye kadar işkence ediliyordu. Ebu Fükeyheye ne dediğini bilemeyinceye kadar işkence ediliyordu. Bilal, amir b. Füheyre ve bir grup Müslüman [da aynı durumdaydı]. Şu ayet onlar hakkında inmişti: “Zulme maruz kaldıktan sonra Allah uğrunda hicret edenleri, [elbette dünyada güzel bir yere yerleştiririz.]” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Osman b. Muhammed, ona da el-Haris b. el-Fadl, Muhammed b. Kab el-Kurazinin şöyle dediğini anlattı: Ammar b. Yasiri bir iç donu içinde çıplak olarak gören birisi bana haber verdi; dedi ki: Onun sırtına baktım, çok yara vardı. Ona, “Nedir bu?” dedim. “Bu Kureyşin Mekkenin kızgın taşlarında yaptıkları işkencedendir.” diye cevap verdi. Bize Yahya b. Hammad haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane, ona da Ebu Belc, Amr b. Meymunun şöyle dediğini haber verdi: Müşrikler Ammar b. Yasiri ateşle yaktılar. Amr b. Meymun devamla dedi ki: Allah Resulü ona uğruyor, eliyle onun başını sıvazlıyor ve şöyle diyordu: “İbrahime olduğun gibi Ammara da Ey ateş! soğuk ve selametli ol! [Ey Ammar!] Seni azgın bir topluluk öldürecek.” Bize Müslim b. İbrahim ile Amr b. el-Heysem Ebu Katan haber verdiler; dediler ki: Bize el-Kasım b. el- Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Mürre el-Cemeli, ona da Salim b. Ebül-Cad, Osman b. Affanın şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü benim elimden tutmuştu, beraberce el-Bathada dolaşıyorduk. Nihayet Ammarın, babasının ve annesinin yanına vardık. Onlar işkence görüyorlardı. [Ammarın babası] Yasir, “İşte zaman böyle” deyince Peygamber ona şöyle dedi: “Sabret! Ey Allahım, Yasir ailesini bağışla! Zaten bağışlamışsındır.” Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Hişam ed-Destevai haber verdi; dedi ki: Bize Ebüz- Zübeyr şunu haber verdi: Peygamber , işkence görürlerken Ammar ailesine uğradı ve onlara şöyle dedi: “Ammar ailesi! Müjdeler olsun size! Size vaad edilen yer cennettir.” Bize el-Fadl b. Anbese haber verdi; dedi ki: Bize Şube, Ebu Bişrden; o da Yusuf el-Mekkiden şunu nakletti: Peygamber , Ammara, onun babasına ve annesine onlar el-Bathada işkence görürlerken uğradı ve şöyle buyurdu: “Ey Ammar ailesi! Müjdeler olsun size! Size vaad edilen yer cennettir.” Bize İsmail b. İbrahim, İbn Avndan; o da Muhammedden şunu nakletti: Peygamber Ammar ile karşılaştı. O ağlıyordu. Peygamber onun gözlerini silerek şöyle buyurdu: “Kafirler seni yakalayıp suyun içine batırdılar. Sen de şöyle şöyle dedin. Şayet onlar bunu tekrar yaparlarsa sen de aynı şeyleri onlara söyle.” Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Amr, ona da Abdülkerim, Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammar b. Yasirin şöyle dediğini haber verdi: Müşrikler Ammar b. Yasiri yakaladılar. Peygamber hakkında kötü şeyler, onların putları hakkında iyi şeyler söyleyinceye kadar onu bırakmadılar. Ammar b. Yasir, Peygambere gelince O , “Ardında ne bıraktın?” dedi. Ammar b. Yasir, “Şer [bıraktım], ey Allahın Resulü! Vallahi senin hakkında kötü şeyler, onların ilahları hakkında iyi şeyler söyleyinceye kadar [işkenceden] bırakılmadım.” dedi. Resulallah , “Kalbini nasıl buluyorsun?” diye sordu. Ammar, “İmanla tatmin olmuş bir halde buluyorum.” dedi. Bunun üzerine Resulallah , “Şayet sana aynı şeyleri yaparlarsa, o söylediklerini yine söyle!” Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Amr, ona da Abdülkerim, Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammar b. Yasirin, “Kalbi iman ile mutmain olduğu halde [inkara] zorlanan müstesna…”mealindeki Allahın kelamı hakkında şöyle dediğini haber verdi: Bu kişi Ammar b. Yasirdir. O, “Ancak göğsünü küfre açan kimse…” mealindeki Allahın kelamı hakkında da şöyle dedi: Bu kişi, Abdullah b. Ebu Serhdir. Bize Veki b. el-Cerrah, İsrailden; o Cabirden, o da el-Hakemden şunu nakletti: “Kalbi iman ile mutmain olduğu halde [inkara] zorlanan müstesna…” ayeti Ammar b. Yasir hakkında nazil oldu. Bize Haccac b. Muhammed haber verdi; dedi ki: İbn Cüreyc dedi ki: Abdullah b. Ubeyd b. Umeyri duydum, şöyle diyordu: Allah için işkence görürken Ammar b. Yasir hakkında “Müminler [sadece “İman ettik” demeleri sebebiyle kendi hallerine bırakılıvereceklerini], imtihana tabi tutulmayacaklarını mı zannettiler?” mealindeki ayet nazil oldu. Bize Muhammed b. Künase, ona el-Kelbi, ona da Ebu Salih, “[Şimdi iyi düşünün: Böyle olanın durumu mu iyi], yoksa gece saatlerinde, ahiretten endişe edip Rabbinin rahmetini umarak gah secdede, gah kıyamda ibadet edenin durumu mu iyi?” mealindeki ayet hakkında İbn Abbasın şöyle dediğini haber verdi: “Bu ayet, Ammar b. Yasir hakkında nazil oldu.” Bize Muhammed b. Ubeyd et-Tanafisi ile el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize el-Mesudi, el-Kasım b. Abdurrahmanın şöyle dediğini haber verdi: İçinde namaz kılınan ilk mescidi inşa eden kişi Ammar b. Yasirdir. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, babasının şöyle dediğini haber verdi: Evinde, içinde namaz kılınan bir mescit edinen ilk kişi Ammar b. Yasirdir. [Dediler ki:] Ammar b. Yasir, İkinci Habeşistan hicretine katılmıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Osman, babasının şöyle dediğini haber verdi: Ammar b. Yasir, Mekkeden Medineye hicret ettiği zaman Mübeşşir b. Abdülmünzire konuk oldu. Bize Muhammed b. Ömer, Abdullah b. Caferin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü , Ammar b. Yasir ile Huzeyfe b. el-Yemanı kardeş ilan etti. Abdullah b. Cafer dedi ki: Huzeyfe her ne kadar Bedire katılmamış ise de onun Müslüman oluşu daha önce idi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah, ona da ez-Zühri, Ubeydullah b. Abdullah b. Utbenin şöyle dediğini haber verdi: Ammar b. Yasirin evinin yerini, Allah Resulü tahsis ve tayin etti. [Dediler ki:] Ammar b. Yasir, Bedire, Uhuda, Hendek savaşına ve bütün seferlere Allah Resulü ile beraber katıldı. Bize Vehb b. Cerir b. Hazim ile Musa b. İsmail haber verdiler; dediler ki: Bize Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: el-Hasanı duydum, şöyle dedi: Ammar b. Yasir şöyle dedi: Allah Resulü ile beraber insanlara ve cinlere karşı savaştım. Ona “O da ne? İnsanlarla savaştığını anladık da cinlerle nasıl savaştın?” denilince o şunları söyledi: Allah Resulü ile beraber bir menzilde konakladık. Su getirmek için kırbamı ve kovamı aldım. Allah Resulü bana “Ama seni sudan menetmek üzere biri gelecek.” dedi. Kuyunun başına vardığımda bir de ne göreyim, siyah bir adam! Sanki o güçlü ve tecrübeli bir savaşçı gibiydi. “Vallahi bu kuyudan bu gün tek bir kova su bile alamayacaksın.” dedi. Bunun üzerine kapıştık. Derken onu yere yıktım. Sonra bir taş alıp onun burnunu ve yüzünü yaraladım, kırbamı doldurup suyu Allah Resulüne getirdim. Bunun üzerine Allah Resulü , “Suyun başında yanına biri geldi mi?” buyurdu. “Siyahi bir köle” dedim. Allah Resulü , “Ne yaptın ona?” deyince durumu ona anlattım. Bu kez “Biliyor musun, kimdi o?” diye sordu. “Hayır” dedim. “O şeytandı. Seni sudan menetmek üzere geldi” dedi. Bize Abdullah b. Nümeyr, ona da el-Eclah, Abdullah b. Ebül-Hüzeylin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü mescidini inşa ettiği zaman insanlar [yapı malzemelerini] taşıyorlardı. Allah Resulü ve Ammar da [yapı malzemesi] taşıyordu. Derken Ammar kaside söylemeye başladı ve şöyle dedi: Biz Müslümanlar mescitler inşa ederiz. Allah Resulü de “Mescitler.” deyip duruyordu. Bundan [kısa] bir müddet önce Ammar hastalanmış, bazı kimseler “Ammar bugün kesinlikle ölür.” demişlerdi. Allah Resulü onları duymuştu. Kerpicini silkeledi ve şöyle dedi: “Vah sana ( )! -Yazıklar olsun sana ( )! demedi.- Ey Sümeyyenin oğlu! Seni azgın bir grup öldürecek.” İshak b. el-Ezrak haber verdi; dedi ki: Bize Avf el-Arabi, ona el-Hasan, ona da annesi, Ümmü Selmanın şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulünü şöyle derken duydum: “Ammarı azgın bir grup öldürecek.” Avf dedi ki: Şunu da söylediğini zannediyorum: “Onu öldüren kişi Cehennemliktir.” Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn, ona el-Hasan, ona da annesi, Ümmü Selemenin şöyle dediğini haber verdi: Allah Resulü Hendek günü onlara katıldı. Hatta göğsü toza belendi. O şöyle diyordu: Ey Allahım! Ahiret hayatıdır, gerçekten [asıl] hayat! Ensar ve Muhaciri affet! [O sırada] Ammar geldi. Allah Resulü buyurdu ki: “Ey Sümeyyenin oğlu! Seni azgın bir grup öldürecek.” Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: Bana Eyyub ile Halid el-Hazza, onlara el-Hasan, ona annesi, ona da Ümmü Selemenin haber verdiğine göre Peygamber Ammara şöyle dedi: Seni azgın bir grup öldürecek. Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: Bana Amr b. Dinar haber verdi; dedi ki: Ebu Hişamı duydum, Ebu Said el-Hudriden naklen şunu anlatıyordu: Allah Resulü Ammar hakkında şöyle dedi: “Seni azgın bir grup öldürecek.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb haber verdi; dedi ki: Bize Davud, ona da Ebu Nadre, Ebu Said el-Hudrinin şöyle dediğini haber verdi: Peygamber mescidin inşasına giriştiği zaman kerpiçleri teker teker taşımaya başladık. Ammar ise kerpiçleri ikişer ikişer taşıyordu. [Oraya] geldim, arkadaşlarım bana şunu anlattı: Peygamber , onun başındaki toprağı silkeliyor ve şöyle diyordu: “Vah sana, Sümeyyenin oğlu! Seni azgın bir grup öldürecek.” Bize İshak b. Ebu İsrail haber verdi; dedi ki: Bize en-Nadr b. Şümeyl haber verdi; dedi ki: Bize Şube, ona Ebu Mesleme, ona da Ebu Nadre, Ebu Said el-Hudrinin şöyle dediğini haber verdi: Bana, benden daha faziletli olan Ebu Katade anlattı ve şöyle dedi: Peygamber Ammarın başındaki toprağı silerek ona şöyle dedi: “Vah, yazık sana Sümeyyenin oğlu! Seni azgın bir grup öldürecek.” Bize Ebu Muaviye ed-Darir, ona el-Ameş, ona da Abdurrahman b. Ziyad, Abdullah b. el-Harisin şöyle dediğini haber verdi: Muaviyenin Sıffin dönüşünde onunla Amr b. el-asın arasında yürüyordum. -Abdullah devamla dedi ki:- Abdullah b. Amr, [babası Amra] “Babacığım, sen Allah Resulünün Ammara Vah sana, ey Sümeyyenin oğlu! Seni azgın bir grup öldürecek. dediğini duydun, değil mi?” diye sordu. -Abdullah devamla yine dedi ki:- Bunun üzerine Amr, Muaviyeye “Şunun ne dediğini duymuyor musun?” diye sordu. -Abdullah devamla yine dedi ki:- Muaviye de “Bize öyle çirkin bir şey getirip [söyleyip] duruyorsun ki, onunla idrarının içinde kayıp düşüyorsun. Onu biz mi öldürdük? [Ali ve Irak halkını kast ederek] onu [buraya] getirenler öldürdü.” dedi. Bize Yezid b. Harun, ona el-Avvam b. Havşeb haber verdi; dedi ki: Bana Esved b. Mesud, Hanzale b. Huveylid el-Anezinin şöyle dediğini anlattı: Biz Muaviyenin yanındayken birden bire iki adam Ammarın başı konusunda münakaşa ederek çıkageldi. Onlardan her biri: “Onu ben öldürdüm” diyordu. Bunun üzerine Abdullah b. Amr şöyle dedi: “Bu [öldürme işini] sizden biriniz arkadaşına gönül rahatlığıyla versin. Zira ben Allah Resulünün Onu azgın bir grup öldürecek. dediğini duydum.” Muaviye ise “Ey Amr! Saçmalıkların bize yetmedi mi? Öyleyse bizim yanımızda ne işin var?” dedi. Abdullah ona şu cevabı verdi: “Babam beni Allah Resulüne şikayet etmişti. O da bana Hayatta olduğu müddetçe babana itaat et, ona isyan etme! demişti. Ben sizinle beraberim ama savaşmıyorum.” Bize Halid b. Mahled haber verdi; dedi ki: Bana Süleyman b. Bilal anlattı. Dedi ki: Bana Cafer b. Muhammed anlattı; dedi ki: Ensardan bir adamı duydum. [Şöyle diyordu:] Babam, Ömer b. el-Hattabın mevlası Hüneyin şöyle dediğini anlatıyordu: Başlangıçta ben, Aliye karşı Muaviye ile beraberdim. Muaviyenin taraftarları şöyle diyorlardı: “Hayır, vallahi biz Ammarı asla öldürmeyiz. Şayet onu öldürürsek onların dediği gibi oluruz.” Sıffin günü maktullere bakarak gittim. Bir de ne göreyim, Ammar b. Yasir öldürülmüş! Hemen Amr b. el-asa geldim. O divanında oturuyordu. Dedim ki: Ey Ebu Abdullah! O da bana: Ne istiyorsun? dedi. Bak, seninle konuşacağım. dedim. Gel bana! dedi. Bunun üzerine ben şöyle dedim: Ammar b. Yasir! Onun hakkında ne duydun? O da: Allah Resulü onu azgın bir grubun öldüreceğini söyledi. dedi. İşte o vallahi öldürülmüş. dedim. Bu doğru değil! dedi. İki gözümle gördüm, o öldürülmüş. dedim. Hadi gidelim, onu bana göster! dedi. Onu götürdüm ve Ammarın cesedini gösterdim. Cesedi gördüğü anda rengi attı. Sonra yana döndü ve şöyle dedi: Onu sadece [bu savaşa] çıkaran kişi öldürdü. Veki b. el-Cerrah ile Muhammed b. Abdullah el-Esedi, onlara Süfyan, ona da Kays el-Evdi, Hüzeylin şöyle dediğini haber verdi: Peygambere biri geldi ve Ammarın üzerine bir duvarın yıkıldığı, bu sebeple onun öldüğü söylendi. Allah Resulü buyurdu ki: “Ammar ölmedi.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Nafi, ona da babası, İbn Ömerin şöyle dediğini haber verdi: Yemame günü Ammar b. Yasiri bir kayanın üzerinde gördüm. Yüksek sesle şöyle haykırıyordu: “Ey Müslümanlar topluluğu! Cennetten mi kaçıyorsunuz? Ben Ammar b. Yasirim, bana gelin!” Ben onun kulağına baktım, en şiddetli şekilde çarpışırken kulağı kesilmiş, sallanıp duruyordu. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Şube, ona da Kays b. Müslim, Tarık b. Şihabın şöyle dediğini haber verdi: Temimoğullarından bir adam, Ammara “Ey kulağı kesik!” dedi. Bunun üzerine Ammar da ona şöyle dedi: “İki kulağımdan en hayırlısıyla beni kötüledin.” Şube dedi ki: “Onun o kulağı Allah Resulu ile beraber [savaşırken] kesilmişti.” Bize Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi ile Yahya b. Abbad haber verdiler; dediler ki: Bize Şube, ona da Kays b. Müslim, Tarık b. Şihabın şöyle dediğini haber verdi: Basra halkı Maha karşı savaştı. Onların başlarında Utarid et-Temimi ailesinden birisi vardı. Bu kişiye Kufe halkı yardım etti ki bunların başında da Ammar b. Yasir vardı. Utarid ailesinden olan kişi Ammar b. Yasire, “Ey kulağı kesik! Ganimetlerimizde bize ortak olmak mı istiyorsun?” dedi. Ammar b. Yasir cevaben şöyle dedi: “İki kulağımın en hayırlısıyla beni kötüledin.” Şube dedi ki: “Kulağının Peygamber ile beraber [savaşırken] kesildiğini kast ediyordu. [Tarık] dedi ki: Bu durum Ömere yazıldı. Bunun üzerine Ömer şu cevabı yazdı: “Ganimet sadece savaşta hazır bulunanlar içindir.” İbn Sad dedi ki: Şube şöyle dedi: “ Ammarın kulağının Yemamede kesilip kesilmediğini bilmiyoruz.” Bize Veki b. el-Cerrah, ona Süfyan, ona da Ebu İshak, Harise b. Mudarribin şöyle dediğini haber verdi: Ömer b. el-Hattabın mektubu bize okundu. [Onda şöyle yazıyordu]: “Sadede gelince ben size Ammar b. Yasiri vali, İbn Mesudu da öğretmen ve yardımcı olarak gönderdim. İbn Mesudu Beytülmalinizin [hazinenizin] başına tayin ettim. Bu iki kişi, Muhammedin Bedire katılan asil sahabilerindendir. Onlara kulak verin, itaat edin ve tabi olun! İbn Ümmü Abdi [göndermekle hizmet konusunda] sizi, kendime tercih ettim. Osman b. Huneyfi, Sevad bölgesine gönderdim. Onlara her gün [azık olarak] bir koyun tahsis ettim. Koyunun yarısını ve iç organlarını Ammara vermenizi, geri kalan yarısını da bu üç kişi arasında paylaştırmanızı emrediyorum.” Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, Ebu Sinandan; o da Abdullah b. Ebül-Hüzeylden şunu nakletti: Ömer, Ammara yarısını ve iç organlarını, Abdullaha dörtte birini, Osmana dörtte birini olmak üzere Ammar, İbn Mesud ve Osman b. Huneyfe azık olarak her gün bir koyun verdi. Bize el-Fadl b. Dükeyn ile Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan, Muğireden; o da İbrahimden şunu nakletti: Ammar, her Cuma günü minberde Yasin suresini okurdu. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, ona da Ebu Sinan, Abdullah b. Ebül- Hüzeylin şöyle dediğini haber verdi. Yine bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, ona da el- Eclah, İbn Ebül-Hüzeylin şöyle dediğini haber verdi: Ammarın bir dirhem karşılığında [bir miktar] kuru yonca satın aldığını gördüm. [Satıcıdan] fazladan bir ip istedi; ama o kaçındı. İpi [onun elinden almak için] çekti ve sonunda [ipi] ikiye bölerek anlaştılar. Sonra [Yoncayı iple bağlayıp] sırtında taşıdı. O, bu sırada Kufe valisiydi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Gassan b. Mudar haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Yezid, ona da Ebu Nadre, Mutarrifin şöyle dediğini haber verdi: Kufede bir adamın yanına vardım. Bir de ne göreyim! Onun yanında oturan ve terzi olan bir adam! Ya sincap ya da tilki kürklerini dikiyor. Mutarrif devamla dedi ki: “Alinin ne yaptığını görmedin mi? O şöyle şöyle yaptı.” dedim. Bunun üzerine o adam şöyle dedi: “Ey Fasık, Dikkat et! Senin müminlerin emiri hakkında konuştuğunu görüyorum.” Arkadaşım “Dur, ey Ebül-Yakzan! Bu benim misafirimdir.” dedi. Sonra onun Ammar olduğunu öğrendim. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Cerir b. Hazim, ona Said b. Ebu Mesleme, ona da Ebu Nadre, Mutarrifin şöyle dediğini haber verdi: Ammar b. Yasiri tilki derilerinden elbise keserken gördüm. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb, ona da Davud, amirin şöyle dediğini haber verdi: Ammara bir mesele soruldu. “Bu henüz oldu mu?” dedi. “Hayır” dediler. O da, “Bu oluncaya kadar bizi [rahat] bırakın. Olduğu zaman onun ağırlığını sizin için yükleniriz.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn ile Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Süfyan, ona el-Ameş, ona da İbrahim et-Teymi, el-Haris b. Süveydin şöyle dediğini haber verdi: Bir adam, Ammarı Ömere şikayet etti. Bu durum Ammara ulaşınca ellerini kaldırıp şöyle dedi: Ey Allahım! Şayet o benim hakkımda yalan beyanda bulunmuşsa dünyada onun [rızkını] genişlet ve onun zürriyetini çoğalt! Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. Abdullah haber verdi; dedi ki: Bize Davud, amirin şöyle dediğini haber verdi: Ömer, Ammara, “Seni azletmemizden rahatsız oldun mu?” dedi. O da cevaben şöyle dedi: “Sen şayet bunu söylüyorsan [bil ki] beni vali olarak tayin ettiğin zaman da, azlettiğin zaman da rahatsız oldum.” Bize Affan b. Müslim ile Müslim b. İbrahim haber verdiler; dediler ki: Bize el-Esved b. Şeyban haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Nevfel b. Ebu Akreb haber verdi; dedi ki: Ammar b. Yasir, insanların en uzun süre sessiz kalan ve en az konuşanlarından biriydi. O şöyle diyordu: “Fitneden Allaha sığınırım, fitneden Allaha sığınırım.” Ebu Nevfel devamla dedi ki: Sonra ona büyük bir fitne musallat oldu. Bize Ebu Davud et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Mürre haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Selemeyi şöyle derken duydum: Ammar b. Yasiri Sıffin günü elinde kargı olan esmer bir ihtiyar olarak gördüm. O kargı [titrer gibi] sallanıyordu. Yanında sancak olduğu halde Ammar, Amr b. el-asa baktı ve şöyle dedi: “Bu, Allah Resulü ile beraber üç defa savaştığım bir sancaktır. Bu dördüncüsüdür. Allaha yemin ederim ki, şayet onlar bizi [kılıçlarıyla] vurup Hecer şehrinin hurmalıklarına kadar kovalasalar dahi yine bizim işimizin hak, onların ise batıl [yolda] olduğunu bilirim.” Bize Yahya b. Abbad haber verdi; dedi ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: Bana Amr b. Mürre haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Selemenin şöyle dediğini duydum: Ammar b. Yasiri Sıffin günü elinde harbe olan uzun ve esmer bir ihtiyar olarak gördüm. Eli titriyor ve şöyle diyordu: “Nefsim yed-i kudretinde olan Allaha yemin ederim ki, şayet onlar bizi [kılıçlarıyla] vurup Hecer şehrinin hurmalıklarına kadar kovalasalar dahi yine bizim işimizin hak, onların ise batıl [yolda] olduğunu bilirim.” Onun elinde sancak vardı ve şöyle dedi: “İşte bu sancak! Bununla Allah Resulünün önünde iki defa savaştım. Bu üçüncüsüdür.” Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Kays el-Hadrami, Seleme b. Küheylin şöyle dediğini haber verdi: Ammar b. Yasir Sıffin günü şöyle dedi: “Cennet [kılıç] parıltılarının altındadır. Susuz kimse suyun başına varır. Suyun başına varılmıştır. Bugün dostlara, Muhammed ve onun tabilerine kavuşacağım. Allaha yemin ederim ki, şayet onlar bizi [kılıçlarıyla] vurup Hecer şehrinin hurmalıklarına kadar kovalasalar dahi yine bizim işimizin hak, onların ise batıl [yolda] olduğunu bilirim.” Vallahi bu sancakla Allah Resulü ile beraber üç defa savaştım. Bu seferki onların en iyisi ve takvaya en uygun olanı değildir. Bize Veki b. el-Cerrah haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, ona da Habib b. Ebu Sabit, Ebül-Bahterinin şöyle dediğini haber verdi: Ammar b. Yasir Sıffin günü şöyle dedi: “Bana bir içimlik süt getirin. Zira Allah Resulü bana Senin dünyada içeceğin en son içecek, süttür. dedi.” Bunun üzerine ona süt getirildi. O da hemen sütü içti. Sonra ileriye atıldı ve öldürüldü. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, ona da Habib b. Ebu Sabit, Ebül-Bahterinin şöyle dediğini haber verdi: Ammara o gün biraz süt getirildi. O da güldü ve şöyle dedi: “Allah Resulü bana Senin içeceğin en son içecek, süttür. [Bu sütü içip] ardından öleceksin. dedi.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yakup b. Abdullah el-Kummi, ona Cafer b. el- Muğire, ona Said b. Abdurrahman b. Ebza, ona da babasının anlattığına göre: Ammar b. Yasir Fıratın kıyısı boyunca Sıffine giderken şöyle dedi: “Ey Allahım! Şu bir gerçek ki, şayet kendimi şu dağdan atarak yuvarlanıp düşmemin seni razı edeceğini bilsem bunu yaparım. Şayet büyük bir ateş yakıp kendimi onun içine atmamın seni razı edeceğini bilsem bunu yaparım. Ey Allahım! Şayet kendimi suya atıp boğmamın seni razı edeceğini bilsem bunu yaparım. Sadece senin rızana nail olmak maksadıyla savaşıyorum. Beni hüsrana uğratmayacağını umuyor ve rızanı talep ediyorum.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Seleme b. Küheyli duyan birisi anlattı. Bu kişi, Ebu Sadıktan naklen Rebia b. Nacidin şöyle dediğini haber veriyor: Sıffinde iken Ammar b. Yasirin şöyle dediğini duydum: “Cennet [kılıç] parıltılarının altındadır. Susuz kimse suyun başına varır. Suyun başına varılmıştır. Bugün dostlara, Muhammed ve onun tabilerine kavuşacağım. Bu sancağın sahibi olarak Allah Resulü ile birlikte üç defa savaştım. Bu da onlar gibi bir dördüncüsüdür.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Haşim b. asım, el-Münzir b. Cehmin şöyle dediğini haber verdi: Ebu Mervan el-Eslemi bana şunu anlattı: İnsanlarla beraber Sıffin savaşına katıldım. Biz dururken birdenbire Ammar b. Yasir ortaya çıktı. Güneş neredeyse batıyordu. O, şöyle diyordu: “Kim Allaha gider? Susuz kimse suya varır, Cennet mızrakların uçlarının altındadır. Bugün dostlara kavuşacağım. Bugün Muhammed ve onun tabilerine kavuşacağım.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Ebu Ubeyde, ona da babası, ÜmmülHakem bt. Ammar b. Yasirin mevlası Lülüenin şöyle dediğini anlattı: Ammarın öldürüldüğü gün geldiğinde sancağı Haşim b. Utbe taşıyordu. İkindi vakti oluncaya kadar Alinin taraftarları öldürülmüştü. Sonra Ammar, onu öne çıkaracak şekilde Haşimin arkasından yaklaştı. Güneş batmaya meyletmişti. Ammarın yanında bir miktar sulandırılmış süt vardı. Neredeyse güneş batmak üzereydi. Ammar güneş batıp da sulu sütü içtiğinde şöyle dedi: Allah Resulünü şöyle derken duydum: “Senin dünyadaki son azığın biraz sulandırılmış süttür.” Sonra [düşmana] yaklaştı ve öldürülünceye kadar savaştı. O gün o, doksan dört yaşındaydı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. el-Haris b. el-Fudayl, ona da babası, Umare b. Huzeyme b. Sabitin şöyle dediğini haber verdi: Huzeyme b. Sabit Cemel vakasına katıldı. Ama o kılıcı kınından çıkarmadı. Sıffin savaşına da katıldı ve şöyle dedi: “Ammar öldürülüp de onu kimin öldürdüğünü görmedikçe asla [savaş meydanına] varmam. Çünkü ben Allah Resulünün Onu azgın bir grup öldürecek dediğini duydum.” Umare devamla dedi ki: Ammar b. Yasir öldürüldüğü zaman Huzeyme şöyle dedi: “Sapık yol bana ayan beyan belli oldu.” [Sonra düşmana] yaklaştı ve öldürülünceye kadar savaştı. Ammar b. Yasiri öldüren kişi Ebu Gadiye el-Müzeni idi. Ammarı mızrakla yaraladı, Ammar yere düştü. O gün o, kubbesiz bir hevdec üzerinde savaşıyordu. O gün o, doksan dört yaşında iken öldürüldü. Ammar yere düşünce başka bir adam onun üzerine atladı ve başını kesti. Bu iki adam onu öldürme konusunda tartışmaya başladılar. Onlardan her biri “Onu ben öldürdüm.” diyordu. Bunun üzerine Amr b. elas şöyle dedi: “Vallahi şu iki kişi sadece Cehennemde [olmak] için çekişiyorlar.” Muaviye Amrın bu sözünü duydu. O iki adam oradan uzaklaşınca Muaviye, Amr b. el-asa, “Senin yaptığın gibisini görmedim. Bir kısım insanlar bizim için canlarını feda ediyorlar, sen ise onlara Siz Cehennemde olmak için çekişiyorsunuz. diyorsun.” dedi. Amr da ona cevap olarak şöyle dedi: “Vallahi, bu böyledir. Vallahi, sen de bunu kesinlikle biliyorsun. Ben bundan yirmi sene önce ölmüş olmayı çok arzu ederdim.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer, İbn Ebu Avnın şöyle dediğini haber verdi: Allah rahmet eylesin, Ammar doksan bir yaşında iken öldürüldü. Doğumu Allah Resulünden daha önceydi. [Öldürmek üzere] ona üç kişi yöneldi: Ukbe b. amir el-Cüheni, Amr b. el-Haris el-Havlani ve Şerik b. Seleme el-Muradi. Hepsi birden onun üzerine vardılar. Ammar ise şöyle diyordu: “Allaha yemin ederim ki, şayet siz bizi [kılıçlarınızla] vurup Hecer şehrinin hurmalıklarına kadar kovalasanız dahi yine bizim hak, sizin ise batıl [yolda] olduğunuzu bilirim.” Bunun üzerine hemen hepsi birden hamle yapıp onu öldürdüler. Bazı insanlar şunu iddia etti: Ukbe b. amir, Ammarı öldüren kişidir. Bu kişi daha önce Osman b. Affan emrettiğinde Ammara vuran kişidir. Onu öldüren kişinin Ömer b. el-Haris el-Havlani olduğu da söylenmektedir. Bize Affan b. Müslim, Müslim b. İbrahim ve Musa b. İsmail haber verdiler; dediler ki: Bize Rebia b. Külsum b. Cebr haber verdi; dedi ki: Bana babam şunları anlattı: Ben Vasıtul-Kasabta Abdülala b. Abdullah b. amirin yanındaydım. Ona şöyle dedim: “İzin var mı? Bu [gelen] Ebu Gadiye el-Cühenidir. Abdülala “Onu içeri alın!” dedi. Bunun üzerine o, üzerinde kısa elbiseler olduğu halde onun huzuruna girdi. Bir de ne görelim! Uzun boylu, cins bir adam! Sanki O, bu milletten değildi. Bu adam oturduğu zaman şöyle dedi: “Allah Resulüne biat ettim.” Ben de, “Sağ elinle mi?” dedim. “Evet!” dedi ve devam etti: “Allah Resulü Akabe gününde bize hitap etti ve şöyle buyurdu: Ey insanlar! Dikkat edin! Bu beldenizde, bu ayınızda, bu gününüzün mukaddes olması gibi Rabbinize kavuşuncaya kadar kanlarınız ve mallarınız dokunulmazdır. Dikkat edin! Tebliğ ettim mi? Biz de: Evet dedik. Ey Allahım şahit ol! dedikten sonra şöyle devam etti: Dikkat edin! Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirlere dönmeyin!” Biz aramızda Ammar b. Yasiri merhametli biri sayardık. Kuba mescidindeyken bir de ne göreyim! Ammar şöyle diyordu: Dikkat edin! İşte ahmak ihtiyar, şu Osmandır. Döndüm, ona karşı kendime yardımcılar bulsaydım onu öldürünceye kadar çiğneyecektim. Ben de, “Ey Allahım! Şayet sen dilersen, bana Ammar için bir fırsat verirsin. dedim.” Sıffin gününde Ammar bölüğün önünde yaya olarak yol alıyordu. İki [düşman] safının ortasına geldiğinde bir adam [onun bedeninde zırhın arasında] bir delik gördü. Onu mızrakla dizinden yaraladı. Bunun üzerine Ammarın ayağı sürçtü ve miğferi düştü. Ben de ona vurdum. Bir de ne göreyim, Ammarın kafası!” [Külsum] dedi ki: Bana göre sapıklığı bu adamdan daha açık olan birini görmedim. O, Peygamberden [Ammar hakkında] duyduğunu duydu, sonra da Ammarı öldürdü. Ebu Gadiye su istedi. Ona cam bir bardakta su getirildi. Onunla su içmekten kaçındı. Bunun üzerine Bir maşrapayla ona su getirildi, o da içti. Bu davranış üzerine emirin başucunda duran bir adam Nebatça [Nebat diliyle] şöyle dedi: “Nasıl bir el ki takva maksadıyla cam bardaktan su içmekten geri durdu; ama Ammarı öldürmekten rahatsız olmadı.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Hafs ile Külsum b. Cebr, Ebu Gadiyenin şöyle dediğini haber verdiler: Ammar b. Yasirin Medinede Osman hakkında ileri geri konuşup ona sövdüğünü duydum. Onu ölümle tehdit ettim ve dedim ki: “Allah bana seni [öldürmem] için bir imkan verirse bunu mutlaka yapacağım.” Sıffin gününde Ammar insanlara hamle yapıyordu. “Bu Ammardır.” denildi. [Zırhından] iki ciğeriyle iki baldırının arasında bir delik gördüm. Onun üzerine hamle yaptım ve dizinden yaraladım. Yere düşünce de onu öldürdüm. “Sen Ammar b. Yasiri öldürdün.” denildi. Bu durum Amr b. el-asa duyuruldu. Amr, “Allah Resulünün Onu öldüren ve elbiseleriyle silahını gasp eden kişi Cehennemdedir. dediğini duydum.” dedi. Amra, “İşte sen de onunla savaşıyorsun.” denilince şöyle cevap verdi: “ O, sadece Onu öldüren ve elbiseleriyle silahını gasp eden kişibuyurdu, [onunla savaşan demedi].” Bize Muhammed b. Ömer ve başkaları haber verdi ve dediler ki: Sıffinde savaş kızışıp insanlar neredeyse tamamen yok olmaya yüz tutunca Muaviye şöyle dedi: “Bugün – Ammar b. Yasiri kastederek- kölenin hafifliği ve cehaleti imdatlarına yetişmezse Arapların mahvolduğu bir gündür. Muhammed b. Ömer dedi ki: Şiddetli savaş üç gün üç gece devam etti. Gecelerin sonuncusu ok vızıltılarının duyulduğu geceydi. Üçüncü gün olduğunda yanında sancak bulunan Ammar, Haşim b. Utbe b. Ebu Vakkasa, “Annem babam sana feda olsun, [sancağı] sen taşı!” dedi. Haşim cevaben şöyle dedi: “Ey Ammar! Allah sana merhamet etsin! Sen savaşın aklını çelerek doğru düşünmekten saptırdığı bir adamsın. Ben ise sancakla beraber maksadıma ulaşmayı umarak çok sürünürüm. Şayet bir cahillik edecek olursam helak olmaktan emin olmam.” [Bu sözlerine rağmen] Ammar, sancağı taşımayı kabul edinceye kadar onun yakasını bırakmadı. Akabinde Ammar birliğiyle hücuma geçti. [Muaviyenin safında ise] Zül-Kela, onun üzerine birliğiyle saldırıya geçti. [Bu iki bölükteki askerler kıyasıya] çarpıştılar. [Sonunda Ammar ve Zül- Kelaın her] ikisi de öldürüldü ve her iki bölüğün de kökü kazındı. Huvey es-Sekseki ile Ebül-Gadiye el- Müzeni Ammara saldırdı ve onu öldürdüler. Ebül-Gadiyeye “Onu nasıl öldürdün?” diye soruldu. O da şunları söyledi: “O, bölüğü içinde yavaş yavaş bize yaklaşınca, biz de ona ağır ağır yaklaştık. Ammar, Er meydanına çıkan var mı? diye seslendi. Sekseklerden bir adam ona karşı er meydanına çıktı. Kılıçlarıyla çarpıştılar. Ammar, Seksekiyi öldürdü. Sonra tekrar Kim er meydanına çıkar? diye seslendi. Bu sefer de Himyerden bir adam onun karşısına çıktı. Yine kılıçlarıyla çarpıştılar ve Ammar, Himyerliyi de öldürdü. Ama Himyerli onu çok uğraştırmıştı. Ammar, tekrar Kim er meydanına çıkar? diye bağırdı. Bu sefer de ben onun karşısına çıktım. Her ikimiz de birbirimize birer darbe indirdik. Eli zayıflamıştı. Ona bir darbe daha indirdim, yere düştü. Ardından ölünceye kadar kılıcımla ona vurdum. İnsanlar Ebül-Yakzanı öldürdün! Allah da seni öldürsün! dediler. Ben de Sen kendine bak! Vallahi senin kim olduğun umurumda değil! dedim. Vallahi o gün onun kim olduğunu bilmiyordum.” Muhammed b. el-Münteşir, Ey Ebül-Gadiye! Kıyamet günü hasmın mazunderdir, yani büyüktür. deyince o da güldü. Ebül-Gadiye iri, büyük ve esmer bir ihtiyardı. Ali, Ammar öldürüldüğü zaman şöyle dedi: “Kendisine İbn Yasirin öldürülmesi ağır gelmeyen ve bu onun için acılı bir musibet olmayan Müslüman bir kişi reşit [akıllı ve doğru yolda] değildir. Müslüman olduğu gün Allahammara rahmet eylesin! Öldürüldüğü gün Allahammara rahmet eylesin! Canlı olarak diriltildiği gün Allahammara rahmet eylesin! Gerçekten Ammarı şöyle görmüştüm: Allah Resulünün sahabelerinden dört kişi anılsa, o mutlaka dördüncüsüydü. Beş kişi anılsa, o mutlaka beşincisiydi. Allah Resulünün ashabının ileri gelenlerinden biri ya da ikisi, Cennetin birçok yerde [pek çok amelinde ve cihadında] Ammara vacip olduğundan şüphe etmez. Cennet Ammara mübarek olsun! Kesinlikle denilmiştir ki Ammar hakla beraberdir, Hak da onunla beraberdir. Hak nereye giderse Ammar da onunla beraber oraya gider. Ammarın katili Cehennemliktir.” Bize Veki b. el-Cerrah, ona İsmail b. Ebu Halid, Yahya b. Abbasın şöyle dediğini haber verdi: Ammar, Beni elbiselerimle defnedin, zira ben mücahidim. dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Şerik, ona Ebu İshak eş-Şeybani, ona da Müsni el- Abdi, Ammarı gören hocalarının şöyle dediklerini haber verdi: “Benim bedenimdeki kanı yıkamayın! Üzerime toprak dökmeyin! Zira ben mücahidim.” Bize Abdullah b. Nümeyr, Eşas b. Sevvardan; o da Ebu İshaktan şunu nakletti: Ali, Ammar b. Yasirin ve Haşim b. Utbenin -Allah onlardan razı olsun- cenaze namazlarını kıldırdı. Ammarın naaşını hemen kendi yanına, Haşiminkini de onun önüne koydurdu. Her ikisine de aynı olmak üzere beş veya altı ya da yedi defa tekbir aldı. Bu konudaki şüphe Eşas adlı raviden kaynaklanmaktadır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize el-Hasan b. Umare, Ebu İshaktan; o da asım b. Damreden şunu nakletti: Ali, Ammarın cenazesini yıkamadan cenaze namazını kıldırdı. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize Abdülaziz b. Siyah, Habib b. Ebu Sabitin şöyle dediğini haber verdi: Ammar, öldürüldüğü gün aklı başındaydı. Bize Ubeydullah b. Musa ile el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize Said b. Evs el-Absi, Bilal b. Yahya el-Absinin şöyle dediğini haber verdi: Huzeyfenin ölüm anı yaklaşınca -ki o, Osmanın öldürülmesinden sonra kırk gün daha yaşamıştı- Ona, “Ey Ebu Abdullah! -Osman kastedilerek- Bu adam öldürüldü. Görüşün nedir?” denildi. O: “Madem ısrar ediyorsunuz, öyleyse beni oturtun.” dedi. Bunun üzerine onu bir adamın göğsüne yasladılar. Sonra o şöyle dedi: Allah Resulünü şöyle derken duydum: “Ebül-Yakzan fıtrat [İslam dini] üzerinedir. Ebül-Yakzan fıtrat üzerinedir. Fıtrat onu ölünceye ya da ihtiyarlık onu unutkan yapıncaya kadar asla terk etmeyecektir.” Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Abdülcebbar b. Abbas, Ebu İshakın şöyle dediğini haber verdi: Ammar öldürüldüğü zaman Huzeyme b. Sabit, onun çadırına girdi. Silahını onun üzerine attı. Suyu damla damla, azar azar onun üzerine döktü, o da yıkandı. Sonra öldürülünceye kadar savaştı. Allah ona rahmet eylesin! Bize Muaz b. Muaz haber verdi; dedi ki: Bize İbn Avn, el-Hasanın şöyle dediğini haber verdi: Amr b. el-as dedi ki: Ben kesinlikle ümit ediyorum ki, Allah Resulü öldüğü gün, bir adamı sevdiği halde ölmüş ise Allah o adamı Cehenneme koymayacaktır. el-Hasan devamla dedi ki: [Etrafındakiler] dediler ki: “Onun seni sevdiği kanaatindeyiz. Hatta seni vali tayin etmişti.” Bunun üzerine Amr şöyle dedi: “Allah bilir, beni sevdi mi yoksa kalbimi İslama ısındırmaya mı çalıştı? Ama biz onun bir adamı sevdiğini biliyorduk.” “Kimdir o adam?” dediler. O da cevaben, “Ammar b. Yasir.” dedi. “O, Sıffin günü öldürdüğünüz kişidir.” dediler. Amr, “Evet, vallahi onu öldürdük.” dedi. Bize Yezid b. Harun ile Musa b. İsmail haber verdiler; dediler ki: Bize Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize el-Hasan haber verdi; dedi ki: Amr b. el-asa “Allah Resulü seni sevmiş ve vali tayin etmişti.” denildi. O da şöyle dedi: “Evet, vallahi o bunu yaptı. Ancak bu sevgi midir, yoksa beni İslama ısındırmak için kalbimi kazanmak mıdır, bilmiyorum. Ama Allah Resulünün şu iki kişiyi sevdiği halde öldüğüne tanıklık edebilirim: Abdullah b. Mesud ve Ammar b. Yasir.” “Vallahi o sizin Sıffin günü öldürdüğünüz kişidir.” dediler.” Amr buna cevaben, “Doğru söylediniz, vallahi biz onu öldürdük.” Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize el-Avvam b. Havşeb, ona da Amr b. Mürre, Ebu Vailin şöyle dediğini haber verdi: Amr b. Şürahbil Ebu Meysere -ki bu Abdullahın en faziletli arkadaşlarından biriydi.- rüyada şunu gördüğünü anlattı: Rüyamda gördüm ki sanki ben Cennete dahil edilmişim. Bir de ne göreyim! Dikilmiş kubbeler. “Bunlar kimin içindir?” dedim. Dediler ki: Zül-Kela ile Havşebindir. Bu ikisi Muaviye ile beraber öldürülmüştü. Amr devamla dedi ki: Dedim ki: “Ammar ve arkadaşları nerede?” “Senin önünde!” dediler. Bunun üzerine: “Bunlar birbirlerini öldürmüştü.” dedim. Denildi ki: “Onlar Allaha kavuştular ve onu geniş mağfiret sahibi olarak buldular.” “Nehir ahalisi ne yaptı?” dedim. “Şiddetli azapla karşılaştılar.” denildi. Bize Kabisa b. Ukbe haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan, ona da el-Ameş, Ebüd-Duhanın şöyle dediğini haber verdi: Ebu Meysere, rüyada içinde dikilmiş kubbeler bulunan yeşil bir bahçe görmüş. O kubbelerin içinde Ammar varmış. [Yine başka] dikilmiş kubbeler görmüş. Bunların içinde de Zül-Kela varmış. Ebu Meysere dedi ki: “Bu nasıl olur? Bunlar birbirleriyle savaşmışlardı.” Bunun üzerine bana şu cevap verildi: “Onlar geniş mağfiret sahibi bir Rabbi buldular.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ebu Ubeyde b. Muhammed b. Ammar, babasından naklen Ümmül-Hakem bt. Ammarın mevlası Lülüenin Ammarı kendilerine tavsif sadedinde şöyle dediğini haber verdi: Ammar, esmer, uzun, titrek, ela gözlü, iki omuzunun arası geniş bir adamdı. İhtiyarlığı onu değiştirmemişti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Ammarın öldürülmesi konusunda ittifak edilen husus şudur: O, -Allah ona rahmet eylesin!- Sıffinde Ali b. Ebu Talib ile beraber iken hicretin 37. senesinin Safer ayında öldürüldü. O sırada doksan üç yaşındaydı. Orada, Sıffinde defnedildi. Allah ona rahmet eylesin ve ondan razı olsun!