15. Said b. el-Müseyyeb
Bize Muhammed b. Ömer el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bize Kudame b. Musa el-Cumahi haber verdi; dedi ki: Resulallahın ashabı hayatta iken Said b. el-Müseyyeb fetva verirdi. Bize Yezid b. Harun ve el-Fadl b. Dükeyn haber verdiler; dediler ki: Bize Misar b. Kidam haber verdi. O Sad b. İbrahimden, o da Said b. el-Müseyyebden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah , Ebu Bekir ve Ömerin verdikleri hükümleri benden daha iyi bilen kalmamıştır. Yezid b. Harun dedi ki: Misar, “Osman ve Muaviye” dediğini de zannediyorum.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Cariye b. Ebu İmran, Muhammed b. Yahya b. Hibbanın şöyle dediğini işittiğini haber verdi: Kendi asrında Medinede bulunanların lideri ve kendisine fetva için gelinenlerin başında Said b. el-Müseyyeb gelirdi. Ona “fakihlerin fakihi” denirdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Sevr b. Yezid haber verdi. O da Mekhulden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb alimlerin alimdir. Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi. O da İsmail b. Ümeyyeden şöyle dediğini rivayet etti: Mekhul dedi ki: “Size rivayet ettiğim hadislerin hepsi el-Müseyyebden ve eş-Şabidendir.” Bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Ebül- Melih haber verdi. O da Meymun b. Mihrandan şöyle dediğini rivayet etti: Medineye geldim, en fakih insanını sordum. Said b. el-Müseyyebe gönderildim. Ona dedim ki: “Ben iktibas edenim, fakat zorluk çıkaran biri değilim.” Ona sormaya başladım. Yanında bir adam vardı, o bana cevap veriyordu. Adama, “Beni bırak! Ben şeyhten hıfzetmek istiyorum.” dedim. Bunun üzerine, “Şu hıfzetmek istemeyen adama bakın!” dedi. Ebu Hüreyre ile de oturdum. Namaza kakınca onunla Said arasında durdum. İmamın bir hatası vardı. Namazdan dağılınca ona, “İmamın hatasını fark ettin mi?” dedim. “Hayır!” dedi. Kendi kendime, “Ebu Hüreyre ile oturup kalbi başka yerde olan nice insanlar var!” dedim. Bana, “Ne dersin? Cevaplarımda Said b. el-Müseyyeb bana, muhalefet etti mi? dedi. “Hayır, Fatıma bt. Kays konusu hariç.” dedim. Said, “O kadın, insanları fitneye düşürendir (veya “kadınları fitneye düşüren bir kadındır.).” dedi. Bize Man b. İsa ve Muhammed b. Ömer haber verdiler; dediler ki: Bize Malik b. Enes haber verdi; dedi ki: Kasım b. Muhammede bir mesele soruldu. Kendisine “Said b. el- Müseyyeb bu meselede şöyle şöyle dedi.” denildi. Bunun üzerine el-Kasım, “O, bizim en hayırlımız ve seyyidimizdir.” dedi. Muhammed b. Ömer, hadisinde şöyle dediğini söyledi: “O seyyidimiz ve alimimizdir.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Zib anlattı. O da Ebül-Huveyristen: Muhammed b. Cübeyr b. Mutimin Said b. el-Müseyyebden fetva istediğini gördüğünü rivayet etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Hişam b. Sad anlattı. O ez-Zühriden şöyle dediğini işittiğini söyledi: Biri, Said b. el-Müseyyebin ilmini kimden aldığını sordu. Dedi ki: Zeyd b. Sabitten. Said b. Ebu Vakkas, İbn Abbas ve İbn Ömerin meclislerinde oturdu. Resulallahın zevcelerinden Ayşe ve Ümmü Selemenin yanına gidip geldi ve Osman b. Affan, Ali, Suheyb, Muhammed b. Meslemeden hadis dinledi. Müsned rivayetlerinin çoğu Ebu Hüreyredendir. (Ebu Hüreyrenin) kızının kocasıydı. Ömer ve Osmanın arkadaşlarından hadis dinledi. “Ömer ve Osmanın verdikleri bütün hükümleri ondan daha iyi bilen kimse yoktur.” denirdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Hişam b. Sad anlattı; dedi ki: Bana ez-Zühri anlattı. Ayrıca Süleyman b. Yesarın şöyle dediğini işittim: Ben, Said b. el-Müseyyeb ve Kabisa b. Züeyb, Zeyd b. Sabitin ve İbn Abbasın derslerine katılırdık. Ebu Hüreyreye gelince Said b. el- Müseyyeb, damadı olduğu için müsned rivayetlerini en iyi bilenimizdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Mervan anlattı. O da Ebu Caferden şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Ali b. Hüseynin şöyle dediğini işittim: Said b. el-Müseyyeb eserden (nakledilen rivayetlerden) kendisine ulaşanı en iyi bilen ve içlerinde en fakih olanıdır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Said b. Abdülaziz et-Tenuhi anlattı; dedi ki: Mekhule “Karşılaştıklarının en alimi kimdir?” diye sordum. Bana “İbnül- Müseyyebdir.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Cafer b. Burkan haber verdi; dedi ki: Bana Meymun b. Mihran haber verdi; dedi ki: Medineye geldim. Medinelilerin en fakihini sordum. Beni Said b. el- Müseyyebe yolladılar. Ben de ona sordum. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Ömer b. el-Velid eşŞenni haber verdi. O da Şihab b. Abbad el-Asariden şöyle dediğini rivayet etti: Haccımı yaptıktan sonra Medineye geldik. Medine halkının en alimini sorduk. Bize, “Said b. el-Müseyyebtir.” dediler. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Ömer b. el-Velid eş-Şenni haber verdi; dedi ki: Bana Şihab b. Abbad anlattı. Ona babası şöyle anlatmış: Medineye geldik ve halkının en faziletlisini sorduk. Bize “Said b. el- Müseyyebtir.” dediler. Ona giderek “Medinelilerin en faziletlisini sorduk bize Said b. el-Müseyyebtir. denildi.” dedik. Said b. el-Müseyyeb, “Size benden yüz kat daha faziletli olanı haber vereyim. Ömer ve İbn Ömerdir.” dedi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes, kendisine Said b. el-Müseyyebin şöyle dediğinin ulaştığını haber verdi: Bir tek hadis talebi için, birçok gece ve gündüz yürüdüm. Bize Mutarrif b. Abdullah haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes haber verdi. O da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyebden Allahın kitabından bir ayet soruldu: Said dedi ki: “Kuran hakkında bir şey diyemem.” Malik dedi ki: Bana, el-Kasım b. Muhammedden de böyle bir söz söylediği haberi ulaştı. Muhammed b. Sad dedi ki: Bana Enes b. Malikten haber verildi. O da Yahya b. Saidden şöyle dediğini rivayet etti: “İbnül-Müseyyeb, Ömerin ravisidir.” denirdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Mervan haber verdi. O İshak b. Abdullah b. Ebu Ferveden, o da Mekhulden şöyle dediğini rivayet etti: Said b. el-Müseyyeb vefat edince insanlar eşit oldu. Hiç kimse Said b. el-Müseyyebin halkasında bulunmaktan gururlanmazdı. Bu halkada Mücahidi şöyle derken gördüm: “Said b. el-Müseyyeb aralarında bulundukça insanlar hayır içindedir.” Bize Man b. İsa haber verdi. O da Malik b. Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Medinede hiçbir alim yok ki, ilmiyle bana gelmemiş olsun. Ben ise Said b. el-Müseyyebte bulunan ilme giderdim. Bize Man b. İsa haber verdi. O Malik b. Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Ömer b. Abdülaziz, Said b. el-Müseyyebe sormadan herhangi bir hükümde kararını vermezdi. Ömer b. Abdülaziz ona soru sorması için bir adamı gönderdi. Ama Said b. el-Müseyyeb kendisi geldi. Ömer b. Abdülaziz ona, “Bu adamı senin meclisinde sana soru sorması için gönderdik.” dedi. Bana Abdürrezzak b. Hemmamdan haber verildi. O da Mamerden şöyle dediğini rivayet etti: ez-Zühriyi şöyle derken işittim: “Kureyşten dört denize yetiştim. Said b. el-Müseyyeb, Urve b. ez-Zübeyr, Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Sad haber verdi. O da ez-Zühriden şöyle dediğini rivayet etti: Abdullah b. Salabe b. Suayr el-Uzrinin meclisinde oturur ve ondan kavmimin nesebini ögrenirdim. Bir gün cahil bir adam yanına gelip ondan, “Bir defasında iki kez boşanmış; sonra onunla başkası evlenip gerdeğe girmiş; daha sonra da onun tarafından da boşanmış kadın ilk kocasına kaç talakla dönecek?” diye sordu. Ona, “Bilmiyorum; (Said b. el-Müsyyebi işaret ederek) O adama git!” dedi. Kendi kendime dedim ki: Bu, Saidden daha yaşlıdır. Bana Resulallah tarafından yüzüne su serpildiğini hatırladığını söylemişti. Sonra hemen kalktım ve soranın arkasından Said b. el-Müseyyebin yanına giderek onun sohbetine ettim. Medine ilmine hakimdi. Fetva sorulanlar, kendisi, Ebu Bekir b. Abdurrahman b. el-Haris b. Hişam ve Süleyman b. Yesar idi. Said alimlerdendi. Urve b. ez-Zübeyr ve Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, denizlerden birer denizdi. Onların dengi olanlar, Ebu Seleme b. Abdurrahman, Harice b. Zeyd b. Sabit ve el-Kasım ve Salim idi. Fetva bunlardaydı. Bunlardan da Said b. el-Müseyyeb, Ebu Bekir b. Abdurrahman, Süleyman b. Yesar ve el-Kasım b. Muhammede geçti. el- Kasım fetva vermekten ictinab ederdi, fakat kendisini kurtaramazdı. Kendilerine yetiştiğim, Muhacir ve Ensarın sahabe çocuklarından bunlara benzer bunlardan yaşlı adamların sayısı Medinede çoktu. Kendilerinden sorulurdu, diğerlerinin bulundukları yere kendilerini konumlandırırlardı. Ancak Said b. el-Müseyyebte bulunan, “katıksız Allah korkusu, nezahet, sultanın ve başkasının yanında hak sözü söylemesi, sultana yaklaşmaması, başkasının ilmine denk olmayan bir ilme sahip olması, uzak görüşlülük ve yeni görüşlere sahip olmak (ki doğru bir görüşe sahip olmak ne kadar güzeldir!)” gibi özellikler sebebiyle halk arasında büyük bir değeri vardı. Allah, ona yaklaşmaktan başka müracaat edilmeyen bir izzet sahibi bir adama rahmet eylesin. Ona, “Falan şöyle dedi, falan şöyle dedi.” demeden kendisine bir soru tevcih etmezdim. Böyle deyince kendisi de bana cevap verirdi. Bana Malik b. Enesten haber verildi. O da ez-Zühriden rivayet etti; dedi ki: Salebe b. Ebu Malikin meclisinde otururdum. Bana, bir gün “İlmi istiyor musun?” diye sordu. “Evet!” dedim. “Öyleyse Said b. el-Müseyyebden ayrılma!” dedi. Meclisinde on yıl oturdum, ama bana bir tek gün gibi geldi.