"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
İslam Tarihi - İbnül Esir
Mesnevi Şerif - Mevlana
Peygamberler Tarihi
Tabakat - İbn Sad
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Hassan b. Sabitin Mersiyeleri

Hassan, Peygambere şu şiirle ağıt yaktı: Vallahi ümmetin Resulü ve hidayet Peygamberi gibisine, Hiç bir kadın, ne gebe kalmış ne de doğurmuştur. Evlerini bırakmışlar artık senin hanımların, Kapılarına örtü olacak kazıklar bile çakmıyorlar. Örtülere büründüler, tıpkı rahibeler gibi; Uzaklaşan nimetten sonra anladılar sıkıntıda olduklarını. Ebu Amr eş-Şeybaninın bize okuduğuna göre: Yine Hassan b. Sabit şu ağıtı okumuştur: Yalanı olmayan, bozulmayan gerçek bir yeminle, Yemin edip söz verdim. Vallahi ümmetin Resulü, hidayet Peygamberi gibisine, Ne gebe kalmış ne de doğurmuştur, hiçbir kadın. Komşusunu koruyan yahut sözünde duran onun gibisi, Yürüyenler arasında olmamıştır, yeryüzünde. O, kendisiyle aydınlanılan nur, mübarek bir emir, İrşat ve azimet sahibi olan kimsedir. O, gelip geçen ilk peygamberlerin tasdikçisi; Ve istekte bulunan insanlara en çok iyilik yapandır. Ey Yaratılmışların en hayırlısı! Akan bir nehir içindeyken, Şimdi yalnız başına susuz kalmış gibiyim. Artık evlerini bırakmışlar, hanımların. Kapılarına örtü olacak kazıklar bile çakmıyorlar. Eşlerin örtülere büründüler, rahibeler gibi; Uzaklaşan nimetten sonra, anladılar sıkıntıda olduklarını. Ebu amir dedi ki: Hassan Peygambere şu mersiyeyi okudu: Ey Hassan! Gözlerine ne oldu da uyumuyor! Sanki kül rengi sürmeyle sürmelenmiş gibi! Ey hareketsiz duran hidayet rehberi! Bu duruşun beni ürküttü. Sen ey yere basan insanların en hayırlısı! Bizden uzaklaşma. Ey Peygamberin Ensarı ve topluluğu! Şu mezara görülmeyecek şekilde gömülen, Ve mezarı tesviye edilen bu zattan sonra size acıyorum. Böğrüm keşke seni korusa! Ah keşke; Senin yerine şu lahite gömülen ben olaydım. Ey aminenin mübarek ilk çocuğu! Onu en talihli uğurla, iffetle doğurdu. Öyle bir nur ki, tüm varlığı aydınlattı. Kim bu mübarek nurda hidayet ararsa bulur. Senden sonra Medinede bu insanların arasında mı kalayım? Kalırsam yazıklar olsun bana; Keşke doğmasaydım ben. Vefatına Pazartesi günü tanık olduğum, O hidayet membaı Peygambere anam babam feda olsun! Vefatından sonra kendimi kaybettim. Keşke içseydim sabah sabah karayılan zehrini. Ya da keşke Allahın ölüm emri gelseydi bize ansızın; Hem de bu günümüzde veya yarın gelseydi. Böylece biz de ölürdük, bizzat kerem soylu ile Ve yaratılışı temiz olan seyyidle buluşmuş oluruz. Ey Rabbimiz! Bizi peygamberimizle bir araya getir; Kıskananların gözlerini patlatacak bir cennette… Ey iyilik sahibi! Ey celal sahibi! Yüceler yücesi Rabbimiz! Bize Firdevs cennetini nasip et ve bizi onunla orada buluştur. Yeminler olsun ki, duyduğum her ölüm haberiyle, Mutlaka peygamber Muhammede ağlarım. Memleket Ensara dar geldi. Bu nedenle yüzleri simsiyah oldu, sürme rengi gibi. Onu doğuran ana bizden; mezarı da bizdedir. Şüphesiz inkar edilemez, bize olan iyiliklerinin fazileti. Allah onu bize hediye olarak gönderdi. Her zaman ve vakitte Ensarını da onunla hidayete erdirdi. Allah ve arşın etrafını saran melekler ve iyiler, Mübarek Ahmede salat u selam eylesin. Ebu Amr eş-Şeybani dedi ki: Hassan, Peygambere şu şiirle ağladı: Ey gözlerim! Gözyaşı akıtmakta cömertçe davranın. Yer altındaki su kanalları gibi sürekli akın. Ben, teselli olmayan bir musibetzedeyim. Gözyaşlarınız benden ayrılmasın. Bana cömertçe davranmanızdan sonra Ağlamaktan imtina edişiniz, serabı görüp aldanan gibidir. Yaşlar göğsüme dökülsün, Ey gözlerim, ağlayın; Azaların da hissedeni, duygulananı vardır. Vadi coştu ve Medinenin el-Garb deresi coşup aktı. Tatlı suyla dere dereye karıştı. Hakikati himaye eden sen, Güneş gören her şeye hakim olan sen, Mazlum ve hakaret göreni kurtaran sen, Sen kerem sahibi adil ve şanlı olansın. Seciyesi saf, hoş görülü, iffetli, Ve cahil olmayan peygamberimize selam olsun. Beşerden kimseyi tezkiye etmem, Rahmana karşı, Ama senin durumun zaten yüce Mevla yanında malum. Salihlerin ölmesiyle zaman ve günler beni üzmekte, Durgunlaştırıp sakinleştirmektedir. Ey gözlerim! Allahı andıkça, ağlayın Allahın Resulune, O en iyi önder ve en iyi dosttur. Ebu Amr dedi ki: Hassan, Peygambere şu şiirle ağladı: İyilik Peygamberle birlikte onları terk etti; zavallılara haber ver! Sırt çevirip gitti artık iyilik, şu seher vakti. Yol ihtiyacım, bineğim, ailemin rızkı onun yanında. Onunla istiğase yaptığımız kimsedir, yağmur görmediğimiz zaman. Eğer oturan sözünde haddini aşar veya hata ederse, Kendisinden korku duymayandır. Aydınlık olandı. Tabi olduğumuz nurdu. Allahtan sonra, gören gözümüz duyan kulağımızdı. Ah keşke, onu mezara koyduklarında, Onu gömüp gizlediklerinde ve üzerine toprak attıkları o günde, Allah, yarattığı insanlardan kimseyi bırakmasaydı! Keşke onun ölümünden sonra ne kadın ne de erkek bırakmasaydı. Neccaroğullarının tümünün boynu büküldü. Bu, Rahman olan Allahın önceden takdir ettiği bir durumdur. Ebu Amr dedi ki: Kab b. Malik Peygambere şu ağıtla ağladı: Ey gözlerim! Durmadan akan gözyaşlarıyla ağlayın; Yaratılmışların en hayırlısı olan Mustafaya. Peygamber için ağla ve ağlat; ona ağlamak haktır; Savaş günlerinde buluştuğumuz günleri anarak; Takva zamanı insanların en muttakisine, Deveye binenin en hayırlısına ağlayın. Kerem sahibi efendiye, yaratılmışların en iyisine, En güzel ahlak sahibine ağlayın. Soyu tüm yaratılmışların soyundan üstündür onun; O Beni Haşimden ümit kaynağı olandır. Onun faziletlerinden kasdımız, Tıpkı karanlıklarda bizi aydınlatan bir ışıktır o. Bizim için, bir müjdeleyici ve uyarıcıdır. O bir nurdur; bizi aydınlatan bir nur. Ve onun nuruyla Allah kurtuluş verdi bize; Ve Cehennemlik olanlara da rahmet ihsan etti. el-Vakıdi bize okudu: Erva bt. Abdülmuttalib Peygambere şu şiirle ağladı: Ey göz! Yazıklar olsun sana! Hayatta kaldığım sürece yaşlarınla mutlu et beni ve dinle. Ey göz! Yazıklar olsun sana! Memleketlerin nuruna gözyaşı dök de beni mesut et. Eğer seni kınayan olursa ona yazıklar olsun! Onlara, “Neden, niçin beni kınarsın?” de. Ne olur beni bırak! Çünkü ben, Kainatın nuru olan Allah Resulü Ahmede ağlıyorum. Eğer beni kınamayı azaltmazsan istediğin şekilde kına veya beni bırak! Benim ağlamam, başıma gelen musibetten dolayıdır; Beni yıkan, dayanağımı çökerten, Ve perçemlerimi beyazlaştıran musibet… Yine Erva bt. Abdülmuttalib Peygambere şu şiirle ağladı: Ey Allahın Resulü! Sen bizim ümidimizdin; Bize iyi davranırdın, bize karşı kaba değildin. Bize karşı şefkatliydin, merhametliydin; Peygamberdin. Ağlayanlar bu gün senin için ağlasın. Hayatına and olsun ki, Peygamberin ölümüne ağlıyor değilim. Lakin ey peygamber! Senden sonra gelecek olan kargaşaya ağlıyorum. Peygamberden sonra olacaklaradan korktuğum için; Kalbimin üzerinde bir dağlama varmış gibi, Muhammedi andığımda. Ey Fatıma! Artık Yesribde, bulunan o mezara, Muhammedin Rabbinden selam olsun. Ey Hasanın babası! Onu bırakıp gittin; O hıçkırarak sonsuza dek hüzünle ağlayacaktır. Allah Resulüne, anam, teyzem, amcam; Özellikle kendi canım, sonra dayım, feda olsun. Sabrettin, mesajını sadakatle tebliğ ettin. Dinin gövdesini apaçık ve saf bırakıp gittin. Eğer insanların Rabbi, seni aramızda bırakacak olsaydı, Ne kadar da mutlu olurduk. Ancak sensiz olan bu durumumuz devam edecektir. Adn cennetine razı olarak giresin. Allah seni selam ile karşılasın.