Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi. O Sabitten, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah vefatına sebep olan hastalığı sırasında durumu ağırlaşınca kendisini acı bürümeye başladı. Fatıma, “Vah babamın acısı!” dedi. Bunun üzerine Resulallah ona, “Bu günden sonra baban sıkıntı görmeyecektir.” dedi. Resulallah vefat edince Fatıma, “Ey babam! Kendisini çağıran Rabbe giden babam… Ey babam! Yeri Firdevs cenneti olan babam… Ey babam! Cibrile havale ettiğimiz babam… Ey babam! Rabbine kendisinden daha yakın kimse bulunmayan babam…” dedi. Resulallah defnedildiğinde Fatıma, “Ey Enes! Resulallahın üzerine toprak atmaya gönlünüz nasıl razı oldu?” dedi. Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi. O Eyyubden, o da İkrimeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah vefat edince Ümmü Eymen ağladı. Ona, “Ey Ümmü Eymen! Resulallah için mi ağlıyorsun?” diye soruldu. Ümmü Eymen, “Vallahi ona ağlamıyorum. Onun bulunduğu şu dünyadan daha iyi bir yere gittiğini biliyorum. Lakin semadan kesilen habere ağlıyorum.” dedi. Bize Said b. Mansur haber verdi. O Süfyan b. Uyeyneden, o asım b. Muhammed b. Zeydden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: İbn Ömer, Peygamberi her andığında mutlaka ağlardı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Şibl b. el-Ala anlattı. O da babasından şöyle rivayet etti: Peygamber vefat edeceği sırada Fatıma ağladı. Peygamber ona, “Kızım! Ağlama! Ölürsem, “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun! (Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allaha aitiz ve şüphesiz Ona döneceğiz.)” de. Bu sözler, her insanın her musibetini telafi eder.” dedi. Fatıma, “Ey Allahın Resulü senden de mi?” dedi. Resulallah , “Evet, benden de!” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Süfyan b. Uyeyneden, o Amr b. Dinardan, o da Ebu Caferden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın vefatından sonra Fatımanın güldüğünü görmedim. Sadece ağzını bükerdi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer haber verdi; dedi ki: Bana Yerbu ailesinden biri anlattı. O Abdurrahman b. Said b. Yerbudan şöyle dediğini rivayet etti: Bir gün Ali başını örtmüş ve hüzünlü bir şekilde geldi. Ebu Bekir ona, “Hüzünlü olduğunu görüyorum.” dedi. Ali, “Seni hüzünlendirmeyen şey beni hüzünlendiriyor!” dedi. Ebu Bekir ona, “Bakın ne diyor! Allah için size soruyorum. Resulallahın vefatında benden daha hüzünlü bir kimse var mıydı?” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah anlattı. O ez-Zühriden, o Said b. el-Müseyyebden, o da Abdullah b. Amr b. el-astan şöyle dediğini rivayet etti: Osman b. Affanın şöyle dediğini işittim: Resulallahın vefatı sırasında ashabın bazıları ona çok üzüldü. Öyle ki, bazıları vesveseye düştü. Ben de ona üzülenlerden biriydim. Medinedeki burçlarından birinde oturuyordum. O sırada Ebu Bekire biat edilmişti. Yanımdan Ömer geçti; ancak üzüntüden onun yanımdan geçtiğinin farkına varmadım. Ömer geçip Ebu Bekirin yanına gitti. Ona, “Ey Resulallahın halifesi! Seni şaşırtacak bir şey söyleyeyim mi? Osmana uğradım, ona selam verdim; ancak selamımı almadı.” dedi. Ebu Bekir ayağa kalkarak Ömerin elinden tutup beraberce yanıma geldiler. Ebu Bekir bana, “Ey Osman! Kardeşin yanıma geldi; sana uğradığını, selam verdiğini ve senin onun selamını almadığını iddia etti. Seni buna iten neydi?” dedi. Ben ona, “Ey Resulallahın halifesi! Böyle birşey yapmadım” dedim. Ömer, “Vallahi evet! Siz Beni Ümeyyenin kibridir bu!” dedi. Ona, “Vallahi bana, uğradığının ve selam verdiğinin hiç farkına varmadım.” dedim. Ebu Bekir, “Doğru söyledin. Belki seni düşünceye iten ve meşgul eden bir şey vardır.” dedi. “Evet” dedim. Ebu Bekir, “Nedir?” diye sordu. Ona, “Resulallah vefat etti; ancak ona bu ümmetin kurtuluşunun ne ile olduğunu sormadım. Kendi kendime bunu düşünüyordum. Bunu kafama taktığıma da şaşıyorum.” dedi. Ebu Bekir ona, “Bunu Resulallaha sordum. Onu bana haber verdi.” dedi. Osman ona “Nedir?” dedi. Ebu Bekir dedi ki: Resulallaha “Ey Allahın Resulü! Bu ümmetin kurtuluşu nedir?” diye sordum. Resulallah bana, “Kim amcama teklif ettiğim, ancak reddettiği o sözü kabul ederse, o söz onun için kurtuluştur.” dedi. Resulallahın amcasına teklif ettiği söz, “Allahtan başka ilah olmadığına ve Muhammedin Allah tarafından gönderilen bir elçi olduğuna şehadet etmektir.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Üsame b. Zeyd anlattı. O babasından, o da Ata b. Yesardan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallahın vefat ettiği hastalığı sırasında eşleri yanında toplandılar. Eşi Safiyye, “Ya Resulallah! Keşke senin yerine ben hasta olaydım.” dedi. Bunun üzerine Resulallahın eşleri birbirlerine göz kırpmaya başladılar. Resulallah onların bu hareketini gördü. Onlara “Ağızlarınızı çalkalayın.” dedi. “Ey Allahın Resulü neden?” dediler. Resulallah , “Arkadaşınız için kaş göz işareti yapmanızdan dolayı. Vallahi, o sözünde doğru söylüyor.” dedi. Bize Ubeydullah b. Muhammed b. Hafs et-Teymi haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi. O Ali b. Yezidden, o da el-Kasım b. Muhammedden o şöyle rivayet etti: Resulallahın ashabından bir adamın gözü kör oldu. Arkadaşları onu ziyaret ettiler. “Gözlerimi, onlarla Resulallaha bakmak için istiyordum. Resulallah vefat ettikten sonra gözlerimin Tebale geyiklerinden bir geyiğin gözleri gibi olması beni mutlu etmez.” dedi. Bize Ebu Bekir b. Muhammed b. Ebu Mürre el-Mekki haber verdi; dedi ki: Bize Nafi b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İbn Ebu Müleyke anlattı; dedi ki: Ayşe Resulallahın mezarı üzerine uzanırdı. [İbn Ebu Müleyke dedi ki:] Rüyasında Resulallahın kabirden çıktığını gördü. Bunun üzerine, “Vallahi, gördüğüm rüya bir imtihandan başka bir şey değildir. Kesinlikle bana görünmek için kabirden çıkmaz.” dedim ve böyle yapmayı terk ettim.