Sonra Resulallahın hicretinin 8. yılı Şevval ayında Halid b. el- Velidin, Mekkenin aşağısında bir gecelik mesafede Yelemlem taraflarında bulunan Kinaneden Beni Cezimeye karşı yaptığı seriyye gelir. Bu güne Gümeysa günü denir. [Dediler ki:] Halid b. el-Velid, Uzzayı yıkıp geri döndüğünde Resulallah hala Mekkedeydi ve onu Beni Cezimeyi İslama davet için gönderdi. Onu savaşmaya göndermedi. Muhacirlerden, Ensardan ve Beni Süleymden 350 adamla yola çıktı. Halid onlara varınca, “Siz nesiniz?” dedi. “Biz Müslümanız! Namaz kıldık ve Muhammede iman ettik. Bölgemizde mescitler kurduk ve ezan okuduk.” dediler. Onlara, “Üzerinizdeki şu silahların anlamı ne?” dedi. “Bizimle bazı Araplar arasında düşmanlık var. Sizin onlar olduğunuzdan korkarak silahlarımızı kuşandık.” dediler. “Onlara silahlarınızı bırakın.” dedi. Silahlarını bıraktılar. Halid, “Onlara teslim olun!” dedi. Teslim oldular. Onlara birbirlerini bağlamalarını söyledi; birbirlerini bağladılar. Halid onları arkadaşlarına dağıttı. Seher vakti arkadaşlarına şöyle seslendi: “Kimin yanında esir varsa kökünü kazısın.” Beni Süleym ellerinde bulunan esirleri öldürdüler. Muhacirler ve Ensar ise ellerindeki esirleri serbest bıraktılar. Halidin yaptıkları Peygambere ulaştı. Resulallah , “Allahım! Halidin yaptığından sana sığınırım.” dedi ve Aliyi onlara gönderdi. Ölülerinin diyetini ödedi ve zararlarını tazmin etti. Sonra dönüp Peygambere olanları anlattı. Bize Abbas b. el-Fadl el-Ezrak el-Basri haber verdi; dedi ki: Bize Halid b. Yezid el-Cevni haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İshak haber verdi. O İbn Ebu Hadredden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Gumeysa günü Beni Cezimeye saldıran Halidin atlılarıyla beraberdim. Onlardan, beraberinde kadınlar bulunan bir adama yetiştik. Onları savunmak amacıyla bizimle savaşıp şöyle diyordu: Yüklerinizi gevşetin ve gayet rahatınıza bakınız. Ürkütülmeyen, himaye edilen yılancıklar gibi yürüyün. Eğer topluluk üç kişiden korunacaksa Sizler korunacaksınız. Üçümüzle savaştı ve kadınları kurtarıp dağa çıkardı. Yanında kadınlar bulunan başka birine yetiştik. Onları müdafaa ediyor ve şu şiiri okuyordu: Beyaz ve kırmızı elli sevgili gayet iyi bilir ki, Deve ve koyun sürülerinin sahibi bir taraftan da onu korur. Ben de bir erkeğin yeterli olduğu kadar korumada yeterli olacağım. Onlar uğrunda savaştı ve onları dağa çıkardı. Yanında kadınlar bulunan başka birine yetiştik. Onları korumak için savaştı ve şu şiiri okudu: Beyaz tenli kadın, dehşete düşüren vuruşları bilir. O Lecin denilen yiyeceği tadamayacaktır. Bugün hep senin için vuruşacağım, durmadan. Bir taraftan da sudan çıkamayan savunucu gibi savunacağım. Kadınları dağa çıkarana kadar onları müdafaa için savaştı. Halid b. el- Velid, “Onların ardına düşmeyin.” dedi. Bize el-Abbas b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi; dedi ki: Bana Abdülmelik b. Nevfel b. Müsahık el-Kureşi haber verdi. O Abdullah b. İsam el-Müzeniden, o da babasından şöyle dediğini söyledi: Resulallah bizi Batnu Nahle gününü gönderdiğinde şöyle dedi: “Mescit görmezseniz ve ezan duymazsanız öldürün.” Oracıkta bir adam gördük. “Ona kafir misin, yoksa Müslüman mısın?” diye sorduk. Adam, “Kafir olsam ne olacak?” dedi. Ona, “Eğer kafirsen seni öldüreceğiz.” dedik. Adam, “Bana, izin verin! Kadınların bir ihtiyaçları var, onu gidereyim.” dedi. Kadınlardan birisine yaklaşarak ona, “Ey Hubeyş! Yaşam bitti, Müslüman ol!” dedi. Sonra şu şiiri okudu: Eğer sizi arar ve bir takı ile sizi bulucak olursam, Veya dar bir geçitte yetişirsem size, Bir aşığın nail olması hakkı değil mi? Gece sevgilisine gitmeyi göze alırsa. Suçsuzum, sana komşu olduğumuzu söyledim. Dostça bana dön, musibetler başa gelmeden, Birbirimizden uzaklaşmadan geri dön de gel. Ayrı düşsek de sevgilimle, emirim benden uzaklaşamadan. Kadın ona şöyle cevap verdi: “Sana on ve yedi kez tek tek ve sekiz kez çift olarak selam olsun!” Sonra adama yaklaşıp boynunu vurduk. O kadın, adamın yanına geldi ona sarıldı; dövünerek oracıkta onun için öldü. Süfyan: “Etine dolgun bir kadındı.” dedi.