Sonra, Resulallahın hicretinin 7. yılında Cemaziyelevvel ayında Resulallahın Hayber gazvesi meydana geldi. Hayber, Medineden sekiz konaklık bir mesafededir. [Dediler ki:] Resulallah ashabına ve yandaşlarına Hayber gazvesi için hazırlanmalarını emrederek şöyle dedi: “Bizimle cihadı arzulayanların dışında kimse çıkmasın.” Bu, Medinede arta kalan Yahudilerin zoruna gitti. Resulallah yola çıktı. Medineye Siba b. Urfute el-Gıfariyi bıraktı. Beraberinde hanımı Ümmü Selemeyi götürdü. Onların bölgesine konakladığında ilk gece hiç dışarı çıkan olmadı. Güneş doğana kadar horozları bile ötmedi. Gönülleri rahat olarak kalelerinin kapılarını açtılar ve işlerine gittiler. Beraberlerinde kazmaları, kürekleri ve sepetleriyle çıkmışlardı. Resulallahı görünce, “Muhammed ve hamis!” dediler. Hamis kelimesiyle orduyu kasd ediyorlardı. Hemen kaçarak kalelerine sığındılar. Resulallah ise, “Allah Ekber! Haribet Hayber!” (Allahu Ekber! Hayber harap oldu.) Eğer, biz bir kavmin sahasına inersek uyarıları dinlemeyenlerin sabahı kara olur.” dedi. Sonra Resulallah insanlara vaazda bulundu ve onlara bayraklar verdi. O, güne kadar bayraklar yoktu. Bayraklar ilk olarak Hayberde kullanıldı. Daha evvel sancaklar vardı. Resulallahın bayrağı siyahtı. Ukab adı verilen ve Ayşenin çarşafından yapılan bir bayrak idi. Beyaz bir bayrak daha vardı. Onu Aliye verdi. Birini de el-Hubab b. el-Münzire diğer birini de Sad b. Ubadeye verdi. O, gün parolaları, “Ey mansur öldür!” şeklindeydi. Resulallah Yahudilerle savaştı; onlar da onunla şiddetli bir şekilde savaştılar. Onun ashabından çok adam öldürdüler. O da onlardan çok insan öldürdü. Resulallah , Hayberi kale kale fethetti. Kaleleri çoktu. Bu kaleler en- Netat, es-Sab b. Muaz, Naim, ez-Zübeyr ve eş-Şık kaleleriydi. Yine Übey, en-Nezar, el-Küteybe, el-Kamus, el-Vatih ve Sülalim kaleleri zikredilmektedir. Bu sonuncusu, Beni Ebül-Hukayk kalesidir. Resulallah , Ebül-Hukayk ailesinin Meskülcemelde bulunan hazinelerini de aldı. Onu bir harabeye gömmüşlerdi. Allah onun yerini Resulüne bildirmişti. Resulallah onu çıkarttırdı. Yahudilerden doksan üç kişi öldürüldü. el- Haris Ebu Zeyneb, Merhab, Üseyr, Yasir, amir ve Kinane b. Ebül-Hukayk ve kardeşi bunlardandı. Burada bunları zikretmemizin sebebi ileri gelenlerden olmalarıdır. Hayberde Resulallahın ashabından Rebia b. Eksem, Sakf b. Amr b. Sumeyt, Rifaa b. Mesruh, Beni Esed b. Abdüluzzanın anlaşmalısı Abdullah b. Ümeyye b. Vehb, Mahmud b. Mesleme, Bedir savaşına katılanlardan Ebu Dayyah b. en-Numan, Bedir savaşına katılanlardan el- Haris b. Hatib, Adi b. Mürre b. Süraka, Evs b. Habib, Üneyf b. Vail, Mesud b. Sad b. Kays, zehirli koyun etinden yiyerek ölen Bişr b. el-Bera b. Marur, Fudayl b. Numan, kendi kendini yaralayan amir b. el-Ekva şehit oldular. amir b. el-Ekva ile Mahmud b. Seleme Hayberde er-Racide aynı mağaraya gömüldüler. Diğer şehitler ise Umare b. Ukbe b. Abbad b. Müleyl, siyahi köle Yesar ve Eşca kabilesinden bir adamdı. Ölenler toplam sayısı on beş kişiydi. Bu gazvede Sellam b. Mişkemin eşi Zeynep bt. el-Haris Peygamberi zehirledi. Ona zehirli bir koyun hediye etti. Resulallah koyunun etinden yedi. Ashabından da yiyen oldu. Bunlar arasında Bişr b. el-Bera b. Marur da vardı. Yediği etten zehirlenerek öldü. Resulallahın kadını öldürdüğü söylenir. Bizce, sahih olanı budur. Resulallah ganimetlerin toplanmasını emretti. Ganimetlere Ferve b. Amr el-Beyadiyi görevlendirdi. Sonra ganimetin beş kısma bölünmesini istedi. Bir paya “Allahın” diye yazıldı. Diğer iki pay, boş bırakıldı. Ganimetten ilk olarak Resulallahın payı çıkarıldı. Humusta seçici olmadı. Kalan dört pay açık artırmayla sattı. Satışı üstlenen Ferve ve onları Resulallahın arkadaşları arasında dağıttı. İnsanların sayılması için Zeyd b. Sabit görevlendirildi. Onları saydığında 1.400 kişi olduklarını, ayrıca orduda 200 at bulunduğunu tespit etti. Her yüz baş için iki paydan on sekizlik pay düştü. Atlara 400 pay düştü. Resulallahın payına düşen humustan Allah yolunda silah ve giysi alınıyordu. Ayrıca ondan ailesine ve Beni Abdülmuttalibden bazı adamlara ve kadınlara yetimlere ve kendisinden yardım isteyene veriyordu. Kendi hanımlarına ve Beni Abdülmuttalibe ve başkalarına, kendisine düşen paydan yedirdi. Bu sırada Resulallah Hayberde iken aralarında Ebu Hüreyre olduğu halde Devsiler, Ebüt-Tufeyl b. Amr ve Eşariler gelip ona Hayberde yetiştiler. Resulallah onları da ganimete ortak etmeleri hususunda ashabıyla istişare etti. Onlar da uygun gördüler. Resulallah orada iken Hayber fethi tamamlandıktan sonra Cafer b. Ebu Talib ve iki gemi ehli, Necaşinin yanından dönüp geldiler. Bunun üzerine Peygamber, “Bilmiyorum, hangisine sevineyim? Caferin gelişine mi, yoksa Hayberin fethine mi?” dedi. Safiyye bt. Huyey Resulallahın Hayberde aldığı esirlerdendi. Onu azad etti ve onunla evlendi. el-Haccac b. İlat es-Sülemi Mekkeye Kureyşlilerin yanına gitti. Onlara Yahudilerin Muhammedi esir aldıklarını, arkadaşlarının dağıldıklarını ve öldürüldüklerini söyledi; Yahudilerin onları Mekkelilere götürdüklerini söyledi. el-Haccac böylece Mekkelilere olan borcunu ödedi ve hemen alelacele oradan ayrıldı. Mekkeden ayrılırken el-Abbas b. Abdülmuttalib onunla karşılaştı. Ona Resulallahın Hayberdeki zaferi hakkında gerçekleri anlattı. el-Haccac, anlattıklarını kendisi Mekkeden çıkana kadar gizli tutmasını istedi. Abbas bunu yaptı ve anlattıklarını gizli tuttu. el-Haccac çıkıp gidince gerçeği ilan ederek sevincini açığa vurdu ve Ebu Zebibe adındaki bir kölesini azad etti. Bize Vehb b. Cerir b. Hazim haber verdi; dedi ki: Bize Hişam ed- Destevai haber verdi. O Katadeden, o Ebu Nadreden, o da Ebu Said el-Hudriden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah ile beraber Ramazan ayının on sekizinde Haybere çıktık. Bir kısım insanlar oruç tuttu, bir kısmı tutmadı. Oruç tutanlar da, tutmayanlar da kınanmadılar. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil haber verdi. O Enesin şöyle dediğini rivayet etti: Haybere gece yetiştik. Sabah olunca Resulallah sabah namazını kıldı. Ardından bineğine bindi; ashabı da bindiler. Bu arada Hayberliler sabah olunca adetleri olduğu üzere küreklerini ve sepetlerini alarak çalışmaya çıktılar. Resulallahı görünce, “Bu Muhammed vallahi! Muhammed ve ordusu!” dediler. Sonra kaçarak kendi kalelerine girdiler. Bunun üzerine Resulallah “Allahu Ekber, yıkıldı Hayber! Eğer bir kavmin bölgesine inersek uyarıları dinlemeyenlerin sabahı kötü olur.” dedi. Enes, “Ben Ebu Talhanın terkisindeydim. Ayağım Resulallahın ayağına değiyordu.” dedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Ebu Arube haber verdi. O Katadeden, o Enes b. Malikten, o da Ebu Talhadan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Hayberde sabahladığı sırada Yahudiler, adetleri olduğu üzere sabah ellerinde kürekleriyle tarlalarına ve ziraat işlerine çıktılar. Peygamberi beraberinde ordusuyla görünce hemen geri kaçtılar. Bunun üzerine Resulallah , “Allahu Ekber Allahu Ekber! Bir kavmin bölgesine inersek uyarılmışların sabahları kötü olur.” dedi. Bize Hevze b. Halife haber verdi; dedi ki: Bize Avf haber verdi. O el- Hasandan rivayet etti; dedi ki: Resulallah Hayberin çevresinde konaklayınca, Hayberliler ürktü ve “Muhammed ve Yesribliler geldi!” dediler. [Dedi ki:] Resulallah onların bu telaş ve korkularını görünce, “Eğer bir kavmin bölgesine girersek o uyardıklarımızın sabahı kötü olur.” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi; dedi ki: Bize Sabit haber verdi. O da Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Hayber gününde ben, Ebu Talhanın terkisindeydim. Ayağım Resulallahın ayağına değiyordu. [Dedi ki:] Güneş doğduğunda onlara geldik. Yahudiler hayvanlarını çıkardılar; ellerinde kazmaları sepetleri ve belleri olduğu halde çıktılar. Geldiğimizi görünce, “Muhammed ve hamis!” dediler. [Dedi ki:] Peygamber: “Allahu Ekber Allahu Ekber! Bir kavmin bölgesine inersek uyarılmışların sabahları kötü olur!” dedi. [Dedi ki:] Allah onları hezimete uğrattı. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi. O Sabitten, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Hayber yakınında bulunan Galeste sabah namazını kıldı. Sonra onlara saldırdı ve “Allahu Ekber! haribet Hayber! (Hayber yıkıldı) Bir kavmin bölgesine inersek uyarılmışların sabahları kötü olur.” dedi. Yakınlarına gitti. Sonra “Muhammed ve hamis! Muhammed ve hamis” diyerek sokaklarda kaçıştılar. Savaşanlarını öldürdü ve çoluk çocuklarını esir aldı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme verdi; dedi ki: Bize Ubeydullah b. Ömer haber verdi; dedi ki: Zannedersem haber “Nafiden, o da İbn Ömerden” şeklinde olmalı. Dedi ki: Resulallah fecir vakti Haybere geldi. Onlar teslim oluncaya kadar muhasara etti; yerlerini ve hurmalıklarını alana kadar onlarla savaştı. Onlarla kanlarını koruyacağı ve hayvanlarına yükleyebildikleri mallarının kendilerine ait olacağı şartıyla anlaştı. Gümüş, altın ve silahı bırakacaklarına ve ondan bir şey gizlemeyeceklerine eğer bir şey gizleyecek olurlarsa zimmet ve himayelerinin kalmayacağını kabul ettiler. Resulallah deve derisinde gizledikleri malı bulunca kadınlarını esir aldı, topraklarına ve hurmalıklarına el koydu. Daha sonra arazileri onlara yarı yarıya ortaklıkla işletmeleri koşuluyla verdi. İbn Revaha hurma toplama mevsiminde gelir; hurmalıkları tahmin ederek hakları olan yarısını onlara verirdi. Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Said haber verdi. O Salih b. Keysanın şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah ile beraber Hayberde 200 atlı vardı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Vüheyb haber verdi; dedi ki: Bize Süheyl haber verdi. O babasından, o da Ebu Hüreyreden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Hayber günü, “Sancağı Allah ve Resulünü seven, Allah ve Resulünün de sevdiği, elinde fetih gerçekleşecek olan birine vereceğim.” dedi. Ömer, “O güne kadar görev almayı bu kadar arzu etmemiştim. Sancak bana verilir diye boynumu uzatıyordum.” Ertesi gün Aliyi çağırarak sancağı ona verdi. Ona, “Savaş! Allah fethi sana müyesser kılana kadar geri bakma.” dedi. Düşmana yaklaşınca Peygambere şöyle seslendi: “Ey Allahın Resulü! Ne üzerine savaşayım? Resulallah , “Düşman Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulallah diyene kadar savaş. Eğer bunu der ve kabul ederlerse hakkıyla alınanlar hariç canlarını ve mallarını benden korurlar. Hesapları Allaha kalmıştır.” dedi. Bize Haşim b. el-Kasım haber verdi; dedi ki: Bize İkrime b. Ammar haber verdi; dedi ki: Bize İyas b. Seleme b. el-Ekva haber verdi; dedi ki: Bana babam haber verdi; dedi ki: Amcam, Hayber gününde Merhab el-Yahudi ile mübareze yaptı. Merhab dedi ki: Hayber benim Merhab olduğumu bilir. Silah kuşanmış tecrübeli bir kahramanım. Savaş alevlenerek geldiğinde Amcam amir ise şöyle cevap verdi: Hayber benim amir olduğumu bilir Silah kuşanmış serüven arayan biriyim. Karşılıklı vuruştular; Merhabın kılıç darbesi amirin kalkanına geldi. amir eğilip, onu almaya çalıştı; kılıç darbesi ayağına isabet etti ve onu kesti. O, darbe onun ölümü oldu. Seleme b. el-Ekva dedi ki: Resulallahın ashabından bazılarına rastladım. “amirin ameli batıl oldu, kendini öldürdü.” dediler. Resulallahın yanına ağlayarak geldim ve ona, “Ey Allahın Resulü! amirin ameli batıl mı oldu?” diye sordum. “Kim bunu söylüyor?” dedi. “Ashabından bazı insanlar!” dedim. Peygamber, “Kim bunu söyledi ise yalan söylemiş. Bilakis onun iki ecri vardır.” dedi. Haybere gittiği zaman Resulallahın ashabı için şiirler okudu. Peygamber de onların arasındaydı. Şöyle diyerek süvarileri sürüyordu: Vallahi Allah olmasaydı hidayete ermezdik. Ne namaz kılar, ne de sadaka verirdik. Bizi kabul etmeyenler, Fitne isterlerse reddederiz. Senin yardımından müstağni değiliz. Düşmanla karşılaştığımızda ayaklarımızı sabit kıl. Üzerimize sekine indir Allahım. Resulallah , “Bu kimdir?” dedi. “Bu amirdir.” dediler. Resulallah ona “Rabbin sana mağfiret etsin.” dedi. [Dedi ki:] Resulallah bir insana istiğfarda bulunmuşsa mutlaka şehit düşmüştür. Ömer b. el-Hattab bunu duyunca, “Ey Allahın Resulü! amirin nail olduğuna biz de talibiz. Atılıp şehit olmak istiyorum.” dedi. amir öne atıldı ve şehit oldu. Seleme dedi ki: Sonra Resulallah beni Aliye gönderdi. “Bu sancağı öyle birine vereceğim ki, o Allah ve Resulünü sever; Allah ve Resulü de onu sever.” dedi. Alinin elini tutarak onu getirdim. Gözleri ağrıyordu. Resulallah Alinin gözlerine tükürdü. Sonra ona sancağı verdi. Merhab karşısına çıktı. Kılıcıyla tehdit ederek şöyle diyordu: Hayber Merhab olduğumu bilir. Yalın kılıç denenmiş bir kahramanım. Savaşlar alevlenerek gelirken… Ali (r) de şöyle dedi: Ben, annemin Aslan diye adlandırdığıyım. Ormanların korkunç görünüşlü aslanı gibi… Onları kileri ölçer gibi ölçerim. Kılıcıyla Merhabın kafasını gövdesinden ayırdı; Fetih onun eliyle gerçekleşmiş oldu. Bize Kufe kadısı Ebu Bekir b. Abdurrahman haber verdi; dedi ki: Bana İsa b. el-Muhtar b. Abdullah b. Ebu Leyla el-Ensari haber verdi. O Muhammed b. Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensariden, o el- Hakem b. Miksemden, o da İbn Abbastan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Hayberlilere galip gelince, evvela onlarla, altın ve gümüş hariç, çoluk çocuklarını alıp gitmeleri üzerine anlaşmıştı. Kinane ve er- Rebii yanına getirdiler. Kinane Safiyyenin kocasıydı. er-Rebi ise onun kardeşi ve amcasının oğluydu. Resulallah onlara, “Mekkelilere ödünç olarak verdiğiniz o kap kacaklarınız nerede?” diye sordu. Onlar, “Kaçtık. Bir yerden bir yere göçtük gittik. Her şeyi harcadık.” dediler. Resulallah , “Eğer benden bir şey gizlerseniz ve ben ona muttali olur bulursam, çoluk çocuğunuzu esir alırım.” dedi. Onlar da “Evet!” dediler. Bunun üzerine Resulallah Ensardan bir adam çağırdı. “Falan yerdeki hurma bahçesine git. Hurma ağaçları arasına gir. Sağında veya solunda yüksek bir hurma ağacı bulacaksın. İçinde bulunanı al, bana getir.” dedi. Adam gitti ve o kap kacaklarla malları getirdi. Bunun üzerine Resulallah , ikisinin boynunu vurdurdu ve ailelerini esir aldı. Sonra Safiyyeyi getirmek için bir adam gönderdi. Adam dönerken Safiyyeyi öldürülen kocasına ve kayınbiraderine uğratarak getirti. Resulallah adama “Bunu niye yaptın?” diye sordu. “Onu kızdırmak istedim ey Allahın Resulü!” dedi. Resulallah Safiyyeyi Bilale ve Ensardan bir adamın yanına bıraktı. Bize Haşim b. el-Kasım haber verdi; dedi ki: Bize İkrime b. Ammar haber verdi. O Yahya b. Ebu Kesirden, o Ebu Seleme b. Abdurrahmandan, o da Cabirden şöyle dediğini rivayet etti: Hayber savaşında, insanlar arasında açlık baş gösterdi. Bunun üzerine ehli merkepleri alıp kestiler ve kazanları etleriyle doldurdular. Haber Peygambere yetişti. Cabir dedi ki: “Resulallah bize kazanların devrilip dökülmesini emretti. Kazanlar kaynıyordu döktük.” dedi. Resulallah ehli merkeplerin, katırların, azı dişleri olan yırtıcı hayvanların ve pençeli yırtıcı kuşların etini, bağlanarak okla öldürülen hayvan etini, soygun yapmayı ve gasbı yasakladı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Dinar haber verdi. O Muhammed b. Aliden, o da Cabir b. Abdullahtan rivayet etti; dedi ki: Resulallah Hayberde eşek etinin yenmesini yasakladı; at etinin yenmesine izin verdi. Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Hassan haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed haber verdi. O Enes b. Malikin şöyle dediğini rivayet etti: Adamın biri Peygambere gelerek “Eşekler yendi.” dedi. Başka biri geldi ve “Ey Allahın Resulü! Eşekler tükendi.” dedi. Bunun üzerine Resulallah Ebu Talhaya şöyle seslenmesini emretti: “Allah ve Resulü eşekleri yemenizi yasaklıyor. Şüphesiz onların eti necistir.” Bunun üzerine kazanlar devrildi. Bize Affan b. Müslim ve Haşim b. el-Kasım haber verdiler; dediler ki: Bize Şube haber verdi. O Ebu İshaktan, o da el-Bera b. azibden şöyle dediğini rivayet etti: Hayber gününde yemek için eşekler kesildi. Bunun üzerine Resulallah , “Kazanları devirin.” dedi. Bize Abdullah b. Muhammed b. Ebu Şeybe haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Nümeyr haber verdi. O Muhammed b. İshaktan, o Abdullah b. Amr b. Damre el-Fezariden, o Abdullah b. Ebu Salitten, o -Bedir ehlinden olan- babası Ebu Salitten şöyle dediğini rivayet etti: Hayberde iken bize, ehli merkeplerin etinin yenmesi yasağı geldi. Kazanları devirip döktük. Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Yahya b. Said haber verdi. O Büşeyr b. Yesardan rivayet etti: Allah Hayberi Peygambere bağışlayınca onu otuz üç paya bölüştürdü. Her bir payda 100 hisse vardı. Bunun yarısını, karşılaşabileceği durumlarda harcamak üzere ayırdı. Diğer yarısını da Müslümanlar arasında ve Peygamberin payı olarak dağıttı. Şık ve Neta içindekilerle beraber Müslümanlar arasında paylaşıldı. el-Vetiha, el-Ketibe ve Sülalim içindekilerle birlikte Müslümanlara vakfedildi. Mallar Resulallahın ve ashabının olduğunda yanlarında yerleri işletecek kimse olmayınca Resulallah Hayber arazilerini yarıcılık üsulüyle işletmeleri karşılığında Hayberlilere verdi. Ömer b. el-Hattab döneminde Müslümanların arasında yerleri işleyecek insanlar çoğalınca Yahudilerin elinden arazileri aldılar. Ömer Yahudileri Şama sürgün etti. Malları da Müslümanlar arasında taksim etti. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi. O Yahya b. Saidden, o da Büşeyr b. Yesardan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Hayberi savaşarak alınca, onu otuz altı paya böldü. Kendisine on sekiz pay aldı. On sekiz payı da insanlar arasında paylaştı. Savaşa 100 at katılmıştı. Atlara iki pay verdi. Bize Musa b. Davud haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Raşid haber verdi. O Mekhulden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Hayber günü süvariye üç pay verdi. Atına iki, süvariye bir pay. Bize Attab b. Ziyad haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. el-Mübarek verdi; dedi ki: Bize İbn Lehia haber verdi. O Muhammed b. Zeydden rivayet etti; dedi ki: Bana abi el-Lahmın mevlası Umeyr haber verdi; dedi ki: Hayber savaşında efendimle beraber gazveye çıkmıştım ve Resulallah ile Hayberin fethine şahit oldum. Onlarla beraber, bana da pay vermesini istedim. Bana eşyalardan verdi; ancak beni paya katmadı. Bize Attab b. Ziyad haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. el-Mübarek haber verdi; dedi ki, bize İbn Lehia haber verdi; dedi ki: Bana el- Haris b. Yezid el-Hadrami haber verdi. O Sabit b. el-Haris el- Ensariden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Hayber gazvesinde Sehle bt. asım b. Adi ve (yeni) doğan kızı için pay verdi. Bize Attab b. Ziyad haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. el-Mübarek verdi; dedi ki: bize Muhammed b. İshak haber verdi. O Yezid b. Ebu Habibden, o Fülan el-Ceyşani veya Tücibin mevlası Ebu Merzuktan, o da Haneşten şöyle dediğini rivayet etti: Rüveyfi b. Sabit el-Belevi ile birlikte Cerbe fethine katılmıştım. Bize hitap ederek dedi ki: Resulallah ile beraber Hayber savaşına katılmıştım. Resulallahın şöyle dediğini duydum: “Allaha ve ahiret gününe iman eden kimse, kendi suyu ile başkasının ekinini sulamasın. Allaha ve ahiret gününe iman eden kimse, esir kadının temizlenmesinde emin olmadıkça ona yaklaşmasın. Allaha ve ahiret gününe iman eden kimse, ganimet malı taksim edilmeden ondan bir şey satmasın. Allaha ve ahiret gününe iman eden kimse, Müslümanların ganimet malına ait bir bineğe binmesin. Mecbur kalıp binse de sonra Müslümanların ganimetine katsın. Müslümanların ganimet mallarından bir elbise giymek zorunda kalıp onu eskitmiş olsa da ganimet mallarına iade etsin.” Bize Affan b. Müslim ve Haşim b. el-Kasım haber verdiler; dediler ki: Bize Şube haber verdi; dedi ki: el-Hakem dedi ki: Abdurrahman b. Ebu Leyla, “Onlara yakın bir fetih verecektir.” ayeti hakkında şöyle haber verip dedi ki: Bu Hayberdir. “Henüz elde edemediğiniz, fakat Allahın, ilmiyle kuşattığı başka (kazançlar) da vardır.” Burada ise Fars ve Rum kasdedildiğini söyledi. Bize Musa b. Davud haber verdi; dedi ki: Bize -Allahın izniyle- Leys b. Sad haber verdi. O Said b. Ebu Said el-Makburi, o da Ebu Hüreyreden şöyle dediğini rivayet etti: Hayber fethedildiğinde Peygambere zehirli (pişirilmiş) bir koyun hediye edildi. Bunun üzerine Resulallah , “Burada bulunan Yahudileri toplayın.” dedi. Onları topladılar. “Size bir şey soracağım. Bana doğruyu söyler misiniz?” diye sordu. “Evet ya Ebül-Kasım!” dediler. Resulallah onlara, “Babanız kim?” diye sordu. Onlar, “Babamız falandır.” dediler. Resulallah onlara, “Yalan söylediniz. (Başkasını kastederek) babanız falandır.” dedi. “Doğru söyledin.” dediler. Resulallah , “Size bir şey sorarsam bana doğruyu söyler misiniz?” dedi. “Ya Ebül-Kasım! Seni yalanlarsak babamız hakkındaki yalanımızı bildiğin gibi bunu da bilirsin.” dediler. Resulallah onlara, “Ateş ehli kimdir?” dedi. “Biz, içinde az duracağız; sonra sizler ardımızdan geleceksiniz.” Dediler. Bunun üzerine Resulallah , “Kahrolun! Kesinlikle arkanızda orada kalmayız.” dedi. Sonra onlara dedi ki: “Bir şey sorsam bana, doğru söyler misiniz?” dedi. “Evet ya Ebül-Kasım!” dediler. Onlara, “Koyun etine zehir kattınız mı?” dedi. “Evet!” dediler. Onlara, “Sizi buna iten şey nedir?” diye sordu. Onlar, “Eğer yalancıysan senden kurtulmuş olurduk. Yok, eğer gerçek Peygambersen zehir sana zarar vermez.” dediler. Bize Kufelilerin kadısı Bekir b. Abdurrahman haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. el-Muhtar haber verdi. O Muhammed b. Ebu Abdurrahman b. Ebu Leyladan, o el-Hakemden, o Miksemden, o da İbn Abbastan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Hayberden geri dönmek istediğinde insanlar, “Şimdi anlarız. Safiyye eşi mi olacak, yoksa odalık (cariye) olarak mı kalacaktır? Eğer onu örterse hanım olarak almıştır. Aksi halde, o odalıktır.” dediler. Yola çıkınca bir örtü istedi ve onu örttü. Böylelikle insanlar onu eş olarak aldığını anladı. Safiyye bineğe binmek isterken Resulallah ayağını bassın diye dizini uzattı. Ancak Safiyye ayağıyla Resulallahın dizine basmaktan imtina etti. Ayağı yerine dizini Resulallahın baldırının üzerine koyup bindi. Gece olunca Resulallah çadırına girdi. Safiyye de onunla girdi. Bu sırada Ebu Eyyub gelip çadırın yanında geceledi. Yanında kılıcı olduğu halde başını çadırın üzerine koymuştu. Resulallah sabahleyin bir hareket hissetti “Kim o?” diye sordu. Ebu Eyyub, “Ben Ebu Eyyubum!” dedi. “Ne var?” diye sordu. Ebu Eyyub, “Ya Resulallah! Genç bir cariye! yeni evlenmiş. Eski kocasına neler yaptığını da gördü. Ona güvenemiyorum. Bu nedenle sana yakın oldum. Herhangi bir hareket yaparsa senin yakınında olayım, dedim.” Resulallah , iki defa “Ey Ebu Eyyub! Allah sana rahmet eylesin.” dedi. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi; dedi ki: Bize Sabit b. Enes haber verdi ve dedi ki: Safiyye, Dihyenin payına düşmüştü. Güzel bir cariyeydi. Resulallah onu yedi baş karşılığında satın aldı. Onu süslemesi ve hazırlaması için Ümmü Süleyme teslim etti. Resulallah , düğün yemeği olarak hurma, keş peyniri ve yağ ikram etti. Toprak güzel bir şekilde düzeltildi. Deri sofralar serildi. Sonra keş peyniri, yağ ve hurma kondu. Böylece insanların karınları doydu. Sonra insanlar şöyle dediler: “Bilemiyoruz, onunla evlenecek mi? Yoksa Ümmü Veled olarak mı alacak?” Sonra şöyle dediler: “Eğer ona hicap giydirirse demek ki onun zevcesidir artık. Yok, ona hicap giydirmezse Safiyyeyi Ümmü Veled olarak alacaktır.” Sonra şöyle dedi: Resulallah dönüş için bineceği sırada onu örterek deveye bindirdi. Böylelikle insanlar Resulallahın Safiyye ile evlendiğini anladılar. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi. O Sabitten, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Esirler arasında Huyeyin kızı Safiyye de vardı. Ganimet taksiminde Dihye el-Kelbinin payına düştü. Sonra Resulallahın oldu. Resulallah , onu azad etti; sonra onunla evlendi. Onun azad edilmesini mehri saydı. Hammad dedi ki: Abdülaziz Sabite, “Ya Ebu Muhammed! Sen mi Enese Resulallah ona mehir vermedi.” dedin? Dedi ki: Ona mehir olarak hürriyetini verdi.” diye sordu. Dedi ki: Sabit onu onaylar anlamında başını salladı.