Resulallahın hicretinin 6. yılında, Şevval ayında Kürz b. Cabir el- Fihrinin komutasında, el-Uraniler denilen mevkiye seriyye gönderilmiştir. [Dediler ki:] Ureyne kabilesinden sekiz kişilik bir topluluk Peygambere gelerek Müslüman oldular. Ancak Medinede vebaya yakalandılar. Bunun üzerine Resulallah onları Medineden altı mil uzakta kendisine ait Ayr yakınında Kuba taraflarında Zülcedr denilen yerde otlayan develerinin yanına gönderdi. Sıhhatlerine kavuşup şişmanlayıncaya kadar orada kaldılar. Sonra develeri önlerine katıp yola koyuldular. Resulallahın mevlası Yesar beraberinde bulunan adamlarla onlara yetişerek savaştı. Yesarı yakalayıp ellerini ve ayaklarını kestiler. Ölene dek dikenleri diline ve gözlerine batırdılar. Haber Peygambere yetişince, hemen onları takip etmek için Kürz b. Cabir el-Fihri komutasında yirmi kişilik bir süvari birliği gönderdi. Onlara yetiştiler; etraflarını sardılar ve onları esir alarak bağlayıp atlara bindirip Medineye getirildiler. Resulallah el-Gabedeydi. Onları alıp Resulallaha götürdüler. Peygamberle Müctemaüssüyulda[ 85] ez-Zağabe denilen yerde karşılaştılar. Resulallah hemen oracıkta ellerinin ve ayaklarının kesilmesini, gözlerinin çıkarılıp boyunlarının vurulmasını emretti. Bunun üzerine Allah Teala şu ayeti indirdi: “Allaha ve Resulüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.” Peygamber, bu ayetin inişinden sonra hiçbir kimsenin gözünü oydurmadı. Develere gelince on beş süt devesiydi. Medineye getirildiler. Resulallah el-Hanna adını verdiği deveyi sordu; onu kestiklerini söylediler.