Bize Affan b. Müslim ve el-Hasan b. Musa el-Eşyeb haber verdiler; dediler ki: Bize Sabit b. Zeyd haber verdi; dedi ki: Bize Hilal b. Habbab haber verdi. O İkrimeden, o da İbn Abbastan rivayet etti; dedi ki: Resulallah ve aile fertleri birçok gece üst üste aç olarak gecelerdi ve (yiyecek) bir şey bulamazlardı. [Dedi ki:] Onların yedikleri ekmek genellikle arpa ekmeği idi. Bize Hişam b. Abdülmelik Ebül-Velid et-Tayalisi haber verdi; dedi ki: Bize ez-Zaferanın arkadaşı Ebu Haşim haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah haber verdi; dedi ki: Bana Enes b. Malik anlattı; dedi ki: Fatıma (r) bir parça ekmekle Resulallahın yanına geldi. Resulallah , “Bu elindeki parça nedir?” dedi. Fatıma, “Bir parça hamur idi, onu ekmek yaptım. Rahat edemedim ve onu sana getirdim.” dedi. Bunun üzerine Resulallah , “Üç günden beri babanın ağzından giren ilk yemektir bu.” dedi. Bize ed-Dahhak b. Mahled Ebu asım eş-Şeybani haber verdi. O el- Husaynın annesi Zeynep bt. Ebu Talikten rivayet etti; dedi ki: Bana Hibban b. Cez Ebu Bahr anlattı. O da Ebu Hüreyreden rivayet etti; dedi ki: Resulallah açlıktan beline taş bağlardı. Bize Malik b. İsmail Ebu Gassan haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Mücalidten, o eş-Şabiden, o da Mesruktan rivayet etti; dedi ki: Bir ara Ayşe (r) bana anlatırken ağlamaya başladı. Ben, “Ey Müminlerin annesi! Seni ağlatan nedir?” dedim. Ayşe, “Bir yemekle karnımı doyurduğum zaman ağlamak istediğimde mutlaka ağlarım. Resulallahı ve içinde bulunduğu sıkıntıları hatırlarım da ondan.” dedi. Bize Said b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Bize Hüşeym haber verdi; dedi ki: Bize Mücalid haber verdi. O eş-Şabiden, o da Mesruktan rivayet etti; dedi ki: Müminlerin annesi Ayşenin (r) yanına girdim, ağlıyordu. Ben, “Ey Müminlerin annesi! Seni ağlatan nedir?” dedim. Ayşe, “Karnımı doyurup da ağlamak istediğimde mutlaka ağlarım. Çünkü Resulallah üzerinden dört ay geçerdi de buğday ekmeğinden karnı doymazdı.” dedi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Ebu İshaktan, o Abdurrahman el-Esvedten, o el-Esvedten, o da Ayşeden rivayet etti; dedi ki: Resulallah Rabbine kavuşuncaya kadar, ailesi üç gün üst üste, sabah akşam arpa ekmeğinden doyunca yemedi. Bize Haşim b. el-Kasım haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Talha haber verdi. O Ebu Hamzadan, o İbrahimden, o el-Esvedten, o da Ayşeden (r) rivayet etti; dedi ki: Resulallah vefat edinceye kadar ailesi üç gün buğday ekmeğinden doymadı ve vefat edinceye kadar sofrasından bir parça fazla ekmek kaldırılmadı. Bize Haşim b. el-Kasım haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Maşer haber verdi. O Saidden, o da Ebu Hüreyreden rivayet etti; dedi ki: Bazen aylar geçerdi, Resulallahın ailesinin evinde, ekmek veya yemek pişirmek için ateş yanmazdı. Oradakiler, “Peki Resulallahın ailesi ne ile yaşıyorlardı ey Ebu Hüreyre?” dediler. Ebu Hüreyre, “İki siyah (gıda) ile yani hurma ve su ile yaşıyorlardı.” dedi. [Dedi ki:] “Resulallahın Ensardan bir komşusu vardı, Allah onları hayır ile mükafatlandırsın; onların hayvanları vardı. Resulallahın ailesine süt ve benzeri hediyeler gönderirlerdi.” Bize Haşim b. el-Kasım haber verdi; dedi ki: Bize Hariz b. Osman haber verdi. O Süleyman b. amirden rivayet etti; dedi ki: Ebu Ümameden işittim; şöyle diyordu: “Resulallahın ailesinden arpa ekmeği artmazdı.” Bize Halid b. Hıdaş haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb haber verdi; dedi ki: Bana Cerir b. Hazim anlattı. O Yunustan, o da el- Hasandan rivayet etti; dedi ki: Resulallah insanlara hitap etti ve şöyle dedi: “Vallahi Muhammedin ailesinde akşam bir sa (iki avuç) yemek bulunmaz. Onlar dokuz evdirler.” Allaha yemin olsun ki, Resulallah bunu, Allahın rızkının azlığından şikayet için söylemedi. Fakat ümmetinin kendisini örnek almasını istedi. Bize Said b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Bize Abbad haber verdi. O Hilalden rivayet etti; dedi ki: Bize İkrime haber verdi. O da İbn Abbastan rivayet etti; dedi ki: Vallahi, Muhammedin ailesi geceler boyunca akşam yemeği bulamıyorlardı. Bize Muhammed b. Ömer el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bize İbn Ebu Zib haber verdi. O el-Makburiden, O el-Ahnesilerin mevlası olan el- Velidin bazı çocuklarından rivayet etti; dedi ki: Bir ara bize ait bir avluda yemek üzerinde iken Ebu Hüreyre çıkageldi. Onunla merhabalaştık ve “Buyurun!” dedik. Ebu Hüreyre, “Hayır, vallahi tatmayacağım. Resulallah vefat etti de, kendisi ve ailesi arpa ekmeğinden doyamadılar.” dedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Ubeyde haber verdi. O Abdullah b. Ubeydeden, o da Ayşeden (r) rivayet etti; dedi ki: Resulallah vefat edinceye kadar bir günde iki defa doymadı. Yine vefat edinceye kadar, bir misafir için kaldırmak istisna edilirse, doyumdan arta kalan bir yemeği kaldırmadık.” Kendisine, “Nasıl yaşıyordunuz?” diye soruldu. Ayşe, “İki siyah (gıda) olan su ve hurma ile yaşıyorduk. Ensardan bir komşumuzun birkaç koyunu vardı; bize onların sütlerinden gönderiyordu. Allah onları hayırla mükafatlandırsın.” Bize Malik b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Talha b. Musarrif haber verdi. O Ebu Hamzadan, o İbrahimden, o elEsvedten, o da Ayşeden rivayet etti; dedi ki: Resulallah vefat edinceye kadar ailesi üç defa buğday ekmeğinden doymadı. Yine vefat edinceye kadar sofrasından bir parça (ekmek) fazladır diye kaldırılmadı. Bize Malik b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr b. Muaviye haber verdi; dedi ki: Bana Ebu İshak anlattı. O Abdurrahman b. Yezidten, o el-Esvedten, o da Ayşeden (r) rivayet etti; dedi ki: Resulallahın ailesi, arpa ekmeği dışında, üst üste iki gün ve daha fazla doymadı. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Muti haber verdi; dedi ki: Bize Kürdus et-Tağlibi anlattı. O da Ayşeden (r) nakletti; dedi ki: Kendisi anlattı, “Resulallah vefat edinceye kadar, ailesi üç gün üst üste buğday yemeğinden doymadı.” Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme ve diğerleri haber verdi. Onlar Hişam b. Urveden, o babasından, o da Ayşeden rivayet etti. Bize Yine arim b. el-Fadl haber verdi. O Hammad b. Zeydten, o Hişam b. Urveden, o da Ayşeden rivayet etti; dedi ki: “Vallahi, Muhammedin ailesinin üzerinden bir ay geçerdi de ekmek pişirmezdik.” Dedi ki, “Ey Müminlerin annesi! Resulallah ne yiyordu?” Ayşe, “Bizim Ensardan bir komşumuz vardı. Allah onları hayırla mükafatlandırsın, onların biraz sütleri vardı; Resulallaha hediye ediyorlardı.” Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk ve Muhammed b. Ömer el- Eslemi haber verdiler. Onlar İbn Ebu Zibden, o Müslim b. Cündebden, o Nevfel b. İyas el-Hüzeliden rivayet etti; dedi ki: Abdurrahman b. Avf arkadaşımızdı; hem çok iyi bir arkadaşımızdı. Bir gün bizi aldı götürdü; nihayet onun evine girdik. O eve girdi ve yıkandı, sonra çıktı ve bizim yanımızda oturdu. Üzerinde et ve ekmek bulunan bir kap getirildi. Sini yere konulunca Abdurrahman b. Avf ağladı. Ben, “Ya Ebu Muhammed! Seni ağlatan nedir?” dedim. Abdurrahman, “Resulallah bu dünyadan ayrıldı da, ne kendisi ne de ailesi arpa ekmeğinden doymadı. Doğrusu, içinde bulunduğumuz bolluğun bizim için daha hayırlı olduğunu düşünmüyorum.” dedi. Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Abdülhamid b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Ebu Hazimden işittim; şöyle diyordu: Ebu Hüreyre, “Resulallah dünyadan ayrılıncaya kadar kuru ekmek kırıntılarından doymadı. Sizler dünyayı saçıp dökmeye başladınız.” dedi ve parmağıyla yemekten aldı. Bize Halid b. Hıdaş haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. O İbn Lehiadan, o Ukayldan, o da İbn Şihabdan rivayet etti; dedi ki: Ebu Hüreyre, el-Muğire b. el-Ahnesin yanından geçiyordu. O esnada kendisi yemek yiyordu. Ebu Hüreyre, “Bu ne yemeğidir?” dedi. el-Muğire, “Nakiden yapılan ekmek ve yağlı ettir.” dedi. Ebu Hüreyre, “Naki nedir?” dedi. el-Muğire: “Halis undur.” dedi. Ebu Hüreyre hayret ederek “Hayret sana ey Muğire! Resulallah vefat etti de, bir günde iki defa ekmek ve zeytinyağından doymadı. Sen ve arkadaşların ise kendi aranızda dünyayı saçıp döküyorsunuz.” dedi. Sonra parmağıyla yemekten aldı ve “Onlar sanki çocuktular.” dedi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Eban b. Yezid haber verdi; dedi ki: Bize Katade haber verdi; dedi ki: Bize Enes b. Malik haber verdi; dedi ki: Topluca yenen bir yemek olmadıkça, Resulallah için ne sabah ne akşam et ve ekmek bir araya gelirdi. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Sellam b. Miskin haber verdi; dedi ki: Bize Amr b. Madan haber verdi. O da Enes b. Malikten rivayet etti; dedi ki: Resulallahın bir davetinde hazır bulundum; yemekte ne et ne de ekmek vardı. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam haber verdi; dedi ki: Bize Katade haber verdi; dedi ki: Enes b. Malike gelirdik; ekmekçisi orada hazırdı. Bir gün dedi ki: Resulallahın , Rabbine kavuşuncaya kadar bir ince çöreği ya da yolunmuş bir kuzuyu gözüyle gördüğünü asla bilmiyorum. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. el-Müemmil haber verdi. O Abdullah b. Ebu Müleykeden, o da Ayşeden rivayet etti; dedi ki: Resulallahın karnında, bir günde iki yemek asla bir araya gelmedi. Eğer et yiyecek olsaydı üzerine bir şey ilave etmezdi. Eğer hurma yiyecek olsaydı üzerine bir şey ilave etmezdi. Eğer ekmek yeseydi üzerine bir şey ilave etmezdi. Resulallah , hasta (hassas) bir adamdı. Araplar ona bazı tedaviler söylerlerdi. Resulallah Arapların anlattıklarıyla tedavi olurdu. Acemler de ona tedavi usullerini anlattıklarında tedavi olurdu. Bize Muhammed b. Ömer el-Eslemi haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer haber verdi. O, Yezid b. el-Hadden, o Urveden, o da Ayşeden rivayet etti; dedi ki: Allah Resulü vefat etti de, bir günde iki defa arpa ekmeğinden karnı doymadı. Eğer bize içinde hurma bulunan ya da içinde topuk kemiği çorbası olan bir kap hediye edilseydi ona çok sevinirdik. Bize Said b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el- Muğire haber verdi. O Humeyd, yani İbn Hilalden rivayet etti; dedi ki: Ayşe şöyle dedi: Bize Ebu Bekir (r) bir gece bir koyun bacağını gönderdi. Resulallah benim için tuttu, ben de kestim (ya da ben tutum, Resulallah kesti). [Dedi ki:] Ayşeye, “Kandil olmadan mı?” denildi. Ayşe, “Eğer yanımızda kandil olsaydı yağını katık olarak yerdik. Muhammedin ailesinin üzerinden bir ay geçerdi de, ekmek pişirmiyor ve tencere kaynatmıyorlardı.” dedi. [Dedi ki:] Ben bunu Safvana anlattım; Safvan, “İki ay bile geçiyordu.” dedi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi. O Şeybandan, O el-Ameşten, o Amr b. Mürreden, o da Ebu Nadrdan rivayet etti; dedi ki: Ayşeden (r) işittim; şöyle diyordu: “Bir gün Resulallah ile birlikte evde oturuyordum. Ebu Bekir (r) bize bir koyun bacağını hediye etti. Ben onu Resulallah ile birlikte evin karanlığında kesiyordum.” Birisi Ayşeye, “Sizin lambanız yok muydu?” dedi. Ayşe, “Eğer aydınlanılacak (bir yağ) olsaydı onu yerdik.” dedi. Bize Halid b. Hıdaş haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Cemi haber verdi. O Humeyd b. Hilalden rivayet etti. O da hadisi müminlerin annesi Ayşeye (r) kadar çıkardı; dedi ki: Bir gece Ebu Bekirin yanından bize bir koyun bacağı geldi -yani soyulmuş olarak gönderildiğini kastediyor-, Ben Resulallah için onu tutuyor, Resulallah da kesiyordu (ya da Resulallah tutuyor, ben kesiyordum). Orada bulunanlardan bir adam, “Ey Müminlerin annesi! O zaman yanınızda kandil yok muydu?” dedi. Ayşe, “Eğer yanımızda kandil olsaydı onun yağını yerdik.” dedi. Bize Halid b. Hıdaş haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Vehb haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Sahr Humeyd b. Ziyad haber verdi. O Yezid b. Kusayttan, o Urveden, o da Ayşeden (r) rivayet etti; dedi ki: Muhakkak ki, Resulallah vefat etti de, bir günde iki kez ekmek ve zeytinyağından karnı doymadı. Bize Ravh b. Ubade ve Süleyman Ebu Davud et-Tayalisi haber verdiler; dediler ki: Bize Şube haber verdi. O Simaktan, o da en- Numan b. Beşirden işitti; söyle diyordu: Ömer b. el-Hattab, insanlar için yapılan fetihlerden söz ederken ondan işittim; şöyle dedi: Resulallahın bazı günlerde açlıktan iki büklüm olduğunu gördüm de, karnını doyuracak adi bir hurma bile bulamıyordu. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail haber verdi. O Simaktan, o en-Numan b. Beşirden rivayet etti; dedi ki: Hutbe okurken en-Numanın şöyle dediğini işittim: “Allaha şükredin. Resulallahın üzerine bazı günler gelirdi ki, açlıktan iki büklüm olur ve karnını doyuracak adi bir hurma bulamazdı.” Bize el-Fadl b. Dükeyn ve el-Hasan b. Musa haber verdiler; dediler ki: Bize Züheyr haber verdi. O Simaktan rivayet etti; dedi ki: en- Numan b. Beşirin minberde şöyle dediğini işittim: “Peygamber (ya da peygamberiniz) adi hurmadan bile karnını doyuramadı. Oysa sizler hurmanın çeşitleri ile tereyağından aşağı razı olmuyorsunuz.” el-Hasan b. Musa hadisinde “…ve çeşitli elbiselerden…” kısmını ekledi. Bize Musa b. İsmail haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Davud Süleyman b. Ubeyd el-Mazini haber verdi; dedi ki: Bize İmran b. Zeyd el-Medeni haber verdi; dedi ki: Bana Babam anlattı; dedi ki: Biz Ayşenin (r) yanına girdik. “Selam sana ey ana!” dedik. Ayşe, “Selam sana.” dedi, sonra ağladı. Biz kendisine, “Ağlaman nedendir ey ana?” dedik. Ayşe şöyle dedi: “Duyduğuma göre sizden bazı adamlar çeşit çeşit yemekler yiyorlar; hatta bazılarınız yemek boğazından kolay geçsin diye tedavi yollarını arıyormuş. Peygamberinizi hatırladım da, beni ağlatan bu oldu. O dünyadan çıktı ve bir günde karnı iki yemekten doymadı. Eğer hurmaya karnı doysaydı ekmeğe doymazdı; eğer ekmeğe doysaydı hurmaya doymazdı. İşte beni ağlatan budur.” Bize Muhammed b. İsmail b. Ebu Füdeyk ve Muhammed b. Ömer el- Eslemi haber verdiler. Onlar Hammad b. Ebu Humeydten, o Muhammed b. el-Münkedirden rivayet etti; dedi ki: Bana Urve b. ez-Zübeyr yetişti; elimden tuttu ve bana, “Ey Ebu Ubeydullah!” dedi. Kendisine, “Buyur!” dedim. [Dedi ki:] Annem Ayşenin yanına girdim, bana, “Ey oğlum!” dedi. Ben kendisine, “Buyur!” dedim. Ayşe validemiz, “Vallahi biz kırk gün beklerdik de, Resulallahın evinde ateşle bir kandil veya başka bir şey yakmazdık.” dedi. Ben kendisine, “Anacığım, siz nasıl yaşıyordunuz?” dedim. Ayşe, “İki siyah (gıda) ile yani su ve hurma ile.” dedi. Bize Ravh b. Ubade haber verdi; dedi ki: Bize Bistam, yani İbn Müslim haber verdi. O Muaviye b. Kurreden rivayet etti; dedi ki: Babam dedi ki: “Biz peygamberimizle zaman geçirdik. İki siyahın dışında yiyeceğimiz yoktu.” Sonra bana, “İki siyahın ne olduğunu bilir misin?” dedi. Ben, “Hayır!” dedim. “Su ve hurmadır.” dedi. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Musab b. Süleyman ez-Zühri haber verdi; dedi ki: Enes b. Malikten işittim; şöyle diyordu: Resulallaha biraz hurma hediye edilmişti. Kendisine hediye edilen hurmayı hediye etmeye başladı. [Dedi ki:] Sonra, açlıktan çömelmiş iken ondan yediğini gördüm. Bize Amr b. asım el-Kilabi haber verdi; dedi ki: Bize Hemmam b. Yahya haber verdi; dedi ki: Bize Katade haber verdi. O Enesten rivayet etti; dedi ki: Ümmü Süleym, içinde yaş hurma bulunan bir kabı kendisiyle Resulallaha gönderdi. Enes dedi ki: “Resulallah avuçla alıp bazı hanımlarına göndermeye başladı. Sonra da iştahlı bir adamın yeyişiyle yedi.” Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Eban haber verdi. O Katadeden, o Enesten rivayet etti; dedi ki: Bir Yahudi Resulallahı arpa ekmeği ile tadı bozulmuş bir çorbaya davet etti. Resulallah davetine icabet etti. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan haber verdi. O Mansur b. Safiyyeden, o annesinden, o da Ayşeden (r) rivayet etti; dedi ki: Resulallah vefat etti de, iki siyahtan karnımız doymadı. Bize Said b. Mansur ve Halid b. Hıdaş haber verdiler; dediler ki: Bize Davud b. Abdurrahman haber verdi; dedi ki: Bize Mansur b. Abdurrahman haber verdi. O annesi Safiyyeden, o da Ayşeden (r) rivayet etti; dedi ki: Resulallah , insanların iki siyaha doydukları bir zamanda vefat etti. Bize el-Velid b. el-Eaz ve Said b. Mansur haber verdiler; dediler ki: Bize Abdülhamid b. Süleyman haber verdi. O Ebu Hazimden, o da Sehl b. Saddan işitti; dedi ki: Resulallah dünyadan ayrılıncaya kadar bir günde iki defa doymadı. Bize İsmail b. Eban el-Verrak haber verdi; dedi ki: Bize Kesir b. Süleym haber verdi. O da Enesten rivayet etti; dedi ki: Resulallahın önünden (sofrasından) bir şey kaldırılmadı ve üzerine oturması için onunla birlikte bir halı taşınmadı. Bize Müslim b. İbrahim haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Seleme haber verdi; dedi ki: Bize Ferkad es-Sebehi haber verdi. O Said b. Cübeyrden, o da İbn Ömerden rivayet etti; dedi ki: Resulallahın terbiye edilmemiş bir zeytinyağını kendisine sürdüğünü gördüm. Bize Haşim b. el-Kasım haber verdi; dedi ki: Bize Abdülhamid b. Behram haber verdi; dedi ki: Bana Şüheyd anlattı; dedi ki: Bana Esma bt. Yezid anlattı; dedi ki: Resulallah vefat ettiği gün zırhı, bir ölçek arpa karşılığında bir Yahudinin yanında rehinli bulunuyordu. Bize Said b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Bize Abdülhamid b. Süleyman haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Hazim haber verdi. O Sehl b. Saddan rivayet etti: Ebu Hazim dedi ki: Sehle, “Resulallahın zamanında elekler var mıydı?” dedim. Sehl, “Ben o zamanda elek görmedim. Dünyadan ayrılıncaya kadar da Resulallah arpayı elenmiş olarak yemedi.” dedi. [Dedi ki:] Bunun üzerine ben, “Peki ne yapıyordunuz?” dedim. Sehl, “Onu öğütüyorduk, sonra kabuğunu üfürüyorduk. Uçan uçuyor, kalanı da alıp geliyorduk.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Eflah b. Said haber verdi; dedi ki: Abdullah b. Rafiden işittim; bana Ümmü Selemeden işittiğini haber verdi; şöyle diyordu: Resulallah vefat ettiğinde Müslümanlarda elek yoktu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Faid haber verdi. O Abdullah b. Ali b. Ebu Rafiden, o ninesi Selmadan rivayet etti; dedi ki: Resulallahın zamanında elek yoktu. Ancak arpa öğütülünce onu savuruyorduk. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Nafi b. Sabit haber verdi. O İbn Dumandan rivayet etti; dedi ki: Resulallah , Ebu Bekir (r) ve Ömer (r) elenmemiş arpa ekmeğini yiyorlardı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Maşer haber verdi. O el-Makburiden, o da Ebu Hüreyreden rivayet etti; dedi ki: Resulallah şöyle dua ederdi: “Allahım! Açlıktan sana sığınıyorum. Şüphesiz ki o çok kötü bir yatak arkadaşıdır.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Şeyban haber verdi. O Cabirden, o Ebu Caferden rivayet etti; dedi ki: Resulallah vefat ettiğinde yiyeceğinin çoğu hurma ve arpa ekmeği idi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Mansur b. Ebül- Esved haber verdi. O İsmail b. Ebu Halidten, o da Hakim b. Cabirden rivayet etti; dedi ki: Resulallahın yanında bir kabak göründü. “Buna ne yapıyorsunuz?” denildi. “Bununla yemeği çoğaltıyoruz.” dediler. Mansurun dışındakiler, “Bununla çoluk çocuğun yardımına koşuyoruz.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdurrahman b. Ebüz-Zinad haber verdi. O Mahreme b. Süleyman el-Valibiden rivayet etti; dedi ki:Bize el-Arec haber verdi. O da Ebu Hüreyreden rivayet etti; dedi ki: Resulallah acıkıyordu. Ben Ebu Hüreyreye, “Bu nasıl bir acıkma idi?” dedim. Dedi ki: “Ona gelen insanların ve misafirlerin çokluğundan acıkıyordu. Yanında ashabı olmadan asla yemek yemezdi. Diğer taraftan mescitten (çıkınca) ihtiyaç sahipleri de onu izliyorlardı. Allah Hayberin fethini müyesser kılınca insanlar biraz genişliğe ulaştılar. Daha sonra yine sıkıntılar oldu. Geçim zordu. Medine, ziraatı olamayan, arazileri kıraç bir yerdi. Ahalisinin yiyeceği sadece hurmaydı ve bununla geçiniyorlardı.” Mahreme b. Süleyman dedi ki: “Sadın (b. Ubade) sofrası, Medineye hicret ettiği günden vefat edinceye kadar Resulallahın etrafında dolaşıyordu. Sadın dışındaki Ensar da bunu yapıyordu. Resulallahın ashabı yardımlaşıyorlardı; ancak hak sahipleri çok, öne çıkanlar da çoğalıyordu. Üstelik memleket dar ve geçim sıkıntısı vardı. Onların meyveleri, ancak taşımalı su ile çıkıyordu. Suyu ya erkekler omuzlarında ya da develerle taşıyorlardı. Ama develerle taşıma azdı. Çoğu zaman hurmalarına, korukların dökülmesine sebep olan bir hastalık (kuşam) isabet ediyordu ve o yılki meyvelerini götürüyordu.” Muhammed b. Ömer dedi ki: Abdurrahman b. Ebüz-Zinaddan işittim; şöyle diyordu: “Sıkıntı arttıkça ona “zalef” denir.” Muhammed b. Ömer dedi ki: “Kuşam, olmamış hurmaya (koruğa) isabet eden çiçek hastalığına benzer bir şeydir. Koruk bu hastalık sebebiyle siyahlaşır.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muaviye b. Salih haber verdi. O Yahya b. Cabirden, o el-Mikdam b. Madikeribden, o da Resulallahtan rivayet etti: Resulallah şöyle dedi: “İnsanoğlu midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysa ademoğluna, belini doğrultan birkaç lokma kafidir. Eğer nefsi galebe çalarsa midenin üçte biri yiyeceği için, üçte biri içeceği için ve üçte biri de nefesi içindir.”