"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

4983. Resulallahın Oğlu İbrahimin Annesi Mariye

Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yakup b. Muhammed b. Ebu Sasaa anlattı. O da Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Sasaadan şöyle dediğini rivayet etti: İskenderiyye valisi Mukavkıs, hicretin 7. senesinde Mariyeyi ve kız kardeşi Sirini, ayrıca 1.000 miskal altın ve yumuşak kumaştan üretilmiş yirmi kat elbiseyi Resulallaha gönderdi. Bunları ve bunun yanında Düldül ismindeki katırı, merkebi Ufeyri (Yafur da denir) ve adına Mebur denilen hadım edilmiş yaşlı bir adam olan Mariyenin erkek kardeşini Hatıb b. Ebu Beltaa ile göndermişti. Hatıb b. Ebu Beltaa Mariyeye Müslüman olması yönünde teşvikte bulununca Müslüman oldu. Kız kardeşi de Müslüman oldu. Bu sırada hadım edilmiş olan adam dini üzere kaldı ve ancak daha sonra Medinede Resulallah zamanında Müslüman oldu. Resulallah Ümmü İbrahimden hoşlanırdı. Beyaz tenli olup güzeldi. Resulallah onu el-aliyede bugün Meşrebetü Ümmü İbrahim denen yere yerleştirdi. Resulallah sık sık yanına giderdi ve ona örtünmesini emretti. Onunla bir cariye statüsünde ilişkide bulunurdu. Hamile olduğunda doğumunu aynı yerde gerçekleştirdi. Doğum yaptığında yanında Resulallahın mevlası Selma vardı. Resulallah, İbrahimin doğumunu müjdeleyen Selmanın eşi Ebu Rafie bir köle hibe etti. Bu, hicretin 8. senesinde Zilhicce ayında oldu. Ensar, İbrahimin bakımını üstlenme konusunda yarışa girdi. Bunu da Mariye, tamamen Resulallah ile alakadar olsun diye yaptılar. Çünkü Resulallahın Mariyeye olan ilgisini biliyorlardı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Musa b. Muhammed b. Abdurrahman b. el-Harise b. en- Numan anlattı. O babasından, o Amreden, o da Ayşeden şöyle dediğini rivayet etti: Mariyeyi kıskandığım kadar başka bir kadını kıskanmadım. Bu da onun güzel bir kadın ve kıvırcık saçlarının olmasından kaynaklanıyordu. Resulallah onu çok beğenmişti. Geldiği ilk günde onu Harise b. en-Numana ait bir eve yerleştirdi. Bize komşu idi. Resulallah gece gündüz onun yanına giderdi. Öyle oldu ki, biz Mariyeden dolayı korkmaya başladık. Bu durumdan, Mariye de korktu. Resulallah onu el-aliye mevkiine yerleştirdi. Resulallah oraya ara sıra gidiyordu. Bu bize daha da ağır gelmeye başladı. Derken Allah ona bir çocuk nasip etti. Biz ise çocuk sahibi olmaktan mahrum kaldık. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah b. Müslim anlattı. O ez- Zühriden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ümmü İbrahim kendi odasında Resulallahın cariyesi idi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Malik b. Enes haber verdi. O da Zeyd b. Eslemden şunu rivayet etti: Resulallah Ümmü İbrahimi, “O bana haramdır.” deyip kendisine yasaklamıştı. “Allaha yemin olsun ki, ona asla yaklaşmayacağım.” dedi. Bunun üzerine şu ayet nazil olmuştu: “Allah, [gerektiğinde] yeminlerinizi bozmanızı size meşru kılmıştır.” Bize Muhammed b. Ömer dedi ki: Malik b. Enes şöyle dedi: İma yoluyla bir şeyi haram kılmak o şeyi haram kılmaz. Bir adam kendi cariyesine “Sen bana haramsın.” derse bir şey olmaz. Şayet “Allaha yemin olsun ki, sana yaklaşmayacağım.” derse bu durumda kefaret gerekir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Hatim b. Cüveybir anlattı. O da ed-Dahhaktan şunu rivayet etti: Resulallah cariyesini kendisine yasaklamıştı. Fakat Allah bunu kabul etmedi; onu kendisine geri çevirdi ve yemininden dolayı kefareti şart koştu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Mamer anlattı. O da Katadeden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah onu kendisine haram kıldı. Söylediği söz yemin idi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize es- Sevri anlattı. O Davud b. Ebu Hindden, o eş-Şabiden, o da Mesruktan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah cariyesinden dolayı yemin içti ve onu kendisine haram kıldı. Bunun üzerine Allah yemin konusunda şunu inzal buyurdu: “Allah, [gerektiğinde] yeminlerinizi bozmanızı size meşru kılmıştır.” Allah, şunu da inzal buyurdu: “Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allahın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?” (Cariyeleri kastederek) onlarla ilgili meselelerde haram, helal olabilir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Süveyd b. Abdülaziz anlattı. O İshak b. Abdullah b. Ebu Ferveden, o da el-Kasım b. Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah bir defasında Hafsanın evinde cariyesi Mariye ile yalnız kalmış; bir süre sonra da dışarı çıkmıştı. O esnada Hafsa evin kapısında oturmuş ve “Ya Resulallah! Benim evimde ve benim günümde bunu nasıl yaparsın?” dedi. Bunun üzerine Resulallah “O [Mariye] bana haramdır. Gördüğünü kimseye söyleme.” dedi. Hafsa “Bana yemin etmedikçe bunu kabul etmeyeceğim.” deyince, Resulallah da “Allaha yemin olsun ki, ona ebediyyen dokunmayacağım.” dedi. Ravilerden el-Kasım, Resulallahın “haram olsun” ifadesinin haramlık doğurmadığı görüşündedir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah anlattı. O da ez-Zühriden şöyle dediğini rivayet etti: Mariyeyi ve kız kardeşi Sirini Resulallaha Mukavkıs hediye etmişti. Resulallah Mariyeyi kendisine aldı ve Sirini de Hassan b. Sabite verdi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Mariye, Ensa ya da Ensina bölgesindeki Hafn köyündendi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Mamer ve Muhammed b. Abdullah anlattılar. Onlar ez- Zühriden, o İbn Kabdan, o da Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah, “Kıbtiler hakkında hayrı konuşunuz. Çünkü onların bir zimmeti ve yakınlığı vardır. Onların yakınlığı İbrahimin oğlu İsmailin ve Resulallahın oğlu İbrahimin annesinin onlardan olması sebebiyledir.” buyurdu. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. Abdullah anlattı. O ez-Zühriden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Ümmü İbrahim, Resulallahın cariyesiydi ve kendi odasında ikamet ederdi. Bir Kıpti yanına gidip gelir, ona hizmet eder, su ve odun getirirdi. Mariyenin bu durumundan dolayı insanlar kötü konuşmaya başladılar. “Kötü bir adam kötü bir kadınla beraber oluyor.” diyorlardı. Bu söz Resulallaha ulaşınca Resulallah Aliyi durumu araştırması için gönderdi. Ali onu bir hurma ağacı üzerinde gördü. Alinin elinde kılıç bulunduğunu görünce içine bir korku düştü. Sırtındaki sepeti yere attı ve soyundu. Ali, adamın erkeklik uzvunun ve husyelerinin olmadığını gördü. Resulallahın yanına dönüp şöyle diyerek durumu anlattı: “Ya Resulallah! Sen birimize bir emir verdiğinde o kişi durumun bilinenden farklı olduğunu görünce sana müracaat etsin mi?” Resulallah “Evet!” deyince, Ali, Kıpti kölenin durumunu ona anlattı. [Ravi] dedi ki: Mariye İbrahimi dünyaya getirdi. Cebrail Resulallahın yanına gelip, “Selam sana ey İbrahimin babası!” dedi. Resulallah bunu duyunca kalbinde bir huzursuzluk ve şüphe kalmadı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Muhammed b. Ömer anlattı. O babasından, o da Aliden -şu farkla- benzer bir rivayeti anlattı: Ali çıkıp adamın olduğu yere gidince adamı, başında bir kırba ile Mariyeye, içme suyu götürürken gördü. Ali kılıcını çekip ona doğru hareket edince Kıpti su kırbasını atıp bir hurma ağacına tırmandı ve soyundu. Ali, adamın erkeklik uzvunun ve husyelerinin alındığını görünce kılıcı kınına koydu ve Resulallahın yanına döndü. Durumu ona haber verince Resulallah “Doğru olanı yaptın. Olaya şahit olan, şahit olmayanın görmediğini görür.” dedi. Bize Man b. İsa haber verdi; dedi ki: Bize Aden kadısı Said b. Küleyb anlattı. O Hüseyn b. Abdullah b. Ubeydullah b. Abbastan, o İkrimeden, o da İbn. Abbastan rivayet etti. Ayrıca bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb, Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Üveys ve Muhammed b. Ömer haber verdiler; dediler ki: Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Hüseyn b. Abdullah b. Ubeydullah b. Abbastan, o İkrimeden, o da İbn Abbastan naklederek rivayet etti. Ayrıca bize Abdullah b. Cafer er-Rakki haber verdi; dedi ki: Bize Yunus anlattı. O Ebu Bekir b. Ebu Sebreden, o Hüseyn b. Abdullahtan, o İkrimeden, o da İbn Abbastan şöyle dediğini rivayet etti: Ümmü İbrahim doğum yapınca Resulallah “Oğlu onu azat etmiştir.” dedi. Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O Hüseyn b. Abdullah b. Ubeydullahtan, o İkrimeden, o İbn Abbastan, o da Peygamberden şöyle dediğini rivayet etti: “Herhangi bir cariye efendisinden bir çocuk sahibi olursa efendisi öldüğünde o hürdür. Ancak efendisi, daha ölmeden önce de onu azat edebilir.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Üsame b. Zeyd anlattı. O el-Münzir b. Ubeydden, o Abdurrahman b. Hassan b. Sabitten, o annesinden -ki annesi, Mariyenin kardeşi Sirin olup Resulallah onu Hassan b. Sabite bağışlamıştı ve ondan Abdurrahman dünyaya geldi- şöyle dediğini rivayet etti: İbrahim doğup da Resulallaha götürülünce ben sevinçten çığlık attım. O sırada kız kardeşim de yanımdaydı ve Resulallah bizi bundan menetmedi. İbrahim ölünce Resulallah bizi çığlık atmaktan menetti. Onu el-Fadl b. Abbas yıkadı. O sırada Resulallah orada oturmuş vaziyetteydi. Derken onu kabrin başında dururken gördüm. Yanında Abbas da vardı. İbrahimin kabrine el-Fadl ve Üsame b. Zeyd indi. O esnada güneş tutulması oldu. İnsanlar bunun İbrahimin ölümü sebebiyle gerçekleştiğini söylediler. Bunun üzerine Resulallah, “Bu durum, herhangi bir kimsenin ölmesinden ya da hayatta kalmasından dolayı gerçekleşmez.” dedi. Resulallah mezarda taşlardan birinin eğri durduğunu görünce düzeltilmesini istedi. İnsanlar bunda bir sakınca olmadığını söyleyince Resulallah, “Böyle olması herhangi bir zarar vermez ve bir fayda da sağlamaz. Fakat insanın gözü güzel görmek ister. Kul bir iş yaptığında Allah kulun o işi sağlam yapmasından hoşlanır.” buyurdu. Bize Yahya b. Ubeyd ed-Dımaşki haber verdi; dedi ki: Bize Said b. Abdülaziz anlattı. O da Atadan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah vefat edince, ümmü veledi olan Mariye, üç hayız dönemi iddet saydı. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O el-Velid b. Müslimden, o Said b. Abdülazizden, o da Atadan şunu rivayet etti: Resulallah vefat edince Mariye üç hayız dönemi bekledi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Musa b. Muhammed b. İbrahim anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Bekir vefat edinceye dek Mariyenin ihtiyaçlarını karşılardı. Daha sonra Ömer de onun ihtiyaçlarını karşıladı. Ancak Mariye onun zamanında vefat etti. Muhammed b. Ömer dedi ki: Resulallahın oğlu İbrahimin annesi Mariye hicretin 16. senesi Muharrem ayında vefat etti. O sırada Ömer insanları cenaze namazı için topladı ve namazı kıldırdı. Kabri Baki Mezarlığındadır.