"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Peygamberin Evli Bulunduğu Kadınlarla Sınırlandırıldığını Söyleyenler

Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Mamer ve Muhammed b. Abdullah anlattılar. Onlar da ez-Zühriden şöyle dediğini rivayet etti: Peygamber başka bir kadınla evlenmeden ruhunu teslim etmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Cafer anlattı. O İbn Ebu Avndan, o İmran b. Mennahtan, o da Ebu Bekir b. Abdurrahman b. el-Haris b. Hişamdan “Bundan sonra hiçbir kadın sana helal değildir.” ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Bu ayetle Resulallah, halihazırdaki eşleriyle sınırlandırılmıştır. Bundan sonra başka bir kadınla evlenmemiştir. Hanımları da Resulallahtan başkasıyla evlenmemiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Mamer anlattı. O da el-Hasandan aynısını rivayet etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Hişam b. Sad anlattı. O Abdülkerim b. Ebu Hafsadan, o da Ebu Ümame b. Sehlden aynısını rivayet etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu İmran ve Said b. Beşir anlattılar. Onlar Ebüs- Sabbahtan, o da Mücahidden “Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın.” ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Bu ayet, “Eşlerin arasından -boşamaksızın- dilediğinden uzak durur; dilediğini yanına alırsın. Ancak bundan sonra başka bir kadınla evlenmek sana helal değildir.” anlamındadır. Bu ayetlerle Peygamber halihazırdaki eşleriyle sınırlandırılmış, başka kimseyle evlenmemiştir. Ayet, Hristiyan, Yahudi, kafir veya Müslüman ayırımı yapmaksızın bütün kadınları kastetmektedir. Halihazırdaki hanımlarından birini boşayıp yerine yeni bir kadınla evlenmeyi de yasaklamaktadır. Muhammed b. Ömer dedi ki: “Malikin, Mücahidden gelen bu tefsiri beğendiğini görmedim. O, önceki görüşü daha çok beğeniyordu.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Kays b. er-Rebi ve Şeyban b. Abdurrahman anlattılar. O Mansurdan, o da Ebu Rezinden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah eşlerini boşamaya niyet etmişti. Eşleri bunu fark edince, sıra gözetmeksizin dilediğini yanına alıp dilediğini reddetmesi konusunda onu serbest bıraktılar. Bunun üzerine şu ayetler nazil oldu: “Ey Peygamber! Biz sana mihrlerini verdiğin eşlerini, Allahın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer müminlere değil de, sana has olmak üzere, mihrsiz olarak kendini Peygambere bağışlayan, Peygamberin de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mümin kadını da [sana helal kıldık]. Müminlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Ey Muhammed! Bunlardan [hanımlarından] dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, hakkıyla bilendir, halimdir [Hemen cezalandırmaz, mühlet verir]. Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helal değildir. Ancak sahip olduğun cariyeler başka. Şüphesiz Allah, her şeyi gözetleyendir.” Bu ayetler üzerine Resulallah, Zeyneb, Ümmü Habibe, Safiyye, Cüveyriye ve Meymuneden uzak durmaya, Hafsa, Ayşe ve Ümmü Selemeyle birlikte olmaya başladı. Zira “dilediğini geri bırakırsın” ifadesi, dilediğini yanına alıp, dilediğinden uzak durmasında bir günah olmadığını, burada sayılanlar dışındaki kadınların, yani müşrik kadınların kendisine haram olduğunu belirtiyordu. Bize Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdi; dedi ki: Bize Süfyan anlattı. O Mansurdan, o da Ebu Rezinden şöyle dediğini rivayet etti: Hanımları, Resulallahın kendilerini boşayacağından korkunca, “Kendini ve malını bize dilediğin gibi paylaştırabilirsin, ne dersen razıyız.” dediler. Bunun üzerine Resulallah, beş hanımını geri bıraktı, dördünü ise öne çıkardı. Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O el-Muğireden, o da Ebu Rezinden “Ey Peygamber! Biz sana mihrlerini verdiğin eşlerini, Allahın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer müminlere değil de, sana has olmak üzere, mihrsiz olarak kendini Peygambere bağışlayan, Peygamberin de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mümin kadını da [sana helal kıldık.]… Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helal değildir.” ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti: Yani “Ey peygamber! burada sayılanlar dışında hiçbir kadın sana helal değildir.” Bize el-Mualla b. Esed haber verdi. O Vüheybden, o Davuddan, o Muhammed b. Ebu Musadan, o da Ensardan Ziyad adlı bir adamdan şöyle dediğini rivayet etti: Ben Übey b. Kaba, “Ne dersin, şayet Resulallah hayatta iken tüm hanımları vefat etseydi yeniden evlenmesi helal olur muydu acaba?” diye sordum. O da “Evet, helal olurdu. Çünkü Allah, Resulallaha helal olan kadınları Kuranda saymış ve bu sayılanlar dışındaki kadınların kendisine helal olmadığını ifade buyurmuştur.” dedi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Makıl b. Ubeydullah anlattı. O Husayftan, o da Mücahidden, “Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helal değildir.” ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti: “Ey Peygamber! Sana saydığımız mihrlerini verdiğin eşlerini, Allahın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer müminlere değil de, sana has olmak üzere, mihirsiz olarak kendini Peygambere bağışlayan, Peygamberin de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mümin kadını [sana helal kıldık.] Bunlardan dilediğinle evlenebilirsin, “Bunlardan dilemediğini almaz, dilediğini alırsın.” sözü bu hususta dilediğini tercih etmesini ona helal kılmıştır. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Yahya b. Vadıh anlattı. O Ubeydullah b. Süleymandan, o ed-Dahhaktan, o da Müzahimden aynısını rivayet etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülhamid b. İmran b. Ebu Enes anlattı. O babasından, o da Süleyman b. Yesardan şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Kindeli kadınla evlenip amiriyyeli kadınları isteyince ve Cabirin kızı Ümmü Şerik Guzeyye de kendisini mihirsiz olarak Resulallaha bağışlayınca Resulallahın diğer hanımları “Resulallah böyle garip kişilerle evlendiyse artık bize hiç ihtiyacı yok demektir.” dediler. Bunun üzerine Allah, Resulallahın kimlerle evlenebileceğini sınırlayan ayeti indirdi. Kendisini Resulallaha bağışlayan mümin kadınlarla cariyeler dışında sadece hicret eden amca, hala, dayı ve teyze kızlarıyla evlenebileceğini, bunlar dışında kalanların haram olduğunu belirtti. Kendisini Resulallaha bağışlayan kadın ise Ümmü Şerik idi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Rifaa b. Salebe b. Ebu Malik anlattı. O babasından, o da dedesinden şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah kendilerini boşamaya niyet edince hanımları onu muhayyer bıraktılar. Bunun üzerine, o da Zeynep bt. Cahş, Ayşe ve Ümmü Selemeyi tercih edip diğerlerini geride tuttu. “Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur.” Yani onlara karşı minnet altında kalma, kendini sıkıntıya sokma! “Bundan sonra, güzellikleri hoşuna gitse bile başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helal değildir.” Yani sadece müşrikler değil, halihazırdaki dokuz hanımın dışında başka kadın sana helal değildir. Muhammed b. Ömer dedi ki: “Salebenin bu görüşü Ebu Rezinin görüşünden daha güzeldir. Bize göre sahih olanı bu ayetler sonrasında Resulallah, hanımlarından Ayşe, Ümmü Seleme ve Zeynebi tercih etmiştir.” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İshak b. Muhammed b. Ebu Harmele anlattı. O babasından, o da Ata b. Ebu Yesardan şöyle dediğini rivayet etti: “Ey Peygamberin hanımları! İçinizden kim apaçık bir çirkinlik yaparsa, onun cezası iki kat verilir. [yani ahirette] İçinizden kim Allaha ve Resulüne boyun eğer [yani Allaha ve Resulüne itaat ederse] ve salih bir amel işlerse [oruç tutar ve namaz kılarsa], ona mükafatını iki kat veririz. Biz, ona bereketli bir rızık hazırlamışızdır. Ey Peygamberin hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allaha karşı gelmekten sakınıyorsanız [erkeklerle konuşurken] sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık [kötü niyet] olan kimse ümide kapılmasın. Güzel [ve doğru] söz söyleyin.” Yani, “kimseye tamah etmenin olmadığı açık ve net konuşma” kastedilmektedir.  Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O da Muhammed b. Salih et-Temmardan İkrimenin şöyle dediğini işittiğini rivayet etti: “Kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın” Yani zinaya. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Müslim b. Halidden, o İbn Ebu Necihten, o da Mücahidden rivayet etti. Ayrıca Muhammed b. Ömer dedi ki: Bize Kays anlattı. O Müslim el-Averden, o da Mücahidden aynısını rivayet etti. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Üsame b. Zeyd b. Eslemden, o da Übey b. Kabdan “Güzel [ve doğru] söz söyleyin” ayeti hakkında şunu rivayet etti: Yani “Kimseyi ümitlendirmeyecek açık ve net söz” Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Üsame b. Zeydden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Yani zahiri anlaşılan açık ve net söz. Bize Muhammed b. Ömer anlattı. O İshak b. Yahyadan, o da Mücahidden şöyle dediğini rivayet etti: Kadınlar dışarı çıkıp erkekler arasında çalımla yürürdü. İşte bu (İslamdan hemen) önceki devir olan Cahiliye devriydi. Sonra “Önceki Cahiliye dönemindeki gibi alımlı çalımlı yürümeyin.” ayeti indi. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Üsame b. Zeyd b. Eslemden, o da İbn Kabdan şöyle dediğini rivayet etti: İlk Cahiliye devri İsa ile Muhammed arasında kalan dönemdir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana İsmail b. Yahya anlattı. O da İbn Ebu Necihten “Önceki Cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın.” ayeti hakkında şunu rivayet etti: [“Teberrüc” kelimesiyle] “çalımlı çalımlı yürümek” kastedilmiştir. Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O İbn Ebu Sebreden, o da Abdülmecid b. Süheylden, o da İkrimeden şöyle dediğini rivayet etti: İlk Cahiliye devri İbrahimin doğduğu devir, İkinci Cahiliye devri ise Muhammedin doğduğu devirdir.