[Zeyneb] bt. Cahş b. Riyab b. Yamer b. Sabire b. Mürre b. Kebir b. Ganm b. Dudan b. Esed b. Huzeyme. Annesi Ümeyme bt. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf b. Kusaydır.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ömer b. Osman el-Cahşi anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallah Medineye geldi. Zeynep bt. Cahş da Resulallah ile Medineye hicret edenlerdendi. Güzel bir kadındı ve Resulallah onu Zeyd b. Hariseye nişanladı. Zeyneb, “Ya Resulallah! Onu kendime uygun görmüyorum. Ben Kureyşli bir dulum.” dedi. Resulallah “Ben onu senin için uygun görüyorum.” dedi. Bunun üzerine Zeyd onunla evlendi.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. amir el-Eslemi anlattı. O Muhammed b. Yahya b. Habbandan şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallah Zeyd b. Hariseyi bulmak için evine gitmişti. Zeyd insanlar arasında “Zeyd b. Muhammed” diye çağrılırdı. Muhtemelen o anda Resulallah onu bulamamış ve “Zeyd nerede?” diye seslenmişti.
Onu evde bulamayınca eşi Zeynep bt. Cahş evde olmadığını söylemek için Resulallahı üstündeki elbisesiyle uygun olmayan bir şekilde karşılar. Resulallah onu görmemek için yüzünü çevirir.
Zeyneb, “Ya Resulallah! Evde yok, annem babam sana feda olsun, buyur içeri gir!” der. Zeynep acele ile Resulallaha cevap vermek için o esnada dış kıyafetini giymeden kapıya çıkmıştı.
Resulallah Zeynebi beğendi. Ne söylediği anlaşılmayacak şekilde bir şeyler mırıldanarak oradan ayrıldı.
Belki de “Yüce Allahı tenzih ederim. Kalpleri evirip çeviren Allahı tenzih ederim.” sözünü söylüyordu.
O sırada Zeyd eve gelince eşi ona durumu haber verdi. Zeyd, “Ona içeri girmesini söylemedin mi?” diye sorunca Zeyneb, “Ben bunu teklif ettim; fakat kabul etmedi.” dedi. Zeyd “Peki Resulallahtan herhangi bir şey işitmedin mi?” diye sorunca
Zeyneb şunu söyledi: “Bir şeyler söyledi fakat tam anlayamadım. Onun Yüce Allahı tenzih ederim. Kalpleri evirip çeviren Allahı tenzih ederim. sözünü söylediğini işittim.”
Daha sonra Zeyd, Resulallaha gidip “Ya Resulallah! Aldığım habere göre bize gelmişsin, içeri girseydin ya? Annem babam sana feda olsun, belki de Zeynep senin dikkatini çekmiştir. Onu [senin için] boşayayım.” deyince,
Resulallah “Eşini yanında tut.” dedi. O günden sonra Zeyd, Resulallaha gelip de boşamaktan bahsetmekten başka bir çıkış yolu bulamadı. Fakat Resulallah her seferinde “Eşini tut, boşama!” cevabını veriyordu. O da hep “Ya Resulallah! Onu boşayayım.” diyordu. Resulallah da aynı cevabı veriyordu.
Neticede Zeyd onu boşadı, ondan uzak durdu ve zamanı gelince iddet bekleme süresi doldu.
Bir gün Resulallah Ayşenin yanında oturup da konuştuğu bir esnada kendisini bir uyuklama aldı. Derken sevinçle uyanıp tebessüm etti. Şunu söylüyordu: “Kim Zeynebe gidip de Allahın onu, gökler üzerinden benimle evlendirdiği müjdesini verecek?”
Resulallah ardından, “[Resulüm!] Hani Allahın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allahtan kork! diyordun.” ayeti ile devamındaki konuyla ilgili ayetleri okudu.
Ayşe dedi ki “Onun güzelliğine dair uzaktan yakından gelen haberler beni etkiledi. Onun bu durumu kendisine yapılanlardan dolayı büyük ve şerefli bir iştir. Allah onu gökten evlendirdi. “O, bununla bize karşı gurura kapılır.” Diye düşünüyordum.
Resulallahın hizmetçisi Selma giyinip Zeynebin yanına gitti ve bu hususları onunla konuştu. O da Selmaya açıklamalarda bulundu.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Muaviye anlattı. O Muhammed b. es-Saibden, o Ebu Salihten, o da İbn Abbastan şöyle dediğini rivayet etti: Zeynebe Resulallahın kendisiyle evleneceği haberi ulaşınca bundan dolayı secdeye kapandı.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Amr b. Züheyr anlattı; dedi ki: İbrahim b. Muhammed b. Abdullah b. Cahşın şöyle dediğini işittim:
Zeyneb bt. Cahş şunu söyledi: Elçi, Resulallahın benimle evleneceği haberini bana ulaştırınca Allah için iki ay oruç tutmaya söz verdim. Çekilen kuralar sonucunda seferler sırasında Resulallah ile beraber olma sırası bana çıkınca oruç tutmaya güç yetiremiyordum. Kuralar benim Medinede kalmam yönünde çıktığında iki ay oruç tutmuştum.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdullah b. Cafer anlattı. O da İbn Ebu Avndan şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb birgün şöyle dedi: “Ya Resulallah! Şüphesiz ki, ben senin diğer eşlerin gibi değilim. Senin diğer eşlerinden hiçbiri yoktur ki babaları, kardeşleri ya da aileleri tarafından evlendirilmemiş olsunlar. Fakat Allah beni, seninle gökten evlendirdi.”
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ömer b. Osman b. Abdullah b. Cahş anlattı. O babasından, o da Zeynep bt. Ümmü Selemeden şöyle dediğini rivayet etti:
Ümmü Seleme bir şeyler söylerken onu dinlemiştim. Bir ara Zeynep bt. Caşhtan bahsetti ve ona rahmet okudu. Daha sonra Ayşe ile Zeynep arasında gerçekleşen bazı hadiselerden bahsedip Zeynebin şöyle dediğini anlattı: “Şüphesiz ki ben, Resulallahın diğer eşleri gibi değilim. Muhakkak ki, onlar mihr karşılığında velileri tarafından evlendirilmişlerdir. Fakat beni Allah, kendi Resulüyle evlendirdi. Kitapta da [bu konuda] Müslümanlar tarafından okunan ve asla değişmeyecek olan bir ayet indirdi: “[Resulüm!] Hani Allahın nimet verdiği kimseye diyordun ki…” Ümmü Seleme dedi ki: “O, Resulallahı kendisine hayran bırakırdı. Resulallah onun yanına çok giderdi. O, çok oruç tutan, çok namaz kılan saliha bir kadındı. Eliyle bir şeyler yapar tasaddukta bulunurdu.”
Bize Affan b. Müslim ve arim b. el-Fadl haber verdiler; dediler ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Sabitten, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyd b. Harise gelip Resulallaha Zeynebi şikayet ediyordu. Resulallah da ona, “Eşini yanında tut, bırakma!” diyordu. Bunun üzerine “Allahın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun.” ayeti nazil oldu ve Resulallah onunla evlendi. Resulallah hiçbir eşine vermediği düğün ziyafetini onunla evliliğinde verdi ve bir koyun kesti.
Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi. O Sabitten, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahş hakkında “…Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık…” ayeti nazil oldu. Zeyneb, Resulallahın diğer eşlerine karşı övünür ve “Sizleri aileleriniz evlendirdi. Beni ise yedi kat gökten Allah evlendirdi.” derdi.
Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O da asım el-Ahvelden şunu rivayet etti:
Esedoğulları kabilesinden bir adam bir başka adama karşı övünmüş ve “Sizin içinizde Allahın yedi kat gökten evlendirdiği bir kadın var mı?” demiş ve bununla Zeynep bt. Cahşı kastetmişti.
Bize Affan b. Müslim ve Amr b. asım el-Kilabi haber verdiler; dediler ki: Bize Süleyman b. el-Muğire anlattı. O Sabitten, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahşın iddeti bitince Resulallah Zeyde, “Kendim için senden daha fazla itimad edeceğim bir kimseyi bilmiyorum. Zeynebe git ve kendisiyle evlenmek istediğimi söyle!” dedi. Zeyd kalkıp gitti ve eve vardığında Zeynebin hamur yoğurdunu gördü. Zeyd bundan sonrası için şunları anlatmıştır: “Onu gördüğümde buna yüreğim tahammül edemedi ve Resulallah, onunla evlenmek istediğini söylediği için bakamadım. Ona sırtımı döndüm ve “Ey Zeynep müjdeler olsun! Resulallah seninle evlenmek istiyor.” dedim. O da “Rabbim emretmedikçe bir şey yapacak değilim.” dedi ve namazgahına yöneldi. O esnada Kuranın “…Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık…” ayeti nazil olmuştu. Bunun üzerine Resulallah izin almadan onun yanına girdi.
Bize Said b. Mansur haber verdi; dedi ki: Bize Muhammed b. İsa el-Abdi anlattı. O da Sabit el- Bünaniden şöyle dediğini rivayet etti:
Enes b. Malike, Resulallaha ne kadar süre hizmet ettin?” diye sorduğumda, “On yıl. Resulallah iyi ya da kötü yaptığım bir işten dolayı asla bana kızmadı.” dedi. Ona, “O on yıl içerisinde senin en çok dikkatini çeken şey ne oldu?” diye sorduğumda şunu anlattı: “Resulallah Zeynep bt. Cahş ile evlenince, -ki daha önce Zeyd b. Harisenin eşiydi- Ümmü Süleym şunu söyledi: “Ey Enes! Resulallah şüphesiz ki bugün damat olarak sabahlamış bulunmakta ve yanında da yiyecek olarak bir şey yok. Şu yağ tulumunu getir!” Götürdüğüm yağ tulumunu aldı. Her ikisini de yetecek miktarda Acve hurmasıyla karıştırıp hays yemeği yaptı. Yemeği küçük bir torbanın içine koydu ve “Bunu ona götür!” dedi. Ben de alıp Resulallahın huzuruna gittim. Bu durum daha hicab ayeti inmeden önce olmuştu. Resulallah elimdekini bırakmamı söyleyince ben de onu duvarın yanına bıraktım.
Bana Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Aliyi çağırmamı söyledi. Çağırmam için daha başka sahabilerin de ismini saydı. Yemek az olduğu halde çok sayıda insanın ismini söylemesi beni şaşırtmıştı. Yemek azdı; fakat onun emrine zıt hareket etmeyi de hoş görmedim. Dediklerini çağırdım. Resulallah bana, “Bak mescitte kim varsa onları da çağır!” dedi. Ben de hemen uyumakta ya da kalkmış olan kimi gördüysem “Resulallah sizi çağırıyor. O bugün damat olarak sabahlamış bulunuyor. Davetine icabet et!” dedim.
Bu şekilde ev, insanlarla doldu. Resulallah “Başka kimse kaldı mı?” diye sorunca, “Hayır!” dedim. Bana, “Bak bakalım yoldan geçenler varsa onları da çağır.” dedi. Ben onları da çağırdım. Bu şekilde oda dolup taştı. Bana, “Başka kimse kaldı mı?” diye sorunca, “Hayır ya Resulallah!” cevabını verdim. Resulallah torbayı getirmemi söyleyince ben de alıp ona getirdim. Üç parmağını yemeğe daldırdı ve “Allahın adıyla başlayarak yeyin.” dedi. Ben hurmaların ve yağın arttığını görmeye başladım. Tıpkı bir pınardan akan su gibiydi. Odasında ve hücresinde bulunan herkes o yemekten doyuncaya kadar yedi. Fakat torbanın içindeki yemek hala getirdiğim miktarda duruyordu. Yemeği, Resulallahın hanımının yanında bıraktım ve şaşırmış vaziyette oradan ayrılıp annemin yanına gittim. Annem bana, “Buna şaşırma, şayet Resulallah bütün Medine halkına ondan yedirseydi yine de yeterdi.” dedi.
Ravi el-Bünani devamla dedi ki:
Enese yemeğe iştirak edenleri sorduğumda bana, “Yetmiş bir kişiydiler, yetmiş iki kişi de olabilir.” dedi.
Bize Amr b. asım haber verdi; dedi ki: Bize Süleyman b. el-Muğire haber verdi. O Sabitten, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallah Zeynep bt. Cahş ile evlenince velime olarak ekmek ve et yedirdi. Velime gün boyunca devam etti ve bir grup sahabi dağılmayıp Resulallahın evinde sohbete devam ettiler. Resulallah evden çıkıp gitti. Ben de peşinden çıkıp ona tabi oldum. Eşlerinin odalarına uğrayıp onlara selam veriyordu. Eşleri “Ehlini nasıl buldun?” diye sorunca Resulallah, “Bilmiyorum.” dedi. Topluluğun evden ayrıldıklarını kendisine haber verdim ya da haber verildi. Bunun üzerine yürüyüp eve gitti. Ben de peşinden gittim. Kapının yanında durduğu sırada hicab ayeti indi ve insanlara o konuda vaazda bulundu.
Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd haber verdi. O Eyyubdan, o da Ebu Kılabeden, o da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti: Bu ayet, yani hicab ayeti hakkında insanların en bilgilisi benim.
Zeyneb, Resulallah ile evlenince yemek yapıp insanları davet etti Onlar da geldiler. O sırada Zeynep de Resulallah ile beraberdi. İnsanlar konuşmaya başladılar. Resulallah dışarı çıkıp geldiğinde insanlar hala oturmuş konuşuyorlardı. Bunun üzerine şu ayet indi: “Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamberin evlerine girmeyin. Ancak davet edildiğiniz vakit girin. Yemeği yediğinizde hemen dağılın, sohbete dalmayın. Çünkü bu hareketiniz Peygamberi üzmekte, fakat o [size bunu söylemekten] utanmaktadır. Ama Allah, hakkı söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin.” Bunun üzerine insanlar kalktılar ve odaya bir perde gerildi.
Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize İsa b. Tahman anlattı; dedi ki: Enes b. Maliki şöyle derken işittim:
Zeyneb bt. Cahş, Resulallahın diğer eşlerine karşı “Allah beni gökler üzerinden evlendirdi.” diyerek övünürdü. Onun hakkında hicab ayeti indi. İnsanlar Resulallahın evinde idiler ve Resulallah dışarı çıkıp gelince onların hala oturduklarını gördü. Bundan rahatsız olduğu yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Bunun üzerine hicab ayeti nazil oldu: “Ey iman edenler! Siz zamanını gözetlemeksizin, bir yemeğe davet edilmedikçe, Peygamberin evlerine girmeyin…”
Bize Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bana İsa b. Tahman anlattı; dedi ki: Enes b. Malikin şöyle dediğini işittim:
Resulallah Zeynep ile evliliğinde insanlara et ve ekmek yedirdi.
Bize Muhammed b. Abdullah el-Ensari haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd haber verdi. O da Enesten şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallah Zeynep ile gerdeğe girdiği sırada düğün yemeği verdi. Müslümanlar ekmek ve ete bu yemekte doydular. Daha sonra Resulallah eşlerini odalarında ziyaret edip selam veriyor, onlara duada bulunuyor ve onlar da ona dua ediyorlardı. Bunu Zeynep ile gerdeğe girdiği günün sabahında yapmıştı. Daha sonra döndü. Ben de beraberindeydim. Zeynebin evine ulaştığında iki adamın hala evde oturmuş konuştuklarını gördü. Resulallah onları görünce eve girmedi ve dönüp gitti. O iki adam Resulallahın dönüp gittiğini gördüklerinde hemen ayağa fırladılar.” Enes devamla şunu anlatmıştır: “Ben mi Resulallaha onların çıktıklarını haber verdim yoksa başka biri mi, bilmiyorum. Resulallah eve döndü ve benimle kendisi arasına bir örtü çekti. Allah (c), hicab ayetini indirmişti.”
Bize Yakup b. İbrahim ez-Zühri haber verdi. O babasından, o da Salih b. Keysandan, o İbn Şihabdan, Enes b. Malikin şöyle dediğini rivayet etti: Ben hicab ayetini insanların en iyi bileniyim. Übey b. Kab bunu bana sorardı. Enes dedi ki:
Resulallah Zeynebin yanında damat olarak sabahlamıştı. Onunla Medinede evlenmiş ve insanları gündüzün vaktinde yemeğe davet etmişti. İnsanların çoğunun dağılıp gitmesinden sonra bazı adamlar oturmaya devam ettiler. Daha sonra dışarı çıktı. Ayşenin evine doğru gidince ben de ona eşlik ettim. Resulallah evindeki adamların gitmiş olacaklarını düşünerek kalkıp eve geldi. Fakat eve geldiğinde hala oturmakta olduklarını gördü. Ayşenin evine geri dönünce ben de onunla beraber döndüm. Oradan tekrar [Zeynebin evine] döndü. Ben de onunla birlikte döndüm. Adamlar kalkmışlardı. O esnada Resulallah benimle kendisi arasına bir perde gerdi. Çünkü Allah (c) hicab emrini göndermişti.
Bize Yezid b. Harun haber verdi; dedi ki: Bize Humeyd et-Tavil haber verdi. O da Enes b. Malikten şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallah Zeynep ile evliliğinde düğün yemeği verdi. İnsanlar o yemekte ekmek ve ete doydular. Resulallah yemekten sonra evinden çıktı ve her evliliği sırasında yaptığı şeyi yaparak eşlerini dolaşıp onlara selam verdi. Onlar da onun selamına karşılık verip ona duada bulundular. Bize Süleyman b. Harb haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Sabitten, o da Enesten şöyle dediğini rivayet etti: Resulallah Zeynep ile evliliğinde diğer eşleriyle evliliğinde vermediği yemeği verdi. Bu yemekte koyun kesmişti.
Bize Haccac b. Muhammed haber verdi. O da İbn Cüreycden şunu rivayet etti: Ata, Ubeyd b. Umeyrden şunu söylediğini işittiğini iddia etti: Ayşeyi işittim; şunu iddia ediyordu:
Resulallah Zeynep bt. Cahşın yanında kalır ve bal şerbeti içerdi. Ben ve Hafsa aramızda anlaşıp Resulallah gelince ağzından meşe ağacı zamkı [meğafir] kokusu geldiğini söyleyecektik. Resulallah birimizin yanına gelmişti. O da bunu söyledi. Resulallah bunun üzerine “Ben Zeynebin yanında bal şerbeti içmiştim. Bir daha bunu asla içmeyeceğim.” dedi. Bunun üzerine Tahrim suresinin ilk ayetleri nazil oldu: “Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allahın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Allah, [gerektiğinde] yeminlerinizi bozmanızı size meşru kılmıştır. Sizin yardımcınız Allahtır. O, bilendir, hikmet sahibidir. Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü başkalarına haber verip Allah da bunu Peygambere açıklayınca, Peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince eşi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her şeyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi. Eğer ikiniz de Allaha tövbe ederseniz, [yerinde olur]. Çünkü kalpleriniz sapmıştı. Ve eğer Peygambere karşı birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunların ardından melekler de [ona] yardımcıdır.” Burada “ikiniz de tövbe ederseniz” ifadesinden maksat Ayşe ve Hafsadır. “Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti.” ifadesiyle “Ben bal şerbeti içtim.” sözü kastedilmektedir.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Abdülhakim b. Abdullah b. Ebu Ferve anlattı; dedi ki: Abdurrahman b. el-Arecden Medinede bir mecliste otururken şunları söylediğini işitmiştim:
Resulallah, Zeynep bt. Cahşa Hayber ganimetinden seksen vesk hurma ve yimi vesk buğday vermiştir. Bunun arpa olduğu da söylenmiştir.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Muhammed b. Abdullah anlattı. O ez-Zühriden, o Salimden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallah hanımlarıyla oturduğu bir günde “Sizin kolu en uzun olanınız bana en önce ulaşacaktır.” deyince, bunun üzerine eşleri kollarının uzunluğunu ölçmeye başladılar. Şüphesiz ki Resulallah bununla tasaddukta bulunmayı kasdetmişti. Zeynep bir şeyler yapıp [satan, elde ettiği gelirle] tasadduk eden biriydi. Resulallaha en çabuk ulaşan hanımı o oldu.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. Abdurrahman b. Abdullah b. Harise b. en-Numan anlattı. O babasından, o annesi Amreden, o da Ayşeden şöyle dediğini rivayet etti:
Allah, Zeynep bt. Cahşa merhamet etsin. O, bu dünyada hiçbir kimsenin ulaşamayacağı bir şerefe ulaştı. Allah (c) onu bu dünyada kendi peygamberiyle evlendirdi ve Kuran ondan bahsetti. Biz Resulallahın yanında olduğumuz bir esnada “Sizin bana en çabuk ulaşacak olanınız kolu en uzun olanınızdır.” dedi ve onu, hanımları arasında kendisine en çabuk ulaşacak kişi olduğunu ve Cennete eşi olacağını müjdeledi.
Bize İsmail b. Abdullah b. Ebu Üveys haber verdi; dedi ki: Bana babam anlattı. O Yahya b. Saidden, o Amre bt. Abdurrahman el-Ensariyyeden, o da Ayşeden şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallah eşlerine, “Sizin eli uzun olanınız beni takip edecek” dedi. Ayşe dedi ki: Resulallahın vefatından sonra bizler birimizin evinde bir araya gelir ve ellerimizi duvara doğru uzatarak hangimizin kolunun daha uzun olduğunu tespit etmeye çalışırdık. Zeynep bt. Cahş vefat edinceye dek bunu yaptık. O kısa boylu bir kadındı. Allah ona merhamet etsin. Bizim en uzunumuz değildi. Biz de anladık ki, Resulallah elin uzun olmasıyla sadaka vermeyi kasdetmiş. Zeynep elinin emeğiyle bir şeyler yapardı. Deriyi dabbağlar, onda delikler açıp ayakkabı olarak kullanılacak hale getirir ve Allah yolunda infak ederdi.
Bize Yezid b. Harun, el-Fadl b. Dükeyn, Veki b. el-Cerrah ve Abdullah b. Nümeyr haber verdiler; dediler ki: Bize Zekeriyya b. Ebu Zaide haber verdi. O da eş-Şabiden şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallahın eşleri ona, “Hangimiz sana daha çabuk ulaşacak?” diye sorduklarında Resulallah “Eli uzun olanınız!” demişti. Bunun üzerine onlar da kollarını ölçmüşlerdi. Resulallahın vefatından sonra anladık ki, bundan maksat hayır işlemek ve tasaddukta bulunmaktır.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Abdullah b. Ömer anlattı. O Yahya b. Saidden, o da el- Kasım b. Muhammedden şöyle dediğini rivayet etti: Zeynep bt. Cahş vefatı esnasında şunu söylemişti:
“Ben kefenimi hazırlamış bulunuyorum. Muhtemelen Ömer bana bir kefen gönderecektir. Eğer kefen gönderirse onlardan birini infak edin. Şayet yapabilirseniz beni defnettikten sonra kefenlik izarımı da tasadduk ediniz.”
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Sebre anlattı. O Yezid b. Abdullah b. el-Haddan, o da Muhammed b. İbrahim b. el-Haris et-Teymiden şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahş, naaşının Resulallahın yatağına konup taşınmasını vasiyet etti. Daha önce Resulallahın yatağı üzerinde Ebu Bekirin naaşı taşınmıştı. O zamanlarda bir kadın öldüğünde Resulallahın yatağı üzerinde taşınırdı. Daha sonra Mervan b. el-Hakem yasakladı; ancak şeref ve makam sahibi kimselerin naaşlarının taşınmasına izin verdi. Medinede cenazelerin taşınması için sedyeler tahsis etti.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Ebu Musadan, o da İbn Kabdan şunu rivayet etti:
Zeyneb, cenazesi kaldırılırken peşinden ateş yakılmamasını vasiyet etmişti. Onun için Baki Mezarlığında Akilin eviyle İbnül-Hanefiyyenin evi arasındaki yerde kabir kazıldı. Kerbiçler taşınıp kabrin yanına bırakıldı. Mevsim, sıcak bir yaz günüydü.
Bize Yezid b. Harun ve Abdülvehhab b. Ata haber verdiler. Onlar da Muhammed b. Amrdan şöyle dediğini rivayet etti: Bana Yezid b. Husayfe anlattı. O Abdullah b. Rafiden, o da Berze bt. Rafiden şöyle dediğini rivayet etti:
Atıyye dağıtımı belli olunca Ömer, Zeynep bt. Cahşın payına düşen miktarı kendisine göndermişti. Atıyye, huzuruna getirilince, “Allah Ömeri bağışlasın. Benim dışımdaki hanım kardeşlerim bunu daha iyi paylaştırırlar.” dedi. Orada bulunanlar “Bunların hepsi sana ait.” dediklerinde o, “Subhanallah” deyip gelen mallardan bir elbise alıp diğerlerinin yere boşaltılıp üzerine bir kumaş serilmesini söyledi. Sonra da bana “Elini uzatıp içinden bir miktar al ve onu falanoğullarına mensup aileye götür. Allah o aileye ve yetimlerine merhamet etsin.” dedi. Neticede o kumaşın altında bir miktar kalmıştı. Ben ona, “Allah seni bağışlasın ey Müminlerin Annesi! Bunda bizim de bir hakkımız vardı.” dediğimde bana, “Şu kumaşın altında kalanlar da senindir.” dedi. Baktık ki geriye seksen beş dirhem para kalmış. O esnada Zeynep ellerini havaya kaldırmış; “Allahım bu seneden sonra Ömerin göndereceği Atiye bana ulaşmasın!” dedi ve [kısa süre sonra] vefat etti.
Abdülvehhab hadisinde dedi ki:
“Resulallahın vefatından sonra eşleri arasında ona ilk erişen kimse Zeynep idi.”
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Salih b. Havvat anlattı. O da Muhammed b. Kabdan şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahşın atıyyesi 12.000 dirhem idi. Onu ancak bir sene aldı. Ona 12.000 dirhem götürülünce, “Allahım! Bu mallar bir daha bana ulaşmasın. Zira bu bir imtihandır.” sözlerini söyledi. O malları akrabaları ile ihtiyaç sahiplerine dağıttı. Bunun haberi Ömere ulaşınca, “Bu kendisi için hayır temenni edilecek bir kadındır.” dedi. Ömer onun kapısına durdu, ona selam verdi ve “Taksim ettiğin malların haberi bana ulaştı.” dedi. Ona atıyyesinin dışında ayrıca 1.000 dirhem daha gönderdi. Daha önce kendisine gönderilen atıyyeye yaptığının aynısını bu paraya da yaptı.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. Abdurrahman anlattı. O babasından, o da Amre bt. Abdurrahmandan şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahşın ölümünden kısa bir süre önce Ömer ona, hazine malından beş elbise göndererek bunlar arasından birisini seçmesi hususunda onu serbest bıraktı. Zeynep ölünce bu elbiseyle kefenlendi. Zeynebin kendisi için önceden kefen olarak hazırladığı kumaşı da kız kardeşi Hamne infak etti. Amre bt. Abdurrahman dedi ki: Ben Ayşenin “O çok hamd eden, merhum olan, yetimlere ve dullara infakta bulunan kadın gitti.” dediğini işittim.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana es- Sevri ve Mansur b. Ebül-Esved anlattı. O İsmail b. Ebu Halidden, o eş-Şabiden, o da Abdurrahman b. Ebzadan şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb, Resulallaha vefatından sonra ilk önce ulaşan eşiydi. Ömer zamanında vefat etti. Ömere, “Defin için kabrine kim inecek?” diye sorulunca “Sağlığında kim yanına giriyor idiyse.” cevabını verdi. Namazını Ömer kıldırdı ve dört tekbirle kıldı.
Bize Veki b. el-Cerrah, el-Fadl b. Dükeyn ve Yezid b. Harun haber verdiler; dediler ki: Bize el-Mesudi anlattı. O da Kasım b. Abdurrahmandan şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahş vefat edip de kabrine getirilince Ömer kalktı, Allaha hamd edip Zeynebi övdükten sonra şunu söyledi: “Bu kadın hastalandığında (Resulallahın hanımlarını kastederek) hanımlara, “Kim tedavisiyle ilgilenecek ve bakımını üstlenecek?” diye haber gönderdim. Kadınlar “Biz!” dediler. Onların doğru söylediğini gördüm. Daha sonra ruhunu teslim edince onlara, “Onu kim yıkayacak, kim koku sürüp kefenleyecek?” diye haber gönderdim. Onlar da “O hayattayken yanına girip çıkması helal olan kimse.” dediler. Onların doğru söylediğini gördüm. Ey insanlar! Çekilin!” Böylece Ömer insanları onun kabrinden uzaklaştırdı ve onun ailesinden iki adam kabre indi.
Bize Affan b. Müslim haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Avane anlattı. O Firastan, o amirden, o da Abdurrahman b. Ebzadan şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahşın namazını Ömer kıldırdı ve namazda dört tekbir getirdi. Kendisi defin sırasında kabre inmek için Resulallahın eşlerine haber gönderdi. “Senin kabre girmen helal değildir. Kabre, kendisi hayattayken ona bakması helal olanlar girsin.” dediler.
Bize arim b. el-Fadl haber verdi; dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd anlattı. O Eyyubdan, o da Nafiden ve başkalarından şunu rivayet etti:
Bu dönemde birisi öldüğünde erkekler ve kadınlar cenazeye birlikte iştirak ederlerdi. Zeynep bt. Cahş öldüğünde Ömer bir münadiye şöyle seslenmesini emretti: Dikkat edin! Zeynebin cenazesine yakınlarından başkası çıkmasın! Bintü Umeys, “Ey Müminlerin Emiri! Sana Habeşlilerin kendi ölüleri için yaptığı bir şeyi göstereyim mi?” dedi ve bir tabut yapıp üstünü bezle örttü. Ömer bunu görünce “Bu ne kadar da güzel, nasıl da güzel örtülmüş!” dedi ve bir münadiye “Haydin annenizin cenazesine!” diye seslenmesini emretti.
Bize Ahmed b. Abdullah b. Yunus haber verdi; dedi ki: Bize Züheyr b. Muaviye anlattı; dedi ki: Bize İsmail b. Ebu Halid, amirin kendisine Abdurrahman b. Ebzanın Ömer ile birlikte Zeynep bt. Cahşın cenaze namazını kıldığını haber verdiğini anlattı:
Zeyneb, Resulallahtan sonra vefat eden ilk eşiydi. Ömer namazı dört tekbir ile kıldırdı. Daha sonra Resulallahın hanımlarına haber gönderip, “Onun kabrine inmesi için kime emir vermemi istersiniz?” diye sordu. Ömer kendisi inmeyi arzu ediyordu. Resulallahın hanımları da onu hayattayken kim görebiliyor idiyse onun inebileceği haberini saldılar. Bunun üzerine Ömer “Doğru söylediler.” dedi.
Bize Veki b. el-Cerrah, Abdullah b. Nümeyr ve Muhammed b. Abdullah et-Tanafisi haber verdiler. Onlar İsmail b. Ebu Halidden, o amirden, o da Abdurrahman b. Ebzadan şöyle dediğini rivayet etti:
Ben, Müminlerin Annesi Zeynep bt. Cahşın cenazesini gördüm. Namazı kıldırmak için Ömer öne geçti ve dört tekbirle kıldırdı. Ömer, defin sırasında kabre inmeyi arzu ediyordu. “Kim onu kabrine indirecek?” diye sorunca hanımlar da “Onu hayattayken görebilenler.” diye cevap verdiler. Ömer de bunun üzerine “Doğru söylediler.” karşılığını verdi. İbn Nümeyr ve Muhammed b. Ubeyd bu senedle rivayet ettikleri hadislerinde şu ziyadeye yer verdiler: Zeyneb, Resulallahtan sonra vefat eden ilk eşiydi. İbn Nümeyr hadisinde dedi ki: Ömer, onu kendisi kabrine indirmeyi arzu ediyordu.
Bize Şebabe b. Sevvar haber verdi; dedi ki: Bize Yunus b. Ebu İshak haber verdi. O da eş-Şabiden şöyle dediğini rivayet etti:
Ömer, cenaze namazında Zeynep bt. Cahş üzerine dört tekbir getirdi. Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi; dedi ki: Bize İsrail anlattı. O Cabirden, o amirden, o da Abdurrahman b. Ebzadan şöyle dediğini rivayet etti: Ömer ile beraber Zeynep bt. Cahşın namazına katıldım. Ömer namazı dört tekbir ile kıldırdı. Bir müddet bekledikten sonra “Onu kabrine kim indirecek?” deyince, “Onu kabre, hayattayken kendisini görebilenler indirmeli. Onlar da erkek kardeşinin ve kız kardeşinin çocuklarıdır.” dediler.
Bize Amr b. el-Heysem Ebu Katan ve Muhammed b. Abdullah el-Esedi haber verdiler; dediler ki: Bize Yunus b. İshak anlattı. O da eş-Şabiden şöyle dediğini rivayet etti:
Ömer, Zeynep bt. Cahşın namazını kıldırırken dört tekbir gitirdi.
Bize Süfyan b. Uyeyne haber verdi. O da Muhammed b. el-Münkedirden, Rebia b. Abdullah b. Hüdeyrin şöyle dediğini işittiğini rivayet etti: Ömerin Zeynep bt. Cahşın cenaze namazında insanların önüne geçtiğini gördüm. Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi; dedi ki: Bize Ebu Maşer anlattı. O da Muhammed b. el-Münkedirden şöyle dediğini rivayet etti:
İnsanlar sıcak bir günde Zeynep bt. Cahş için kabir hazırlarken Ömer ayağa kalktı ve “Şayet ben olsaydım onlar için çadır kurardım.” dedi. Çok geçmeden onlar için çadır kuruldu.
Bize el-Fadl b. Dükeyn haber verdi. O Ebu Maşerden, o da Muhammed b. el-Münkedirden şöyle dediğini rivayet etti:
Ömer bir yaz gününde Zeynebin kabrini kazıyanlara uğradı ve “Şayet ben olsaydım onlar için çadır kurardım.” dedi ve [çadır kuruldu] bu da bir kabir üzerine kurulan ilk çadır oldu.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. İbrahim b. el-Haris anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti:
Ömer, Bakide Zeynebin kabri üzerine aşırı sıcaklıktan dolayı çadır gerilmesini emretti. Bu da Bakide bir kabir üzerine kurulan ilk çadır oldu.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Salih b. Cafer anlattı. O Muhammed b. Ukbeden, o da Salebe b. Ebu Malikten şöyle dediğini rivayet etti:
Osmanın hilafeti zamanında el-Hakem b. Ebül-as vefat edince sıcak bir yaz günü olduğu için kabri üzerine bir çadır kuruldu. Bunun üzerine insanlar o çadır hakkında konuşmada ileri gittiler. Osman bundan dolayı, “İnsanlar şerre dalmakta nasıl da hızlı davranıp birbirlerine benziyorlar? Allahaşkına benim şu söylediğimi gidin araştırın. Siz Ömerin Zeynep bt. Cahşın kabri üzerine çadır gerdiğini bilmiyor musunuz?” deyince orada bulunanlar, “Evet! dediler.” Osman da, “Peki bunda bir sakınca gördünüz mü?” diye sorunca onlar “Hayır!” cevabını verdiler.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ebu Bekir b. Abdullah b. Ebu Sebre anlattı. O Ebu Musadan, o Muhammed b. Kabdan, o da Abdullah b. Ebu Selitten şöyle dediğini rivayet etti:
Ebu Ahmed b. Cahşın Zeynebin cenazesini taşırken ağladığını gördüm. Bunu gören Ömer, “Ey Ahmed! Cenazeyi taşımayı bırak, insanlar bundan dolayı sana bir şey demezler.” dedi. İnsanlar naaşı taşımak için izdiham ettiler. Ebu Ahmed de o sırada “Ey Ömer. İşte bu, kendisiyle her hayra nail olduğumuz kimsedir. Bu, üzüntümü hafifletiyor.” dedi. Bu sözler üzerine Ömer de “Devam et, devam et!” dedi.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Musa b. İmran b. Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Bekir es-Sıddık anlattı. O asım b. Ubeydullahtan, o da Abdullah b. amir b. Rebiadan şöyle dediğini rivayet etti:
Ömerin hicri 20 yılında bir yaz gününde Zeynep bt. Cahşın namazını kıldırdığını, kabrin üzerine bir örtü gerildiğini ve Ömerin de kabrin kenarında oturduğunu gördüm. Yanında görme yeteneğini kaybetmiş olan Ebu Ahmed oturmuş vaziyette duruyordu. Derken Ömer ve ashabın ileri gelenleri ayağa kalktılar. Ömer, Muhammed b. Abdullah b. Cahş, Üsame, Abdullah b. Ebu Ahmed b. Cahş ve Zeynebin kızkerdeşi Hamne bt. Cahşın oğlu Muhammed b. Talha b. Ubeydullaha kabre inmelerini söyledi. Zeynep bt. Cahşın mezarına indiler.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ömer b. Osman b. Abdullah el-Cahşi anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti:
Resulallah Zeynep bt. Cahş ile hicri 5. yılda Zilkade ayının ilk gününde evlendi. O sırada Zeynep daha otuz beş yaşındaydı.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bize Musa b. Muhammed b. Abdurrahman b. Abdullah b. Harise b. en-Numan anlattı. O da babası Ebür-Ricalden şöyle dediğini rivayet etti: Annem Amre bt. Abdurrahmanın şöyle dediği işittim:
Ayşeye “Resulallah Zeynep bt. Cahş ile ne zaman evlendi?” diye sorunca “Biz Müreysi gazvesinden dönerken ya da o gazveden kısa bir müddet sonra.” dedi. Muhammed b. Ömer dedi ki: Bu rivayet Ömer b. Osman b. Abdullah el-Cahşinin “Resulallah Zeynep bt. Cahş ile hicri 5. yılda Zilkade ayının ilk gününde evlendi.” şeklindeki sözüyle uyuşmaktadır.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi; dedi ki: Bana Ömer b. Osman b. Abdullah el-Cahşi anlattı. O da babasından şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahş geride ne bir dirhem, ne de bir dinar bıraktı. Eline geçen her şeyi infak ediyordu. O, miskinlerin sığınağı idi. Vefatından sonra evi kalmıştı. Mescidi yıkıp genişletmek için onun evini el-Velid b. Abdülmelike 50.000 dirheme sattılar.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O Muhammed b. Abdullahtan, o ez-Zühriden, o Urveden, o da Müminlerin Annesi Ayşeden şöyle dediğini rivayet etti:
Zeyneb bt. Cahş vefat ettiğinde Ayşe ağlamış, onu hayırla yad ederek merhamet dilemişti. Ayşeye bu konu sorulduğunda “Saliha bir kadındı.” demişti. Urve “Ey teyzeciğim! Resulallah, hangi eşine daha çok meyletmişti?” diye sorduğumda Ayşe “Çok meylettiğini düşünmüyorum. Fakat Zeynep bt. Cahş ve Ümmü Selemenin onun katında bir değeri vardı. Her ikisi de benden sonra Resulallaha sevimli gelen iki kimseydi.” dedi.
Bize Muhammed b. Ömer haber verdi. O da Ömer b. Osman el-Cahşi anlattı. O İbrahim b. Abdullah b. Muhammedden, o da babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ben Ümmü Ukkaşe b. Mihsana
“Zeyneb bt. Cahş vefat ettiğinde kaç yaşındaydı?” diye sordum. “Medineye hicret ettiğimiz sırada otuz küsur yaşındaydı. Hicretin 20. senesinde vefat etti.” dedi. Ömer b. Osman dedi ki: “Babam şunu söylerdi: Zeynep bt. Cahş elli üç yaşında vefat etti.”