"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Muhammedin ahlakından bazıları

1- Resulallahın ilmi, irfanı, fehmi, ikanı, aklı, zekası, cömertliği, tevazuu, şefkati, sabrı, gayreti, hamiyyeti, sadakati, emaneti, şecaati, mehabeti, belagatı, fesahati, fetaneti, melaheti, veraı, iffeti, keremi, insafı, hayası, zühdü, takvası bütün peygamberlerden daha çoktu. Dostundan ve düşmanından gördüğü zararları, eziyetleri affederdi. Hiç birine karşılık vermezdi. Uhud gazasında kafirler, yanağını kanatıp, mübarek dişlerini şehid ettikleri zaman, bunu yapanlar için; “Ya Rabbi, bunları affet! Cahilliklerine bağışla” buyurmuştur.

2- Kendisini kimseden üstün tutmazdı. Bir yolculukta, bir koyun kebabı yapılacağı zaman, biri; “Ben keserim” dedi. Bir başkası. “Ben derisini yüzerim” dedi. Diğeri, “Ben pişiririm” dedi. Resulallah da; “Ben odun toplarım” deyince; “Ya Resulallah! Sen istirahat buyur! Biz toplarız” dediler. “Evet! Sizin her şeyi yapacağınızı biliyorum. Fakat, iş görenlerden ayrılarak oturmak istemem. Allah, arkadaşlarından ayrılıp oturanı sevmez” buyurdu ve odun toplamaya gitti.

3- Eshabının oturdukları yere gelince, baş tarafa geçmezdi. Gördüğü aralığa otururdu. Elinde bastonu olduğu halde, bir gün sokağa çıktıkta, görenler ayağa kalktılar. “Başkalarının birbirlerine saygı duruşu yaptıkları gibi, benim için ayağa kalkmayınız! Ben de, sizin gibi bir insanım. Herkes gibi yerim. Yorulunca otururum” buyurdu.

4- Çok zaman diz çökerek otururdu. Dizlerini dikip, etrafına kollarını sararak oturduğu da görülmüştür. Yemekte, giymekte ve her şeyde hizmetçilerini kendinden ayırmazdı. Onların işlerine yardım ederdi. Kimseyi dövdüğü, kötü söz söylediği hiç görülmedi. Her zaman hizmetinde bulunan Enes bin Malik; “Resulallaha on sene hizmet ettim. Onun bana yaptığı hizmet, benim ona yaptığımdan çok idi. Bana incindiğini, sert söylediğini hiç görmedim” demiştir.

5- Sabah namazlarını kıldırdıktan sonra, cemaata karşı oturup; “Hasta olan kardeşimiz var mı? Ziyaretine gidelim ” buyururdu. Hasta yoksa; “Cenazesi olan var mı? Yardıma gidelim!” buyururdu. Cenaze olursa, yıkanmasında, kefenlenmesinde yardım eder, namazını kıldırır, kabrine kadar giderdi. Cenaze yoksa; “Rüya gören varsa anlatsın! Dinleyelim, tabir edelim!” buyururdu.

6- Misafirlerine, Eshabına hizmet eder; “Bir topululuğun en üstünü, hizmet edenidir” buyururdu.

7- Kahkaha ile güldüğü hiç görülmedi. Sessizce tebessüm ederdi. Bazen gülerken mübarek ön dişleri görünürdü.

8- Lüzumsuz ve faydasız bir şey söylemezdi. Lazım olunca, kısa, faydalı ve manası açık olarak söylerdi. İyi anlaşılması için bazan üç kere tekrar ederdi.

9- Heybetinden kimse yüzüne bakamazdı. Biri gelip mübarek yüzüne bakınca, terlerdi; “Sıkılma! Ben melik değilim, zalim değilim. Et suyu yiyen bir kadıncağızın oğluyum” derdi. Bunun üzerine adamın korkusu gidip derdini söylemeye başlardı.

10- “İçinizde Allahı en iyi anlayan ve Ondan en çok korkan benim”, “Benim gördüğümü görseydiniz, az güler, çok ağlardınız” buyururdu. Havada bulut görünce; “Ya Rabbi! Bu bulutla bize azab gönderme!”, rüzgar esince; “Ya Rabbi! Bize hayırlı rüzgar gönder” gök gürleyince; “Ya Rabbi! Bize incinib de, öldürme. Azabını gönderme. Afiyet ihsan eyle.” diye dua ederdi. Namaza dururken, ağlayan kimsenin içini çektiği gibi, göğsünde ses işitilirdi. Kuran-ı kerim okurken de böyle olurdu.

11- Kalbinin kuvveti, şecaati şaşılacak kadar çoktu. Huneyn gazasında, Müslümanlar dağılıp, üç dört kimse ile kalmıştı. Bir kaç defa, kafirlerin hücumuna, tek başına karşı koydu ve asla gerilemedi.

12- Çok cömert idi. Yüzlerce deve ve koyun bağışlar, kendisine bir şey bırakmazdı. Nice katı kalbli kafirler, bu ihsanlarını görerek imana gelmişlerdir.

13- Zevcelerine ve bir kaç hizmetçisine bazan bir senelik arpa ve hurma ayırır, bundan fakirlere de sadaka verirdi.

14- Yiyeceklerden; koyun etini, et suyunu, kabağı, tatlıları, balı, hurmayı, sütü, kaymağı, karpuzu, kavunu, üzümü ve hıyarı severdi.

15- Suyu yavaş yavaş, Besmele ile başlayaak üç yudumda içer, sonunda; “Elhamdülillah” der ve dua ederdi.

16- Giyilmesi caiz olanlardan her bulduğunu giyerdi. Kalın kumaştan ihram şeklinde dikilmemiş şeylerle örtünür, peştamal sarınır, gömlek ve cübbe de giyerdi. Bunlar pamuktan, yünden veya kıldan dokunmuştu. Ekseriya beyaz, bazan yeşil giyerdi. Dikilmiş elbise giydiği de olurdu. Cuma ve bayramlarda ve yabancı elçiler geldikte ve cenk zamanlarında kıymetli gömlekler, cübbeler, yeşil, kırmızı, siyah da giyerdi. Kollarını bileklerine kadar, mübarek ayaklarını baldırın yarısına kadar örterdi.

17- Arabistandaki adete uyarak saçlarını kulaklarının yarısına kadar uzatır, fazlasını kestirirdi. Saçlarına özel olarak hazırlanmış, güzel kokulu yağ sürerdi.

18- Ellerine, başına, yüzüne misk veya başka kokular sürer, ud ağacı, kafuri ile buhurlanırdı.

19- Yatağı, içi hurma iplikleri ile dolu, dabağlanmış deriden idi. İçi yünle dolmuş bir yatak getirdiklerinde, kabul etmedi ve; “Ya Ayşe! Allaha yemin ederim ki, eğer istesem, Allah her yerde altın ve gümüş yığınlarını yanımda bulundurur” buyurdu. Bazen hasır, tahta, döşek, yünden dokunmuş keçe veya kuru toprak üzerinde yatardı.

20- Her gece gözlerine üç kere sürme çekerdi.

21- Evinde; ayna, tarak, sürme kabı, misvak, makas, iğne, iplik eksik olmazdı. Yolculukta bunları beraberinde götürürdü.

22- Yatsıdan sonra gece yarısına kadar uyuyup, sonra sabah namazına kadar ibadet yapardı. Sağ yanına yatar, sağ elini yanağı altına kor, bazı sureler okuyup uyurdu.

23- Tefeül ederdi. Yani, ilk gördüğü, birden bire gördüğü şeyleri hayra yorardı. Hiçbir şeyi uğursuz saymazdı.

24- Üzüntülü zamanlarında sakalını tutar, düşünürdü.

25- Üzüldüğü zaman, hemen namaza başlardı. Namazın lezzet ve safası ile gamı giderdi.

Peygamber efendimizin, Allahtan korkması, Ona itaat ve ibadet etmesi o kadar çoktu ki, Onun bu haline hiç kimse takat getiremezdi. Mübarek ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. “Ya Resulallah! Sizin gelmiş geçmiş bütün günahlarınız affedildiği halde, neden bu kadar kendinize zahmet veriyorsunuz?” denildiğinde; “Ben, Allahın en çok şükreden kulu olmayayım mı?” diye cevap buyurdular.