"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Kurbanlık oğul

Abdülmuttalibin, zemzem kuyusunu kazdıktan sonra şanı ve şöhreti daha çok arttı. Aradan yıllar geçti. Cenab-ı Hak, gönlünün derinliklerinden koparak yaptığı duayı kabul edip Abdülmuttalibe, Haristen başka on oğul ve altı kız çocuğu ihsan etti. Oğullarının ismi; Kusem, Ebu Leheb, Hacl, Mükavvim, Dirar, Zübeyr, Ebu Talib, Abdullah, Hamza ve Abbastır. Kızları ise; Safiyye, atike, Ümmü Hakim Beyda, Berre, Ümeyme ve Erva idi. Abdülmuttalib, çocukları arasında en çok Abdullahı severdi. Çünkü alnındaki nur, onda parlamaya başlamıştı.

Abdülmuttalibe, bir gün rüyasında; “Ey Abdülmuttalib! Adağını yerine getir!” denildi. Sabahleyin Abdülmuttalib bir koç kurban etti. Gece rüyasında; “Ondan daha büyüğünü kurban et!” emri verildi. Sabahleyin bir sığır kurban ettiği halde tekrar, rüyasında; “Ondan daha büyüğünü kurban et!” emri üzerine; “Ondan daha büyüğü nedir?” diye sordu. O zaman; “Oğullarından birini kurban etmeyi adamıştın. Adağını yerine getir!” denildi. Ertesi günü Abdülmuttalib çocuklarını toplayarak, seneler önce yaptığı duayı söyledi. Sonra oğullarına, içlerinden birini kurban etmesi lazım geldiğini bildirdi. Evlatlarından hiç bir muhalefet görmedi. Üstelik onlar; “Ey babamız! Adağını yerine getir! İstediğini yapmakta serbestsin!” diye rıza gösterdiler. Abdülmuttalib, kura çekerek kurban olacak oğlunu tespit etti. Kura, en çok sevdiği oğlu, alnında Allahın habibi Muhammed ın nurunu taşıyan Abdullaha çıkmıştı. Abdülmuttalib, bir an sendeledi, göz pınarları yaşla doldu. Allaha verdiği sözü yerine getirmeliydi. Bir eline bıçağı, bir eline ciğerparesi Abdullahı alarak, Rabbine verdiği sözü yerine getirmek için Kabeye vardı. Gözü yaşlı baba, Abdullahı kurban etmek için bütün hazırlıklarını tamamladı. O esnada, Kureyşin ileri gelenleri, hayret dolu bakışlarla hadiseyi takip ediyorlardı. İçlerinden Abdullahın dayısı; “Ey Abdülmuttalib! Dur! Biz senin bu oğlunu boğazlamana asla razı değiliz. Eğer böyle bir iş yaparsan, bundan sonra Kureyş arasında adet olur. Herkes oğlunu kurban için nezredip keser. Böyle şeye ön ayak olma! Sen, Rabbini başka bir şekilde razı eyle!…” dedi. Sonra; “Bir kahine sor da sana yol göstersin” diye teklifte bulundu. Abdülmuttalib, bu söz üzerine, Hayberde bulunan Kutbe (veya Secak) adındaki kahine gitti ve durumu anlattı. Kahin; “Sizde bir insanın diyeti ne kadardır?” diye sordu. “On devedir” diye cevap alınca; “On deve ve oğlunuz arasında kura çekiniz. Kura oğlunuza çıkarsa, on deve daha artırarak yeniden kura çekiniz. Kura develere çıkıncaya kadar böyle artırarak devam ediniz” dedi. Abdülmuttalib, hemen Mekkeye döndü ve kahinin dediği gibi yaptı. On deve artırarak defalarca kura çekti. Hep Abdullaha çıktı. Ancak deve sayısı yüze çıkınca, kura develere isabet etti. İhtiyat olsun diye iki defa daha çekti. Her iki kura da, develere çıktı. Abdülmuttalib; “Allahü ekber Allahü ekber!” diyerek tekbirlerle develeri kurban etti. Etlerini kendisi ve oğullarından hiç biri almadı. Hepsini fakirlere dağıttı.

adem dan beri, bir de İsmail ın kurban edilme hadisesi vardır. Peygamber efendimizin nesebi, İsmail a dayandığı için; “Ben, iki kurbanlığın oğluyum” buyurmuşlardır.