"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Circis

Îsa dan sonra gönderilen, peygamber olduğu rivayet edilen büyük bir zat. Vehb bin Münebbihden rivayet edildiğine göre, Îsa ın havarilerinin talebesidir. Şam diyarında, Filistinde yaşamıştır. Îsa ın dininin hükümlerini bildirmiş ve pek çok kimse ona tabi olmuştur.

Circis , ticaret yapar ve ticaret için şehir şehir dolaşırdı. Her sene zekatını verdiği gibi, bütün kazancını fakir müminlere sadaka olarak da dağıtırdı. Ticaretten maksadı bu idi. Yaşadıkları bölgeye, putperestler hakimdi ve buranın Dadı Veyh veya Dadıyan adında zalim bir kralı vardı. Bundan dolayı, emniyet içinde değillerdi. Circis ve ona tabi olan müminler, çevrede bulunan beylerin zararından emin olmak için, kralın bulunduğu Musul şehrine gitmeye karar verdiler. Circis , krala, kendilerini himaye etmesi için kıymetli hediyeler götürmüştü. Kralın yanına vardığı gün, kral, tebasının ileri gelenlerini toplamış ve büyük bir ateş yaktırmıştı. Tapmakta oldukları eflun adındaki putu da dışarı çıkarmışlardı. Kral, insanların puta secde etmesini emrediyor, secde etmeyeni ise ateşe attırıyordu.

Circis bu korkunç durumu görünce, bunlarla mücadele etmeye, Allahın emir ve yasaklarını bildirmeye karar verdi. Müminlerin yanına dönüp, bütün malını onlara dağıttı. Sonra kralın yanına gelip; “Ey melik! Benim bir hak sözüm var! Bu sözümü dinle. Hiddet ve kızgınlığı bırakıp, insanlara zulmü terk et. Ben sana emin bir nasihat ediciyim. Ey melik! Sen de, senin zulmettiğin insanlar gibi, Allahın aciz ve zavallı bir kulusun. Seni yoktan yaratan Allahdır. Seni ve bütün mahlukatı O yarattı. İbadet ve secde, ancak Allaha yapılır. Her şeyi yaratan ve rızık veren Odur. Bu puta niçin taparsın ve insanları ona secde etmeleri için niye zorlarsın. O put hiç bir fayda ve zarar veremez. Bunu bırak ve Allaha iman et; küfrü terkedip mümin ol. Eflun putunu kır!” dedi, Melik, Circis ın sözlerini şaşkınlık içinde dinledikten sonra; “Sen kimsin? Nereden geldin ve bana bu sözleri nasıl söyleyebilirsin?” dedi. Circis ; “Ben, her şeyi yaratan ve her şeye gücü yeten Allahın kuluyum. Beni, bir avuç topraktan ve bir damla sudan yarattı. Sonunda yine toprağa döneceğim, öleceğim. Bundan sonra da Rabbim beni yeniden diriltecek. (Her insanın hali böyledir.) İsmim Circisdir. Diyar-ı Rumda, Filistin denilen memleketin sakinlerindenim. Allah bana pek çok mal verdi. Ben onları, Allahın rızası için muhtaç müminlere dağıttım. Allaha iman etmeyen zalimlerin zararından kurtulmak için rahatça ibadet ederek, ömrümü geçirmek üzere, emniyet ümidiyle buraya gelmiştim. Fakat senin sarayına gelince, puta taptığını gördüm. Günahsız insanları ateşe atarak zulmediyorsun. Seni, Allaha iman etmeye çağırıyorum. Puta tapmayı bırak ve Allaha iman et” dedi.

Melik, Circis ın bu sözleri karşısında hiddetlenip; “Sana düşünmen için mühlet veriyorum. Bana tabi olursan seni affederim. Yoksa ağır cezalara çarptırırım. Eğer dediğin gibi olsaydı, Rabbin seni böyle muhtaç etmezdi. Hep; Ona ibadet ve taat ediyorum diyorsun, öyleyse niçin seni insanlar üzerine hakim eylemedi?” dedi. Circis , zalim kralın bu manasız sözlerine karşı; “Benim, Rabbimin indinde kıymetim vardır. Ben zelil ve hakir değilim. Bu halim, tevekkülüm ve tevazuum sebebiyledir. Rabbim bana, senin makamından ve saltanatından daha ziyade bir üstünlük ve izzet verdi. Bunların yanında senin ve saltanatının hiç kıymeti yoktur” dedi. Bu sözleri söylediği sırada, melikin yanında iki kişi vardı. Bunlar onun en yakın adamları idi. Circis sözlerine devamla; “Ey melik! Senin taptığın şu put, gayet zelil ve batıl bir şeydir. O ne görür ne işitir. Ne bir fayda, ne de bir zarar verir. Yaratmaya ve rızık vermeye de kadir değildir. Benim Rabbim her şeye kadirdir.” Sonra bu melike, İdris dan ve Îsa dan bahsederek, Allahın kudretini anlatmak için şöyle dedi: “Benim Rabbim kullarından ve peygamberlerinden olan İdris ı, diri olarak melekler arasına aldı. Yemeye içmeye muhtaç bir kul iken, onu semada diri olarak bulundurmaktadır. Îsa da Allahın sevgili bir kuludur ki, onu babasız olarak yarattı ve ona peygamberlik verdi. Îsa ın duası ile ölüler hayat buldu. amayı görür hale getirdi ve baras hastalığını tedavi etti. Buna benzer daha nice mucizeleri görüldü. Sonra Allah onu da semaya kaldırdı.”

Melik, Circis ı dinledikten sonra söylediklerine inanmayıp; “Eğer eflun putuna secde edersen, affederim, böylece kurtulursun! Yoksa seni ateşe atarım!” dedi. Circis , zalim melikin bu teklifi karşısında; “Ben ancak her şeye kadir olan; Seni, beni, yeri, göğü ve bütün varlıkları yaratan Allaha secde ederim” dedi. Melik, bu sözler karşısında son derece kızıp, azgın bir halde; “Bundan sonra hiç bir özrün kalmadı. Sen, canının kıymetini bilmedin. Sana şiddetli işkence yapmak gerekti” dedi. Sonra bir ağaç direk diktirip, Circis ı bu direğe bağlattı ve soyup vücudunu demir taraklarla tarattı. Demir taraklar ile taradıkça, etleri lime lime parçalandı. Circis , Allahın korumasıyla hiç acı duymadı. Vücudunun etleri iplik iplik olduğu halde ölmedi. Bundan sonra kral, keskin sirke ve tuz getirilmesini emretti. Hemen getirdiler. Sirkeye tuz katıp, Circis ın iplik gibi baştan başa dilinmiş vücuduna döktüler. Yine ölmedi ve Allahın ihsanı ile hiç acı duymadı. Bundan da netice alamadıklarını görüp, kralın emri üzerine, başka bir işkence ile öldürmeyi düşündüler. Bu sefer, büyük bir demiri ateşte iyice kızartıp, Circis ın başı üzerine koydular. Kızarmış demir başını yakıp, beynini kaynattı ve beyni yüzüne aktı. Allah ona acı hissettirmedi ve tekrar eski hale çevirip korudu. Bu sefer de ölmediğini gören kral ve adamları, şaşkınlık içinde ne yapacaklarını şaşırdılar. Düşünüp başka yollara baş vurdular. Yeniden harekete geçip, büyük bir kazan kurdular. Kazanın altına ateş yakıp içinde bakır erittiler. Circis ı bu kazanın içine atıp, kazanın ağzını kapattılar. Böylece öldürdüklerini zannettiler. Kazanın ağzını epey bir müddet kapalı tutup, kaynattılar. Sonunda açıp baktıklarında, Circis ın ölmediğini gördüler. Allah onu koruyordu. Circis ise melike ve adamlarına şöyle diyordu: “Ben size, benim Rabbim her şeye kadirdir, demedim mi? İşte Rabbim beni ölmekten koruyor.” Zalim kral bu mucize karşısında endişeye düşüp, krallığının sona ereceğinden korkmaya başladı. Bunun üzerine, Circis ı zindana hapsetmelerini emretti. Orada çekeceği eziyet ve sıkıntı ile itaat edeceğini umuyordu. Circis zindana hapsedilince, kralın yardımcılarından biri; “Bu, zindanda rahat durmaz, diğer mahkumları kendi dinine davet eder. Buna mani olmak için, zindanda onu rahat bırakmayalım” dedi. Bunun üzerine kral, onun, zindanda el ve ayaklarından çivilenmesini emretti. Circis ın ellerini ve ayaklarını çivilediler. Sonra da yirmi kişinin zor kaldıracağı, sütun halindeki bir mermer taşı üzerine yasladılar. Circis , o gün akşama kadar bu hal üzere kaldı. Sonra, Allah ona bir melek gönderdi. Melek, üzerindeki taşı kaldırıp el ve ayaklarımdaki çivilerden kurtardı. Onu zindandan dışarı çıkardı ve; “Ey Circis! Allah sana selam gönderdi. O kafirin işkencesine sabredip, onu dine davet etsin. O kafir onu dört defa öldürecektir. Ben onu yine dirilteceğim. Her diriltişimde yüksek mertebeler vereceğim. Dördüncüsünde bana kavuşacaktır” diye müjdeledi.

Circis bu haberi alınca, çok sevinip, saadete gark oldu. Sabahleyin zalim kralın yanına gidip, karşısında ona şöyle dedi: “Ey kral! Gel Allaha iman et, müslüman ol.” Kral şaşırıp; “Seni zindandan kim çıkardı?” diye sordu. O da; “Beni Rabbim çıkardı” dedi. Kral şaşkın ve kızgın bir halde, Circis ı hemen yakalattı. Sonra bir ağacı ikiye yarıp, Circis ı arasına kıstırmalarını emretti. Söylediği gibi yaptılar. İyice bağladıktan sonra vücudunu küçük parçalar halinde kesip, insan eti yiyen arslanların arasına attılar. Arslanlar onun etini yemediler. Allah bir melek gönderdi. Melek, Circis ın vücudunun parçalarını bir araya topladı. Bundan sonra Allah, Circis ı yeniden diriltti. Zalim kral, Circis ı parça parça edip arslanlara attıktan sonra bir gün, avanesini toplayıp yiyip içiyordu. Bu sırada bazan kendini, bazan da putunu methediyordu ve; “Circis ne oldu, hani beni Rabbinin azabı ile korkutuyordu?” diyordu. Tam bu sırada, Circis yanlarına geldi. Kralın avanesi birden bire şaşırdılar. Onun Circis olduğuna ihtimal vermediler. Çünkü o parça parça edilmişti. “Bu kişi Circise ne kadar benziyor” dediler. Bunun üzerine Circis ; “Circis benim. Beni böyle dirilten yüce Allaha inanmamanız sapıklık değil midir?” dedi. Dinleyenler onu sihirbaz zannedip; “Circis ne acaib bir sihirbaz imiş, kendini bazan ölü, bazan diri gösteriyor” dediler. Kral bu durum karşısında; “Bu kişinin elinden aciz olduk, buna bir çare bulup, elinden nasıl kurtulacağımızı bilemiyorum” dedi. Yardımcıları ona; “Bu sihirbazdır. Senin memleketinde sihirbazların üstadı çoktur. Onları topla, buna galip gelsinler. Böylece, sana karşı durmaktan vazgeçer” dediler.

Kral; “Benim memleketimde sihirbazların üstadı kimse, getirin” dedi. En meşhur sihirbazı bulup, krala getirdiler. Kral, bu sihirbaza Circis dan bahsedip; “Onu öldürmeye bir çare bilir misin” diye sordu. Sonra da; “Bana sihirlerinden göster” dedi. Bu sihirbaz acaib sihirler gösterdi. Kral bu sihirlerini görünce; “Şimdi Circise yapacağını yap” dedi. Sihirbaz, bir kab içinde su istedi. O suya sihir ve büyü ile ilgili bazı şeyler okudu. Sonra Circis a içirmeleri için verdi. Circis a verilince, suyu alıp; “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek içti. Sihrinin ona tesir edeceğini ve mağlub bir halde bırakacağını bekleyen sihirbaz, Circis a hiç bir şey olmadığını hayretle görüp; “Eğer bu, sihirbaz olsaydı, ben ona galip gelirdim. Bu iş her şeyin halıkı olan Allahın işidir. Ben Circise bir şey yapamam” dedi ve Circis ın bildirdiklerine iman etti. Kral, onun iman etmesine çok kızıp; “Hayret ne çabuk aldandın” deyince, sihirbaz; “Ben aldanmadım, alemlerin yaratıcısı olan Allaha iman ettim” cevabını verdi. Kral, bu hadiseden dolayı da halkın çoğu iman eder korkusuyla, mümin olan sihirbazın dilini kestirdi. Hadise halk arasında duyulup yayıldı. Halktan dörtbin kişi iman etti. Kral müminleri toplatıp, hepsini şehid ettirdi. Sonra Circis a şöyle dedi; “Neden Rabbine dua etmezsin ki bunları öldürmeme mani olsun.” O da; “Senin öldürdüğün o müminler, şehid olarak Cennetin yüksek derecelerine kavuştular. Rabbim onlara nimet ihsan etti” dedi. Bundan sonra zalim kral ve avanesi, sonunda Circis ı şehid ettiler.