"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Dört İncil arasında görülen tenakuz ve ihtilaflar

Mevcut İncillerde görülen yanlışlıklar, tenakuzlar ve tahrifler, hesap edilemeyecek kadar çoktur. Bunlardan bir çoğu İzhar-ül-hak kitabında anlatılmıştır. Ayrıca, Alman müsteşriklerinden Joizer, Davis, Miel, Kepler, Maçe, Bred Schneider, Griesbach Huge, Lesinag, Herder Straus, Haus, Tobian, Thyl, Cari Butter ve daha nice araştırmacının yazdıkları ve hala yazıp da neşretmekte oldukları kitaplarda, bu hususta ayrıntılı ve pek çok malumat olup, bunlardan bazıları şöyledir:

Îsanın (sallallahü ala nebiyyina ve aleyhi ve sellem) nesebi hakkında, Matta ve Luka İncilleri arasındaki ihtilaf büyüktür.

Matta İncilinde, Îsa ın babaları olarak, İbrahim dan Îsaya gelinceye kadar olan nesli bildirmek üzere yazılı isimler şunlardır: “İbrahim, İshak, Yakub, Yehuda, Faris, Hasron, İram, aminadab, Nahşon, Salmon, Buaz, Obid, Yessi, Davud, Süleyman, Rehbeam, Abiya, Asa, Yehaşafat, Yoram, Uzziya, Yotam, Ahaz, Hazkiya, Manessi, Amon, Yuşiya, Yekonya, Şaltoil, Zerubabel, Abihud, Elyakim, Azor, Sadok, Ahim, Eliud, Eliazer, Mattan, Yakub, Yusuf.”

Luka İncilinin 3. babının 23 ve sonraki ayetlerinde ise; “Taruh, İbrahim, İshak, Yakub, Yehuda, Faris, Hasron, Aram, aminadab, Nahşon, Salmon, Buaz, Obid, Yessi, Davud, Natan, Mattasa, Minan, Milya, Elyakim, Yonan, Yusuf, Yehuda, Şemun, Lavi, Metsad, Yorim, Eliazar, Yusa, Eyr, Elmodam, Kosam, Addi, Melki, Neyri, Şaltoil, Zerubabel, Risa, Yuhanna, Yehuda, Yusuf, Şemi, Mattasiya, Mahat, Nacay, Hesli, Nahum, Amos, Metasiya, Yusuf, Yanna, Melki, Lavi, Metsat, Heli, Yusuf olarak yazılıdır.

1- Mattaya göre, Îsanın babası denilen Yusuf, Yakubun oğludur. Lukaya göre ise, Helinin oğludur. Matta, Îsaya yakın olup, Luka da Petrusun talebelerindendir. Bunların ikisi de, kendilerine yakın olan bir zatı, inceleyerek, araştıracak kimselerdir. Böyle olduğu halde, Îsanın dedesi dedikleri kimseyi tahkik edip, doğrusunu yazamazlar ise, yazdıkları diğer rivayetlerin doğruluğuna, nasıl itimat edilir, bunlara kim inanır?

2- Matta, Davud ın oğlu Süleyman dır diyerek hakikati bildiriyor. Lukaya göre ise, Davud ın oğlu Süleyman değil, Natandır.

3- Matta, Şaltoil, Yekonyanın oğludur, diyor. Luka ise Neyrinin oğludur, diyor. Mattada, Zerubabelin oğlunun adı Abihud, Lukada ise, Risadır. Şuna da çok hayret edilir ki, sefer-i ulanın yani birinci tarihlerin 3. babının 19. ayetinde, Zerubabelin oğullarının isimleri; Meşullam ve Hananye olarak yazılıdır. İçlerinde Abihud ve Risa yoktur.

4- Mattanın 1. babının 17. ayetine göre, İbrahim dan Yusuf-i Neccara kadar Îsa a atfedilen dedelerin sayısı 42 batındır. Halbuki yukarıda yazılı isimler sayıldığı zaman, yalnız 40 kişi vardır. Lukanın beyanına göre ise, bu adet 55 kişiye ulaşır.

hristiyan alimleri, İncillerin ilk ortaya çıkmasından zamanımıza kadar, bu hususta şaşkınlık içinde kaldılar. Bazıları bu ihtilafları, hiç bir akl-ı selimin kabul edemeyeceği zayıf deliller ile tevil ettiler. Bundan dolayı Ekharn, Kiser, Haysi, Ghabuth, Wither, Fursen ve başkaları gibi araştırmacılar; “Bu İncillerde, mana ihtilafı çoktur” diyerek, bu hakikati itiraf etmişlerdir. Doğru olan da budur. Zira her mevzuda ihtilaf ve yanlışlıklar olduğu gibi, burada da mevcuttur.

Îsa babasız dünyaya gelmiştir. Fakat yahudiler, ona -haşa-veled-i zina diye iftiralarında ısrar ederlerken, hristiyanların baba tarafından kendisine bir nesep ispat etmeleri ve Îsanın, babası olmayan Yusufu onun babası kabul etmeleri, pek şaşılacak bir gaflet ve tenakuzdur. Kuran-ı kerimde, Îsa için, varid olan ayet-i kerimelerde; “Îsa ibni Meryem, yani Meryemin oğlu Îsa” tabiri geçmektedir. Kuran-ı kerimde Îsa ın babasının olmadığı açıkça bildirilmiştir.

5- Markosun 1. babının 6. ayetinde; Yahyanın, çekirge ve yaban balı yediğini yazmaktadır. Matta ise, 11. babının 18. ayetinde, Yahyanın yemediğini ve içmediğini yazmaktadır. Söyledikleri birbirine tam terstir.

6- Yuhanna İncilinin 5. babının 31. ayetinde, Îsa der ki: “Eğer ben, kendi nefsim için şehadet edersem, şehadetim doğru olmaz.” 3. babının 11. ayetinde yine, Îsa der ki: “Biz bildiğimizi söyler ve gördüğümüze şehadet ederiz.” Bu iki cümle arasında tenakuz muhakkaktır.

7- Matta İncilinin 10. babının 27. ayetinde; “Benim size karanlıkta söylediğimi siz aydınlıkta söyleyin ve kulağınıza söylediğimi damlarda bağırın” demektedir. Lukanın 12. babının 3. ayetinde ise; “Karanlıkta söylediğiniz her şey, aydınlıkta işitilir. Gizli olarak kulağa söylediğiniz şeyler damlar üzerinde ilan edilir” demektedir. Görülüyor ki, söz, tek bir kaynaktan alınmış, fakat sonradan tahrif edilmiş, değiştirilmiştir.

8- Petrusun, Îsa ı tanıdığını inkar etmesi hususunda, İncillerin arasında pek çok ihtilaflar vardır. Matta İncilinin 26. babının, 69 ve daha sonraki ayetlerinde diyor ki: “Petrus dışarıda, avluda otururken, yanına bir cariye (hizmetçi kız) gelip; “Sen de Celileli Îsa ile beraber idin” dedi. Fakat o herkesin önünde inkar edip; “Senin söylediğin kimseyi ben bilmem” dedi. Avlu kapısına çıkınca, bir başka hizmetçi kız onu görüp, orada bulunanlara; “Bu Nasıralı Îsa ile beraber idi” dedi. O da; “Ben o adamı bilmem” diye yemin ederek, tekrar inkar etti. Biraz sonra orada duranlar gelip, Petrusa; “Gerçek sen de onlardansın. Çünkü söyleyişin de seni bildiriyor” dediler. O zaman Petrus lanet ve yemin ederek başlayıp; “Ben o adamı bilmiyorum” dedi. O anda horoz öttü. Petrus da Îsanın; “Horoz ötmeden önce üç kere beni inkar edeceksin” dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı acı ağladı.

Markos İncilinin 14. babının 66 ve 72. ayetleri arasında ise; “Petrus aşağıda, avluda iken baş kahinin cariyelerinden biri gelip, Petrusu ısınırken gördü ve ona bakıp; “Sen de Nasıralı Îsa ile beraber idin” dedi. Fakat o inkar edip; “Senin söylediğini ben bilmiyorum ve anlamam” dedi ve hariçteki dehlize çıktı ve horoz öttü. Cariye ise, yine onu gördü ve orada duranlara; “Bu da onlardandır” demeye başladı. Fakat, o yine inkar etti. Biraz sonra tekrar orada duranlar Petrusa; “Gerçekten sen onlardansın. Zira sen Celilelisin” dediler. O ise, lanetle; “Dediğiniz adamı tanımıyorum” diye yemin etmeye başladı ve horoz ikinci defa öttü. Petrus, Îsanın; “Horoz ötmeden evvel üç kere beni inkar edeceksin” dediğini hatırladı ve ağlamaya başladı demektedir.

Luka İncilinin, 22. babının 55, ayeti ve devamında diyor ki: Avlunun ortasında ateş yakıp oturdukları zaman, Petrus da aralarında idi. Bir cariye (hizmetçi kız) onu ateş yanında görünce, ona dikkat ile bakıp; “Bu da onunla beraber idi” dedi. Fakat o, inkar edip; “Ey kadın! Ben onu tanımam” dedi. Biraz sonra başka birisi onu görüp; “Sen de onlardansın” dedi. Fakat Petrus; “Ey adam! Değilim!” dedi. Bir saat kadar sonra bir başkası; “Gerçekten bu adam onunla beraber idi. Zira Celilelidir” diye ısrar etti. Fakat Petrus; “Ey adam! Senin söylediğini bilmem” dedi. Henüz söz söylemekte iken horoz öttü ve rab (Îsa ) dönüp Petrusa baktı. Petrus, rabbin kendisine; “Bugün horoz ötmeden önce sen beni üç kere inkar edeceksin” dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı acı ağladı.

Yuhanna İncilinin 18. babının 25. ve daha sonraki ayetlerinde ise; Petrus orada durup ısınırken, ona hitaben; “Sen de onun şakirdlerinden değil misin?” dediler. O inkar edip; “Değilim” dedi. Petrusun kulağını kesmiş olduğu adamın akrabalarından ve baş kahinin hizmetçilerinden biri; “Ben seni bahçede onunla beraber görmedim mi?” dedi. Petrus yine inkar etti ve hemen horoz öttü” demektedir. Bu dört çeşit rivayette ne gibi ihtilaflar olduğu akıl sahiplerine açıktır.

9- Luka İncilinin 22. babının 36. ayetinde diyor ki: Îsa, yakalanacağı gün havarilere hitaben; “Kesesi olan onu alsın ve torbası olan yanına alsın ve olmayan esvabını satsın ve kılıç satın alsın” dedi. 38. ayetinde de şöyle diyor: Havariler Îsaya; “İşte burada iki kılıç var” dediler. Îsada onlara; “Kifayet eder” dedi. 49, 50, 51 ve 52. ayetlerinde; Onun etrafında olanlar vaki olacakları görünce: “Ya rab! Kılıçla vuralım mı?” dediler. Hatta onlardan biri baş kahinin hizmetçisine vurup sağ kulağını kesti. Îsa cevap verip; “Bırakın bu kadar yetişir” dedi ve onun kulağına dokunup şifa verdi demektedir. Halbuki diğer üç İncilde kılıç satın almak ve sonra hizmetçinin kesilen kulağına şifa vermek gibi kısımlar yoktur.

10- Matta İncilinin 26. babının 51 ve daha sonraki ayetlerinde; O esnada Îsa ile beraber olanlardan, şakirdlerden birisi kılıcını çekti ve baş kahinin hizmetçisine vurup, kulağını düşürdü. O zaman Îsa ona dedi ki: “Kılıcını yerine koy! Çünkü kılıç çekenler, kılıç ile helak olur. Yoksa ben Babama rica etsem, şimdi bana oniki alaydan ziyade melekler göndermesi mümkün değil mi zannedersiniz? Fakat böyle olması gerektir diye yazılanları o vakit nasıl yerine gelirdi?” demektedir. Halbuki diğer İncillerde bu manevi askerlerden meleklerden hiç bir şey yoktur.

11- Matta, Yehudanın intihar etmesi kıssasını, İncilinin 27. babının 3 ve daha sonraki ayetlerinde; O zaman Îsayı haber veren Yehuda, katle hüküm olunduğunu görünce pişman olup, almış olduğu 30 gümüşü baş kahinlere ve ihtiyarlara geri getirip; “Ben suçsuz bir kimseyi ele vermekle günah işledim” dedi. Fakat onlar; “Bundan bize ne? Onu sen düşün” dediler. Yehuda, gümüşleri mabedin içine atıp gitti ve varıp kendisini astı. Baş kahinler gümüşleri alıp; “Bunu mabedin hazinesine koymak caiz değildir. Çünkü kan bahasıdır” dediler. Müşavere ettikten sonra, yabancılara mezarlık olmak üzere, onunla çömlekçinin tarlasını satın aldılar. Bunun için bu tarlaya, bugüne kadar “Kan tarlası” denildi demektedir.

Luka ise, Petrustan naklederek Resullerin İşleri risalesinin 1. babının, 18. ayetinde; “Yehuda fısk (Îsa ı haber verme günahı) ücreti ile tarla edindi. Başaşağı düşüp ortadan çatladı. Bütün barsakları döküldü. Bunu bütün Orşilimde (Kudüsde) oturanlar bilir. Hatta o tarlaya onların lisanında Haki yani kan tarlası denilir” demektedir. Bu iki rivayet, iki şekilde birbirine uymamaktadır:

Birincisi: Mattanın rivayetine göre, Yehuda pişman olup, aldığı gümüşleri geri vermiş ve kahinler onunla tarla satın almışlardır. Lukanın rivayetine göre ise, o gümüş ile kendisi bir tarla sahibi olmuştur.

İkincisi: Mattanın rivayetine göre, Yehuda kendini asmış, intihar etmiştir. Lukanın rivayetine göre ise, baş aşağı düşmüş ve karnı parçalanmıştır.

Dört İncilin bir çok meselelerde bir diğerine zıd ve muhalif olmasından başka, her İncilin içinde de birbirinden ayrı ve birbirini nakzeden nice meseleler de vardır. Buna misal olarak;

1- Matta İncilinde yazdığına göre, Îsa , oniki havariyi, ilk defa, dine davet için vazifelendirip gönderdiğinde, putperest taifelerin ve Samirilerin şehirlerine gitmekten ve onlarla buluşmaktan men etti. (Matta; Bab 19, ayet 5)

Dağdaki vazında da, şakirdlerine, mukaddes şeyleri köpeklere vermekten ve İncillerini hınzırlara atmaktan men etti. (Matta; Bab 7, ayet 6) Yine aynı Matta İncilinde, bu emrin tam tersi emredilmektedir. 8 ve 21. bablarında, yahudilerin yerine putperestlerin dine davet edilmesini istemekte ve yahudilerin imansızlıklarından da şikayet edilmektedir. 24. babın 14. ayeti ile diğer yerlerinde, İncil, yeryüzünde bulunan kavimlerin, milletlerin hepsine ulaştırılmadıkça, tebliğ edilmedikçe, dünyanın sonunun gelmeyeceği ilan edilmektedir. 28. babında ve başka yerde yalnız bir tek vaftiz ile, hiç bir fark gözetmeksizin başkalarının hristiyanlığa kabul edilmesi havarilere tembih edilmektedir.

2- Yine Matta İncilinin 26. babının, 26. ayetinde ve Luka İncilinin 22. babının 19 ve 20. ayetlerinde ve Markosun 14. babında anlatılan işa-i rabbani, kıssası birbiriyle karşılaştırılırsa, görülür ki, birisi yatsıdan önce, birisi yatsıdan sonra olduğunu ve bu üç İncil de, sofrada şarap bulunduğunu zikrederler. Yuhanna İncilinin 6. babında bu vakanın zuhura geldiğini ve bunun sadece ekmek olduğunu nakletmekle beraber, şaraptan asla bahsetmez.

Halbuki, hristiyanlığın itikad ve ibadet esaslarından biri de işa-i rabbani yemek ve bundaki ekmeğin Îsa ın eti ve şarabın da kanı olduğuna inanmaktadır. Yuhannanın bu gibi itikad esaslarındaki dikkat ve ihtimamı, diğerlerinden daha fazla olduğu aşikar olduğu halde, şarabı zikretmemesi, bu itikatlarının bir hurafe olduğunu da açıkça göstermektedir.