"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

İsanın gökten indirilmesi

Îsa kıyamet yaklaşınca, Şamdaki Ümeyye Camii minaresine inecek ve kırk sene yaşayacaktır. Bu zaman zarfında, İslamiyeti yayacak ve Mehdi ile buluşacak evlenip çocukları olacaktır. Sonra Medinede vefat edip, Peygamber efendimizin medfun bulunduğu Hücre-i seadete defnolunacaktır.

Îsa , gökten indirildiği zaman, İslamiyete uyup, kendi ictihadı ile hüküm çıkaracaktır. İchtihad ile çıkaracağı bütün ahkam, Hanefi mezhebindeki ahkama benzeyecek, yani İmam-ı azamın ictihadına uygun olacağını büyük alim Muhammed Parisa hazretleri bildirmektedir.

Kuran-ı kerimde Zühruf suresi 61. ayet-i kerimesinde mealen şöyle buyruldu: “Gerçekten o (Îsanın nüzulü) kıyamet için (yaklaştığını bildiren) bir beyandır, alamettir. Onun için, o kıyametin geleceğinde sakın şüphe etmeyin de, benim şeriatime tabi olun. İşte bu biricik doğru yoldur.”

İmam Ahmedin ravileri ile Ebu Hüreyreden, onun da bizzat Resulallahtan bildirdiği hadiste şöyle buyruldu: “Peygamberlerin babaları bir, dinleri (nin furuu ayrı, esası) bir, anneleri ayrıdır. Ben, Meryem oğlu Îsaya herkesten layıkım. Çünkü benimle onun aramızda peygamber yoktur. Kıyamete yakın o inecektir. Onu görünce şu halleri ile tanıyın: Orta boylu, kırmızı beyaz tenli, düz (kıvırcık olmayan) saçlıdır. Yaş olmasa da saçı ıslak gibidir. İki asası (küçük bastonu) olur. Salibi (haçı) kırar, domuzu öldürür. Cizyeyi kaldırır. Zamanında müslüman olmayan bütün milletler pasif ve helak olur. Allah onun zamanında Deccali helak eder. Yeryüzünde emniyet (ve adalet) tesis olur. Hatta deveyle aslan, inekle kaplan, koyunla kurt birlikte otlar. Çocuklar yılanlarla oynar da zarar görmezler. Allahın dilediği kadar yeryüzünde kalır. Sonra vefat eder. Cenaze namazını Müslümanlar kılıp, sonra onu defnederler.” Yine İmam-ı Ahmedin bir başka yolla Ebu Hüreyre hazretlerinden olan rivayetinde: “Yeryüzünde kırk sene kalır. Sonra vefat eder ve müslümanlar namazını kılarlar” diye gelmiştir.

Hazret-i Îsa, Şamdaki Mescid-i Emevinin Ak minaresine iner. Tam sabah namazı kılınacağı sırada indiğinden, müslümanların imamı ona; “Ey Ruhullah! Öne geç namazı sen kıldır” der. “Hayır, sen kıldır. Ben sana uyayım” deyip, arkasında durur ve namazını kılar. Sonra müslümanlarla birlikte çıkıp, Deccali aramaya koyulur ve Lud kapısında ona yetişir. Kerametli eli ile onu öldürür. Îsa inince, domuzu öldürür, istavrozu kırar. İslamdan başka hiç bir şeyi kabul etmez. Revha geçidinden hac yahut umre yahut her ikisi için çıkar. Kırk sene kalır. Sonra ölür ve denildiğine göre Resulallahın ve Eshabından Ebu Bekir ile Ömerin bulunduğu hücreye, yani Ravda-i mutahharaya defnolunur.

İbn-ül-Harratın El-Cemu beyn-es-Sahihayn adlı kitabında bildirdiği bir hadiste; “Vallahi Meryemin oğlu (Îsa ) adil bir hakem olarak mutlaka inecek ve mutlaka haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, genç-dişi develer başıboş bırakılarak onlara rağbet edilmeyecek, bütün düşmanlıklar, küsüşmeler ve hasetlikler muhakkak surette kalkacak. (Îsa ) insanları mala davet edecek, fakat malı hiç bir kimse kabul etmeyecektir” buyrulmuştur.

Sahih-i Müslimde Deccalden bahsedilen bir hadiste buyruldu ki: “…Mesih (Îsa ), Dımeşkın doğusundaki Ak minareye iki boyalı elbise içinde, elini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak inecek. Başını eğdiği zaman su damlayacak, kaldırdığı zaman ondan inci gibi gümüş taneleri yuvarlanacaktır. Onun nefesinin kokusunu duyan her kafir mutlaka ölecektir. Nefesi de gözünün gördüğü yere varacaktır. Mesih (Îsa ) bu adamı (Deccali) arayacak, nihayet ona Lud kapısında yetişerek öldürecektir. Sonra bu adamın şerrinden kendilerini Allahın koruduğu bir kavim, Meryem oğlu Îsaya gelecek, onların yüzlerini silecek, onlarla Cennetteki derecelerine güre konuşacaktır. O bu halde iken, Allah Îsaya ; “Ben öyle bir takım kullarımı çıkardım ki, onları öldürmeye hiç bir kimsenin eli varmaz. Şimdi sen benim kullarımı Tura götürerek koru” diye vahiy indirecek ve Allah Yecücü ve Mecücü gönderecektir. Bunlar her tepeden süratle sızacaklardır. Bu suretle öncüleri Taberiye gölüne uğrayacak ve içindeki suyu içecekler. Son gelenleri oraya uğrayacak ve; “Bu gölde bir zamanlar hakikaten su vardı” diyeceklerdir. Nebiyyullah Îsa ile arkadaşları muhasara edilecek, hatta onlardan birine bir öküz başı, sizden birinize bugün yüz altından daha makbul olacaktır. Bunun üzerine Nebiyyullah Îsa ile arkadaşları (Allaha) niyaz edecekler. Allah da Yecüc ve Mecücün üzerine, boyunlarına isabet edecek deve kurdu gönderecektir. Böylece bir kişinin ölmesi gibi helak olarak sabahlayacaklardır. Sonra Nebiyyullah Îsa ile arkadaşları (Turdan) yeryüzüne inecekler. Yeryüzünde onların laşe ve pislikleri ile dolmadık bir karış yer bulamayacaklardır. Nebiyyullah Îsa ile arkadaşları yine Allaha niyaz edecekler, Allah da Horasan develerinin boyunları gibi kuşlar gönderecek, bu kuşlar onların cesetlerini yüklenerek Allahın dilediği yere atacaklardır. Sonra Allah öyle bir yağmur gönderecek ki, ona ne kerpiç ev, ne de çadır mani olabilecektir. Bu yağmur yeryüzünü yıkayacak, onu ayna gibi yapacaktır. Sonra yere, mahsulünü bitir, bereketini tekrar getir, denilecektir. İşte o gün cemaat, nar yiyecekler ve onun kabuğu altında gölgeleneceklerdir. Süte bereket verilecek hatta yeni doğurmuş bir deve, bir çok insana kafi gelecek; yeni doğurmuş bir sığır, insanlardan bir kabileyi doyuracak, yeni doğurmuş bir koyun, akrabadan bir oymağa yetecektir. Onlar bu halde iken Allah latif, hoş bir rüzgar gönderecek, bu rüzgar onları koltuklarının altlarından yakalayacak, her müminin ve her müslümanın ruhunu kabzedecek, (dünyada) insanların kötüleri kalarak yeryüzünde eşekler gibi alenen çiftleşeceklerdir. İşte kıyamet bunların üzerine kopacaktır.”

İmam-ı Süyuti hazretleri, Îsa ın kıyamete yakın geleceğine dair yazdığı, “Nüzulü Îsa fi ahır-iz-zeman” isimli eserinde buyuruyor ki: Allaha hamd ve seçtiği kullarına selam olsun. 888 (m. 1483) senesi Cemazil-evvel ayının altısı Perşembe günü bana bir sual geldi. Sualde; “Îsa ahır zamanda gökten indiği zaman, bu ümmet arasında ne ile hükmedecek? Resulallahın getirdiği din (İslamiyet) ile mi, yoksa kendi tebliğ ettiği İsevilik dini ile mi hükmedecek? v.s.” deniliyordu. Ben de ona kısa olarak şu cevapları verdim.

Îsa gökten inince, bu ümmet arasında Resulallah efendimizin getirdiği din ile hükmedecektir. alimler bunu açık olarak beyan etmişlerdir. Bu hususta Hadis-i şerifler ve icma vardır.

Ahmed ibni Hanbel, Bezzar ve Taberaninin (rahmetullahi aleyhim) rivayet ettikleri bir hadiste buyruldu ki: “Îsa bin Meryem, Muhammedi, dini üzere tasdik ettiği halde iner. Deccali öldürür, sonra kıyamet kopar.”

İbn-i Hibban, Sahihinde şu Hadis-i şerifi rivayet etmiştir. “Îsa bin Meryem gökten iner. İmam olur. Rükudan kalkınca; “Semi Allahü limen hamideh” der. Deccal-i öldürür ve müminler galip olur.”

Böyle söylemek ise, Muhammed ın ümmetine mahsustur.

Ebu Hüreyrenin rivayet ettiği hadiste buyruldu ki: “Îsa bin Meryem iner. Beş vakit namazı ve Cuma namazını kılar.” Bu Hadis-i şerif, Îsa ın, Resulallah efendimizin dini üzere ineceği hususunda çok açıktır. Çünkü beş vakit ve Cuma namazı Muhammed ın ümmetine mahsustur.

İbn-i Abbasın rivayet ettiği hadiste buyruldu ki: “Evvelinde benim, sonunda Îsa bin Meryemin, ortasında Ehl-i beytimden olan Mehdinin bulunduğu bir ümmet nasıl helak olur.” (Aynı Hadis-i şerifi, Nesai de İbn-i Abbasdan rivayet etmiştir. İmam-ı Süyuti Ed-Dürer-ül-Mensurda da rivayet etmiştir.)

Alimlerin bu hususta buyurdukları:

Hattabi Mealim-üs-sünen kitabında buyurdu ki: hadiste; “Îsa domuzu öldürür” buyruldu. Bu Hadis-i şerif; domuzun öldürülmesinin vacib ve bu hayvanın necis yani pis olduğuna delildir. Îsa ın domuzu öldürmesi, Muhammed ın dininin hükmüne göredir. Îsa ahır zamanda inecektir. İslamiyet ise, kıyamete kadar bakidir.

İmam-ı Nevevi, Müslimin şerhinde buyuruyor ki: “Îsa ın gökten inmesinden murad, Muhammed ın dinini nesh eden, onun hükmünü ortadan kaldıran bir din ile inmesi değildir. Hadis-i şeriflerde bu manada hiç bir şey bulunmamaktadır. Bilakis, Hadis-i şerifler, Îsa ın, Muhammed ın dinine dokunmayacağını, Muhammed ın dininden insanların terkettikterini ihya edeceğini göstermektedir. Îsa ın, Muhammed ın dinini bilmesi ve onun ile hükmetmesinin dört yolla olduğu söylenebilir.

1- Bütün peygamberler, kendi zamanlarında kendilerinden önceki ve sonraki peygamberlerin aleyhimüsselam dinlerini biliyorlardı. Bu ise vahiyle onlara indirilen kitaplarda görülmekte ve diğer peygamberlerin dinlerine dair işaretlerle olmaktadır.

Bunun delili şöyledir: Hadis-i şeriflerde ve eserlerde Îsa , ümmetine, Muhammed ın kendisinden sonra geleceğini müjdelediği; Onun dininin kendi dininden başka olacağını haber verdiği bildirildi.

Arais-ül-mecalis kitabında, Kab-ül-Ahbardan şöyle nakledilmektedir: Kab-ül-Ahbar, bir yahudiyi ağlarken gördü ve; “Niye ağlıyorsun” dedi.

Yahudi; “Bazı şeyleri hatırladım da onun için ağlıyorum” diye cevap verdi. Kab; “Allah için, seni ağlatan şeyi sana haber verirsem, beni tasdik eder misin?” dedi. Yahudi alimi; “Evet, tasdik ederim” dedi. Kab-ül-Ahbar dedi ki: “Allah için söyle! Tevratda; Musa ın Tevrata bakıp; “Ben burada bir ümmet buluyorum. Onlar insanlar içinden çıkarılmış ümmetlerin en hayırlısıdır. Marufu, yani Allahın sevdiği, beğendiği şeyleri emrederler. Münkeri, yani Onun sevmediği beğenmediği şeyleri yasaklarlar. Bütün kitaplara iman ederler. Kör Deccali, öldürünceye kadar, dalalet ehli ile harbederler” buyrulduğunu gördüğünü ve; “Ya Rabbi! Onları bana ümmet eyle” dediğini. Allahın da ona; “Onlar, Muhammed ın ümmetidir ey Musa!” buyurduğunu buldun mu? Okuduğun kitaplarda hiç böyle bir hadiseye rastladın mı?” Yahudi alimi; “Evet” dedi.

Kab buyurdu ki: “Allah için söyle! Musa ın, Tevrata bakıp; Ben bir ümmet buluyorum ki, onlar hamd edici, güneşi gözetip, ona göre amel edici bir iş yapmak isteyince, inşaAllah deyicidirler” buyrulduğunu ve; “Onları bana ümmet eyle” dediğini, Allahın; “Onlar, Muhammed ın ümmetidir, ey Musa!” buyurduğuna, rastladın mı?” Yahudi alimi; “Evet” cevabını verdi.

Kab dedi ki: “Allah için söyle! Musa ın Tevrata bakıp; “Ya Rabbi! Ben bunda bir ümmet buluyorum. Kefaret (yemin, oruç) borçlarını ve sadakalarını (zekatlarını) emredilen yerlere verirler, heba etmezler. Onlar tesbih ederler, dualarının kabul olmasını isterler, duaları kabul olunur, şefaat ederler, şefaatleri kabul olunur” buyrulduğunu ve Musa ın; “Ya Rabbi! Onları bana ümmet eyle” dediğini, Allahın; “Onlar Muhammed ın ümmetidir, ey Musa!” buyurdu dediğini buluyor musun? Kitaplarınızda bunu da okudun mu?” Yahudi alimi; “Evet okudum” dedi.

Kab devam edip; “Allah için söyle! Musa ın Tevrata bakıp; Ben burada bir ümmet buluyorum, onlardan biri yüksek bir yere çıkınca, Allahı tekbir eder, yani “Allahü Ekber” der, alçak bir yere inince “Elhamdülillah” der. Toprak onlar için temiz, yeryüzü onlara mesciddir. Nerede olsalar, cünüplükten temizlenirler. Su bulamadıkları zaman, temiz toprakla temizlenmeleri (teyemmüm etmeleri), su ile abdest almaları gibidir” buyrulduğunu ve Musanın; “Onları bana ümmet eyle” dediğini, Allahın; “Onlar, Muhammed ın ümmetidir ey Musa!” buyurduğunu da görüp okudun mu?” dedi. Yahudi alimi; “Evet” dedi.

Kab dedi ki: “Allah için söyle!” Musanın Tevrata bakıp; “Ya Rabbi! Ben bunda bir ümmet buluyorum. Onlardan biri, bir iyilik yapmaya niyet edince, yapmasa da ona sevab verilir. Kötülük yapmaya niyet edince, yapmayınca günah yazılmaz, yaparsa bir günah yazılır” buyrulduğunu ve; “Ya Rabbi! Onları bana ümmet eyle” dediğini, Allahın; “Onlar, Muhammed ın ümmetidir” buyurduğunu buluyor musun?” Yahudi alimi; “Evet” dedi.

Kab yine dedi ki: “Allah için söyle! Musa ın Tevrata bakıp; “Ya Rabbi! Ben seçilmiş, rahmet olunmuş bir ümmet buluyorum, kitaba varis olurlar. Kimi nefsine zulmeder, kimi hak, adalet üzere olur, kimi de iyilikte çok ileriye geçer. Ben onların hepsini merhamet olunmuş buluyorum. Onları bana ümmet eyle” dediğini ve Allahın; “Onlar, Ahmedin (Muhammed ın) ümmetidir ey Musa!” buyurduğunu buluyor musun?” Yahudi alim; “Evet” dedi.

Kab devam edip; “Allah için söyle! Musa ın Tevrata bakıp; “Ya Rabbi! Ben bir ümmet buluyorum. Mıshafları göğüslerindedir. (Kitapları olan Kuran-ı kerimi ezberlemişlerdir.) Cennet ehlinin çeşitli elbiselerini giyerler. Namazlarında melekler gibi saflar halinde dururlar, mescidlerinde sesleri arı vızıltısı gibidir. Onlardan bir kişi Cehenneme girmez ve onlardan kimisi, hesaba çekileceği kıyamet gününü, ölümü, ağaç ardındaki harman gibi (yani pek yakın) görürler. Onları bana ümmet eyle dediğini” ve Allahın ona; “Onlar Muhammed ın ümmetidir ey Musa!” buyurduğunu buluyor musun?” Yahudi alim; “Evet” dedi.

Musa , Muhammedin ümmetine ihsan olunan iyiliklerin ve nimetlerin bu kadar çok olduğunu hayretle müşahede edince; “Keşke Muhammedin eshabından olsaydım” dedi. Bunun üzerine Allah ona vahyederek, “Onu seçip beğendiğini, Onun esbabından olmasının imkansız olduğunu, çünkü Onun daha sonraki zamanlarda yani kıyamete yakın geleceğini bildirdi. Fakat, kıyamette seni Onunla buluştururum. Yakınında eylerim.” buyurdu. Bunlar ve daha başka hususlar, Resulallah efendimizin getirdiği dine (İslamiyete) mahsus hükümler olup, önceki dinlerde bulunmamaktadır. Allah bunları Musa a bildirdi. Musa da, ictihad ve taklid ile değil, vahy ile öğrendi.

Allah peygamberlerine aleyhimüsselam ve onlara indirdiği kitaplarda, bu ümmetle alakalı haberleri, hadiseleri ve halifelerle ilgili haberleri de bildirmiştir.

Peygamberlere bu bilgiler ictihada ve taklide ihtiyaç duymadan vahiy yoluyla, Allah tarafından bildirilmiştir. Kuran-ı kerim önceki kitapların bilgilerini kendinde toplamıştır.

2- Îsa ın, Hadis-i şeriflere müracaat etmeden Kuran-ı kerimden İslamiyetle alakalı hükümleri çıkarması mümkündür. Zaten Resulallah efendimiz Kuran-ı kerimin manalarını ümmetine açıklamıştır. Îsa ın peygamber olması, doğrudan Kuran-ı kerimden İslamiyetle alakalı bilgileri anlamasını gerektirir. Bu bakımdan, din bilgilerinin hepsi, Resulallah efendimizin, Kuran-ı kerimi açıklayıp bildirdikleridir. İmam-ı Şafii buyurdu ki: Din alimlerinin bildirdiklerinin hepsi, Resulallahın sünnet-i seniyyesinin; sünnet-i seniyyenin hepsi de, Kuran-ı kerimin açıklamasıdır.

3- Aralarında Tacüddin Sübkinin de bulunduğu bazı alimler, Îsa ın peygamberliği devamlı olmakla beraber, Resulallah efendimizin ümmetinden ve Eshab-ı kiramdan sayıldığını; Peygamber efendimiz hayatta iken, tasdik edip Onunla görüştüğünü söylemişlerdir. Îsa , İsra (Mirac) gecesindeki görüşmelerinden başka, Peygamber efendimizle birkaç defa görüşmüştür.

İbn-i Asakir, Enes bin Malikten şöyle rivayet etti. Enes bin Malik buyurdu ki: Resulallah Kabe-i muazzamanın etrafında tavaf ediyordu. Bu sırada Resulallah görmediğimiz birisi ile müsafeha ettiler. Biz; “Ey Allahın Resulü senin, tanımadığımız birisi ile tavaf ettiğini gördük.” deyince, Resulallah; “O, kardeşim Îsa bin Meryemdir. Tavafını bitirinceye kadar onu bekledim ve ona selam verdim” buyurdu.

Îsa ın, İslamiyete dair hükümleri doğrudan Resulallah efendimizden almış olması da mümkündür. Bunun için bir mani bulunmamaktadır.

4- Îsa gökten indiği zaman yeryüzünde Resulallah efendimizle buluşacağı ve lazım olan dini bilgileri Resulallah efendimizden alacağıdır. Bunda da hiç bir mani yoktur. Bu, bana zahir olan yoldur. Bu hususta dört senedim var:

a) Ebu Yala Müsnedinde Ebu Hüreyreden şu hadis-i şerifi bildirmiştir. “Nefsim yed-i kudretinde olan Allaha yemin ederim ki, Îsa bin Meryem elbette inecektir. Sonra kabrime gelip, “Ya Muhammed!” dese, elbette ona cevap veririm.”

b) Resulallah hayatta iken, peygamberleri aleyhimüsselam görür ve yeryüzünde onlarla buluşurlardı. Resulallah efendimizin mirac yolculuğunda, kabrinde namaz kılarken Musa a uğradığı doğrudur. Resulallah buyurdu ki: “Peygamberler diridirler ve kabirlerinde namaz kılarlar.” Aynı şekilde Îsa yeryüzüne inince, peygamberleri görecek ve onlarla buluşacaktır. Resulallah efendimiz ile de buluşup, lazım olan dini bilgileri Ondan öğrenecektir.

c) Bazı alimler şöyle buyurdular: “Evliyanın, Resulallahı uyanık olarak görmesi ve onunla buluşması, Resulallah efendimizden ilim ve marifet alması, o velinin kerametlerindendir.”

İmam-ı Gazali, Ahmed Rıfai, Tacüddin Sübki, İmam-ı Yafii, Kurtubi, İbn-i Ebi Hamza bu alimlerdendir. Bunu açık açık söylemişlerdir.

Evliyadan birisi şöyle anlattı: Bir alimin yanına gitmiştim. Bu alim, hadis diye bir şey rivayet etti. O sırada orada bulunan veli bir zat, o alime; “Senin söylediğin söz hadis-i şerif değildir.” dedi. alim olan zat; “Sen bunun hadis-i şerif olmadığını nereden biliyorsun?” deyince, veli zat; “İşte bak! Resulallah başında durmuş; “Ben bu sözü söylemedim” buyuruyor) dedi. Bu hal o alime de keşfolundu. O alim de Resulallah efendimizi gördü ve tevbe etti.

Şeyh Ebül-Hasen de şöyle buyurdu: “Bir göz açıp kapayıncaya kadar, Resulallahı görmeseydim kendimi müslümanlardan saymazdım.”

Evliyanın böyle halleri olunca, Îsa gibi bir peygamberin istediği vakitte Resulallah efendimizle buluşması, ictihad ve Hadis-i şerifleri ezberleme gibi durumlara ihtiyaç duymadan, doğrudan Resulallah efendimizden dinin hükümlerini alması elbette mümkündür.

d) Ebu Hüreyre çok Hadis-i şerif rivayet ediyordu. Fakat onun bu kadar Hadis-i şerif rivayet etmesi iyi karşılanmıyordu. Ebu Hüreyre da onlara şöyle cevap verdi: “Eğer ben vefat etmeden önce Îsa inse, ona Resulallahın bir Hadis-i şerifini nakletsem, o beni tasdik ederdi” dedi. Ebu Hüreyrenin , Îsa beni tasdik eder sözü; “Hazret-i Îsanın, Resulallah efendimizin sünnet-i seniyyesinin hepsini bildiğine delildir. Hatta bu sözü ile Ebu Hüreyre , Îsayı, rivayet ettiği Hadis-i şeriflerin sahih olduğu hususunda da mercii kabul etmiş oluyor.