Davud ın hükümdarlığı zamanında, ortalığı kasıp kavuran bir taun (veba) salgını görüldü. O da halkını alıp Beyt-ül-Makdisin bulunduğu yere geldi. Melekler buradan göğe yükselirlerdi. Davud , bu hali gördüğü için, oraya dua etmek üzere gelmişti. Kayanın bulunduğu yere gelince, hastalığın kaldırılması için Allaha yalvardı. Daha sonra burada, Mescid-i Aksa adı ile Kuran-ı kerimde bildirilen büyük bir mescidin inşasını başlattı. Mescidin inşasına, hükümdarlığının onbirinci yılında başlamıştı. Bizzat Davud ve bütün alim ve önde gelenler, şevk ve iftiharla sırtlarında taş getirip, elleriyle bina etmeye gayret ve itina ederlerdi. Bina bir adam boyu olunca; “Bu işin tamamlanması oğlun Süleymana müyesser olur” diye ilahi vahy geldi. Bunun üzerine, bina için hazırladığı altın ve gümüşleri Süleymana verdi. Mescidin yapılıp bitirilmesi işini de vasiyet etti.
Davud , gayretli idi. Her gece, kapılar kapandıktan sonra ibadet etmeye koyulurdu. Bir yere gidince, evinin kapısını mutlaka kilitlerdi. Bir gün, adet-i üzere çıkıp, evine gelince, kapıyı açıp içeri girdi. İçeride bir yabancı gördü. “Sen kimsin?” dedi. O; “Yeryüzü sultanlarından korkmayan ve girmek istediği yerden onu hiç bir şeyin men edemediği kimseyim” dedi. Davud ; “Vallahi sen ancak ölüm meleğisin” dedi. O da; “Evet” diye karşılık verdi. Davud ona; “Bana ölüme hazırlanmam için ne diye haberci göndermedin?” dedi. Melek; “Sana pek çok haberci geldi. Baban, kardeşin, komşun ve tanıdıkların nerededir?” dedi. Davud ; “Vefat ettiler” deyince. Melek; “Bütün bunlar, benim sana gönderdiğim habercilerdi. Çünkü sen de onlar gibi ölecektin” dedi ve Davud ın da müsaadesini alarak ruhunu kabzetti (aldı). O vefat edince, Allah mülkünü, ilmini ve peygamberliğini oğlu Süleymana miras bıraktı. Davud , vefat ettiğinde yüz yaşında idi. Hayatında kırk sene saltanat sürmüştür.
(Bu gün elde bulunan muharref Tevrat ve İncilde, Davudun maiyetinde bulunan Urya adlı bir subayın, Betsabe (Bathseba) adlı karısı ile macerası diyerek yazılı olan çirkin hikaye doğru değildir. Ali , bu yanlış ve çirkin hikayeyi anlatanlara yüzaltmış değnek vuracağını bildirmiştir. Kuran-ı kerimde Davudun daima Allahtan çok korktuğu, kendisine ilim ve hakkı batıldan tefrik eden (ayıran) kuvvet verildiği bildirilmiştir. Bu hadisenin Tevrata ve İncile sonradan ilave edildiği ve uydurma olduğu hususunda bütün İslam alimleri ittifak (söz birliği) etmişlerdir.)