"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Semud kavmi

Semud, Arab-ı baideden yani tamamen helak ve yok olmuş ve helak edilişleri dillere destan olarak kalmış meşhur bir kavimdendir. Kuran-ı kerimde çeşitli surelerde iman etmedikleri, bunun neticesinde helak oldukları beyan buyurulmaktadır.

Hud ın peygamber olarak gönderildiği ad kavmi, asi olup, şiddetli rüzgarla helak edilince, iman ettikleri için bu azabdan kurtulan müminler, kendilerine yeni yurtlar bulmak için çeşitli bölgelere dağıldılar. Bu büyük felaketten kurtulanlardan birisi de, Nuhun oğlu Samın neslinden gelen Semud idi. Semud ve beraberindekiler, Şam ile Hicaz arasında bulunan Hicr mevkiinde yerleştiler. Semudun torunları bu beldeden ayrılıp, ad kavminin helak edildiği yerlere göç ettiler. Kadi, Hazin ve Nimetullah efendilerin beyanlarına göre; “ad kavminin helakinden sonra Semud kavmi onlara halef oldu. Onların yurtlarına yerleşip imar ettiler.” Burada çoğalan Semudun torunları önce bir kabile, sonra da büyük bir kavim (topluluk) oldular. Dedeleri Semuda nispetle Semud kavmi denildiği gibi, az su demek olan Semedden dolayı Semud denildiği de rivayet edilmektedir. Kuran-ı kerimde “Eshab-ül Hicr” şeklinde zikredilen bu kavim, ad kavminin devamı olması ve onun yerini alması sebebiyle ad-ı sani (ikinci ad) diye de anıldı.

İbn-i İshak dedi ki; “Allah ad kavmini şiddetli rüzgarla helak edince, onların memleketlerini yurt edinen Semud kavmi dağlarda kayaları oyup evler yaptılar. Allah onlara çok mal verdi.” Semud kavmi on kabile olup, her bölük, kadınlar ve çocuklar hariç ikibin kişiden fazla idi. Sonraları daha da çoğalıp nüfusları kendilerinden önce yaşayan ad kavmi kadar oldu. Bu kavim tıpkı ad kavmi gibi taşları yontup, dağları oyarak kayalara, tepelere saraylar yapıp, ovalara köşkler kurup, bağlar, bahçeler meydana getirdiler. Ömürleri uzun, dünya için çok çalışan bu kavmin insanları taş oymacılığında pek ileri gittiler. Bu hususta Ebu Said İstahri; “Semud kavminin Vadi-ül Kura havalisindeki kayalara oydukları meskenler ince ve sanatlı, evleri de tam teşkilatlı idi” demektedir.

Allah, ad kavmi gibi bunlara da bol nimetler ve çok uzun ömür verdi. Meskenlerinde her türlü nimetler içinde yüzüp, üçyüz sene ile bin sene arasında ömür sürdüler. Önceleri bu nimetlere şükrederlerken, sonraları unutup terk ederek, zevk ve sefaya düştüler. Üstelik kabile reisleri başta olmak üzere zulüm ve haksızlığa dayalı çeteler kurup, karışıklıklar çıkardılar. İnsanları ifsad ettiler ve putlara tapmaya başladılar.

Kavmin içinde iman sahibi olup, daha önce gönderilen Huda inananlar, Semudlulara, Allahın ad kavmini isyanları sebebiyle nasıl helak ettiğini anlattılar. Reisleri olan Halcanın yaptıklarını ve Hudun onlara olan nasihatlerini hatırlattılar. Çok kere bunu dinleyen Semudlular; “ad kavmi kendilerine sağlam binalar yapmadıkları için helak oldular. Zira onlar evlerini ve çadırlarını kumlar üzerine kurduklarından, esen rüzgar evlerini ve kendilerini aldı götürdü. Biz ise dağlarda kayaları oyup, sağlam, kapıları demirden olan evler yapıyoruz. Rüzgar onları yıkamaz ve bizlere de zarar veremez. Biz kendi ilahlarımıza (putlarımıza) sımsıkı bağlıyız. Onlara her zaman hizmet eder, kurbanlar keseriz” dediler. Önceleri evleri dağlarda kayalarda değildi. Sonraları kayaları oyarak oraları yurt edindiler.

Kavmin reisi Cenda bin Amr idi. Semudlular bir gün toplanıp reisleri Cendaya geldiler ve; “Biz kendimiz için ibadet edeceğimiz ilahlar yapmak istiyoruz, öyle ki onun bir benzerini ad kavmi görmemiştir. Nuhun kavmi de görmedi. Bu hususta fikrinizi almaya geldik” deyince; Cenda onlara izin verip sanatları olan kaya oymacılığı işinde çalışmalarını söyledi. Semudlular Kesib adındaki dağa çıkıp büyük bir kayayı yonttular. Ona; göz, sığır göğsü gibi bir göğüs, at ayağı gibi ayaklar yapıp altın ve gümüş ile kapladılar. Başına da altından yapılmış bir taç koydular. Ayrıca çeşitli mücevherlerle donatıp karşısına geçerek secdeye kapandılar.

Ona, kurbanlar adayıp kestiler. Sonra reislerine gidip onu hazırladıklarını söylediler ve tapınmak için gelmesini rica ettiler. Reisleri Cenda bin Amr da onların davetini kabul ederek büyük küçük herkesin reisleriyle beraber ilahlarının yanında toplanmaları ilan edildi. Çok süslü bir binekle putun önüne gelen Cenda, atından inip secdeye kapandı. O zaman beraberindekiler de yerlere kapandılar. Daha sonra Cenda bu put için; büyük bir binanın inşa edilerek altın ve gümüşlerle süslenmesini, yerlerin ipeklerle döşenmesini, bir de putlar koymak ve kandiller yakmak için puthane çevresinde çok sayıda evlerin yapılmasını tembih etti. O zaman aralarında bulunan Rabab bin Sakrilahir isimli birisi; “Ey reisim! Bu ilahlara hizmet edecek eşraftan kimseler lazımdır” deyince, Cenda onu tasdik etti ve; “Semud kavminden neseb, şeref ve her bakımdan üstün kimseleri puthanemizin hizmetine tayin ettim” dedi. Böylece, oraya hizmetçiler ve çok miktarda altın tahsisi yapıldı ve Semudlular puthanelere sahip oldular. Ved, Ced, Hed, Şems, Menaf, Menat, Lat ve başka isimlerle andıkları putlarına uzun seneler taptılar. Yıllar uzadıkça uzadı ve sürüp gitti. Öyle ki küçükler ihtiyarladı. Semud kavmi de küfür ve fesatta alabildiğince ileri gitti. Aynı zamanda mal, mülk ve servetler içinde yüzdüler. Hayvanları vadileri doldurdu. Ağaçlar senede iki defa meyve verdi. Her türlü dünya nimetlerine gark oldular. Ahlaksızlık ve zina çok yayıldı, öyle ki kadın erkeği zinaya davet ederdi. Emaneti korumak kalmadığı gibi, yalan, haksızlık, adam öldürme gibi günah işlemede adeta birbirleriyle yarıştılar.

Semudlular, Allahın ikram ve ihsan ettiği bu nimetleri ve bolluğu putlarından bilip, günden güne küfürlerinde azdılar.