"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Nuh tufanı sonu

Rivayet edildiğine göre tufan, Receb ayının birinci günü başladı Nuh ve ümmeti de gemiye bugün bindiler. Nuh tufanı olarak da anılan bu hadise altı ay devam etti. Nihayet Allahın emri ile sona erdi. Taberaninin bildirdiği bir hadiste, Nuhun gemiye, Recebin ilk günü bindiği, devamlı oruç tuttuğu, aşure gününe kadar, su üzerinde kaldığı, aşure günü Cudi dağında durduğu, Nuhun ve yanındakilerin o gün oruç tuttukları bildirilmiştir.

Nitekim Hud suresinin 44. ayet-i kerimesinde mealen buyruldu ki: (Tufan emri sona erince, Allah tarafından, yere ve göğe emrolunup) denildi ki: “Ey yer! Suyunu yut ve ey sema suyunu tut.” (Yağdırma! Bu ilahi emir karşısında) su çekildi ve gemi Cudi Dağı üzerinde karar kıldı. Bundan sonra; (Allahın peygamberini tekzip ile kafir olup kendilerine zulmeden) zalimler, (Allahın rahmetinden) uzak ve helak olsun denildi”

Yine Hud suresinin 48. ayet-i kerimesinde mealen buyruldu ki: “Allah tarafından Nuha denildi ki: “Ya Nuh! Bizden bir selamet ile ve senin üzerine ve seninle beraber bulunanlardan doğup, yetişecek mümin ümmetler üzerine birçok bereketler ile gemiden in. Beraberinde bulunanlardan gelecek kafir ümmetler de vardır ki, biz onları da (dünyada bol rızıklarla) faydalandıracağız. Sonra ise (ahirette) onları, bizden elem verici bir azab çarpacaktır.”

Muhammed bin Kab buyurdu ki: “Bu ayet-i kerimedeki selamet ve berekata, kıyamete kadar, erkek ve kadın her mümin dahildir. Dünyada faydalanmak ve sonunda da ahirette azaba uğramaya da, kıyamete kadar gelecek bütün kafirler dahildir.”

Tufan sona erince gemide bulunanlar, emniyet ve selamet içinde gemiden indiler. Yeryüzünde, kendilerinden başka hiç bir canlı sağ kalmadı. Bu dehşetli ve korkunç tufanda onlar, imanlarının bereketiyle hiç bir sıkıntı ve elem görmediler. Nitekim Tefsir-i Kurtubide, Hüseynin rivayet ettiği bir hadiste mealen buyruldu ki: “Ümmetim gemiye bindiklerinde, besmele çekerek; “Bismillahi mecraha ve mürsaha…” (Hud suresi: 41) ve; “Vema kaderullahe hakka kadrihi…” (Zümer suresi: 67) ayet-i kerimelerini okurlarsa, boğulmaktan emin olurlar.”

Dağlar gibi dalgaların meydana geldiği o korkunç su deryası, Allahın emri ile yine çok kısa bir zamanda kuruyup, yeryüzü yaşamaya müsait hale geldi. Tufandan evvel 40 veya 90 sene süren kıtlık müddetince, müşriklerin çocukları da olmamıştı. Yani tufanda, yeryüzünde hep, akıl-baliğ olan kimseler vardı. Bunlardan mümin olanlar kurtulup, kafirler ise, tamamen helak oldu. Yani tufanda müşriklerin çocukları olmadığından günahsız kimseler helak olmamıştır.

Tufanın umumi veya hususi olması:
Tufanın her tarafı kapladığı veya belli bir bölgeye mahsus olduğu hususunda, bir kısım alimler ihtilafa düşmüşlerdir. Kaynak eserlerde, alimlerin ekserisinin bildirdiklerine göre tufan belli bir mevziye (bölgeye) değil, yeryüzünün her tarafına şamil olmuş; yani bütün yeryüzünü kaplamıştır.

Zaten kelime manası olarak tufan; yağmurun ve suyun çok fazla olup, her nesneyi örtmesi, kaplaması demektir. Tufanda su her tarafı kaplamış en yüksek dağlar bile suyun seviyesinden yüzlerce metre aşağıda kalmıştır.

Nuh ve beraberindekiler, Muharrem ayının onuncu (Aşura) gününde gemiden indiler. Tufandan sağ selamet kurtulmalarına, karaya inmelerine şükür olarak, o gün, oruç tuttular. Azıklarından ellerinde kalanları topladılar. Nuh, buğday, mercimek, nohut gibi hububattan tatlı pişirdi. Bu tatlıya aşure tatlısı demek adet olmuştur.

Nuh o gün aşure tatlısı pişirdiği için müslümanların, Muharrem ayının onuncu (Aşura) gününde aşure pişirmesi ibadet olmaz. Muhammed ve Eshab-ı kiram böyle yapmadı. aşure günü, aşure pişirmeyi ibadet sanmak bidattir, günahtır. Muhammed ın yaptığı veya emrettiği şeyleri yapmak ibadet olur. Din kitaplarının yazmadığı, Ehl-i sünnet alimlerinin (rahmetullahi aleyhim) bildirmediği şeyleri yapmak, bunları ibadet sanmak sevab olmaz, günah olur. O gün, herhangi bir tatlı yapmak, tanıdıklara ziyafet, fakirlere sadaka vermek sünnettir, ibadettir.

Nuhun gemisinin, üzerinde durarak karar kıldığı, Iraktaki Cudi Dağı hakkında değişik rivayetler de bildirilmiştir.

Nuh bin yaşında vefat etti. Kavmine daveti, yani peygamberliği 950 sene sürdü. Kabr-i şerifinin nerede olduğu ve tufandan sonra yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa ne kadar yaşadığı hakkında muhtelif rivayetler vardır.