Peygamberler vasıtası ile gönderilen din; insanları saadet-i ebediyyeye götürmek için Allah tarafından gösterilen yol demektir. Din ismi altında insanların uydurduğu eğri yollara din denmez, dinsizlik denir. Allahadem dan beri, her bin senede, bir peygamber vasıtası ile, insanlara bir din göndermiştir. Her asırda, en temiz bir insanı peygamber yaparak, bunlar ile, dinleri kuvvetlendirmiştir. Yeni bir din getiren peygamberlere resul denir. Yeni din getirmeyip, insanları, önceki dine davet eden peygamberlere nebi adı verilir. Emirleri tebliğ etmekte ve insanları, Allahın dinine çağırmakta, resul ile nebi arasında bir ayrılık yoktur.
Peygamberlere iman etmek; aralarında hiç bir fark görmeyerek, hepsinin sadık, doğru olduğuna inanmak demektir. Onlardan birine inanmayan kimse, hiç birine inanmamış olur. Bütün peygamberler, hep aynı imanı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere iman etmelerini istemişlerdir. Fakat ibadet ve amelleri, yani kalb ile, beden ile yapılması ve sakınılması lazım olan şeyleri başka başka olduğundan, İslamlıkları, müslümanlıkları da ayrıdır.
Peygamberlerin her söylediği doğrudur. Peygamberlik; çalışmakla, açlık, sıkıntı çekmekle ve çok ibadet yapmakla ele geçmez. Yalnız, Allahın ihsanı, seçmesi ile olur. İnsanların dünyadaki ve ahiretteki işlerinin düzgün ve faydalı olması için ve onları; yanlış, zararlı işlerden koruyup, selamete, hidayete, rahata ve saadete kavuşturmak için, peygamberler ve onlar vasıtasıyla din gönderilmiştir. Düşmanları, o mübarek kimselerle çok alay ettiler ve onları pek fazla üzdüler. Bütün bunlara rağmen peygamberler , Allahın, inanmak ve yapmak için olan emirlerini, insanlara tebliğ etmeye hiç korkmadan devam ettiler ve asla çekinmediler.
Allahın peygamberlerine indirdiği kitaplardan bize bildirileni yüzdörttür. Bunlardan yüzünü suhuf, dördünü de büyük kitap olarak indirdi. Bunların hepsini, Cebrail vasıtasıyla gönderdi. On sahife (küçük kitap, risale) ademe; elli sahife, Şite otuz sahife, İdrise; on sahife, İbrahime gelmiştir. Dört kitapdan, Tevrat-ı şerif, Musa a; Zebur-i şerif, Davud a; İncil-i şerif, Îsa a; Kuran-ı kerim, ahır zaman peygamberi yani son peygamber Muhammed a inmiştir.
Allah, peygamberlerin sıdk sahibi olduklarını, doğru söylediklerini göstermek için, onları mucizelerle kuvvetlendirdi. Hiç kimse, bu mucizelere karşı gelemedi. Peygamberi kabul edip, inanan kimseler, o peygamberin ümmeti oldular. Kıyamet gününde peygamberlere, ümmetlerinden, günahı çok olanlara şefaat etmeleri için izin verilecek ve dilekleri kabul olunacaktır. Ümmetlerinden, alim, salih, veli olanlarına da, şefaat etmeleri için Allah izin verecek ve şefaatlerini kabul buyuracaktır. Peygamberler, mezarlarında, bizim bilmediğimiz bir hayat ile diridirler. Mübarek vücudlarını toprak çürütmez. Bunun içindir ki, hadis-i şerifde; “Peygamberler, mezarlarında, namaz kılarlar ve hac ederler.” buyurulmuştur. Peygamberlik vazifelerini görmekte, peygamberlik üstünlüklerini taşımakta, bütün peygamberler müsavidir, eşittir. Aşağıda bildirilen yedi sıfat hepsinde vardır. Peygamberler, peygamberlikten atılmaz. Veliler ise, evliyalıktan ayrılabilir. Peygamberler insandan olur, cinden, melekten ve kadından insanlara peygamber olmaz. Cin ve melek, peygamberlerin derecelerine yükselemez.