"Enter"a basıp içeriğe geçin
Filter by Kategoriler
Kuran-ı Kerim
Hadisler ve İslam Tarihi
Alevilik
İncil
Tevrat
Avesta
Mitoloji
Diğer Kitaplar

Havvanın yaratılması

adem Cennete girince, Cennet yemeklerine ve meyvelerine rağbet eyledi. Cennet bağlarını, bahçelerini ve Cennet köşklerini dolaşmaya başladı. Canı her ne isterse hemen hazır olurdu. Lakin yaratılışı icabı olarak, kendi cinsinden arkadaş bulup onunla yakınlık kurmak istedi. Bu düşüncede iken uyuyuverdi. O esnada Allahadem ın sol kaburga kemiğinden Havvayı yarattı. adem uykudan uyanınca başucunda ayakta duran bir kadın gördü ve ona; “Sen kimsin? Niçin yaratıldın?” dedi. O da, “Ben sana zevce olarak yaratıldım.” diye cevap verdi.

Hazret-i Havva validemizin yaratılmasından adem ın hiç haberi olmadı. Havva, adem suretinde, onun boyunda, onun şeklinde ve renginde idi.

Buhari ve Müslimin, Ebu Hüreyreden rivayet ettikleri bir hadiste; “Kadınlar ile iyi geçinmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar (kadınlar), ademin kaburga kemiğinden yaratıldı” buyruldu.

Allah, Havvayı yarattıktan sonra adem ile nikah etti. Rivayete göre melekler; “Ey adem mihrini ver” dediler. “Mihri nedir?” deyince; “Onun mihri üç defa veya yirmi defa Muhammed a salat okumandır” dediler. Bu, mihir için verilen bir mal değildi. Bundan maksat her şeyin yaratılmasına sebep olan Muhammed ın üstünlüğünü bildirmek için idi. Çünkü, her şey Onun yüzü suyu hürmetine yaratıldı.

Kuran-ı kerimde şöyle buyruldu: “Ey insanlar, sizleri bir tek şahıstan (Hazret-i ademden) yaratan, o şahıstan da zevcesini (Hazret-i Havvayı) vücuda getiren, ikisinden de birçok erkeklerle kadınlar halkeden Rabbinizden korkun ve günah işlemekten sakının..” (Nisa suresi: 1)

Allah adem a Havva ile birlikte Cennette yerleşmelerini ve Cennetin meyvelerinden diledikleri kadar yemelerini bildirdi. Fakat Cennette bir ağaç için, bu ağaca yaklaşmayın, bundan yemeyin buyurdu. Onu yasakladı ve bundan yerseniz zahmete düşer, bedbaht olursunuz buyurdu. adem , Havva ile Cennette iken şeytan onlara düşmanlık besleyip, aldatmak ve öç almak için harekete geçti. Bu hususlarda Kuran-ı kerimde mealen şöyle buyrulmaktadır:

“Ve biz demiştik ki, ey adem sen zevcenle Cennette kal. Onun (Cennetin) nimetlerinden ikiniz de bol bol yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa (nefslerine) zulmedenlerden olursunuz.” (Bakara suresi: 35)

“Ey adem! Sen zevcenle birlikte Cennette kal, ikiniz de dilediğiniz nimetlerden bol bol yiyiniz. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, sonra zalimlerden olursunuz.” (Araf suresi: 17)

“Bir vakit meleklere, ademe hürmet için secde edin demiştik de hepsi secde ettiler; İblis müstesna, o imtina etmişti. Biz de ademe şöyle demiştik: Muhakkak bu (İblis), sana ve zevcene düşmandır. Sakın sizi Cennetten çıkarmasın, sonra zahmet çekersin. Çünkü senin acıkmaman ve çıplak kalmaman (ancak) Cennettedir. Ve sen orada susamazsın, güneşte yanmazsın.” (Taha suresi: 116-119)

Şeytan, adem a karşı secde etmeyip kibirlenmesi sebebiyle gadab-ı ilahiyyeye uğradığı için, adem a ve Havvaya düşmanlık besleyip, onları içinde bulundukları nimetten mahrum etmek istiyordu. Bunun için hile düşünüyor, onları yanıltma yolları arıyordu. Onlara kendilerine yasak edilen ağacın meyvesinden yedirmeyi ve böylece Cennetten çıkarılmalarını istiyordu. Bu iş için onları Cennetin dışından gözetleyerek fırsat kolluyordu. Bir defasında adem ile Havva, Cennetin kapısının yakınında dolaşırken, şeytan onların dikkatini çekti. Sonra da onlarla konuşmaya başladı. Bir rivayete göre de önce, dikkatlerini çekmek için karşılarında ağlayıp sızlayarak feryadını duyurdu. Böylece adem ile Havvanın dikkatini çekmişti. Neden böyle feryad ediyorsun dediklerinde, ben sizin öleceğinize ve bu sebepten de içinde bulunduğunuz nimetlerden ayrılacağınıza ağlamaktayım diye cevap verdi. Sonra sözüne devam edip; “Size ebedilik ağacına delalet edeyim mi? Eğer o ağaçtan yerseniz iki melek olursunuz ve Cennette devamlı kalırsınız, sona ermeyen bir devlete kavuşursunuz” dedi. “Ayrıca ben muhakkak sizin iyiliğinizi istiyorum” diyerek yemin etti. Şeytanın bu sözleri ve yemini üzerine Havva ile adem onun kendilerine düşman olduğunu unuttular. Önce Havva, sonrada onun teşviki ile unutarak adem , kendilerine yasak edilen ağacın meyvesinden tattılar. Bu ağacın hangi ağaç olduğu hususunda farklı rivayetler yapılmıştır. İslam alimlerinden bir kısmı buğday olduğunu söylemişlerdir.

adem ın bu yasak edilen ağaçtan yemesi zelle idi. Kuran-ı kerimde bu hususta şöyle buyruldu: “Doğrusu bundan önce ademe (bu ağaçtan yeme diye) emrettik de unuttu. Biz onda bir sabır ve sebat bulmadık.” Taha suresi: 115)

“Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen seveteynleri kendilerine açılıverdi ve üzerlerine Cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar…” (Taha suresi: 121)

“Ağacın meyvesini tattıkları zaman seveteynleri kendilerine açılıverdi. Onlar da hemen Cennet yapraklarından üst üste koymakla örtünmeye başladılar. Rableri onlara şöyle nida etti. Ben ikinize de bu ağacı yasak etmedim mi, şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” (Araf suresi: 22)

adem ve Havva ağacın meyvesinden alıp henüz tattıkları anda avret mahalleri açılıverdi. Utançlarından hemen Cennetteki ağaçların yapraklarından alıp üst üste koyarak örtündüler.

İbn-i Abbas ve Katade hazretleri şöyle demişlerdir: “Allah adem a; “Sana Cennette pek çok şeyi mubah ettiğim halde niçin yasak ettiğim ağacın meyvesinden yedin?” buyurunca, adem şeytanın yemin ettiğini söyleyip, “Ya Rabbi! Ben bir kimsenin senin adına yalan yere yemin edeceğini zannetmiyordum!” dedi. Yine Said bin Cübeyr, İbn-i Abbasdan şöyle nakletmiştir: Allahadem a; “Seni yasak ettiğim ağacın meyvesinden yemeye teşvik eden sebep nedir?” buyurunca; “Ya Rabbi! Bu işe beni Havva teşvik etti” dedi.”

Übey bin Kabden şöyle rivayet edilmiştir: Resulallah buyurdu ki: “Allah adem ı uzun boylu, uzun dallı bir hurma gibi ve başında çok saç bulunan bir kişi olarak yarattı. Cennette kendisine yasak edilen ağaçtan tadınca üzerinden elbisesi düştü ve önce avret mahalli açıldı. Avret mahallinin açıldığını görünce Cennette koşmaya başladı. Koşarken saçı bir ağaca takıldı, çekmeye başladı. Bunun üzerine Allah ona; “Ey adem! Benden mi kaçıyorsun!” “Hayır ya Rabbi, sadece utancımdan kaçıyorum” dedi.”