"Enter"a basıp içeriğe geçin

42. Melek Tavus – Bilgenin Gayesi

“Onun itaatini unutmayacağım”

2019 yılının Haziran ayında bir sabah çarpıcı bir rüya gördüğüm
uykumdan uyandım. Rüyamda İmam Ahmed El-Hasan’ın
(minhusselam) araba kullandığını ve yanında oturduğumu
görmüştüm. Arabayı sürerken konuşuyorduk. Sanki uzun bir
çalışma gününden eve dönüyor gibiydik. Ben rüyamda İmam’a

(minhusselam) Kur’an-ı Kerim’deki şu ayetin tefsirini sormuştum: “Ve
şüphesiz din (kıyametteki hesap) gününe kadar, Benim lanetim senin üzerine
olacaktır.” Uyandığımda bütün gün gördüğüm rüyayı düşündüm. İmam
Ahmed El-Hasan (minhusselam) ile konuştuğumda, hemen ona bunu
sordum.

Babama (minhusselam) dedim, “Bu sabah seni rüyamda gördüm, araba
kullanıyordun, ben de yanında oturuyordum ve yolda konuşuyorduk. Ben
sana, “Ve şüphesiz din (kıyametteki hesap) gününe kadar, Benim lanetim
senin üzerine olacaktır.” âyetinin tefsirini soruyordum, ben sana din gününün
ne olduğunu sordum, sen de: ‘Hesabın görüldüğü ve cezanın verildiği gündür’
dedin. Ben de sonra dedim ki, ‘Ayette İblis’in lanetinin belirli bir zamana
kadar olduğu bildiriliyor, sonsuza kadar değil.’ Sonra gülümsedin, sevindin
ve bana bakıp ‘Evet, hesap gününden sonra o artık lanetli değil’ dedin. Ben
de sana: ‘Bunun hakkında konuşabilir miyim?’ dedim ve sen bana ‘yarın
bilgisayarını getir, üzerinde birlikte çalışalım’ dedin. Ondan sonra bana beni
sevdiğini ve benimle gurur duyduğunu söyledin.”

İmam (minhusselam) sustu.
“Babacığım sana bir soru sorabilir miyim?” dedim.
İmam (minhusselam) “Evet, buyur oğlum” dedi.
Dedim ki, “Babacığım, hesap günü, hesap gününün sahibi nedir? O,

Kaim’in kıyam günü mü?”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Hesap günü, gün kelimesi saat demektir,

yani vakit.”

“Evet” dedim.
İmam (minhusselam) buyurdu: “Sahibezzaman, hesabın sahibi, ‘Maliki

Yevmiddin’ (din gününün sahibi). Yani ‘Malikezzaman’ demektir.”
Dedim ki: “Allah, İblis’e (lanetullahi aleyh) hesap gününe kadar lanet

onun üzerinedir dediğinde, bu ne anlama gelir?”
İmam (minhusselam), “Kaim’in kıyamına kadar demektir” buyurdu.
“Peki ondan sonra ne olacak?” dedim.
İmam (minhusselam) buyurdu: “Ondan sonra o lânetli, Kaim’in kılıcıyla

öldürülecektir.”
“Sonra sonsuza dek lanetli mi kalacak?” dedim.
İmam (minhusselam) buyurdu: “O, hesap gününe kadar lanetlidir.”
Ben dedim: “Öldürüldükten sonra affediliyor mu? Rüyamda bana

söylediğin gibi mi? Yoksa başka bir anlamı mı var?”
İmam (minhusselam), “Rüyada sana söylediğim gibidir” dedi.
Dedim ki, “Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber! Kendisinden başka

ilah olmayan Allah’a hamdolsun. Bu ne büyük bir merhamet!”
İmam (minhusselam) buyurdu: “Allah onun itaatini unutmuyor.”
Dedim ki, “Sübhanallah. Bugün bu rivayeti hatırladım, Hz. Muhammed

(O’na ve Ailesine Selam Olsun) buyurmuştur: “Güneş batıdan doğarsa, İblis
secdeye kapanacak ve ‘Rabbim, bana emret, dilediğine secde edeyim!’ diye
seslenecek ve ashabı onun yanına toplanıp diyecekler ki: “Ey onların efendisi,
bu dua nedir?” O da onlara şöyle söyleyecek: “Ben sadece Allah’tan bana hesap
gününe kadar mühlet vermesini istedim ve bugün hesap günüdür”, sonra
Dabbetül-Arz ortaya çıkacak…”

İmam (minhusselam) dedi ki: “Evet, fakat sana söylediğim gibi, yaptığının
cezası olarak Kaim onu öldürecektir.”

Dedim ki, “Bu Kaim sensin değil mi Babacığım? Yoksa Tevhid kitabında
bahsettiğin gibi Muhammed mi?”

İmam (minhusselam) buyurdu ki: “Bu soruya şimdi cevap vermeyeceğim,
ama ne ben ne de Muhammed’dir (O’na ve Ailesine Selam Olsun). (Bu
konuşma, Babam bana Kaim olduğumu bildirmeden önce olmuştu.) Şimdilik
bu konuyu bugünden daha hayırlı bir güne bırakalım, ben sana birçok gizli
konuyu öğreteceğim.”

“Teşekkürler Babam ve varoluş sebebim” dedim.
Bu büyük hakikat İncilini bitirirken, Allah’ın cezalandırmaya veya

mahkûm etmeye istekli olmadığını, bilakis O’nun çok merhametli
olduğunu görüyoruz. O’nun rahmeti kavranamayacak kadar geniştir.
Allah’ın Kudsi hadis-i şerifinde buyurduğu gibi: “Ey Âdemoğlu, sen bana
yeryüzünün bütün günahlarıyla gelsen, ama bana hiçbir şeyi ortak koşmadan
gelsen, ben de sana mağfiretimle gelirim.” Allah, biri dışında bütün
günahları bağışlamaya isteklidir ve bu, Allah’a ortak koşmak veya şirktir.
İmam Sadık (minhusselam), şirkin anlamını açıklarken şöyle buyurmuştur:
“Ey Süfyan, asla saltanat peşinde koşma, onu isteyen helâk olur.” Soruldu:
“Sana feda olayım, o zaman hepimiz helâk oluruz, çünkü içimizde
anılmaktan, aranılmaktan ve çekici bulunmaktan hoşlanmayan bir kişi bile
yoktur.” İmam Sadık (aleyhisselam) buyurdu: “Ben senin dediğin şeyi
kastetmedim, bilakis kastettiğim, (Allah’tan olan) halifeden başka birini
atamanız ve onun söylediği her şeye inanmanız ve insanları ona
çağırmanızdır.” İmam Sadık (minhusselam) ayrıca şöyle buyurmuştur:
“Şirk, farkında olmadan şeytana itaat etmektir, bu yüzden şirk koşmuş
olursunuz.” O (minhusselam) ayrıca şöyle buyurmuştur: “Bu, itaat ile olan
şirktir, ibadet ile olan şirk değil.” Yine o (minhusselam) buyurdu ki: “Şirk,

onların namazlarının, kurbanlarının ve dualarının Allah’tan başkası için
olmasıdır.” Hz. Muhammed (O’na ve Ailesine Selam Olsun) şöyle
buyurmuştur: “Onlar, Allah’ı bırakıp da rahiplerini ve hahamlarını tanrılar
edindiler.” Bunun üzerine birisi: “Ama biz onlara tapmıyoruz” dedi. Bunun
üzerine şöyle buyurdu: “Onlar Allah’ın helal kıldığını haram kılmıyorlar mı,
böylece siz de onu haram kılmıyor musunuz? Ve Allah’ın haram kıldığını
onlar helal kılıyorlar da siz de onu helal etmiyor musunuz?” “Evet” denildi.
Peygamber: “İşte bu onların ibadetidir” buyurdu.

O halde şirk, bir insan Allah tarafından tayin edilmediği halde ona
herhangi bir şeyde itaat edilmesidir. Bu nedenle, din adına konuşan veya
hayatımız üzerinde hakim olduğunu iddia eden ya da herhangi bir dini
veya siyasi kanun veya kural koyan bir kişiye sorulması gereken ilk soru şu
olurdu: “Sen Allah tarafından mı atandın?” Cevap hayır ise, onları
reddetmeliyiz. Eğer bu yasalara uyarsak, onları tanırsak veya onlara
inanırsak veyahut o alimi ya da hükümdarı tanır veya ona inanırsak, o
zaman Allah’a ortak koşmuş oluruz, çünkü Allah onları Adem, Nuh,
İbrahim, Musa, İsa, Muhammed ve diğer Peygamberleri tayin ettiği gibi
tayin etmemiştir. Onların bizi yönetme yetkileri yoktur. Allah tüm
günahları affedebilir, ama kendimize köleliği reva görüp üzerimizde yetkisi
olmayan birine hizmet etmemizi asla. İblis’in lanetlenmesine sebep olan
hatası buydu. Allah’ın atadığı kişiye itaat etmeyi ve onu Veli edinmeyi
reddetti. Allah’ın İradesini reddetti. Ancak sonunda şöyle der: “Rabbim,
bana emret, dilediğine secde edeyim!” Böylece, günahlarının cezası olarak
Kaim’in elinde ölür, ancak bir müşrik olarak değil, yalnızca Allah’ın
otoritesine inanan, Allah’ın Hakimiyeti’ni tanıyan biri olarak ölür. İblis,
Allah’ın rahmetini herkesten çok biliyordu. Allah’ın Gücüne ve
Merhametine inancı vardı. Ve böylece O’nun Rahmetini kazandı. Hz.
Muhammed (O’na ve Ailesine Selam Olsun) buyurmuştur: “Nefsim kudret

elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah, Kıyamet Günü insanlara öyle bir
mağfiret eder ki, İblis bile Allah’ın rahmetinin kendisine ulaşacağını umar.”

Ve onun Allah hakkındaki görüşü gerçekleşiyor. Allah’ın dediği gibi: “Ben,
mümin kulumun beni sandığı gibiyim.”Ancak Allah’ın varlığını reddeden
veya kendilerini Yüce Yaratıcı’dan başka bir adama, sisteme veya tanrıya
kendi rızalarıyla satarak ve Allah’ın atamadığı hükümdara hizmet ederek
son nefeslerini verenler, Kıyamet gününde onları kurtarsın diye o
hükümdara verilecektir. Hz. Muhammed (O’na ve Ailesine Selam Olsun),
Kur’an-ı Kerim’deki ayet hakkında şöyle buyurmuştur: “Her insan
topluluğunu önderleri ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defteri
sağından verilirse, onlar, en küçük bir haksızlığa uğramamış olarak amel
defterlerini okuyacaklar.” Salihleri imam edinen onlarla dirilir, münafıkları
imam edinen onlarla beraber dirilir, kişi sevdiği kimseyle haşrolunur.
İbrahim dedi ki: “Kim bana uyarsa bendendir.””

Bilgenin Gayesi, mahlukattaki Allah’ı bulmaktır…
Allah’ın Ruhu’nu perdeleyen o adamı…

Allah’ın atadığı o Hükümdarı, İmamı, Kralı…