Yarınla övünme,
Çünkü ne getireceğini bilemezsin.
Seni kendi ağzın değil, başkaları övsün,
Kendi dudakların değil, yabancı övsün.
Taş ağırdır, kum bir yüktür,
Ama ahmağın kışkırtması ikisinden de ağırdır.
Öfke zalim, hiddet azgındır,
Ama kıskançlığa kim dayanabilir?
Açık bir azar,
Gizli tutulan sevgiden iyidir.
Düşmanın öpücükleri aldatıcıdır,
Ama dostun seni iyiliğin için yaralar.
Tok insanın canı balı bile çekmez,
Aç kişiye en acı şey tatlı gelir.
Yuvasından uzak kalan kuş nasılsa,
Yurdundan uzak kalan insan da öyledir.
Güzel koku ve buhur canı ferahlatır,
Dostun verdiği öğüt insana tatlı gelir.
Kendi dostunu da babanın dostunu da bırakma
Ve felakete uğradığın gün kardeşinin evine gitme;
Yakın komşun uzaktaki kardeşten yeğdir.
Oğlum, bilgece davran ki yüreğim sevinsin,
Beni ayıplayana yanıt vereyim.
İhtiyatlı kişi tehlikeyi görünce saklanır,
Bönse öne atılır ve zarar görür.
Tanımadığı birine kefil olanın giysisini al;
Bir yabancı için yapıyorsa bunu,
Giysisini rehin tut.
Sabah sabah komşuya verilen gürültülü bir selam
Küfür sayılır.
Kavgacı kadının dırdırı
Yağmurlu günde damlaların dinmeyen sesi gibidir.
Böyle bir kadını dizginlemeye kalkmak,
Rüzgarı ya da yağı avuçta tutmaya çalışmak gibidir.
Demir demiri biler,
İnsan da insanı…
İncir ağacını budayan meyvesini yer,
Efendisine hizmet eden onurlandırılır.
Su görüntümüzü nasıl yansıtıyorsa,
Yürek de insanın içini yansıtır.
Ölüm ve yıkım diyarı insana doymaz,
İnsanın gözü de hiç doymaz.
Altın ocakta, gümüş potada sınanır,
İnsansa aldığı övgüyle sınanır.
Ahmağı buğdayla birlikte dibekte tokmakla dövsen bile,
Ahmaklığından kurtulmaz.
Davarına iyi bak,
Sığırlarına dikkat et.
Çünkü zenginlik kalıcı değildir
Ve taç kuşaktan kuşağa geçmez.
Çayır biçilince, yeni çimen çıkınca,
Dağlardaki otlar toplanınca,
Kuzular seni giydirir,
Tekeler tarlanın bedeli olur.
Keçilerin sütü yalnız seni değil,
Ev halkını, hizmetçilerini de doyurmaya yeter.