"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 7373

7373 Esma bintu Ebî Bekr (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben güneş tutulması sırasında Âişe’nin yanına geldim. İnsanlar hep namaza durmuşlar, Âişe de ayakta durmuş, namaz kılıyordu. Ben:

— İnsanlara ne oluyor ki (neden korkuyorlar)? dedim. Âişe (güneş tutulması meydana geldiğini anlatmak için) gökyüzüne doğru eli ile işaret etti de:

— Subhânallâhi, dedi.

Ben:

— Bu bir (azâb için olan) âyet mi (yahut kıyâmetin yaklaşması alâmeti mi)? diye sordum.

Âişe başı ile:

— Evet! diye işaret etti.

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince, Allah’a hamd ve sena eyledi. Sonra şöyle buyurdu:

— “Ben cennet ve cehenneme kadar evvelce görmediğim hiçbirşey kalmadı ki, bu makaamımda hepsini görmüş olmayayım. Bana vahyolundu ki, sizler kabirlerinizde Mesih Deccâl-yüzünden çekilecek fitneye yakın bir imtihan geçireceksiniz. Mü’min yahut müslim -râvî Fâtıma bintu’l-Munzir: Esmâ’nın bu iki lâfızdan hangisini söylediğini bilmiyorum, demiştir- o kimse, Muhammed hakkında sorulduğunda:

—O Muhammed’dir; O bize beyyineler getirdi, biz de O’nun da’vetine icabet edip îmân eyledik! diyecek. Ona sorucu melekler tarafından:

— Sen iyi hâlde yat uyu! Biz senin kat’î inanmış kimse olduğunu bildik, denilir.

Münafık yahut kalbinde şübhesi olan kimseye gelince -Fâtıma bintu’l-Munzir: Ben Esmâ’nın bu iki ta’bîrden hangisini söylediğini bilmiyorum, demiştir- o kimse de:

—Ben O’nun kim olduğunu bilmiyorum. Ben insanlardan işittim. O’nun hakkında birşeyler söylüyorlardı, ben de onu söyledim, diyecektir”.