7315 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bizler (Veda Haccı yolunda) Rasülullah’ın beraberinde idik. Yalnız hacc niyetiyle ihrama girdik ve zu’l-hiccenin dördünde Mekke’ye geldik. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bizlere Ka’be’yi tavaf ve Safa ile Merve arasını sa’y etmemizi ve bu haccımızı umre yapmamızı ve ihramdan çıkmamızı emretti de, “Ancak beraberinde kurban bulunanlar müstesnadır, onlar ihramlarında devam ederler” buyurdu.
Câbir dedi ki: Bizlerden Peygamber ve Talha’dan başka kimsenin beraberinde kurban yoktu. Bir de Alî, Yemen’den gelmiş, kurbanı beraberinde getirmiş ve:
— Ben, Rasülullah’ın ihrama girdiği gibi ihrâmlandım! demişti. Haccı umre yapmakla me’mûr olanlar (bu hâle taaccüb ederek):
— Bizler herbirimizin erkeklik organı (kadınlarımızla faydalanmamız sebebiyle) menî akıtır hâlde Minâ’ya gideceğiz (de Rasûlüllah ihrâmlı kalacaktır)! demişlerdi.
Bu sözleri işitince Rasûlüllah:
— “Ben eğer hacc aylarında umrenin cevazını şimdi bildiğim gibi ihrama girerken de önceden bilmiş olaydım, kurban sevketmezdim. Ve yanımda kurbanım olmasaydı şimdi (ben de sizin gibi) ihramdan çıkardım” buyurdu.
Câbir şöyle dedi: Surâka ibn Mâlik el-Mudlicî, Peygamber Akabe cemresini taşlarken karşı geldi de:
— Yâ Rasûlallah! Bu haccı umreye çevirmek bize mi hâsstır? diye sordu.
Rasûlüllah:
— “Hayır size hâss değil, ebedîdir” buyurdu.
Câbir şöyle dedi: Aişe Mekke’ye hayızlı olarak geldi. Peygamber ona bütün hacc ibâdetlerini yapmasını, yalnız temizleninceye kadar Ka’be’yi tavaf etmemesini ve namaz kılmamasını emretti. Nihayet Bathâ denilen Muhassab mevki’ine konakladıkları zaman Âişe (temizlendi ve tavaf etti de):
— Yâ Rasûlallah! Sizler bir hacc ve bir umre ile gidiyorsunuz da ben bir tek hacc ile mi döneceğim? dedi.
Râvî dedi ki: Sonra Rasûlüllah, Âişe’nin kardeşi Abdurrahmân ibn Ebî Bekr es-Sıddîk’a, kızkardeşini Ten’îm’den umre yapması için oraya kadar beraberinde götürmesini emretti. Âişe hacc günlerinden sonra zu’l-hicce ayında oradan bir umre yaptı.