Bu kadınların bey’ati hâdisesini İbn Abbâs, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den olmak üzere rivayet etmiştir.
7299 el-Leys şöyle demiştir: Bana Yûnus, İbn Şihâb’dan tahdîs etti. Bana Ebû İdrîs el-Havlânî haber verdi ki, kendisi Ubâde ibnu’s Sâmit (radıyallahü anh)’ten şöyle derken işitmiştir: Bizler bir mecliste otururken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize şöyle buyurdu: “Allah’a (ibâdette) hiçbir şeyi ortak etmemek, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla kimseye bühtan etmemek, hiçbir ma’rûf işte isyan etmemek üzere bana bey’at ediniz (yani benimle ahd ediniz). İçinizden her kim sözünde durursa, onun ecri (mükâfatı) Allah’ın fadl ve keremi üzerindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda îkaab edilirse, bu îkaab ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da, yaptığı o fiili Allah Taâlâ örtüp gizlerse, onun işi Allah’a kalır: isterse Allah onu îkaab eder, isterse affeder”.
Biz de bu şart üzere Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a bey’at ettik.