Bir adam başkasının bir cariyesini gasbetse de, onu gasbettiğini iddia ederek, o cariyenin öldüğünü ileri sürse, hâkim tarafından bu ölmüş cariyenin kıymeti hükmolunsa, sonra o cariyenin diri olarak kendisinden gasbedilmiş olan sahibi cariyeyi bulsa, bu câriye o adama, yani mâlikine âiddir.
Ve gasbedene hükmolunan kıymet de gasbedicîye geri verilir. Ve bu kıymet, o cariyenin bedeli olmaz.
(Çünkü o kimse bu bedeli câriye öldü demesinden dolayı almıştı, bunun bâtıllığı meydana çıkınca, hüküm aslına döner).
İnsanların bâzısı: Câriye, gasbeden kimseye âiddir. Çünkü sahibi onun kıymetini gasbedenden almıştı, dedi. (Buhârî dedi ki:)
İşte bunda bir adamın satmak istemediği cariyesini arzu eden ve onu gasbeden kimse için bir hîle vardır. Ve yine cariyenin ölmesiyle gasbedenden sahibi onun kıymetini alacağı için ve bu suretle gasbedene başkasının cariyesinin halâl olacağı hüccetini getiren için de bir hîle vardır.
(Sonra Buhârî, bunun bâtıllığına şu hadîsle delîl getirdi:) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Hacc Kitâbı’nın sonlarında-:
“Mallarınız -rızâlaşma olmadıkça- birbirinize haramdır” ve “Kıyâmet gününde herbir gadredici kimse için, tanınacağı bir bayrak vardır” buyurmuştur.
7052 Bize Sufyân es-Sevrî, Abdullah ibn Dinar’dan; o da Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) ‘den tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ahdini bozan her kişi için kıyâmet gününde (halk arasında) kendisinin bilineceği bir alâmet vardır” buyurmuştur.