Ve Yüce Allah’ın şu kavli:
“Allah bir kavme hidâyet ettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine apaçık bildirinceye kadar onların sapıklığına (hükm)edecek değildir…” (et-Tevbe: 115).
İbn Omer (radıyallahü anh) bu Hâricîler’i Allah’ın müslümân halkının şerirleri görürdü ve: Çünkü onlar, kâfirler hakkında inmiş olan birtakım âyetlere gittiler de bunları müslümânlar üzerine te’vîl ettiler, der idi.
7016 Bize Suveyd ibnu Gafele tahdîs etti. Alî ibn Ebî Tâlib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben size RasûlulIah (sallallahü aleyhi ve sellem)’tan bir hadîs tahdîs ettiğimde, and olsun ki, gökten düşmem bana O’nun dilinden yalan uydurmamdan daha sevimlidir. Fakat benimle sizin aranızda görüştüğümüz sıra size birşey tahdîs ettiğimde (ta’rîz etmiş olabilirim). Çünkü (muhavere de bir harbdir) harb (ise) hud’adır.
Ben Rasûlüllah’tan işittim, O şöyle buyuruyordu: “Zamanın âhirinde yaşları küçük, akılları zayıf bir kavim meydana çıkacaktır. Onlar mahlûkaatın hayırlısı olan Peygamber sözünden söyleyecekler. Fakat bunların îmânları boğazlarından öteye geçmiyecektir. Onlar (şiddetle atılan) okun avdan öteye çıkışı gibi dînden çıkacaklardır. Siz onlara nerede rastgelirseniz, onları öldürünüz. Çünkü (bunlar bozguncudur), bunları öldürmekte, öldüren kişiye kıyâmet gününde ecir ve sevâb vardır”.