“Bizim için yazdığı”, “Bizim için hayırdan, şerrden takdir ve hükmettiği şey vardır” demektir.
“Ne siz, ne de tapmakta olduklarınız, onun aleyhinde (hiçbir ferdi) fitneye sürükleyecek değilsiniz. Meğer ki, kendisi cehenneme girecek kimse olsun” (es-sâffât: 161-163).
Mucâhid bu âyetin tefsirinde:
‘Fâtinîn”,”Sizler Allah’ın cehenneme gireceğini yazmış olduğu kimselerden başka hiçbir ferdi dalâlete düşürücüler değilsiniz” demektir, demiştir.
“Rabb’inin o çok yüce adını tesbîh et ki, O (herşeyi) yaratıp düzene koyandır. Takdir eden, ona göre de yol gösterendir…” (el-Alâ: 1-3). Yine Mucâhid, bu âyetin tefsirinde: “Kaddera fehedâ”, “Şekaaveti ve saadeti takdir eden ve bütün hayvanları da otlama yerlerine hidâyet edip götüren” demektir, demiştir.
6701 Âişe (r. anha), Yahya ibn Ya’mer’e haber verip şöyle demiştir:
(Ben) Âişe, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a tâûn hakkında sordu da, Rasûlüllah şöyle buyurdu: “Tâûn bir azâbdır ki, Allah onu dileyeceği kimseler üzerine gönderir. Yine Allah onu mü’minler için bir rahmet sebebi kılar: Herbir kul, içinde bulunmakta olduğu bir beldede ikaamet ederken, orada tâûn çıkar ve kendisi sabrederek, sevâb umarak, bu tâûn hastalığının yalnız Allah ‘in takdîr edip yazdığı kimselere isabet edeceğini bilerek, o beldeden çıkmayarak orada eğlenir kalırsa, muhakkak ona bir şehîd ecri gibi sevâb olur”.