6437 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle der idi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); üvey babam Ebû Talha’ya:
— “Oğlanlarınızdan bana hizmet edecek bir oğlan araştır” buyurdu.
Akabinde Ebû Talha beni bineğinin arka tarafına bindirerek Rasûlüllah’ın yanına çıkardı. Artık ben Rasûlüllah’a devamlı hizmet ediyordum. (Seferlerde konak için bineğinden) her inişinde O’nun şu duayı çok söyler olduğunu işitip dururdum:
— “Allâhumme innî eûzu bike minel-hemmi ve’l-hazani ve’l-aczi ve’l-keseli ve’l-buhli, vel-cübni, ve dalai’d-dîni ve ğalebeti’r-ricâli
(Yâ Allah; ben tasadan, mahzunluktan, acizlikten, tenbellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç baskısından ve ağırlığından, kudret sahibi insanların tasallut ve galebesinden Sana sığınırım)”
Ben O’na böyle hizmet etmeğe devam ettim. Nihayet Hayber seferinden dönüyorduk, Rasûlüllah kendisine ayırıp aldığı Safiyye bintu Huyeyy ile dönüyordu. Ben Rasûlüllah’ın bineğinin arka tarafını bir abâ yahut bir örtü ile çevirir görüyordum. Sonra arka tarafına Safiyye’yi bindirerek yol aldı. Nihayet es-Sahbâ mevki’inde konakladığımız zaman Rasûlüllah, deriden sofralar içinde hurma, yağ ve kuru yoğurt karışığı olan hays yemeği yaptı. Sonra beni gönderdi. Ben insanları düğün aşına da’vet ettim. İnsanlar gelip bu yemekten yediler. İşte Rasûlüllah’ın Safiyye ile zifafı burada oldu. Sonra dönüşe devam etti. Nihayet Uhud meydana çıkıp görününce:
— “Şu Uhud’dur. O bizi sever, biz de onu severiz!” buyurdu. Medîne’yi uzaktan görünce de:
— “Yâ Allah! Ben Medine’nin iki kara taşlığı arasını, İbrâhim’in Mekke’yi haram kıldığı gibi haram kılıyorum. Yâ Allah! Sen Medineliler’in müdd ve sâ’ ölçeklerinde kendilerine bereket ihsan eyle!” diye duâ etti.