6436 Bize Hişâm ed-Destevâî, Katâde’den; o da Enes (radıyallahü anh)’ten şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a soru sordular, soru sormayı çoğaltıp bunda ısrar ettiklerinde öfkelendi de minbere çıkıp:
— “Bana bugün hangi şeyden sorarsanız, muhakkak onu size beyân ederim!” buyurdu.
Enes dedi ki: Ben bu sırada sağa sola bakmağa başladım, bir de gördüm ki, herkes başını elbisesinin içine dürmüş de ağlamaktadır. Bir de adamlarla kavga ettiği zamanlarda babasından başkasının adiyle çağırılmakta (yani babasından başkasına nisbet edilmekte) olan bir adam:
— Yâ Rasûlallah! Benim babam kimdir? dedi. Rasûlüllah:
— ” (Baban) Huzâfe’dir” buyurdu.
Sonra Omer ibnu’l-Hattâb meydana çıktı da:
— Biz Allah’ı Rabb, İslâm’ı dîn, Muhammed’i de Rasûl olarak kabul ve tasdîk ettik. Biz fitnelerden Allah’a sığınırız! dedi.
Rasûlüllah da:
— “Ben hayır ve şerr hakkında bu günün benzerini asla görmedim. Şu muhakkak ki, cennet ile cehennem benim için sûretlendirildi (yani suretleri bana gösterildi) de ben şu mihrâb duvarı arkasında onları gözlerimle gördüm” buyurdu.
Katâde bu hadîsi rivayeti sırasında şu âyeti de zikrederdi: “Ey îmân edenler, Allah ‘ın affettiği şeyleri -ki eğer size açıklanırsa ve, siz bunları Kur’ân inerken sorup da hükmü kendinize izhâr edilirse fenanıza gidecektir- sormayın. Allah çok mağfiret edicidir, cezada da aceleci değildir” (el-Mâide:101).