6286 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Ben bir gece teyzem Meymûne’nin evinde kaldım. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de onun yanında idi. Gecenin son üçte biri -yahut bir kısmı- olunca yatağından kalkıp oturdu ve akabinde gökyüzüne doğru baktı da şu âyetleri okudu:
“Hakikat göklerin ve Yer’in yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde temiz akıl sahihleri için elbet ibretler vardır. Onlar ayakta iken, otururken, yanları üstünde yatarken hep Allah’ı hatırlayıp anarlar ve göklerin, Yerin yaratılışı hakkında inceden inceye düşünürler. Ey Rabb’imiz, Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pak ve münezzehsin. Bizi ateşin azabından koru! Ey Rabb’imiz, hakikat Sen kimi o ateşe sokarsan, şübhesiz onu hor ve zelîl edersin. (Orada) zâlimlerin hiçbir yardımcıları da yoktur. Ey Rabb’imiz, doğrusu biz ‘Rabb’inize inanın’ diye insanları îmâna çağıran bir da’vetçiyi işitip hemen îmâna geldik. Ey Rabb’imiz, artık bizim günâhlarımızı mağfiret eyle, kusurlarımızı ört, canımızı da iyilerle beraber al. Ey Rabb’imiz, Senin rasûllerine karşı bize va’d ettiklerini bize ver. Kıyâmet günü yüzümüzü kara çıkarma. Şübhe yok ki Sen asla sözünden dönmezsin… ” (Âlu îmrân: 190-194).