Katâde şöyle demiştir:
Ben Saîd ibnu’l-Müseyyeb’e: Bir adamda sihir vardır, yahut adam karısından habsolunuyor (da onunla cima yapmaya ulaşamıyor); bu adamdan sihr çözülebilir mi? Yâhud, ona ilaçlama ve rukye yapılabilir mi? diye sordum.
Ibnu’l-Müseyyeb: Bunda be’s yoktur. Bunu yapacaklar, bununla ancak iyileştirmeyi isterler. Böyle olunca hastaya fayda verecek şeyden nehyolunmaz, dedi.
5824 Bunu bize ilk önce tahdîs eden İbn Cureyc’dir; o şöyle diyordu: Bana Urve ailesi, Urvetu’bnu’z-Zubeyr’den tahdîs etti. Ben Hişâm’a bu hadîsten sordum, o da bize babası Urve’den tahdîs etti. Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah’a sihir yapılmıştı. Hattâ kendisi kadınlarına (cinsî münâsebet için) yanaşmamış hâldeyken, onlara yanaşır olduğunu düşünür, zannederdi.
Râvî Sufyân: İşte böyle olduğu zaman bu, sihirden olabilecek rahatsızlığın en şiddetlisidir, demiştir.
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana şöyle dedi:
— “Yâ Âişe! Bildin mi? Allah, bana hakkında fetva istediğim şey hususunda fetva verdi. Şöyle ki; Bana iki adam geldi. Bunlardan biri başımın yanına, diğeri de ayaklarımın yanına oturdu. Başımın yanındaki diğerine:
— Bu adamın hâli nedir? dedi. Öteki:
— Sihir yapılmıştır, dedi.
— Kim sihir yapmıştır? dedi.
— Benû Zurayk’tan, Yahûdîler’in yeminli dostu olan Lebîd ibn A’sam yapmıştır -Bu bir münafık idi-, dedi.
— Ne içinde sihir yapmış? dedi.
— Tarak ve keten tarantısıyle sihir yapmış, dedi.
— Nerede yapmış, dedi.
— Zervâ Kuyusu içinde ağır bir taşın altında, erkek hurma çiçeğinin kurumuş kapçığında, dedi”.
Âişe dedi ki: Sonra Peygamber kuyuya gitti de onu çıkardı. Ve:
— “İşte bana gösterilmiş olan kuyu budur. Onun suyu sanki kına suyu gibi kırmızımtırak, etrafındaki hurma ağacının başları da şeytânların başları gibidir” buyurdu ve “Kuyudan çıkarıldı” diye ilâve etti.
Âişe dedi ki: Ben Peygamber’e:
— Sana tutukluğunu çözecek ilâç verilmedi mi ya! diye sordum. Peygamber:
— “Dikkat et, yeminle söylüyorum ki, Allah bana şifâ vermiştir. Ben insanlardan hiçbir kimse üzerine bir şerr yapmak istemiyorum” buyurdu.