Tâvûs ibn Keysân île İkrime, hırsızın kestiği hayvan hakkında: Onu atınız (yemeyiniz, çünkü haramdır), demişlerdir.
5601 Râfi’ ibn Hadîc (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Peygamber’e:
— Bizler yarın düşmanla karşılaşırız. (Hayvan kesmek için) yanımızda bıçaklar da yoktur? dedim.
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Üzerlerine Allah’ın ismi anılıp da bol kan akıtan herşeyle kesilen hayvanları yiyiniz; kesici âlet diş ve tırnak olmadığı müddetçe. Bunun sebebini sizlere söyleyeceğim: Dişe gelince; o bir kemiktir (kesmez), tırnağa gelince; o da Habeşliler’in bıçaklarıdır” buyurdu.
(Râfi’ dedi ki:) İnsanların sür’atli olanları, yani öncüleri ileri gittiler de bâzı ganimetlerden elde ettiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de ordunun arkasında idi. Önde gidenler (ganimet hayvanlarından kesip) tencereleri dikmişlerdi. Peygamber gelince emretti de tencereler devrildi. Peygamber ganîmet mallarını taksim etti ve taksimde bir deveyi on koyuna denk saydı. Sonra ordunun önünde bulunanlardan bir deve kaçtı, onların yanlarında atlar da yoktu. Mücâhidlerden biri ona ok atıp vurdu. Bu suretle Allah o deveyi hareketten alıkoyup habsetti. Bunun üzerine Peygamber:
— “Şübhesiz vahşî hayvanların kaçakları olduğu gibi, ehlî hayvanların da kaçakları vardır. Hayvanlardan biri bu işi yapar, kaçarsa, ona böyle muamele ediniz” buyurdu.