“Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zînetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısmı müstesna. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zînetlerini kendi kocalarından yahut kendi babalarından yahut kocalarının babalarından yahut kendi oğullarından yahut kocalarının oğullarından yahut kendi biraderlerinden yahut kendi biraderlerinin oğullarından yahut kızkardeşlerinin oğullarından yahut kendi kadınlarından yahut kendi ellerindeki memlûklerden, yahut kadınlara ihtiyâcı olmayan erkek hizmetçilerden yahut henüz kadınların gizli yerlerine muttali’ olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler…” (en-Nûr: 31).
5303 Ebû Hazım şöyle demiştir: Uhud gününde Rasûlüllah’ın yarasının hangi şeyle tedâvî okunduğu hususunda insanlar ihtilâf ettiler de bunu Sehl ibn Sa’d es-Sâidî’ye sordular. Sehl (radıyallahü anh), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sahâbîlerinden Medine’de kalanların sonuncusu idi. Bu soruya şöyle cevâb verdi:
— Bunu insanlar arasında benden daha iyi bilen kimse kalmadı. Fâtıma aleyhâ’s-selâm Rasûlüllah’ın yüzünden kanı yıkıyor, Alî ibn Ebî Tâlib de kalkanı üzerinde su getiriyordu. Sonra bir hasır parçası alınıp yakıldı ve yarası onunla dolduruldu.