5176 Bize Ebû Gassân (Muhammed ibn Mutarnf el-Medenî) tahdîs edip şöyle dedi: Bana Ebû Hazım, Sehl ibn Sa’d’dan şöyle tahdîs etti: Bir kadın kendi nefsini Peygamber’e arzetti. (Peygamber gözlerini indirip sükût etti.) Orada bulunan bir sahâbî:
— Yâ Rasûlallah! Bu kadım benimle evlendir! dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
— ” (Mehr olarak) yanında neyin var?” diye sordu.
O sahâbî:
— Yanımda hiçbirşey yoktur! dedi. Rasûlüllah:
— “Haydi git, araştır ve demir bir yüzük olsun (bul getir)” buyurdu.
Sahâbî gitti. Sonra dönüp geldi ve:
— Hayır yâ Rasûlallah, dünyalık birşey; demir bir halka bile bulamadım. Ve lâkin şu izârım var. Bunun yarısını verebilirim! dedi.
Râvî Sehl ibn Sa’d dedi ki: Bu fakîr sahâbînin ridâsı bile yoktu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Bu izârınla ne iş görebilirsin? Onu sen giyersen kadının üstünde ondan birşey bulunmaz, açıkta kalır. Kadın giyerse sen çıplak kalırsın!” buyurdu.
Bunun üzerine o zât bulunduğu yere oturdu. Bu oturuşu uzayınca da (ümîdsiz bir hâlde) kalkıp gitti. Peygamber bu zâtın (ümîdsiz) gittiğini görünce, onu çağırdı -yahut çağırıldı- da ona:
— “Kur’ân’dan ezberinde ne var?” diye sordu. Sahâbî:
— Ezberimde şu sûre var, şu sûre var, şu sûre var! diye birtakım sûreler saymağa başladı.
Bunun üzerine Peygamber:
— “Kur’ân’dan ezberindeki sûrelere mukaabil seni bu kadına mâlik kıldık (yânı bu sûreleri kadına öğretmene mukaabil seni onunla evlendirdik)” buyurdu