Yüce Allah’ın Şu Kavli: “Öyleyse biz onu okuduğumuz vakit sen onun kıraatine uy” (Âyet: 18).
İbn Abbâs şöyle demiştir: “Okuduğumuz vakit”, “Onu beyân ettiğimiz vakit”; “Sen ona uy”, “Onunla amel et” demektir.
4978- Bize Kuteybe ibn Saîd tahdîs etti. Bize Cerîr ibn Abdilhamîd, Mûsâ ibn EbîÂişe’den; o da Saîd ibn Cubeyr’den tahdîs etti ki, “Lisânını onunla depretme” kavli hakkında İbn Abbâs şöyle demiştir:
— Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Cibril vahiyle indiği zamanlarda, vahy sebebiyle dilini ve dudaklarını hareket ettirmesi nev’inden bir hâlde olurdu. Böyle vahy inmesi haleti kendisine şiddetli olurdu. Vahy inmesi hâletindeki bu şiddetli oluş, kendisinden tanınır, bilinirdi. İşte kendisine olan bu şiddet sebebiyle Allah “Lâ uksimubi-yevmi’l-kıyâme” Sûresi’ndeki “Onu acele etmen için dilini onunla depretme. Onu toplamak ve onu okutmak, şübhesiz bize âiddir” âyetlerini indirdi. “Cem’ahu”: Onun senin göğsünde toplamamız bize âiddir, onu okutmak da bize âiddir. “Biz onu okuduğumuz vakit sen onun okunuşuna uy”: Biz onu indirdiğimiz zaman sen onu iyi dinle, “Sonra onu beyân etmek de hakîket bize âiddir”: Onu senin dilinle açıklamamız bize âiddir, buyurdu.
İbn Abbâs:
— Artık Cibrîl O’na geldiği zaman susar, Cibril gittiği zaman da getirdiği vahyi Allah’ın kendisine va’d ettiği gibi okur oldu
“Sana yaklaşsın, çünkü lâyıksın. Yine sana yaklaşsın, çünkü lâyıksın” (Âyet: 34-35); buradaki “Evlâ leke fe-evlâ”, bir tehdîddir.