“Ey îmân edenler, Allah’ın korumasına girin, bir de sâdık olanlarla beraber olun” (Âyet: 119).
4724 Abdullah ibnu Ka’b ibn Mâlik -ki kendisi Ka’b ibn Mâlik’in yedicisi idi- şöyle demiştir: Ben Ka’b ibn Mâlik’ten işittim, Tebûk kıssasından geri kaldığı zamanki haberini şöyle tahdîs ediyordu: (Bundan sonra ben Rasûlüllah’a şöyle dedim: Yâ Rasûlallah! Allah beni bu badireden ancak doğruluğumla kurtardı. Artık tevbemin kabulü ühâmındandır ki, ben, bundan böyle yaşadığım müddetçe doğrudan başka bir söz söylemeyeceğim.)
-Ka’b dedi ki:- Vallahi Rasûlüllah’a vâki’ olan bu sözlerimden beri müslümânlardan hiçbirisini bilmem ki, doğru söylemekte Allah’ın bana yaptığı imtihân (ve mukaabilinde in’âm ve ihsân)dan daha güzel imtihanım ona yapmış olsun! Rasûlüllah’a o sözlerimi arzettikten bugüne kadar yalan söylemek hatırımdan geçmedi. (Bundan öte yaşadığım zaman içinde de Allah’ın beni yalandan koruyacağını umarım.) Azîz ve Celîl olan Allah, Rasûlü’ne: “And olsun ki Allah, Peygamber ile Muhacirler ve Ensâr üzerine tevbe nasîb etti…” âyetim “Sâdıklarla beraber olun” kavline kadar indirdi