“Ey Rabbimiz, doğrusu biz ‘Rabbinize inanın’ diye insanları îmâna çağıran bir da’vetçiyi işidip hemen îmâna geldik. Ey Rabb ‘imiz, artık bizim günâhlarımızı mağfiret et, kusurlarımızı ört, canımızı da iyilerle beraber al. Ey Rabb ‘imiz, Senin rasûllerine karşı bize va’d ettiklerini ver bize. Kıyâmet günü yüzümüzü kara çıkarma. Şübhe yok ki, Sen asla sözünden dönmezsin” (Âyet: 192-194).
4615 İbn Abbâs radıyallahü anhüma hizmetçisi Kureyb’e, teyzesi ve Peygamber’in zevcesi olan Meymûne’nin yanında gecelediğini haber verip şöyle demiştir: Ben başımı yastığın enine koyarak uzandım. Rasûlüllah ile ehli de yastığın boyuna başlarını koyarak uzandılar. Rasûlüllah uyudu. Nihayet gece yarıyı bulduğunda yahut biraz evvelce yahut biraz sonraca uyandı. Oturdu da uykuyu (gidermek için) eliyle yüzünü silmeye başladı. Ondan sonra Âlu İmrân Sûresi’nin son on âyetlerini okudu. Sonra kalkıp asılı duran bir küçük kırbaya uzandı, ondan güzelce bir abdest aldı. Sonra namaza durdu.
İbn Abbâs dedi ki: Ben de kalktım, O’nun yaptığı gibi yaptım. Sonra gittim, yanına (yani sol tarafına) durdum. Sağ elini başımın üzerine koydu ve sağ kulağımı tutup büktü. Sonra iki rek’at, yine iki rek’at, yine iki rek’at, yine iki rek’at, yine iki rek’at, yine iki rek’at namaz kılıp, ondan sonra tek (rek’atli bir namaz) kıldı. Sonra müezzin da’vete gelinceye kadar yine uzandı. Ondan sonra yine kalktı, hafif iki rek’at namaz kıldıktan sonra odasından çıkıp sabah namazını kıldırdı.